Tercümanı ve eski İTÜ Makina Fakültesi dekanı vefatının 14. yılında "Erbakan Hoca"yı anlattı

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

FATMA NUR DUMAN/LALE BİLDİRİCİ BÜYÜKKARAKAYA - Milli Görüş hareketinin kurucu lideri ve Türk siyasetinin "Erbakan Hoca"sı merhum Başbakan Necmettin Erbakan, vefatının 14. yılında anılıyor.

FATMA NUR DUMAN/LALE BİLDİRİCİ BÜYÜKKARAKAYA - Milli Görüş hareketinin kurucu lideri ve Türk siyasetinin "Erbakan Hoca"sı merhum Başbakan Necmettin Erbakan, vefatının 14. yılında anılıyor.

Uzun yıllar Necmettin Erbakan'la çalışan ve uluslararası toplantılarda tercümanlığını yapan Yavuz Selim Kurt, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Erbakan'ın ömrüne çok büyük bir mücadele ve başarılarla dolu bir siyasi hayatı sığdırdığını söyledi.

Erbakan'a yetişen ve onunla mesai yapan üçüncü kuşaklardan olduğunu belirten Kurt, "Onu en güzel ifade eden kelime bence nezakettir. Türk siyasetine getirdiği nazik yaklaşımdır, inceliğidir. Biz de buna tanık olduk. 'Sen' zamirini kullandığına tanık olmadık ama bunun haricinde de hem Türkiye'deki siyasete hem de dünya sahnesinde yeniden Türkiye'nin ortaya çıkması için onun ortaya koyduğu şey, yeni bir dünyanın mümkün olduğu düşüncesiydi." diye konuştu.

Kurt, Erbakan'ın üç ilkesi olduğunu, bunları sloganlaştırdığını dile getirdi. Bu üç ilkenin de "yaşanabilir bir Türkiye, yeniden büyük Türkiye ve yeni bir dünya" olduğunu kaydeden Kurt, şöyle devam etti:

"Şimdi görüyoruz ki onun açtığı yolda ilerleyen Türkiye'mizde yaşanabilir bir Türkiye'yi yaşıyoruz. Yeniden büyük bir Türkiye'ye büyük adımlar atıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız onun en son ve en değerli öğrencilerinden birisidir. Onun ifadesiyle 'Dünya beşten büyüktür ve daha adil bir dünya mümkündür.' Birleşmiş Milletler kürsüsünden haykırılmıştı. Bu, rahmetli hocanın bu topraklara yeniden özgüvenle getirdiği bir düşünceydi."

"Asla 'Ben artık emekli oldum, torunlarımı sevebilirim.' deyip köşesine çekilmemiştir"

Kurt, Erbakan'ın kendisine has bir eğitim silsilesi olduğunu ve bunun temel esasları da içeren dünya siyasetini, Türkiye siyasetini, iktisadı, hukuku, insan haklarını anlatan bir dört fakülte sistemi olduğunu anlatarak, "Her şeyden önce ümmet bilincini anlatan o dört fakülte çalışmasında yakinen görüyorduk. Asla yorulmak bilmeden, yüksek tempoyla çalışan, 3-4 saatlik uykuyla ama aynı disiplinle çalışıyordu, o dönem başbakan da değildi. Asla 'Ben artık emekli oldum, torunlarımı sevebilirim.' deyip köşesine çekilmemiştir." ifadelerini kullandı.

Erbakan'ın kendi zihin dünyasında uyandırdığı düşünceye de değinen Kurt, "Dünyaya ve bütün insanlığa, mazlumlarla, ezilenlerle birlikte olma mesajını, hayatı boyunca haykırmış birisi aklıma geliyor." dedi.

Kurt, Erbakan'ın formülleştirdiği siyasi hareketin Milli Görüş olduğunu vurgulayarak, "Milli Görüşü tanımlarken 'Bu toprakların bin yıllık görüşü.' diyordu. Yani Anadolu'ya ayak bastığımız günden bugüne kadarki görüşten bahsediyordu. Bu görüşün dünyaya asırlarca adaleti dağıttığını biliyordu ve İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan yeni dünya düzeninde kendisi bir söylem geliştirmişti. Adil bir dünyadan, adil bir düzenden bahsediyordu. Dünyaya da bunu haykırıyor, bize bunu anlatıyordu." ifadesini kullandı.

"Bize yeni bir dünyanın mümkün olabileceğini anlattı"

Yavuz Selim Kurt, 20 Temmuz 1974'te Kıbrıs'a düzenlenen Barış Harekatı'nı güçlü şekilde savunmasıyla, o dönem "Mücahit" sıfatıyla anılan Erbakan için, "Necmettin Erbakan dünyada Müslümanlara ümmet bilincini aşılamış, Türkiye'de de insanımıza 'Biz yeniden yapabiliriz, yeniden başarabiliriz.' fikrini empoze etmiş bir liderdi." değerlendirmesini yaptı.

Erbakan'ın cenazesinin, Türkiye'nin en büyük cenaze törenlerinden birisi olarak kayıtlara geçtiğini aktaran Kurt, cenazedeki tek sloganın da "Mücahit Erbakan" olduğunu vurguladı.

