"Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Temel Haklardan Biridir"
AK Parti İzmir Milletvekili Dağ, yürüyüş hakkıyla ilgili, "Bu konu sadece ülkemiz açısından değil, bir çok ülke açısından da tartışmalıdır." dedi.
AK Parti İzmir milletvekili Hamza Dağ, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkıyla ilgili, "Bu konu sadece ülkemiz açısından değil, bir çok ülke açısından da tartışmalıdır" dedi.
Doğuş Üniversitesi Acıbadem Yerleşkesi'nde, "İnsan Hakları Konferansları Dizisi III" kapsamında "Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Hakkı" başlıklı konferans Prof. Dr. Niyazi Öktem moderatörlüğünde gerçekleştirildi.
Dağ, demokratik toplumlarda barışçıl toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının temel haklardan biri olduğunu belirterek AK Parti döneminde bir takım demokratik düzenlemelerin yapıldığını söyledi.
İlgili mevzuatların Avrupa Birliği standartları haline geldiğine vurgu yapan Dağ, gösteri ve yürüyüş hakkının her geçen gün öneminin arttığını belirterek, "Yasal düzenlemeden kaynaklanan sıkıntılardan bahsedilmemektedir. Daha çok uygulamadan kaynaklı problemler olduğuna dair eleştiriler getirilmektedir. Bu konu sadece ülkemiz açısından değil, bir çok ülke açısından da tartışmalıdır" dedi.
Bazen gelişen olaylar karşısında gösteri ve yürüyüş yapmanın gerekebileceğini anlatan Dağ, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin bazı durumlar için önceden haber verilmemiş toplantı, gösteri ve yürüyüşlere, barışçıl ise otoriteler tarafından belirli bir hoşgörü gösterilebileceğini belirttiğini aktararak, şu ifadeleri kullandı:
"31 Mayıs 2010 gecesi Gazze'ye yardım götürmek için yola çıkan Mavi Marmara gemisine İsrail saldırı yapmış. Gemiyle iletişim kanalları kapanmış. Tek derdi insani yardım götürmek olan insanlardan haber alınamıyor, can güvenliğinden şüphe ediliyordu. Olayın (saat) 3 gibi vuku bulmaya başlamasıyla birlikte İzmir'de, Konak Meydanı'nda toplanmaya ve sesimizi dünyaya duyurma noktasında, herkes kendi inisiyatifiyle toplanmaya başladı. Gecenin (saat) 4'ü gibi polis bizim yanımıza geldi. Yapılacak gösterinin çevreye rahatsızlık vermemek kaydıyla izin verilebileceğini söyledi. Bizim de rahatsızlık verme gibi düşüncemizin olmadığını ve kurallar çerçevesinde tepkimizi ortaya koyacağımızı söyledik. Bu meseleyi 48 saat önceden bildirim gibi bir durum olamayacağı için, insanların bir araya gelmesiyle tepkimizi hem Türkiye hem de dünya kamuoyuna yansıttık."
Sorunların iyi niyetle her zaman çözülebildiğini aktaran Dağ, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan "Demokratikleşme Paketi"yle de reformlara devam edileceğine dikkati çekti.
Güncel meselelerle ilgili soruları da cevaplayabileceğini söyleyen Dağ, bazen yapılan gösteri, yürüyüş ve eylemlerin ne amaçla yapıldığını anlamanın çok mümkün olmadığını dile getirdi.
- CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal
CHP İstanbul milletvekili ve İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyesi Mahmut Tanal da var olan düzenlemeler kapsamında, hakların yeterince kullanılamadığını belirtti.
Toplantı ve gösteri yürüyüşünün ifade özgürlüğünün bir yansıması olduğunu anlatan Tanal, "Toplantı ve gösteri yürüyüşü farkındalık yaratamıyorsa, toplumda hissedilmiyorsa, bu o toplantı ve gösteri yürüyüşü yasasının, o hakkın, rafa kaldırılmasıdır. Onun duyulmamasıdır. Onun aşındırılmasıdır. Onun perdelenmesidir. Onun yok edilmesidir" dedi.
Gezi Parkı olaylarıyla ilgili örnekler veren Tanal, değişik değişik biber gazı üretildiğini ve kendisinin de biber gazlarının her türlüsünü tattığını söyleyerek, "Orada yeni düzenlemeyle 3 metre yakından ateş edilmeyecekti. Fakat daha önceden 45 derece açı vardı. Şimdi 'yakın mesafe hedeflerinin alt uzuvlarına doğrultarak yapabilirsiniz' diyor. 40 milimetrelik gaz tüfekleri kullanılmaktadır, deniliyor. O talimatnameyi de değiştirdiler" diye konuştu.
İdari makamların toplantı ve gösterinin yapılacağı yeri tayin ettiğini belirten Tanal, düzenlemeyle ilgili getirilen son pakette de eksiklikler olduğunu söyledi.
- Prof. Dr. Oktay Uygun
Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Oktay Uygun ise toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının Türkiye'de en çok ihlal edilen haklardan biri olduğunu söyledi.
Bazen toplantıların barışçıl başladığını, ancak "toplantı bitti" denilmesinin ardından olaylar çıkabildiğini anlatan Uygun, "Böyle durumlarda güvenlik güçlerimiz ve savcılarımız toplantının tamamı için 'kanunsuz toplantı' değerlendirmesini yapmaktadırlar. Bu ciddi bir yanlıştır. Polisin görevi, orada, sadece şiddete başvuran insanları tespit edip, onlar hakkında yasal süreci başlatmaktır" dedi.
Uygun, Avrupa İnsan Hakları'nın bakış açısına göre barışçıl bir toplantıda bir grubun şiddete başvurması durumunda, devletin şiddete başvuran grubu, ana gruptan ayırarak barışçıl grubun anayasal hakkını kullanmaya devam edebilmesini sağlaması gerektiğine dikkati çekti.
Prof. Dr. Zafer Üskül
Konuşmalar, soru ve cevapların ardından bir değerlendirmede bulunan Doğuş Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Zafer Üskül de uygulamalarda zaman zaman farklılıklar yaşandığını söyledi.
"İzinsiz gösteri" kavramının yasada var olan bir kavram olmadığını anlatan Üskül, "Doğru olan ne ise önceden saptanması yani hukuk güvenliğinin sağlanması ve uygulamanın her yerde aynı şekilde olmasıdır" dedi.
Son 10 yılda önemli ilerlemeler kaydedildiğini anlatan Üskül, şu ifadeleri kullandı:
"Hiç kimse şunu söyleyemez. Yavaş yavaş iyileşiyoruz. Yavaş yavaş iyileşmek için benim hiç vaktim kalmadı. Genç arkadaşlarımızın da o kadar sabrı yok. Neyimiz eksik ki, Avrupa ülkelerinde var olan standartları ülkemize taşıyamıyoruz. Avrupa deyince ora olmuyor mu, oluyor. Fakat bir şey daha oluyor. Etkili bir soruşturma ve arkasından yaptırım uygulanması. Bunlar yapılmadığı sürece, yargı Avrupa İnsan Hakları kararları ışığında, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni okuyarak kararlarını vermedikçe, bu sorunlar devam edecek." - İstanbul