Tiyatro Bizim Yaşam Damarlarımızdan Birisi"
Oyuncu Rasim Öztekin, "Tiyatroda oyunculuğumuzu her geçen gün biraz daha geliştiriyoruz.
Oyuncu Rasim Öztekin, "Tiyatroda oyunculuğumuzu her geçen gün biraz daha geliştiriyoruz. Tiyatro bizim yaşam damarlarımızdan birisi." dedi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın destekleriyle, Türkiye'nin Frankfurt Başkonsolosluğu'nun himayelerinde Tiyatro Frankfurt tarafından düzenlenen "6. Frankfurt Türk Tiyatro Festivali" ünlü konukları ağırlıyor.
Bu kapsamda Rüsselsheim Tiyatro'da Rasim Öztekin ve Oya Başar'ın katılımıyla, Nur Onur'un yönetiminde bir söyleşi gerçekleştirildi.
Rasim Öztekin, burada yaptığı konuşmada, festivalin daha iyi noktalara gelmesi için desteğin önemine vurgu yaptı.
İsmail Dümbüllü'nün, son olarak kendisine geçen kavuğunun hikayesine değinen sanatçı, "1977'de lisedeyken tiyatroya başladım. Daha sonra Kadıköy Halk Eğitim Merkez, İstanbul Akademi Sanatçılar Topluluğu oldu. Bunların hepsi amatör çalışmalar tabii. 1979-1980'de de Orta Oyuncular'da 'Şahları da Vururlar' oyunuyla profesyonel oldum. Türk tiyatrosunda çok ilginç olaylardan biridir; orada sigortalı oldum ve 2009'da da oradan emekli oldum. Bir tiyatrocunun özel tiyatrolarda bir yere girip oradan emekli olarak çıkması, Türk tiyatrosunda sanıyorum ilktir. Bir kere aynı tiyatroda o kadar uzun çalışan oyuncu yoktur, olsa da ona sigorta yapacak patron yoktur." diye konuştu.
"Tiyatro sizlerle birlikte, sizlerin katkısıyla oluyor"
Öztekin, tiyatroda öğrenciliğin bitmediğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Tiyatroda oyunculuğumuzu da her geçen gün biraz daha geliştiriyoruz. Tiyatro bizim yaşam damarlarımızdan birisi. Oyunculuğa yeni başlamış genç arkadaşlar, 'Ne yapalım? Kimden ders alalım?' falan diyor. Ders almanıza gerek yok. Tiyatro yapın, tiyatro en büyük konservatuvar. Tiyatronun en güzel tarafı, sizler olmayınca tiyatro olmuyor. Sanat dalına birebir etkin eden seyirci, yalnızca tiyatroda var. Yani ressam resmini yapar, isteyen beğenir isteyen beğenmez. Müzisyen bestesini yapar isteyen dinler isteyen dinlemez ama tiyatro sizlerle birlikte, sizlerin katkısıyla oluyor."
Oyuncu Oya Başar da tiyatro yaşamının, İstanbul Şehir Tiyatroları'nın çocuk bölümünde başladığını dile getirdi.
Türk tiyatrosuna 7 yaşından beri hizmet ettiğinin altını çizen Başar, "Bundan onur duyuyorum. Daha sonraki yıllarda İstanbul Tiyatrosu'nda Toto Karaca, Ali Sururi, Alev Sururi, Celal Sururi ile birlikte çalıştım. Sonra Devekuşu Kabare'de Ali Poyrazoğlu'nda, onun ardından da eski eşim Levent Kırca Oya Başar Tiyatrosunu kurduk." ifadesini kullandı.
"Her şey sanattan geçiyor"
Gençlere seslenen oyuncu, "Tiyatro yolculuğunda en zorlu sınav sevmek. Sevmek çok önemli bir şey. Sevmek her şeyi halleder. Öncelikle yaptığınız işi severseniz, ona göre çalışırsınız ve performansınız ona göre yüksek olur. Tiyatro zaten çok sevilesi bir şey, onu sevmemek, sanatı sevmemek mümkün değil. Çünkü her şey sanattan geçiyor. Bizi birleştirici, bize öğretici tek şey sanattır. Bence gençler ne iş yaparsanız yapın, yanında mutlaka hobi olarak ya resim yapın ya tiyatroya dahil olun ya da bir enstrüman çalın. Çok iyi yapmanız da gerekmez. Sanatla ilgilenirseniz, asıl yaptığınız işi de güçlendirecektir." değerlendirmesinde bulundu.
Oya Başar, dizi-sinema ile tiyatro oyunculuğunu kıyaslayarak sözlerini şöyle tamamladı:
"Biz tiyatrocular pillerimizi sahnede şarj ediyoruz. Sonra gidip setlerde oynuyoruz. Esas işimiz tiyatro. Çünkü kendi adıma, tiyatro bizim yaşam biçimimiz. Sanıyorum birçok sanatçı arkadaşım da benim gibi düşünüyordur. Oradaki nefes, o seyirciyle birlikte oluş çok farklı bir şeydir. Diyelim her gece aynı oyunu oynuyorsunuz ama her gece farklı insanlar geliyor seyretmeye. O insanların duyguları, bakışları, nefes alışları bile sizi o kadar etkiler ki sizi bambaşka bir dünyaya götürür."