TRT'nin Ulus Yerleşkesi ve Digitürk Binasını İşgal Girişimi Davası
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişiminde, Vodafone Arena Stadı ile Ümraniye'deki Casper Plaza'nın pistine helikopterle asker indirip, TRT'nin Ulus'taki yerleşkesi ve Digitürk binasını işgal ederek ele geçirmeye çalışan 58'i tutuklu 96 sanığın yargılandığı davada,...
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişiminde, Vodafone Arena Stadı ile Ümraniye'deki Casper Plaza'nın pistine helikopterle asker indirip, TRT'nin Ulus'taki yerleşkesi ve Digitürk binasını işgal ederek ele geçirmeye çalışan 58'i tutuklu 96 sanığın yargılandığı davada, sanık savunmalarının alınmasına devam edildi.
İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları karşısındaki binada yer alan salonda yapılan duruşmayı, Cumhurbaşkanlığı adına avukat Murat İlhan da takip etti.
Duruşmada savunma yapan Harp Akademileri Komutanlığında görevli yüzbaşı rütbesindeki tutuklu sanık Ercan Küçük, suçlamaları reddederek, kendisinin ve ailesinin FETÖ'yle iltisaklı olduğu belirlenen kuruluşlarla ilişkisinin olmadığını iddia etti.
Kara Harp Akademilerinde baş hoca olarak görev yapan Albay Ahmet Zeki Gerehan'dan emir aldığını söyleyen Küçük, verilen emirde kanunlara aykırı bir durumu sezinlemediğini anlattı.
Tahliyesini talep eden Küçük, "Ailem darbeye karşı gelerek, demokrasi nöbeti tuttu. Bana güvendikleri içindir ki o gece ailemden beni arayan olmamıştır. Ben, TSK'da küçük bir grubun kalkışma içinde olduğu bilgisini internetten öğrendim. Albay Müslüm Kaya'yı aradım ve halkın bize tepki gösterdiğini anlatarak, içinde bulunduğumuz durumu izah etmeye çalıştım. Kendisi hiç tepki vermedi. TRT binasının önünde polisle irtibat kurmaya çalıştım. Polisler, halkın arasında kaldığı için kendilerine ulaşamıyordum. Bu arada vatandaşların arasında bizi provoke etmeye çalışanlar da vardı. Sağduyulu davranmaya çalıştım, polis sayısının artmasını bekledim. Binadan çıksaydık linç edilme durumumuz vardı. Askerlerimi uyardım, ateş etmemeleri yönünde talimatlar verdim. O yüzden erlerin çoğu binada bekledi. Sabaha doğru polis sayısı artınca diyalog kurmayı başardık. Taksim'den döndüğümüzde yeterli sayıda polis olsaydı daha önce teslim olurduk." ifadelerini kullandı.
"Darbeyi eşimden öğrendim"
Savunmasını yapan tutuklu sanık Mehmet Rauf Çağlar da meslekte yeni olduğunu ve daha önce herhangi bir terör olaylarına karşı görevlendirilmediğini savundu.
"TRT'nin Ulus'taki binasına güvenlik amaçlı gittiğimizi sanıyorduk" diyen Çağlar, şunları kaydetti:
"TRT binasına gittiğimizde yanımızdaki rütbeli askerlerce TRT binasından çıkanların telefonlarının toplatıldığını gördüm. Terör saldırısı beklendiği için bu durumu, açıkçası yadırgamadım. Bana, binanın çevre emniyeti almamız emredildi, emri veren yanımızdaki subaylardı. Ben, saldırıya karşı polise yardım edeceğimizi sanıyordum. Saat 12.00 sularında eşimle telefonla görüştüm, Bana 'durum karışık, Genelkurmay Başkanı alınmış' dedi. Bu sayede darbeyi eşimden öğrendim. Suçsuzluğumu nasıl ifade edeceğimi bilmiyorum. Ailemden hiç kimse FETÖ kapsamında soruşturma geçirmemiştir. Babam 20 yıl koruculuk yapmış ve emekli olmuştur. FETÖ'cü ve darbeci değilim, tahliyemi talep ediyorum."
Tutuklu sanıklardan Hasan Baş da erlere silah kullanmaları yönünde talimat vermediğini öne sürerek, suçlamaları reddetti.
FETÖ üyesi olmadığını savunan Baş, "Taksim'den döndüğümüz sırada polis aracına kesinlikle ateş etmedim, polislerden de bize ateş eden olmamıştır. Bu iddiaların tamamı asılsızdır. Türk Silahlı Kuvvetlerinin teamüllerine uygun verilen talimatları yerine getirdim. TRT'nin binasında yayını kesecek hiçbir eylemde bulunmadım, zaten böyle bir bilgiye de sahip değilim. Terör saldırısı beklentisiyle oraya gittiğimiz için sadece binadaki çalışanları tahliye ettim." dedi.
Baş, "Yurtta Sulh" isimli Whatsapp grubunda bulunmadığını ve bu grubun hiçbir üyesini tanımadığını da ileri sürdü.?
Pazartesi günü başlayan ve bugün de devam eden duruşmada, 3'ü tutuklu 41 sanığın savunması tamamlandı. Duruşma, sanık savunmalarının tamamlanması için yarına ertelendi.