TİHEK'ten İsrail'in Gazze'yi işgal kararına ilişkin açıklama Açıklaması

Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) tarafından, soykırım suçlusu İsrail'in Gazze'yi bütünüyle işgal etme kararının, bölgesel bir krizle sınırlı olmayıp evrensel insan hakları değerlerinin ve kolektif güvenlik mekanizmalarının iflası anlamına geldiği bildirildi.
Türkiye İnsan Hakları Ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) tarafından, soykırım suçlusu İsrail'in Gazze'yi bütünüyle işgal etme kararının, bölgesel bir krizle sınırlı olmayıp evrensel insan hakları değerlerinin ve kolektif güvenlik mekanizmalarının iflası anlamına geldiği bildirildi.
TİHEK'ten İsrail'in Gazze'yi işgal kararına ilişkin yapılan açıklamada, İsrail'in, Filistin topraklarında, planlı şekilde etnik temizlik, zorla yerinden etme ve toplu katliamlar yoluyla yerli halkı topraklarından sürerek, terörü bir araç olarak kullanan bir devlet kurduğu, 1967'den sonra işgali tüm Filistin'e yayarak sömürgeci varlığını derinleştirdiği ifade edildi.
İsrail'in, kurulduğu günden bu yana sayısız sivil katliam gerçekleştirdiği kaydedilen açıklamada, başta Gazze, Kudüs ve Batı Şeria olmak üzere Filistin topraklarında sistematik şekilde insan hakları ve insancıl hukuk ihlallerine devam ettiği bildirildi.
Açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
"Filistin topraklarındaki işgalini kurumsallaştıran İsrail, sömürgeci işgal politikalarını askeri baskı, ırkçı uygulamalar ve demografik mühendislik yoluyla derinleştirerek tüm dünyanın gözü önünde bir soykırım gerçekleştirmektedir. 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana saldırılarına bir yenisini daha ekleyen İsrail, çocuk, yaşlı, kadın gözetmeksizin tüm sivilleri hedef almaktadır. Bütün uluslararası tepkilere rağmen saldırılarda yasaklı silahların kullanılması başta olmak üzere savaş sırasında bile dokunulması yasak olan ve ihlali durumunda savaş suçu olarak kabul edilen hastane, ambulans, ibadethane, okul, Birleşmiş Milletlere (BM) ve yardım kuruluşlarına ait yerleşke ve ofisler, yerinden zorla edilmiş kişilerin kaldığı kamplar, basın ofisleri ve sivil yerleşim yerleri defaatle bombalanmış ve Gazze'deki sivil altyapı neredeyse tamamen yok edilmiştir. Bütün bunlara ek olarak, Gazze halkının temel gıda, su ve ilaca erişimi sistematik biçimde engellenmiş ve bunun sonucunda çok sayıda Filistinli açlıktan hayatını kaybetmiştir."
"Filistin topraklarında süregelen insan hakları ihlallerini daha da ağırlaştıracağı açık"
Açıklamada, bugün gelinen noktada, 61 binden fazla Filistinlinin İsrail tarafından katledildiği, 151 binden fazla Filistinlinin ise yaralandığına işaret edilerek, "Bu vahşetin üzerine İsrail'in son olarak Gazze'nin tamamını işgal etme kararının, Filistin topraklarında süregelen insan hakları ihlallerini daha da ağırlaştıracağı açıktır. Soykırım suçlusu İsrail'in Gazze'yi bütünüyle işgal etme planı, bölgesel bir krizle sınırlı olmayıp evrensel insan hakları değerlerinin ve kolektif güvenlik mekanizmalarının iflası anlamına gelmektedir." değerlendirmesinde bulunuldu.
Uluslararası Adalet Divanı'nın 2024'ün 26 Ocak, 28 Mart ve 24 Mayıs tarihlerinde, İsrail devletine yönelik ihtiyati tedbir kararları verdiği ve soykırım eylemlerinin derhal durdurulmasını talep ettiği hatırlatılan açıklamada, Uluslararası Ceza Mahkemesinin de Gazze'de işlenen savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında oy birliğiyle tutuklama emri çıkardığı anımsatıldı.
Bunlara rağmen, gerek BM gerekse uluslararası toplum tarafından bu kararların hayata geçirilmesi için herhangi bir girişimde bulunulmadığı vurgulanan açıklamada, "Bu vahim tablo karşısında BM ancak cılız ve etkisiz açıklamalarla yetinmiş, kolektif güvenlik mekanizmalarının işlevsizliği daha görünür hale gelmiştir. Bu süreçte demokrasi, hukuk devleti ve insan hakları kavramlarını dillerinden düşürmeyen birçok Batılı devlet utanç verici bir sessizliğe bürünmek bir yana, soykırım suçu işleyen bir devlete silah satarak ya da siyasi destek vererek İsrail'in sivillere yönelik sistematik saldırılarını ve uluslararası hukuk ihlallerini sürdürmesine sebebiyet vermiştir. " ifadeleri kullanıldı.
"Uluslararası toplum, acilen harekete geçmek zorunda"
Bugüne kadar işlediği suçlardan dolayı herhangi bir yaptırıma maruz kalmayan İsrail'in bu istisnai konumundan cesaret alarak ilan ettiği bu yeni sürecin, Filistin topraklarında süregelen vahşeti daha da derinleştirdiği, insan hakları ile uluslararası insancıl hukuk ilkelerinin, mağdurlar açısından fiilen geçersiz hale geldiğine işaret edilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Bu bağlamda, İsrail'in söz konusu eylemlerine destek veren ya da sessiz kalan ülkeler, insan haklarını siyasi çıkarları doğrultusunda araçsallaştırarak, yalnızca belirli toplumların bu haklara layık olduğu izlenimini güçlendirmektedir. Başta BM Güvenlik Konseyi olmak üzere uluslararası toplum, İsrail'in hukuk dışı ve insanlık suçları niteliğindeki eylemlerine karşı derhal etkili önlemler almak ve uluslararası müdahale için acilen harekete geçmek zorundadır. Uluslararası Adalet Divanı ve Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından alınan kararların eksiksiz uygulanması, sorumluların derhal tutuklanması ve yargısal mekanizmaların işletilmesi, İsrail tarafından gerçekleştirilen katliamların durdurulması için vazgeçilmezdir. Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu olarak, uluslararası toplumu Gazze'deki işgali durdurmaya, İsrail'in BM nezdindeki temsilinin sonlandırılması yönünde girişimlerde bulunmaya ve Filistin halkının temel hak ve özgürlüklerini güvence altına almaya yönelik somut ve kararlı adımlar atmaya çağırıyoruz."