Tuncer Bakırhan: "Hukuki Güvenceler Bir An Önce Hayata Geçirilmelidir, Bu Süreç Uzatılarak Enfekte Edilmemelidir"

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan’ın çağrısına ilişkin, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin ‘Bu çağrıyı kundaklamaya izin vermeyeceğiz’ sözlerine değinerek, “İzin vermemenin yolu, kardeşlik hukukunu koruyacak demokratik ve hukuki güvencelerdir sayın Bahçeli. O yüzden hukuki güvencelerin bir an önce hayata geçirilmesi gerekiyor” dedi. Bakırhan, "Artık hukuki ve siyasi düzenlemeler de bir an önce hayata geçirilmelidir. Bu çağrının bir muhatabı da Meclis’tir" diye konuştu.

(ANKARA) - DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan'ın çağrısına ilişkin MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin "Bu çağrıyı kundaklamaya izin vermeyeceğiz" sözlerine değinerek, "İzin vermemenin yolu kardeşlik hukukunu koruyacak demokratik ve hukuki güvencelerdir sayın Bahçeli. O yüzden hukuki güvencelerin bir an önce hayata geçirilmesi gerekiyor" dedi. Bakırhan, "Artık hukuki ve siyasi düzenlemeler de bir an önce hayata geçirilmelidir. Bu çağrının bir muhatabı da Meclis'tir" diye konuştu.

DEM Parti yetkili kurulları, İmralı Heyeti'nin aktardığı terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat Parşembe günü çağrısı sonrası toplanma kararı aldı. DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan başkanlığında, Parti Meclisi (PM) ve il eş başkanları, parti genel merkezinde toplandı.

Toplantı öncesi açılış konuşması yapan Tuncer Bakırhan, terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan'ın çağrısına işaret ederek, "Yeniden yapılandırma, dönüştürme çağrısı yaptı. Yeni araç-gereçlerle demokratik bir zeminde sürecin gelişmesi gerektiğine dair bir çağrıydı. Önemliydi. 50 yıldır süren çatışma zemininden çıkılmasını ve demokratik bir zeminde sorunların diyalog ve müzakereyle tartışılarak çözülmesine dönük bu çağrı önemliydi, olumluydu" dedi.

"Yeni dönemdeki eylem, söylem, planlama politikalarımıza dönük tartışmalar yürüteceğiz"

Çağrıyı çok anlamlı bulduklarının altını çizen Bakırhan, şunları kaydetti:

"Biz de bu çağrıdan sonra ilk toplantımızı yapıyoruz. Çünkü çağrı aynı zamanda bir değişimi, dönüşümü sadece iktidarın önüne koymuyor, aynı zamanda siyasi partilerin, bizim, hepimizin önüne koyuyor. Yeni dönem aynı zamanda bir değişim ve dönüşüm dönemi olacak. Bu değişim dönüşüm ve önümüzdeki yol haritasını da bugün PM'miz ile birlikte tartışarak belirleyeceğiz. Yeni dönemdeki eylem, söylem, planlama politikalarımıza dönük tartışmalar yürüteceğiz. DEM Parti olarak örgütlü olduğumuz ya da olmadığımız her yerde değişip dönüşerek sürece uygun eylem etkinlikler yaparak bu sürecin toplumsallaşmasını, bu sürecin doğru anlaşılmasını, bu tarihi sürecin layıkıyla istenilen aşamaya gelmesi için de bir tartışma yürüteceğiz. Kuşkusuz, sorularınız vardır, daha açılımını istediğiniz bölümler olabilir. Bunu zaten basına kapalı toplantıda hep birlikte daha geniş bir şekilde tartışacağız.

