TÜBA Başkanı: İsrail'in saldırılarına bilim dünyasının sessiz kalması endişe verici
Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker, dünya bilim camiasının, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarına karşı suskunluğunun kaygı verici olduğunu belirterek, "Bebekler ve kadınlar katledilirken insanlık yararına işler yapması gereken bilim dünyasının sessiz...
AYŞE BÖCÜOĞLU BODUR - Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker, dünya bilim camiasının, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarına karşı suskunluğunun kaygı verici olduğunu belirterek, "Bebekler ve kadınlar katledilirken insanlık yararına işler yapması gereken bilim dünyasının sessiz kalması endişe verici." dedi.
Şeker, AA muhabirine, İsrail'in uluslararası hukuku hiçe sayarak Filistin topraklarını işgal ve ilhak ettiğini söyledi.
Açık hapishaneye dönüştürülen alanda yüzbinlerce insanın temel ihtiyaçlarından mahrum bırakıldığına işaret eden Şeker, " İsrail'in masumların hayatlarını ve uluslararası hukuku hiçe sayarak yaptığı kitlesel kıyım, çatışmanın çözümünü zorlaştırmaktadır. Bu bağlamda, sürdürülebilir barış ve istikrarın sağlanabilmesi için uluslararası toplumun etkin bir rol üstlenmesi ve adil bir uzlaşıya varılabilmesi için tüm tarafları diyalog ve müzakereye teşvik etmesi gerekmektedir." ifadelerini kullandı.
Şeker, bu süreçte insan haklarına saygının ve uluslararası hukukun uygulanmasının, çözümün temel taşlarından olması gerektiğini vurguladı.
İsrail'in yaptığı katliamları meşrulaştırmak için akademik özgürlüklerin ihlal edildiğini, düşünce hürriyetine orantısız müdahale edildiğini dile getiren Şeker, "TÜBA olarak tüm bu süreçte dünya bilim camiasının sessizliğini kaygı verici bulduğumuzu vurgulamak isterim. Özgür düşüncenin merkezi olması gereken üniversitelerde ve diğer bilimsel kuruluşlarda, İsrail aleyhine olacaksa bilim insanlarının görüşlerini açıklaması engelleniyor." değerlendirmesinde bulundu.
"Çarpık, yanlış ve ikiyüzlü yaklaşımlar dikkati çekiyor"
Şeker, üniversite rektörlerinin, akademisyenlerin, diplomatların, gazetecilerin, sporcuların, sanatçıların ve ticari kuruluşların, resmi ile gayri resmi odaklar ve lobilerce baskı altına alındığını, hatta istifaya zorlandıklarını öne sürdü.
Vicdanlarının sesine kulak veren bu kişilerin, barış ve huzur arayan insanlara destek oldukları gerekçesiyle damgalanıp ve tehdit edildiğini belirten Şeker, "Özellikle Avrupa ülkelerinin ve ABD'nin İsrail'in Filistin topraklarını işgaline yönelik çarpık, yanlış ve ikiyüzlü yaklaşımları dikkati çekiyor. Siyasi çevrelerin ve bilim kurumlarının, Ukrayna'nın işgali sırasında gösterdikleri dayanışma ve sempatiyi Filistinlilere göstermemeleri kaygı vericidir." diye konuştu.
Şeker, TÜBA olarak dünyada gerçeğin sesi olmaya yönelik çabalar gösterdiklerini, Rusya-Ukrayna Savaşı'nda olduğu gibi Filistin'de de İsrail eliyle yaşanan insani krize yönelik, bilinç oluşturma ve farkındalık yaratma çalışmalarını durmaksızın sürdürdüklerini bildirdi.
TÜBA'nın Filistin'de sivillerin katledilmesi, bölge halkına insani yardım ulaştırılmasının engellenmesi ve Gazze halkının topraklarının işgal edilmesi karşısında, uluslararası hukuka, meşru müdafaa sınırlarına ve savaş hukukuna riayet edilmesini vurgulayan bildiriyi ilk olarak 19 Ekim 2023'te "Filistin'deki Son Durum Hakkında Bildiri" başlığı altında Türk kamuoyu ve dünya bilim akademileriyle paylaştıklarını belirten Şeker, şöyle dedi:
"Ayrıca yayımlandığımız raporlar, başta İsrail Bilimler Akademisi olmak üzere 800'ün üzerinde bilim akademisi ve kuruluşla paylaşılmış ve birkaçı hariç diğerleri sessizliklerini bozmamışlardır. İnsanlığın sesi olması gereken üniversitelerin, bilim kuruluşlarının ve bilim insanlarının, Filistin'de akademisyenler öldürülürken ve üniversiteler yerle bir edilirken, maalesef, sessizliğine şahit olmaya devam ediyoruz."