Kurt, Erbakan'ın cihat konusunda büyük bir şuur içinde olduğunu ve insanlığın yararı için çalışmaya cihat dediğini söyleyerek, "Söylediği şuydu, 'Biz bütün gücümüzle, yeryüzündeki zulümlerin kalkması için mücadele edeceğiz'. Bu anlamda en önemli altını çizdiği bugünlerde de en koyu zulmü yaşıyoruz. Filistin davamızdı, Kudüs davamızdı." dedi.

Erbakan'ı fikri ve manevi yönde ataları ve babaları olarak gördüklerini belirten Kurt, "Bize yeni bir dünyanın mümkün olabileceğini anlattı. Zulümlerin devam etmeyeceğini bize gösterdi ve büyük bir özgüven aşıladı. Bu bakımdan kendisini rahmetle anıyoruz. Dünyanın dört bir yanındaki Müslümanlarla, mazlum insanlarla konuştuğumuzda Türkiye deyince, önce Sayın Cumhurbaşkanı'mız Erdoğan ve onun hocası olan Erbakan tanınıyor." diye konuştu.

"Bizim camiada birinci özelliği çok iyi bir öğretici, çok iyi bir hoca olmasıdır"

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Makina Fakültesi eski dekanlarından Prof. Dr. Alaeddin Arpacı, Necmettin Erbakan'ın mezun olduğu fakültede 2 dönem dekanlık yaptığını anlattı.

Arpacı, İTÜ'ye 1971'de öğrenci olarak girdiğinde Necmettin Erbakan'dan ders alma gibi bir şansının olmadığını belirterek, "Ancak kendisinden ders almış olan kadroyla tanışmak ve onlardan kendisini dinlemek gibi bir şansım oldu. Aynı zamanda kendisinin fakülteye ziyaretleri olduğunda da bizzat tanıdım." dedi.

Erbakan'la ilgili söylenecek çok şey olduğunu belirten Arpacı, "Öncelikle bizim camiada birinci özelliği çok iyi bir öğretici, çok iyi bir hoca olmasıdır. Yani size konuyla alakanız olmasa bile en çapraşık, en girift mühendislik konularını güzelce anlatıp sizi bilgilendirebilir, aydınlatabilir." diye konuştu.

Arpacı, özellikle onu tanıyan herkesin çok iyi bir eğitimci ve öğretici olduğunu söylediğini ifade ederek, şöyle konuştu:

"Erbakan Hoca'nın hem araştırmacı hem iyi bir öğretici ve eğitici hem de sanayiye yönelik ayağı yere basan işler yapması üç önemli özelliğiydi. Bu ülkenin gerçek bağımsızlığının endüstriyel bağımsızlığa bağlı olduğunu, savunma sanayini kuramayan bir ülkenin bağımsız olamayacağını bilmesi ve anlatmaya çalışması Hoca'nın dördüncü özelliğidir. Ben bunları hem onun eserlerini görüp inceleyerek hem onu yakından tanıyanlardan dinlemiş, derlemiş ve bu sonuca ulaşmışımdır."

"Türkiye'de bir iğne bile yapılamaz denilen dönemde dizel motor yapması önemlidir"

İTÜ Motorlar Enstitüsü'nde görev yaptığı yıllarda ekibiyle beraber Türkiye'nin ilk dizel motorunu yapan Erbakan'ın bilimsel çalışmalarına da değinen Arpacı, şunları söyledi:

"Dünyada bazı ilkler vardır. Çok önemlidir. Mesela bizim tarihimizde Hezarfen Ahmet Çelebi'nin uçması bir seyirlik olay değildir. Tam tersine insanın bir teknolojiyi kullanarak uçabileceğiyle ilgili çok güzel bir başlangıçtır. Devam ettirilememiştir ayrı mesele. Sultan Abdülhamit zamanında Şişhane ve Karaköy arasında bir tünel açılması ilktir ve her ne kadar onu orada bırakıp geliştiremesek de biz bugün hala aynı doğrultuda ülkemizi metroyla donatmaya çalışıyoruz. Hocamızın Türkiye'de bir iğne bile yapılamaz şeklinde bir genel kanaatin oturmuş olduğu bir dönemde, dizel motor yapması önemlidir. Türkiye'de iğne bile yapılamaz denilen bir zamanda dizel motor yapılması, dünyanın önemli ilklerinden olduğu gibi Türkiye için çok önemli bir ilktir. Keşke bu devam ettirilebilseydi."

"Dekan olduğumda ilk işim öğrencilik arşivini alıp, dijital ortama geçirmek oldu"

Prof. Dr. Arpacı, dekan olduğu dönemde İTÜ'de Erbakan'ın eserlerinin gelecek nesillere ulaşması için yaptığı çalışmaları anlatarak, şu bilgileri verdi:

"İTÜ Makina Fakültesi Dekanı olduğumda ilk işim, Erbakan Hoca'nın çürümeye yüz tutmuş öğrencilik arşivini alıp, dijital ortama geçirmek oldu. Elime aldığımda gerçekten çürümüştü ve bütün evraklar lime lime haldeydi. Bütün evrakları aldım dijital ortama taşıdım ve kaybolmayacak hale getirdim. Çünkü onların içinde önemli bilgiler var. Onun öğrencilik hayatı daha sonraki akademik hayatıyla ilgili ipuçlarını da veriyor. Neye nasıl baktığını ve nasıl bir başarı gösterdiğini, doktora yeterlilik sınavına varıncaya kadar, onları dijital ortama aldım."

Kaynak: AA / Fatma Nur Duman - Güncel
500
Haberler.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve haberler.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.
title