"Bahçeli'nin 'çağrıyı kundaklamaya izin vermeyeceğiz' söylemi kıymetliydi"

Yine Bahçeli'nin çağrıya ve PKK'nın tutumuna ilişkin vurguları kıymetli buluyoruz. Dün Bahçeli, 'Bu çağrıyı kundaklamaya izin vermeyeceğiz' dedi. Kıymetliydi. Evet izin vermemenin yolu kardeşlik hukukunu koruyacak demokratik ve hukuki güvencelerdir sayın Bahçeli. O yüzden hukuki güvencelerin bir an önce hayata geçirilmesi gerekiyor. Çünkü uzayan her süreç enfekte olmaya müsaittir. Geçmişte de görüldü dünya deneyimlerinde de görüldü. Bu süreç uzatılarak enfekte edilmemelidir. Hepimize düşen en büyük sorumluluklardan biri budur.

"Öcalan, bütün olumsuzluklarına rağmen zehirli dillere ve tehditlere rağmen bunu mümkün kılan kendisidir"

Ama bir şeyin de altını çizmekte yarar var. Bugün barışı mümkün kılan, bu barış sürecini mümkün kılan ve bugün aramızda olmayan, emek vererek, bedel ödeyerek bizleri bugünlere getiren bütün yol arkadaşlarımızı, canlarımızı saygı ve minnetle anıyoruz. Eğer bir barış duvarı varsa burada onların emekleri, bedelleri, alın terleri, harçları var. Saygı ve minnetle anıyor, onların barış yoluna çözüm uğruna verdikleri emeklere bedellere ve yaşamlarını onurlu bir barışla taçlandıracağımızı da belirtmek istiyorum. Bir selam da sayın Öcalan'a gönderelim PM'miz huzurunda. Çünkü bütün olumsuzluklarına rağmen, zehirli dillere ve tehditlere rağmen bunu mümkün kılan kendisidir. Çok büyük bir emeği var. Bu çağrıdan dolayı barışı mümkün kılan Türkiye'de tartışılır hale getiren Sayın Öcalan'a selamlarımızı iletiyoruz.

"Bu çağrı sadece bir çağrı olarak kalırsa yazık olur"

Sayın Öcalan'ın çağrısı da acı dolu geçmişe yapılan cesur ve tarihi bir müdahaledir. Kangrene dönüşmüş acıya yol açmış Kürt-Türk ilişkilerini yeniden düzenlemek istiyor, bunun düzenlenmesi için yeniden bir adım atıyor. Aslında sayın Öcalan'ın çağrısı yeni değil. Kamuoyu da bilir, 93'lerden beri daha birkaç gün önce yaptığı çağrıya benzer çağrılar yaptı, yol haritaları açıkladı. Ama maalesef bu çağrılar ve yol haritaları dikkate alınmadı. Kimi dönemler sabotajlara, provokasyonlara denk geldi bozuldu. Bütün olumsuzluklara rağmen sabotajlara, ret ve inkarlara rağmen bu çağrı, sabrın özverinin aynı zamanda kararlı duruşun da bir sonucudur. Bu çağrı kesinlikle boşta kalmamalı, uzatılan el havada kalmamalı. Bunun için hepimize en fazla da PM'mize görev düşüyor, muhalefete görev düşüyor, iktidara görev düşüyor. Bu çağrı sadece bir çağrı olarak kalırsa yazık olur. Anlamına, önemine denk bir duruş her birimizin göstermesi gerekiyor.

"Bu çağrının bir muhatabı da Meclis'tir"

Çağrının somut adımlara dönüşmesi, siyasi ve hukuki düzenlemeler artık kaçınılmazdır. Çağrı bekleniyordu evet çağrı yapıldı. Çağrı sonrası örgüt olumlu ve pozitif bir cevap verdi. Artık hukuki ve siyasi düzenlemeler de bir an önce hayata geçirilmelidir. Ertelenmemelidir. Önüne kimi bahaneler konulmamalıdır. Bu konuda Meclis'e tarihi bir rol düşüyor. Belki Meclis son 50 yıldır çok önemli rolle karşı karşıyadır. Bu çağrının bir muhatabı da Meclis'tir. Adımların atılması yasal anayasal düzenlemeler için Meclis çok önemli bir zemindir. Umarım önümüzdeki günlerde Meclis de bu konuda bir yol alır ve bu çağrıya uygun düzenlemeleri yapar.

