Haberler
Suriye'de Baas Partisi çalışmalarını süresiz olarak askıya aldı

Esad'ın gidişi onları da bitirdi! Faaliyetlerini durdurdular

Sosyal medya platformları WhatsApp, Facebook ve Instagram çöktü

3 sosyal medya platformu, aynı anda çöktü

Bakan Uraloğlu, 16 yaş altı için sosyal medya düzenlemesi geleceğini açıkladı

16 yaş sınırı konuşuluyordu! Sosyal medyaya yeni düzenleme geliyor

Somali ve Etiyopya arasındaki krizi Türkiye çözdü

Afrika'daki krizi Türkiye çözdü

Trabzon - Başhekim'den Doktorlara İlginç Eleştiri ;"Tanrı Hekim Dönemi Sona Erdi

Trabzon - Başhekim'den Doktorlara İlginç Eleştiri ;
Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Karadeniz Teknik Üniversitesi (ktü) Hasta Hakları Uygulama ve Araştırma Merkezi Tarafından Düzenlenen Hasta Hakları Kongresinde Konuşan Ktü Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Tevfik Özlü, Hekimlerin 'tanrı'nın Yeryüzündeki Eli' Olarak Görüldüğü Dönemlerin Geride Kaldığını Belirterek, "hekim Yarı Tanrısal Varlıktır. Şifa Dağıtan, Adeta Tanrının Yeryüzündeki Elleridir. Herkesin Saygı Duyması Gereken, Tartışılmayan, Sorgulanmayan, Her Yaptığı İyi Olan, İyilik Perisidir' Gibi Yanlış Bir Algı Var. Hekimler Artık Bu Konumlarının Tartışılır Hale Geldiğini Görmek Zorundadır. 'güç Bende' Rolü İçinde Olmamız Lazım. Ben de Çoğumuz Gibi, 'buyurgan Hekimlik' Nosyonuyla Yetiştirildim. Hasta Karşısındaki Otoriter Tavrımdan Vazgeçmem Çok Zor. Ama Dünyanın Gidişi Bu Yönde ve Olabildiğince Eşit İlişkiye Kendimizi Alıştırmamız Gerekiyor" Dedi.

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Hasta Hakları Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından düzenlenen hasta hakları kongresinde konuşan KTÜ Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Tevfik Özlü, hekimlerin 'Tanrı'nın yeryüzündeki eli' olarak görüldüğü dönemlerin geride kaldığını belirterek, "Hekim yarı tanrısal varlıktır. Şifa dağıtan, adeta tanrının yeryüzündeki elleridir. Herkesin saygı duyması gereken, tartışılmayan, sorgulanmayan, her yaptığı iyi olan, iyilik perisidir' gibi yanlış bir algı var. Hekimler artık bu konumlarının tartışılır hale geldiğini görmek zorundadır. 'Güç bende' rolü içinde olmamız lazım. Ben de çoğumuz gibi, 'buyurgan hekimlik' nosyonuyla yetiştirildim. Hasta karşısındaki otoriter tavrımdan vazgeçmem çok zor. Ama dünyanın gidişi bu yönde ve olabildiğince eşit ilişkiye kendimizi alıştırmamız gerekiyor" dedi.

KTÜ Hasta Hakları Uygulama ve Araştırma Merkezi'nin (HAHUM) Sağlık Bakanlığı ve Hasta Hakları Derneği'nin desteğiyle düzenlediği, "Sağlıkta Haklar, Sorunlar ve Sorumluluklar" konulu kongre KTÜ Osman Turan Kongre Merkezi'nde başladı. Kongrenin açılışına Trabzon Valisi Recep Kızılcık, TBMM Sağlık, Aile, Çevre ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanı Prof.Dr. Cevdet Erdöl, KTÜ Rektörü Prof.Dr. İbrahim Özen, Adli Tıp Kurumu Başkanı Haluk İnce, doktorlar ve hasta dernekleri yöneticileri katıldı. Açılış konuşmalarının ardından aynı zamanda HAHUM Müdürü ve Kongre Başkanı olan KTÜ Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi Başhekimi Prof.Dr. Tevfik Özlü, "Sağlıkta Etkin Hasta Rolü" konulu bir konuşma yaptı.

Sağlık sisteminin odağında hastanın olduğunu vurgulayarak konuşmasına başlayan Özlü, "İnsanı seviyorsanız karşınızdaki hastayı obje değil, insan olarak algılıyorsanız, onun da sizin gibi saygı görmeye, bilgi almaya ihtiyaç duyduğunu görebiliyor ve empati yapabiliyorsanız iyi bir hekim olmamak için hiçbir neden yok. Koşullar ne kadar ağır ve kötü olursa olsun, vicdanınızda o his varsa, her koşulda güler yüzünüz ve tatlı diliniz olabiliyor ve bu da hastaya yetiyor. Kendinizi çok yıpratmanız gerekmiyor, hastaya göstereceğiniz iki tatlı dil, onun için çok güzel bir şey. Bunları kolay gibi anlattım ama uygulamada çok nadir görünen durumlar" dedi.

