Thk'daki Usulsüzlük İddialarına İlişkin Dava
Türk Hava Kurumundaki (THK) usulsüzlük iddialarına ilişkin, kurumun eski Başkanı Osman Yıldırım ve oğlu Emre Yıldırım'ın da aralarında bulunduğu, 2'si Fransız 41 sanığın yargılanmasına devam edildi.
Türk Hava Kurumundaki (THK) usulsüzlük iddialarına ilişkin, kurumun eski Başkanı Osman Yıldırım ve oğlu Emre Yıldırım'ın da aralarında bulunduğu, 2'si Fransız 41 sanığın yargılanmasına devam edildi.
Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya Osman Yıldırım, oğlu Emre Yıldırım ve Hakan Azemoğlu'nun da aralarında bulunduğu bazı sanıklar ve avukatları ile şikayetçi kurumların avukatları katıldı.
Sanıklardan Faruk Volkan Yılmazer, Hava Kuvvetleri Komutanlığından albay rütbesiyle emekli olduğunu ve halen Gökçen Havacılık A.Ş,'de genel müdür olarak görev yaptığını bildirdi.
Sanık Osman Yıldırım ile Hava Lojistik Komutanlığında birlikte çalıştıklarını, emekli olduktan sonra da Yıldırım'ın teklifiyle THK iştiraki Gökçen Havacılık İktisadi İşletmesinde genel müdür yardımcısı olarak göreve başladığını anlatan Yılmazer, şunları anlattı:
"Kurum, Sağlık Bakanlığının helikopter ambulans ihalesine girmek istiyordu. Bununla ilgili çalışmalar yaptım. Amerikan Bel helikopterlerinin Türkiye distribütörü olan Saran şirketiyle ortaklık kurarak ihaleye girmeye karar verdik. İhaleye iktisadi işletme ve Gökçen Havacılık A.Ş olmak üzere 3 firma girecekti. O sırada iktisadi işletme için helikopter uçuş işletme ruhsatı almak için başvurduk ancak hemen ihaleden önce gerçekleşmedi. Bunun üzerine bu ruhsata sahip şirket aramaya başladık. Betaz şirketi bu ruhsata sahipti. O da 4. ortak olarak ortaklığa katıldı. Onun ortaklığa katılması 1 milyon 250 bin avro artı KDV olarak kabul edildi ancak kendisi böyle bir para katmadı. Ruhsatını koyduğu için alacağı paraydı ancak diğer gelirlerden para almayacaktı."
İhaleyi kazandıklarını, bunun üzerine helikopteri temin yoluna gittiklerini ve bazı görüşmeler yaptıklarını belirten Yılmazer, "Yapmış olduğumuz araştırmalarda Eurocopter firmasının ürettiği EC 135 adlı helikopterin yapacağı işe uygun olacağını öğrendik, firmayla irtibata geçtik. Firmanın satış temsilcisi sanık Luisa Alberti idi. Kendisiyle bir çok kez görüştük. Biz, Eurocopter firmasıyla Ankara'da, Fransa ve Almanya'da görüştük. Bu görüşmeleri satış temsilcisi Luisa Alberti organize etti" ifadesini kullandı.
Görüşmeler sırasında söz konusu helikopter firmasının Azemoğlu şirketinden bahsetmediğini ileri süren Yılmazer, satışlar konusunda Eurocopter firmasının, Azemoğlu şirketine herhangi bir para ödeyip ödemediği ve sözleşme yapıp yapmadığı konusunda bilgisi bulunmadığını kaydetti.
"Betaz şirketinin uçuş lisansı vardı. İhaleyi aldıktan yaklaşık 6 ay sonra da iktisadi işletmenin de uçuş lisansını aldık. Bunun üzerine Betaz şirketini ortaklıktan çıkarmak istedik. Ortaklıktan çıkma konusunda direndi. İlk başta 3 milyon 500 bin avro istedi. Anlaşmalar neticesi bu 1 milyon 800 bin avro artı KDV olarak anlaşıldı. Bu para verilerek ortaklıktan çıkartıldı" ifadesini kullanan Yılmazer, helikopterin katalog fiyatının 4 milyon 500 bin avro civarında olduğunu, yaklaşık 4 milyon 200 bin avroya alındığını bildirdi.