"Sürece itiraz edenler bu çatışmalı ve acılı süreçten birileri palazlanıyor rant yiyorlar"

Yeni bir hikaye yazma dönemindeyiz. Çatışmaların olmadığı insanların yaşamlarını yitirmediği bu ülkenin enerjisinin ekonomisinin boşa harcanmayacağı bir arada eşitçe yaşayacağımız bir hikayeyi yazmak bugün daha mümkündür. Onun için çok kıymetlidir. Bu sürece katkı sunmak destek sunmak lazım. Bu süreç sadece alkışlarla ve eleştirilerle gidecek bir süreç değil.

Yine bu sürece eleştiren karşı duran kimi çevreler de var yaygın olmasa da onları da bu tavırlarını tekrar gözden geçirmeye davet ediyorum. Allah aşkına 50 yıldır acılar yaratan ülkeyi çürüten çökerken bir sorunun silahlı ve çatışmaların ortadan kalkmasını sağlayacak bu çağrının neyine itiraz edilir niye karşı çıkılır? Bunu anlamakta gerçekten güçlük çekiyorum. Olsa olsa bunun tek bir sebebi olabilir. Demek ki bu çatışmalı ve acılı süreçten birileri palazlanıyor, rant yiyorlar.

"Dar partisel çıkarları çağrının önüne koymak da aslında bu ülkeye yapılacak en büyük kötülüktür"

Hiç kimsenin bu süreci heba etme gibi bir lüksü yoktur. Bu süreç heba edilmemelidir. Çağrı, demokratik Türkiye isteyen herkese büyük sorumluluklar yüklüyor. Bu sorumluluktan kimse kaçmasın. Demokratik Türkiye deyip sonrasında çeşitli gerekçeler ve bahanelerle bu sürecin ilerlemesinin önünde engel olmak gerçekten Türkiye halklarına yapılacak en büyük kötülüktür. Kesinlikle dar partisel, grupsal çıkarları çağrının önüne koymak da aslında bu ülkeye yapılacak en büyük kötülüktür. Halkların ortak geleceğini esas alan bir çağrı. Ortak geleceği esas alan bir çağrı alkışlanır, desteklenir. Bu çağrı heyecanlandırır. Ülkenin çatışmasız bir zeminde siyaset yapmasını sağlayacak bu çağrı kesinlikle desteklenmesi gerekiyor. Barış hepimize kazandıracaktır. Evet Kürtlere kazandıracak.Çünkü en büyük zulmü, en büyük antidemokratik uygulamaları yaşayan Kürtlerdir.

"Süreç zamana yayılmamalı, somut adımlar atılmalı"

Yeni bir dönem ve süreç ise bu biz buna böyle inanıyoruz. Bir kandırmaca oyalama süreci değilse, klasik ve klişe laflarla muhataplarına hitap eden dilin terk edilmesi adımdır. En baştan en sona kadar herkese bunu söylemek istiyorum, en fazla da iktidara ve mensuplarına söylemek istiyorum, Sayın Erdoğan önceki gün çağrıyı sahiplenen bir açıklama yaparak, 'Baltalamaya çalışanlara müsaade etmeyeceğini' ifade etti. Önemliydi. Ama zamana yayılmamalı. Somut adımlar atılmalı bu konuda. En büyük baltalamanın önüne somut adımlar atmanın geçebileceğini belirtmek istiyorum.

"Bizim de dilimize dikkat etmemiz gerekiyor"

Biraz önce zehirli dilden 40 yıl önceki o klişe dili eleştirmiştim. Bizim de dilimizi tarzımıza, yol yöntemlerimize dikkat etmemiz, eksiklerimizi cesurca ele almamız, yeni bir yol açacak bir dili, pratiğe, eyleme ihtiyacımız olduğunu belirtmek istiyorum. Parti meclisimiz, örgütümüz bu konuda tecrübelidir. Eminim iyi bir dil, iyi bir pratik, iyi bir örgütten de 85 milyonu bu meseleye dahil edecek bir programla, planlamayla en büyük kapıyı açacağımızı belirtmek istiyorum."

Tuncer Bakırhan:
Kaynak: ANKA / Güncel
500
Haberler.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve haberler.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.
title