"Tanrı hekim dönemi sona erdi"

Hasta hakları, hasta güvenliği gibi kavramlara herkesin 10 yıl önce çok yabancı olduğunu ifade eden Özlü, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hızlı bir dönüşüm sürecindeyiz. Biz sağlık çalışanları hastalar olduğu için varız. Tüm tesisler, hastaneler hastalar için yapılıyor. Bizi anlamlı, gerekli ve değerli kılan aslında hastadır. Biz hekim odaklı olarak yetiştik. Hekimin yarı tanrısal bir varlık olduğu, çok saygı gören, herkesin onun etrafında hareler oluşturmak zorunda kaldığı anlayışı yanlış. Bu yaklaşım doğru değil. Tanrı hekim dönemi sona erdi. Biz hastaların sorununu çözmek, onların yüzünü güldürmek için ordayız. Biz hastalar için varız. Bir hasta hastaneden memnun olmadan ayrılıyorsa hastane görevini yapamamış, hekim misyonunu yerine getirememiştir. Hasta hakları konusunda yola buradan çıkmak durumundayız. Sağlık herkesin yararlanabileceği bir haktır. Lüks değildir. Çağdaş toplumlar sağlık hizmetine erişim için herkese eşit şartlar sağlamaya çalışır."

"Hastayla eşit ilişkiye kendimizi alıştırmalıyız"

Hekimlerin sağlık hizmetini, hakkaniyete uygun ve onurlu biçimde vermek zorunda olduğunu da vurgulayan Özlü, "Elitist bir tavırla, 'bak ben sana bu hizmeti veriyorum, sen beni saymak zorundasın, güç bende' rolü içinde olmamız lazım. Hastayla eşit ilişkiye alışmamız lazım. Bu çok zor bir şey. Ben de çoğumuz gibi 'buyurgan hekimlik' nosyonuyla yetiştirildim. Hasta karşısındaki otoriter tavrımdan vazgeçmem çok zor. Ama dünyanın gidişi bu yönde ve olabildiğince eşit ilişkiye kendimizi alıştırmamız gerekiyor" dedi. Özlü, sağlıktaki en önemli sorunlardan birinin hekimin yüzyıllardır gelen güçlü konumunun varlığı olduğunu da ifade ederek, şöyle devam etti:

"Hekim yarı tanrısal varlıktır. Şifa dağıtan, adeta tanrının yeryüzündeki elleridir. Herkesin saygı duyması gereken, tartışılmayan, sorgulanmayan, her yaptığı iyi olan, iyilik perisidir' gibi yanlış bir algı var. Maalesef bu algı günümüzde de hekimler tarafından sahiplenmektedir. Hekimler artık bu konumlarının tartışılır hale geldiğini görmek zorundadır. Hekimin bu güçlü konumu bırakın hastayı, sağlıktaki diğer aktörlerin bile rol kapmasını önlemektedir. Hemşirenin, eczacının, sağlık teknisyeninin esamisi okunmamaktadır. Oysa onlar da sağlıkta çok önemli konumdadırlar. Ama maalesef hemşirelik bir meslek olarak bile kabul edilmemektedir. Hekimin baskın konumu taşların yerinden oynamasına neden olmaktadır. Hekimin asıl misyonu hastanın yüzünü güldürmektir. Ama hekim bununla yetinmemektedir ve hastanın yerine geçerek, tıpkı totaliter rejimdeki gibi, halka rağmen halk yerine karar verir. Hastaları dışlayarak, hastanın üzerinde yönetimsel bir üstünlük kurmaya çalışmaktadırlar. Hastaya tedavi sürecinde hiç rol vermemektedirler."

Özlü, sağlık yönetiminde planlamalar yapılırken hasta örgütlerinin de işin içine dahil edilmesi gerektiğini vurguladı. Hastaların yaşadığı sorunları hekimlerin görmediğini ifade eden Özlü, "Hasta arabasını park etmekten kan vermeye kadar bir çok sorunla karşılaşıyor. Sağlık yöneticilerine, tanınmadıkları bir ilde hastaneye gitmelerini tavsiye ediyorum. Gidin ve normal vatandaş gibi muayene olun. Hastaların neler yaşadığını görün ve empati yapın. İnsanların bakışlarının, ses tonlarının ne kadar önemli olduğunu göreceksiniz. Ne kadar ameliyat yaptığınız, hasta tedavi ettiğiniz gibi istatistik veriler önemli ama bundan çok daha önemli bir şey var. Sizi karşılayan personelin ses tonu ve güler yüzü. Sizi aşağılayan, hor gören, adam yerine koymayan kişiyle karşılaştığınız zaman modern hastane binası size yetmez. Lanet eder ve çıkar gidersiniz" dedi.

Özlü, SGK yapılanmasında doğru bir karar verildiğini ancak gücün tamamen kurumun eline bırakılmasını da eleştirerek, "Bugün Türkiye'de patron SGK'dır. Patron tek. Para bir kişide. Yani 'parayı veren düdüğü çalar'. Parayı veren kuralları koyuyor. SGK'nın iyi yapılanarak bu handikapa düşmemesi lazım. SGK bir finansman kurumu, ama bu sınırdan çıkarak sağlık haklarına erişme sınırını belirleyen kurum haline gelmemeli" diyerek konuşmasını noktaladı.

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel
title