"Azemoğlu şirketinden Asay şirketine para transferinin nasıl olduğunu bilmediğini" savunan Yılmazer, kara para aklama suçlamasını kabul etmedi.
Sanıklardan Atıf İğdirli de THK Kastamonu Şube Başkanı olduğunu, 2012 Kasım ayında THK yönetim kuruluna seçildiğini aktardı.
İğdirli, "Betaz şirketini bilmem. Betaz şirketine fazla ödeme yapılması konusunda görüşmedim. Böyle bir belgeyi imzalamadım. Gökçen A.Ş'nin yönetim kurulunda yokum" dedi.
Sanıklardan Mustafa Özkaya da THK Fethiye Şube Başkanlığının yanı sıra 2009'daki genel kurul sonrası yönetim kurulu üyeliği yaptığını, Betaz şirketini ilk defa soruşturma kapsamında duyduğunu söyledi.
Alınan helikopterler konusunda bilgi sahibi olmadığın savunan Özkaya, "Ödemeler konusunda herhangi bir bilgim ve sorumluluğum yoktur. Suçlamaları kabul etmiyorum. Beraatimi talep ediyorum" ifadesini kullandı.
Duruşmada daha sonra bazı tanıklar da dinlendi.
Tanıklardan Hatice Meral Bayram, sanık Emre Yıldırım'ın akrabası olduğunu, Asay Firmasında sekreter olarak çalıştığını bildirdi.
Firmanın madeni yağ alıp sattığını ve danışmanlık yaptığını belirten Bayram, "Azemoğlu şirketinin ödemeleri konusunda bankalara herhangi bir talimat yazmadım. Asay şirketinin Azemoğlu şirketine danışmanlık yapıp yapmadığı konusunda bilgim yoktur" dedi.
Tanık Mine Bayram da sanık Emre Yıldırım'ın akrabası olduğunu, Azemoğlu şirketinde sekreter olarak çalıştığını söyledi.
Bayram, helikopter ihalesi alımı konusunda bilgisinin bulunmadığını öne sürdü.
Mahkeme, sanıklar Maria Luisa Alberti ve Olivier Lambert'in savunmasının alınması için Fransız makamlara yazılan yazının beklenmesine karar verdi, sanıklar Osman Yıldırım, Emre Yıldırım ve Hakan Azemoğlu hakkındaki adli kontrol kararının kaldırılması talebini reddetti.
Ayrıca mahkeme, tanıklar Ünsal Ban ile Serkan Yıldırım'ın duruşmaya zorla getirilmesine karar vererek duruşmayı erteledi.
-İddianame
İddianamede, Saran Savunma Limited Şirketi, THK Havacılık Vakfına bağlı Gökçen Havacılık A.Ş, Betaz Havacılık Limited Şirketi, THK Derneğine bağlı Gökçen Havacılık İktisadi İşletmesinin ortaklık payı olan Göksar Adi Ortaklığının, 25 Ocak 2013'te Sağlık Bakanlığının 17 ambulans helikopter ihalesine katıldığı ve kazandığı belirtiliyor.
Helikopterlerin Eurocopter Deutschland GMBH'den sağlandığı kaydedilen iddianamede, satın alma işlemine Osman Yıldırım ve Faruk Volkan Yılmazer'in karar verdiği, şüphelilerle Eurocopter adına hareket eden Maria Luisa Alberti arasında satış hasılatının yüzde 2,5'u oranında komisyon ödenmesi konusunda anlaşıldığı öne sürülüyor.
THK Başkanı Yıldırım'ın oğlu Emre Yıldırım'ın da Azemoğlu adına firma kurdurarak Eurocopter Deutschland GMBH ile "sözde" danışmanlık hizmeti sözleşmesi imzalanmasının sağlandığı aktarılan iddianamede, Eurocopter'den, bu firmaya "danışmanlık ücreti" adıyla 2 milyon 732 bin 921 lira "rüşvet" gönderildiği ileri sürülüyor.
Uluslararası firmaya danışmanlık yapma kapasitesi bulunmadığı belirlenen Azemoğlu'nun, rüşvet parasını bir süre sonra Emre Yıldırım'ın ortak ve yöneticisi olduğu şirketten, "eğitim ve danışmanlık hizmeti alıyormuş gibi" faturalandırılarak, bu firmaya aktarıldığı iddiasına yer veriliyor.