Türk-Afrika Düşünce Kuruluşları Buluşması"
Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar (YTB) Başkanı Doç. Dr. Kudret Bülbül, Türkiye'nin 2000'li yıllarla birlikte özellikle insani, teknik yardım ve kalkınma konusunda çok yoğun bir aktivite içerisine girdiğini belirterek, "Bu konuda oldukça iyiyiz.
Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar (YTB) Başkanı Doç. Dr. Kudret Bülbül, Türkiye'nin 2000'li yıllarla birlikte özellikle insani, teknik yardım ve kalkınma konusunda çok yoğun bir aktivite içerisine girdiğini belirterek, "Bu konuda oldukça iyiyiz. İnsani yardım konusunda bazen birinci ama her halükarda ilk üçteyiz" dedi.
YTB ve Ortadoğu ve Afrika Araştırmacıları Derneği (ORDAF) tarafından düzenlenen "Türk-Afrika Düşünce Kuruluşları Buluşması"nın açılışında konuşan Bülbül, 100 yüzyıl önce Afrika ile Türkiye'nin insanlarının ortak bir medeniyetin ve coğrafyanın evlatları olduğunu söyledi.
Bülbül, daha önceleri bugünkü gibi Afrika'nın yoksulluğun, fakirliğin değil, zenginlik ve refahın merkezi olduğunu anlatarak, "Afrika 100 yıl ve daha öncesinde çoğulculuğun, farklılıkların, çok kültürlülüğün merkeziydi. Hala bugün bile bölgede 3 bine yakın dil ve kültür yaşamakta. Ancak son yüzyılda devasa bir kopuş yaşadık. Her ülke kendi coğrafyasına kapandı, adeta coğrafya birbirine küstü ama coğrafya bir kaderdir, coğrafyaya küsülmez, birlikte yaşanır" dedi.
Bu çerçevenin sadece Afrika için değil, Türkiye için de son derece doğru olduğunu dile getiren Bülbül, şöyle devam etti:
"Türkiye de son yüzyılda ve özellikle yakın zamanlarda çok fazla içe kapanan bir ülke görünümündeydi. Ama 2000'li yıllarla birlikte Türkiye tarihiyle, coğrafyasıyla ve toplumuyla daha fazla barışan bir ülke haline geldi. Biz buna yeni Türkiye diyoruz. Biz de yeni Türkiye'nin yeni bir kurumuyuz. Türkiye 2000'li yıllarla birlikte özellikle insani yardım, teknik yardım ve kalkınma konusunda çok yoğun bir aktivite içerisinde. Bu konuda oldukça iyiyiz. İnsani yardım konusunda bazen birinci ama her halükarda ilk üçteyiz. Entelektüel iş birliği alanında ise biz kendi üzerimize vazife telakki ediyoruz. Gerek Afrika, gerek Balkanlar, Kafkaslar, Ortadoğu coğrafyasının entelektüellerinin daha fazla iş birliği içerisinde olması için çok farklı çalışmalar yürütüyoruz. Entelektüel sermaye paylaşımını yoğun şekilde artırmaya çalışıyoruz."
Bülbül, bu çalışmaları bir kerelik görmediklerini vurgulayarak, "Çalışmaların Türkiye ile sınırlı kalmasını istemiyoruz. Aslında birbirimizi karşılıklı olarak yeni keşfediyoruz. Bu keyif sürsün istiyoruz. O nedenle bundan sonraki buluşmalar ilgili ülkelerde olsun diye düşünüyoruz" dedi.
ORDAF Başkanı Prof. Dr. Zekeriya Kurşun da dünyanın 5'te 1'ini oluşturan Afrika kıtasının aynı oranda temsil edilmediğini belirterek, derneğin Afrika'yı daha iyi anlamak için çalışmalar başlattığını söyledi.
Afrika kıtasının sadece dünyanın diğer kıtalarına kaynak sağlayan madenlerden ibaret olmadığını vurgulayan Kurşun, şunları kaydetti:
"Bilakis Afrika, aynı zamanda tarihi, kültürü ve insan potansiyeliyle dünyanın geri kalanından hiç de farklı değildir. Bu yüzden biz, Afrika'nın doğrudan yeraltı ve üstü zenginlikleriyle ilgilenmiyoruz. Bizler her alanda dünyanın ortağı olabilecek Afrikalı beyinler ve entelektüel potansiyelle ilgileniyoruz. İnanıyoruz ki bu ve gelecekte yapacağımız toplantılarla oluşacak olan karşılıklı ilişkiler ve etkileşimlerle yeni bir sinerji yaratacağız. Buradan alacağımız güçle Türkiye ile Afrika'nın 2050 vizyonunu birlikte ortaya koymayı amaçlıyoruz."
Türk ve Afrika düşünce kuruluşlarının ortak tecrübe paylaşımının sağlanacağı ve gelecek vizyonunun çizilmeye çalışılacağı zirve, yarın yapılacak oturumların ardından sona erecek.