Trump'ın hamlelerini anlamak: İçgüdüsel diplomasi

Trump'ın hamlelerini anlamak: İçgüdüsel diplomasi
Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Amerikalı akademisyen Adam McConnel, ABD Başkanı Donald Trump'ın dış ilişkilerinde tutarlı bir doktrin izleyip izlemediği tartışmalarını AA Analiz için kaleme aldı.

Amerikalı akademisyen Adam McConnel, ABD Başkanı Donald Trump'ın dış ilişkilerinde tutarlı bir doktrin izleyip izlemediği tartışmalarını AA Analiz için kaleme aldı.

***

Guildenstern: "İşte! Nasıl oldu?"

Rosencrantz: "Zekice!"

G: "Doğal olarak mı?"

R: "İçgüdüsel."[1]

Artık, bizzat kendisinin de söylediği gibi, ABD Başkanı Donald Trump'ın karar alma süreçlerini neyin yönlendirdiğini kesin olarak biliyoruz: içgüdü [2]. Trump'ın verdiği kararların arkasında ne uzun soluklu bir plan ne de sağlam bir strateji olmadığı uzun zamandır herkesin malumuydu ancak yine de hem yandaşları hem de muhalifleri, onun tutarsız, çelişkili hatta mantığa aykırı kararlarına çeşitli açıklamalar getirmeye çalıştılar. Umarım Trump'ın bu itirafı, gerçekleri kavramamıza yardımcı olur ve dikkatimizi esas meseleye, yani onun gösterişli ama gelişigüzel kararsızlıklarının yarattığı kaosla nasıl başa çıkacağımıza odaklanmamıza vesile olur.

Trump diplomasisinin ana temaları

Trump'ın nadir görülen tutarlı diplomatik yaklaşımlarından biri, ilk döneminde de göze çarpan Çin'e yönelik ikili tavrı: sık sık Pekin'i sert sözlerle tehdit ederken, zaman zaman da övgü dolu ifadeler kullanıyor [3]. Bu agresif anti-Çin söylemi ile Moskova'yla kurduğu görece dostane ilişkiler arasındaki tezat, "ters Nixon" adıyla anılan taktiksel bir manevrayı işaret ediyor—1970'lerin başında Nixon'ın Çin'i Soğuk Savaş'ta SSCB'den uzaklaştırıp ABD'ye yaklaştırma stratejisinin tam tersi bir yaklaşım.

Ancak Nixon ile Ulusal Güvenlik Danışmanı Henry Kissinger'ın uzun vadeli, net bir stratejisi vardı ve bu stratejinin başarısı için taktikler geliştirmişlerdi. Trump ise ne benzer bir strateji ne de belirgin bir vizyon ile hareket ediyor, sözleri ve eylemleri, böyle bir strateji izleyen bir liderden beklenenlerle örtüşmüyor. Aynı şekilde, bazıları Trump'ın da Nixon'a atfedilen "deli adam teorisi"ni kullandığını ileri sürdü. Ne var ki Nixon bu yöntemi yalnızca birkaç özel durumda uyguladı, Trump'ın genel tutumu ise özellikle ilk döneminde, tutarsız ve öngörülemez.

Sonuçta, bir siyasetçinin öngörülemez davranışını stratejik bir taktik olarak yorumlamaya çalışmak komplo teorisi olacaktır zira geriye dönük bakıldığında ortaya çıkan her tutarsız veya mantık dışı karar, "deli adam teorisi" iddiasıyla kasıtlıymış gibi gösterilebilir.

Trump bilinen bir profil

Trump'ın davranışlarını değerlendirmek için yeterince zamanımız oldu. Dört yıldan fazla bir süre başkanlık yapmasının yanı sıra, Trump, 2017'de göreve başlamadan önceki 30 yıl boyunca New York sosyetesinde ve televizyon kişiliği olarak kamuoyunda tanınmıştı ve şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki Occam'ın Usturası [4], Trump'ın politika tercihlerini anlamlandırabilmek için en iyi araç. Eğer Trump uluslararası ilişkiler yaklaşımını yönlendirmek için bir doktrin geliştirmiş olsaydı, bunun ne olduğunu bilirdik. Örneğin, Trump 1980'lerden beri tarifeler konusunda takıntılı [5], bu yüzden başkanlık dönemlerinde tarife konusunun sürekli gündemde olması şaşırtıcı değil.

Ne var ki Trump'ın tercihleri arasında, davranış ve karar alma süreçlerinde tutarlılığı zorunlu kılan bir dış politika doktrini yok. Bunun yerine, büyük ölçüde, kendi çıkarına yönelik dürtülerle hareket ediyor [6]. Bu yüzden dış ilişkiler, onun için diğer tüm etkenlerden çok daha fazla kişisel kazanç hesabına göre şekillenmiş bir unsura dönüşüyor. ABD çıkarları da yalnızca Trump'ın seçmen kitlesini etkilediği müddetçe etkili. Çin karşıtı ve İsrail yanlısı tutumları, bu konuların kendisine arzu ettiği kamuoyu desteğini kazandıracağı düşüncesiyle dış politikasına yön veriyor. Uluslararası ilişkiler bağlamında kararlarına dayanak olacak neredeyse hiçbir etik ya da ideolojik temeli bulunmuyor.

