Türk Bilim İnsanları, Kalp Kası Dokusu Geliştirdi
Laboratuvardan detaylar -REMER Kurucu Müdürü Prof. Dr. Öztürk'ün konuşması -Proje yürütücüsü Yrd. Doç. Dr. Çağavi'nin konuşması Türk bilim insanları, kalp kası dokusu geliştirdi Laboratuvar ortamında geliştirilen yapay kalp kası dokusuyla kalıtsal kalp hastalıklarının araştırılması ve yeni tedavi yaklaşımlarının geliştirilmesi hedefleniyor REMER Kurucu Müdürü Prof. Dr. Öztürk: "Bir çocuğu düşünecek olursanız, onun tüm hayatını değiştirecek bir süreci aslında aldığımız bir kanla başlatıp, şu an uygulanabilecek en ileri teknolojiyle ona faydalı bir tedavi seçeneğine kadar götürebiliyoruz" Proje yürütücüsü Yrd. Doç. Dr. Çağavi: "Bu hücreler bize, eğer hasta bireylerden elde edersek hem sınırsız bir kaynak sağlıyor hem de bu hastalıkların laboratuvar ortamında araştırılması için bir platform hazırlıyor.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-Laboratuvardan detaylar
-REMER Kurucu Müdürü Prof. Dr. Öztürk'ün konuşması
-Proje yürütücüsü Yrd. Doç. Dr. Çağavi'nin konuşması
Türk bilim insanları, kalp kası dokusu geliştirdi
Laboratuvar ortamında geliştirilen yapay kalp kası dokusuyla kalıtsal kalp hastalıklarının araştırılması ve yeni tedavi yaklaşımlarının geliştirilmesi hedefleniyor
REMER Kurucu Müdürü Prof. Dr. Öztürk:
"Bir çocuğu düşünecek olursanız, onun tüm hayatını değiştirecek bir süreci aslında aldığımız bir kanla başlatıp, şu an uygulanabilecek en ileri teknolojiyle ona faydalı bir tedavi seçeneğine kadar götürebiliyoruz"
Proje yürütücüsü Yrd. Doç. Dr. Çağavi:
"Bu hücreler bize, eğer hasta bireylerden elde edersek hem sınırsız bir kaynak sağlıyor hem de bu hastalıkların laboratuvar ortamında araştırılması için bir platform hazırlıyor. Bu da bize hastalığın laboratuvar ortamında modellenebilmesini sağlıyor"
HATİCE ŞENSES - Türk bilim insanları, kalıtsal kalp hastalıklarının araştırılması ve yeni tedavi yaklaşımlarının geliştirilmesini mümkün kılabilmek amacıyla yapay kalp kası dokusu geliştirdi.
Klinik basamağını Prof. Dr. Volkan Tuzcu'nun üstlendiği, laboratuvar ayağını ise Yrd. Doç. Dr. Esra Çağavi'nin yürüttüğü çalışmada, Nobel ödüllü "Yeniden Programlama" tekniği kullanılarak hasta kökenli ve uyarılmış kök hücre kaynaklı kalp kas dokusu üretiliyor.
Kalıtsal kalp hastalıklarının araştırılması ve yeni tedavi yaklaşımlarının geliştirilmesi amacıyla yürütülen çalışma, Medipol Üniversitesi Rejeneratif ve Restoratif Tıp Araştırmaları Merkezi (REMER) bünyesinde TÜBİTAK'ın desteğiyle gerçekleştiriliyor.
Çalışmada, hastalardan alınan kan hücreleri, embriyonik kök hücrelere dönüştürülerek yeniden programlanıyor. Bu teknikle geliştirilen kök hücrelerden, laboratuvar ortamında kişiye özel kalp dokusu üretilerek, hastalıkların modellenmesi ve hücresel tedavi kaynağı oluşturulması amaçlanıyor.
Doku sayesinde, kalp hastalıkları tedavisinde kullanılabilecek potansiyel metot ve ilaçların, bundan sonra sınırsız elde edilebilen kişiye özel hücreler vasıtasıyla geliştirilebilmesi hedefleniyor.
"Kandan elde edilen hücreler, kalp kası hücresine dönüştürülüyor"
Çalışmaya ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtlayan REMER Kurucu Müdürü Prof. Dr. Gürkan Öztürk, birçok çalışmanın yürütüldüğü merkezin, nitelikli çok sayıda bilim insanını da bünyesinde barındırdığını söyledi.