"Bilim dünyasının sessiz kalması endişe verici"
Şeker, bazı ülkelerin üst düzey yöneticilerinin ve ulusal bilim akademileri temsilcilerinin siyasi ve bilimsel tarafsızlık ilkesinden uzak, İsrail'e destek açıklamalarının, Türkiye'nin ve TÜBA'nın bu konudaki barışçıl çabaları ve sorumluluklarını artırdığına dikkati çekti.
Tüm bu süreçlerin meşru müdafaa başlığı altında kategorize edilmeye çalışıldığının altını çizen Şeker, şöyle konuştu:
"TÜBA'nın Türkçe, Arapça ve İngilizce dillerinde yayımladığı 'TÜBA Filistin-İsrail Savaşı Raporu' ile Türk bilim dünyasının Gazze'de yaşanan insanlık dışı vahşet karşısındaki duruşunu ve kaygılarını dile getirmiştir. Bu insanlık dışı katliam ve sistematik işgal karşısında dünyada çok az bir istisna hariç bilim camiasının hiçbir çaba göstermemesi bizleri üzüyor. Bilim insanlarından da çok cılız sesler çıkıyor. Ayrıca dünya bilim camiasının gerekli adımları atmadığına şahit oluyoruz. Bebekler ve kadınlar katledilirken insanlık yararına işler yapması gereken bilim dünyasının sessiz kalması endişe verici. Filistin sorunu bağlamında, akademik camiada genellikle iki yüzlü bir tutum var ve bu son derece yanlış. Bilim insanlarının bu konuya sessiz kalması esasen beklenemez."
Şeker, ülkelerin siyasi erklerinin uyguladıkları baskının, bilim camiasının sessiz kalmasına neden olduğuna işaret ederek, konu hakkında çalışanlara uygulanan baskı ve yıldırma çabalarının, tek bir duruş biçimi tanımlamasını güçleştirdiğini belirtti.
Şeker, "Biz bu konuda bilim dünyasını harekete geçirecek girişimleri yapmak yoluyla bir farkındalık oluşturduk. Filistin-İsrail Savaşı Raporu'nu Filistin Bilimler Akademisi de paylaşarak bizlere teşekkürlerini iletti. Yine TÜBA üyelerimizin bireysel açıklamalarını da görüyoruz. TÜBA Şeref Üyesi Prof. Dr. Jeffrey D. Sachs, İsrail'in yaptığı asimetrik güç kullanımını eleştirerek bu katliamlardan sadece İsrail'in değil ABD'nin de sorumlu olduğunu vurgulamıştır." ifadelerini kullandı.
"Bölgede harita yine değiştirilmeye çalışılmakta"
Şeker, bilim dünyasının Filistinli bilim insanlarına yeterince destek vermediğini bildirerek, Filistin'de akademisyenler katledilirken üniversiteler bombalanırken derin bir sessizliğin dikkati çektiğini söyledi.
İsrail'de bazı bilim insanlarının durumu objektif değerlendirdiğini fakat bunların sayısının oldukça az ve kurumsallaşmış bir tepki, destek olmadığını aktaran Şeker, "Bilimin tarafsızlığının ve yansızlığının bir kenara bırakıldığını ve vicdanlarının sesine kulak vererek katliama tepki gösterenlerin cezalandırıldığını izliyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Şeker, bölgedeki yüz binlerce insanın göç etmek zorunda kaldığını ifade ederek, bu durumun oradaki nüfus yapısının değişmesi anlamına geldiğini vurguladı.
Sadece nüfus yapısının değişmesi boyutuyla değil konuya soykırım mantığıyla yaklaşılması gerektiğinin altını çizen Şeker, şunları kaydetti:
"Bu hassas konu uluslararası hukuk bağlamında ele alınmalı. Aksi halde bölgede harita yine değiştirilmeye çalışılmakta. Biz de hazırladığımız raporda bunlara vurgu yaptık, belgeledik. Tarihsel süreç içinde gelişmeleri anlattık ve sistematik soykırımı, Filistinlilerin ekonomilerini, sosyal hayatlarını, demografisini ve yerli halk statüsünden düşürülmek üzere gördükleri baskıları, her 10 yılda bir gerçekleşen katliamları anlattık."
Birleşmiş Milletlerin (BM) İsrail'in yaptıklarını nasıl görmezden geldiğini anlattıklarına da işaret eden Şeker, "BM ve organları sivil halkın gözler önünde katledilmesine karşı bir aksiyon alamıyorsa artık söz tükenmiştir." dedi.