-Trump'ın favori sözü: tarifeler [7]

Tarifeler bu bakımdan somut bir örnek. Sanayileşme sürecindeki ülkeler, yerli sanayilerini yeterli rekabet gücüne erişene kadar korumak için, gelişmiş ülkeler ise çoğu zaman siyasi gerekçelerle belli sektörleri veya ürünleri korumak amacıyla tarifelere (gümrük vergilerine) başvurur.

Trump tarifeleri bir tehdit unsuru ve pazarlık aracı olarak kullanıyor; bu yüzden her yabancı ülke ve ithal ürün potansiyel bir hedef. Kendi hesabına göre hızlıca hangi tavizi koparabileceğini ve bunun anında ne sonuçlar doğuracağını belirliyor. Daha önce de tarifelerle ülkeleri tehdit etmiş, uygulamaya koymuş; ancak karşı taraf taviz verince saatler içinde bu tarifeleri gevşetmiş veya tamamen geri çekmişti.

Geçtiğimiz haftalarda, Trump'ın o tarihte henüz yeni yürürlüğe koymuş oldukları küresel tarifeleri ani bir kararla geri çekmesiyle sonuçlanan son olay, Wall Street'in panik satışlarıyla tetiklendi. Bu kez tarifelerde ölçüyü kaçırmış olabilirler, zira tahvil piyasaları uzun vadeli çalkantının süreceğine işaret etmeye devam ediyor [8]. Öte yandan Çin'in yaptığı gibi, AB'nin de hazırlık içinde olduğu üzere, daha güçlü aktörler de ABD mallarına kendi tarifeleriyle misillemede bulundu.

-Neden?

Asıl soru şu ki, Trump neden tarifeleri bir kılıç gibi sallayıp, tıpkı Büyük İskender'in Kordiyen Düğümü kılıçla kesmesi gibi küresel ekonomiyi paramparça etme ihtiyacı hissediyor? Yukarıda da bahsedildiği üzere, Trump 1980'lerden beri tarifeleri bir politika aracı olarak savunuyor ve diğer ülkelerin ABD'yi "kazıkladıklarından" dem vuruyor.

Oysa ABD, II. Dünya Savaşı'ndan bu yana kurulan küresel serbest ticaret rejimlerinden son derece fayda sağladı. Çoğu Amerikalı, insanlık tarihinin en yüksek refah düzeyine erişti ve bunun sebebinin bir kısmı, dünyanın dört bir yanındaki servetin ABD'ye akmasıydı. Yetkililer, yurt dışında artan refahın daha müreffeh, barışçıl ve dolayısıyla daha güvenli bir dünya yaratacağını biliyordu ve bu da ABD'nin lehineydi [9]. Yani ABD, küresel finans ve ticaret sistemini tamamen fedakarlık ya da safiyane niyetlerle inşa etmedi.

Trump ise başka ülkelerin serbest ticaretten kazanç sağlamasının küresel düzenin işe yaradığını ve ABD'nin bundan fayda sağladığını hiç kavrayamadı. Trump'ın zihni sıfır toplamlı hesaplarla dolu, ona göre eğer başka bir ülke kar ediyorsa, bu, tanım gereği ABD'nin kaybettiği ve o ikili ilişkide haksızlığa uğradığı anlamına geliyor. Tek bir ayrıntıya fazlasıyla odaklandığı için bütünü göremiyor ve bu yüzden tarifeleri çözüm olarak benimsiyor.

Trump'ın dolambaçlı konuşma üslubu ve etrafındaki büyük düzenekleri anlamaya yönelik hüsran dolu çabaları, Rosencrantz ile Guildenstern'i anımsatıyor. Shakespeare'in Hamlet'inin uğursuz soytarıları olan bu iki karakter, Tom Stoppard'ın trajikomik şaheserinde modern insanın simgesi haline geliyor. Tıpkı onlar gibi Trump da içinde savrulduğu oyunu anlamak için yalnızca içgüdüsüne ve başkalarının sözlerine güveniyor. Dolayısıyla dış politika kararları içgüdüsel; umarız önümüzdeki dört yılda etrafındakilerin akıllıca sözlerine daha çok kulak verir.

[1] Tom Stoppard, Rosencrantz and Guildenstern are Dead, Act I.

[2] https://www.nytimes.com/video/us/politics/100000010101380/trump-tariff-pause-china.html.

[3] https://www.msn.com/en-in/news/world/trump-says-xi-jinping-a-very-smart-man-claims-he-will-likely-make-sort-of-deal-to-ease-us-china-trade-war/ar-AA1CECZT

[4] Yani, aynı olguyu açıklamak için birden fazla açıklama değerlendiriliyorsa, en basit ve en doğrudan olan tercih edilmelidir.

[5] https://www.youtube.com/watch'v=n7st2oG5AwU.

[6] https://www.nytimes.com/2025/04/09/opinion/trump-tariffs-rationale-power.html

[7] https://www.npr.org/2025/04/09/nx-s1-5355661/tariffs-history-meaning

[8] https://paulkrugman.substack.com/p/the-third-worlding-of-america

[9] https://www.nytimes.com/2025/04/05/opinion/ezra-klein-podcast-paul-krugman.html

Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.

Kaynak: AA / Adam McConnel - Güncel
500
Haberler.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve haberler.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.
title