Öztürk, merkez bünyesinde yürütülen kalp kası dokusu çalışmasının da TÜBİTAK'ın desteğiyle sürdürülen önemli bir proje olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:
"Bu projede, özellikle ritim bozukluğuyla doğan çocukların hastalıklarına tam teşhis koyabilmek ve en doğru tedaviyi seçebilmek için bu hastalığı laboratuvar ortamında modelleyebilme hedefi var. Bu çok zor bir şey. Bugün bilim dünyasının en üst teknolojilerinden birisi, insandan aldığınız kan hücrelerini çok zahmetli bir işlemden sonra organa ait hücrelere dönüştürmektir. Bahsettiğimiz projede de ritim bozukluğuyla doğan çocuklardan alınan kanlardan elde edilen hücreler, kalp kası hücresine dönüştürülüyor. Bu hücreler, kültür ortamı dediğimiz yapay ortamda birbirleriyle irtibatlarını kurup, minyatür doku parçacıkları halinde kültür kabında atım da göstermeye başlıyor. Bunlardan biz EKG benzeri kayıtlar alabiliyoruz. Bu hücrelerdeki ritim bozukluklarını analiz edebiliyoruz. Dahası da o hastaya özel hangi ilacın uygun olduğunu test edebiliyoruz. Bunların hepsi hasta kanı verdikten aylar sonra laboratuvar ortamında elde ettiğimiz sonuçlar. Ancak bir çocuğu düşünecek olursanız, onun tüm hayatını değiştirecek bir süreci aslında aldığımız bir kanla başlatıp, şu an uygulanabilecek en ileri teknolojiyle ona faydalı bir tedavi seçeneğine kadar götürebiliyoruz."
Çalışmayla, tedavi sırasında mevcut ilaçlardan en uygununu seçebilme olanağı yakalandığını vurgulayan Öztürk, "Şu an bu projede elde ettiğimiz başarı oldukça yüksek. Projenin hayata geçmesindeki en büyük aşama maliyetler. Şu an bu çalışmalar laboratuvar ortamında oldukça yüksek maliyetlerle ulaştığımız sonuçlar. Bu teknolojinin yayılmasıyla, malzemenin gittikçe ucuzlamasıyla ilgili bir takvimden bahsediyoruz. Tahminen standart uygulama 3 ila 5 yıl içerisinde olacaktır." diye konuştu.
"Yapay dokuda kasılmaları gerçek zamanlı görebiliyoruz"
Çalışmanın laboratuvar ayağını yürüten Yrd. Doç. Dr. Çağavi de merkezde özellikle kalıtımsal kalp hastalıklarının tedavi ve tanısına yönelik çalışmalar yaptıklarını aktararak, "Yaptığımız kalp dokusu da bu çalışmaların bir parçası. Çalışmamızın temelinde çok özel bir kök hücre grubu var. Kök hücreler, vücudumuzun embriyonik öncesi hem de erişkin dönemde yenilenmesi, onarımı ve gelişimi için çok özel bir hücre grubudur." dedi.
Çağavi, çalışmada çok önemli bir gelişmeyi takip ettiklerini, uyarılmış çok özellikli embriyonik kök hücreye benzer bir hücre grubu ürettiklerini dile getirerek, şöyle devam etti:
"Bunları, hastaların ya da sağlıklı bireylerin herhangi bir vücut hücresinden alarak ki daha çok kandan yapıyoruz, kan hücrelerini izole ediyoruz ve ardından yeniden programlama dediğimiz bir teknikle bu hücreleri maruz bıraktığımız kimyasallarla embriyonik kök hücreye benzer hücreler elde ediyoruz. Özel teknik, sınırsız bir hücre kaynağı oluşturmamızı sağlıyor. Ardından bu hücreleri, bu çalışmayı kalp hastalıkları üzerine yaptığımız için kalp kasına ama başka çalışmalarda diğer hücre tiplerine de farklılaştırmak mümkün. Yaklaşık bir aylık bir süreç içerisinde aldığımız hücreler kalp kası hücrelerine dönüşüyor. Tabii bu kalp kası hücreleri embriyonik döneme benzer yeni doğan hücreler. Ardından da hücrelerin bir süre daha kültüre edilmesiyle kalp dokusunu kolaylıkla görüyoruz. Bu bizim için son derece heyecan verici oluyor. Çünkü kasılmaları gerçek zamanlı olarak bazen mikroskopta, bazen buna bile gerek kalmadan görebiliyoruz."
Bu çalışmayla hücrelerin moleküler olarak karakterize edildiğini bildiren Çağavi, hücrelerin üzerinde ilaç denemeleri için platform hazırlandığını söyledi.
Çağavi, aynı zamanda hücreler üzerinde elektrofizyolojik ölçümler yaptıklarını belirterek, "Bu hücreler bize, eğer hasta bireylerden elde edersek hem sınırsız bir kaynak sağlıyor hem de bu hastalıkların laboratuvar ortamında araştırılması için bir platform hazırlıyor. Bu da bize hastalığın laboratuvar ortamında modellenebilmesini sağlıyor." ifadelerini kullandı.
Esra Çağavi, çalışmayla herhangi bir molekülün kalp hücreleri üzerinde oluşturabileceği toksik etkileri saptayabildiklerini ya da yeni geliştirilen kalp hastalıklarına yönelik ilaçların hem hasta hem de sağlıklı hücreler üzerindeki etkilerini gözlemleyebildiklerini söyledi.
Kalp hastalarından alınan hücrelerde hastalığa neden olan mutasyonlar olduğunu aktaran Çağavi, "Bunları yine genom mühendisliğiyle değiştirebiliyoruz, düzeltebiliyoruz. Gelecekteki hedeflerimizden bir tanesi de bu genetiği düzeltilmiş hücrelerle tedaviye katkı sağlayabilmek." değerlendirmesinde bulundu.
Çağavi, şu anda deneysel süreçlerin devam ettiğine dikkati çekerek, proje çıktılarının gelecek 5-10 yılda kliniğe yansıyabileceğini sözlerine ekledi.