Turizm Fuarı'nda Müze
Eski adıyla Baksı, bugünkü adıyla Bayraktar köyünde yükselen ve sıra dışı bir yapı olarak nitelenen Baksı Müzesi, çağdaş sanat ve geleneksel el sanatlarına aynı çatı altında, yan yana ve iç içe yer veriyor.
Bayburt doğumlu sanatçı ve akademisyen Prof. Dr. Hüsamettin Koçan'ın bireysel düşü olarak 2000 yılında filizlenen Baksı Müzesi, dünyanın önemli büyük turizm fuarından biri olan EMITT Fuarı'na katıldı. Bayburt bölgesine ait ve müzede üretilen sanatsal objelere yer verilen Baksı Müzesi standı, katılımcılar tarafından oldukça ilgi gördü.
Sergi salonları, depo müze, atölyeler, konferans salonu, kütüphane ve konukevi ile 40 dönümlük arazide hayat bulan Baksı Müzesi, diğer müzelerden farklı olarak sadece bir yöne ve döneme ait olmadan gelenekselle çağdaşı aynı zeminde buluşturuyor. Bünyesinde kurduğu üretim birimleriyle, ekonomik hedefler oluşturan özel bir kimliğe sahip Baksı Müzesi, başta sanatçılar olmak üzere çok sayıda gönüllünün katkısıyla yıllar içinde gerçek bir toplumsal projeye dönüştü.
MÜZECİLİK YENİ İLETİŞİM KANALLARI ARIYOR
Baksı Müzesi, Tüyap Fuar Merkezi'nde 25-28 Ocak tarihleri arasında düzenlenen Doğu Akdeniz Uluslararası Turizm ve Seyahat Fuarı EMITT'e müzenin turizm etkinliklerini geliştirmek amacıyla katıldı. İlgi gören standında müzede üretilen ve "Tılsım" temalı sanatsal objelere yer veren Baksı Müzesi, fuar alanına Bayburt yöresinin mistisizmini de taşıdı.
Uluslararası bir arenaya sahip olan EMITT Fuarı'nın Bayburt'u ve Baksı Müzesi'ni tanıtmak için iyi bir fırsat olduğunu belirten Prof. Dr. Hüsamettin Koçan "Standımızda yer alan objeler burada küçük objeler olarak algılanabilir. Ancak arkasında büyük bir felsefe olduğunu vurgulamalıyım. Bizim topraklarda 'Gizem' derinlikli bir konudur. Tılsım ve Gizem aslında yan yana geldiğinde bizi de anlatır. Baksı Müzesi, yoğun göç veren ilimiz Bayburt'ta gurbetin, kaybolan geleneklerin, unutulan değerlerin neden olduğu sorunlara ve sonuçlara bir çözüm arayışıdır. Küresel kültür haritasına ve merkezi olmaya itiraz olarak Baksı Müzesi, bütün yaratıcılıkları yüksek bir tepe üstünde bir araya getiren, kadını, çocuğu, insanı odak noktasına koyan, gönüllük esasının yapısını yeni baştan tanımlayan, sanat ve tutkunun yapısıdır" dedi.