Tıp Fakültesi Dekanı, Hastalarla Diyaloglarını Kitaplaştırdı
RİZE, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi (RTEÜ) Tıp Fakültesi Dekanı Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Şaban Şimşek, kendisinin ve meslektaşlarının hastalarla yaşadıkları ilginç diyalogları, 'Doktor Ne Yaşar Ne Yaşamaz' adlı kitapta derledi.
RİZE, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi (RTEÜ) Tıp Fakültesi Dekanı Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Şaban Şimşek, kendisinin ve meslektaşlarının hastalarla yaşadıkları ilginç diyalogları, 'Doktor Ne Yaşar Ne Yaşamaz' adlı kitapta derledi. İlginç anıların yer aldığı kitapta, yüzde 60 görme oranı nedeniyle silah taşıma ruhsatı almasına uygunluk raporu verilmeyen hastanın valiye çıkarak, "Bu tabanca ile sanki sinek mi vuracağım? Vursam vursam adam vuracağım. Onu yüzde 60'la da görürüm" şekindeki ifadeleri de yer aldı.
RTEÜ Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şaban Şimşek, doktorların ne yaşadığını, nasıl yaşadığını ve olaylara nasıl baktığını, hastalar ve yakınlarının anlaması ile hastalarında ne hissettiğinin genç doktorlar tarafından algılanabilmesi için kendisi ve meslektaşlarının yaşadıkları ilginç anıları, 'Doktor Ne Yaşar Ne Yaşamaz' adlı kitapta derledi. Yaşanan anekdotları mizahi dille sayfalara taşıdığına işaret eden Şimşek'in kitapta yer verdiği anıların bazıları şöyle:
"- Oğluna göz nakli gerekli bir baba bize, 'Hocam ben yaşımı aldım, beni gözümü alın çocuğuma nakledin' diyor. Halbuki daha 32 yaşında. Genç yaşta ve çok yaşamış sözde. Genç doktor bunu hissederse hastaya bakışı farklı olacaktır.
Bir teyzemiz ölüm döşeğinde ve birçok şeyi hatırlamıyor. Ona, 'Bunu tanıdın mı?' diye soruyorlar. O da, 'O bizim Şaban, beni selamete o çıkardı' diyor. Halbuki ölüm döşeğinde ve belki de birkaç saat sonra ölecek. Birkaç yıl önce bacağı kırılmıştı, ben de onu ameliyat ettirmişim. Onun için benim onu selamete çıkardığımı anlatıyor.
- Bir hasta hastanede, 'pavyon' tabirini bilmiyor. Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde birinci, ikinci pavyon var. Bir genç kız oraya götürülürken babasına dönüyor, 'Ben yine pavyona düştüm' diye bağırıyor.
Hastanın biri ameliyata indirilmiş, sonrasında anlatıyor; Bana bir kadavra gibi baktılar. Kendimi ölmüş gibi hissettim. Birisi beni dürttü, 'allerjin var mı?' diye sordu. O zaman yaşadığımı ve benden ümit kesmediklerini anladım.
Hastanın birine göz nakli yaptım. Gün geçtikçe ilaçlarını azaltıyoruz. Hastaya 'Senin damlalarını biraz azaltacağım' dedim. O da bana, 'Zaten günde bir damla damlatıyorum. Onu nasıl yarım damlaya ayarlayacağım' diye çıkıştı. Biz ona gün aşırı damlat diyecektik. O ise, 'Damlanın yarısını nasıl damlatacağım?' diye soruyor.
Tabanca taşıma ruhsatının süresini uzatmak isteyen yaşlı bir hacı amcaya 'gözü yüzde 60 görüyor' raporu verdik. Valiye kadar çıktı. Valide silah ruhsatına sıcak bakmıyor, 'Ne yapalım, doktor rapor vermemiş sana' diyor. O da Valiye, 'Bu tabanca ile sanki sinek mi vuracağım? Vursam vursam adam vuracağım. Onu yüzde 60' la da görürüm' diye yanıt veriyor.
- Genç doktorlara küçük bir kuvvetle büyük bir kuvvetin nasıl yenileceğini anlatıyoruz. Bir gün bir turnuvaya gittik. Finale öğretmenler ve askerler kalmış. Bir grup jandarma '3,5,7,10 Jandarma şampiyon' diye tezahürat ediyor. 28 Şubat sürecinin olduğu dönem. Sivillerin sesi askere karşı çıkamıyor. Bir ara bir grup öğrenci öğretmenleri desteklemek için '3,5,7,10, Jandarma'ya biberon' diye bağırmaya başladı. Bunu duyan askerle şaşırdı ve sustu. Büyük bir gücü yenmeye bunu örnek olarak anlatırım."
- Rize