Televizyon Dizisindeki Peygamber Sahnesine Tepkiler
İÜ İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bayındır: "Bu İslamın inanç sistemine aykırıdır.
İstanbul Üniversitesi (İÜ) İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Servet Bayındır, Hz. Peygamberin dizide gösterilmesinin İslamın inanç esaslarıyla hiçbir ilgisi olmadığını belirterek, "Hatta İslamın tevhit anlayışına taban tabana zıttır. Hristiyanlar'daki Hinduizm'deki kendi tanrılarına atfedilen konunun bir anlamda Peygambere atfedilmesi söz konusu. Bu da İslama göre, İslamın inanç sistemine göre çok sakıncalıdır" dedi.
Samanyolu TV'deki Şefkat Tepe dizisindeki söz konusu sahneleri izlediğini anlatan Bayındır, Peygamberin ışık olarak yansıtılıp sanki bir ruh çağırma seansı gibi gösterilerdiğini savunarak, "Sanki 'Peygamberimiz şu anda halen aramızda yaşıyor. Peygamberimizi üzecek davranışlardan, konuşmalardan kaçının, yoksa Peygamberimiz üzülür, bizleri terk eder anlayışı ifade edilmeye çaşılmıştır" diye konuştu.
Bayındır, şöyle devam etti:
"Oysa ki eğer böyle bir şey olsaydı, yani sıkışıldığı zaman Peygamberimiz davet ediliyor, geliyor, insanların, Müslümanların problemini çözüyor olsaydı, bunu sahabe yapardı, sonraki dönemdeki İslam alimleri yapardı, mezhep imamları yapardı. O kadar içtihat yapmışlar, problemlerle mücadele etmişler, problemlerin çözümü için çok sayıda fikir yürütmüşler ama hiçbiri şu işi 'Peygamberimize danışalım da Peygamberimiz bu problemi çözsün' dememiş. Dolayısıyla bu İslamın inanç sistemine aykırıdır. Nur halinde geliyor...Sanki İslam inancında varmış gibi bunları aşılamak, ima etmek asıl tehlikeli olan budur."
Hüseyin Hatemi
Prof. Dr. Hüseyin Hatemi de görüntülerin zevksiz hazırlandığını, inandırıcılığı olmadığını kaydederek, şunları kaydetti:
"Burada iğretilikten garip bir şeyle, goriller konuşur gibi bir sesle selavat getirmek, Itri'nin bestesini berbat ederek, sinir bozucu insanı rahatsız edici acaip bir müzik kullanmak. Diyelim ki Peygamberin teşrifi oldu, o sırada bu müziğin yeri ne. Bu bir suç değildir, ama tam bir zavallılıktır. Bu seviyeye düşmemeleri gerekirdi. Allah ıslah etsin demekten başka çare yok. Bu şekilde halkı kandırmak için 'Hazreti Peygamberi bu şekilde, filmde gelebilir, o zaman bizim Hizmet hareketimize niye gelmesin' demek istiyorlar. Artık o seviyeye düşürdüler işi. Hazreti Peygamber onlara twetleri katlayın, demiş olacak."
Hristiyanlık gibi görünen, ama alakası olmayan sadece Hz. İsa'nın ismini kullanan Kuzey Kore'deki Moon Kilisesi'nin doğuşunun da bu tür söylemlerle olduğunu ifade eden Hatemi, şu görüşleri paylaştı:
"Hz. İsa muvaffak olamadığı dünyadaki mesihlik görevinin tamamlaması için bu acaip dinin kurucusuna başvurur. O da İsa'dan mesihlik görevini devr alarak Komünizmle, şeytanla mücadeleye başlıyor. Şimdi de bir Moon Kilisesi'ni taklit ediyorlar. Onu nasıl dünyanın başına bela ettilerse şimdi bu tarikatten de İslam Moon'u çıkartmaya çalışıyorlar. 'Peygamber, Fethullah Hocayı destekliyor' demek istiyorlar. Saygısızlıktır. Milletin uyanması lazım. Artık bu tür şeyleri yutarsak akıbetimiz kötü olur. Artık bunu bırakmalıyız. Hz. Peygamberi bir menajer gibi kullanmak küstahlıktır. Yoksa bu yakında apayrı bir din şekline girer."
Peygamberin bu şekilde ifade edilmesinin hakaret ve aşağılama olmadığı için cezai yaptırımının da görülmediğini dile getiren Hatemi, bu olayın da istismar olduğunu, idari bir yaptırım gerektiğini savundu.
Hatemi, bundan sonra devam edecekse bu sahnelerin çıkartılarak dizinin yayınlanması gerektiğini kaydederek, "Diyanet İşleri Başkanlığına görev verilmeli. Diyanet işleri Başkanlığı, dini bakımdan bu tür şeylerin halkın dini hislerini rencide ettiği için RTÜK'ten bunların çıkarılmasını istemeli, RTÜK de gereken cezayı televizyona vererek, sahnelerin çıkartılmasıyla yayınlanabileceğini bildirmesi gerekir" dedi.
Adli bir ceza sisteminin ise uygun olmayacağını ifade eden Hatemi, "Mağdur yaratılmadan RTÜK gereken cezasını televizyona vermeli" diye konuştu.
-Mesut Uçakan
Yönetmen, senarist ve yapımcı Mesut Uçakan ise dizide Hz. Peygamberin kamyonette ışık şeklinde göründüğü sahneyi anlatarak, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Söyler misiniz bunun nesini savunabilirsiniz? Daha anlatırken gülenler oluyordur eminim. Ama ben ağlıyorum. Hem de Peygamberin her meclise ulu orta getirildiği güya kerametler teranesiyle indirip kondurulduğu, alaylara, eğlencelere malzeme yapıldığı böyle bir dönemde. Pes doğrusu! Böyle karikatürize bir sahne çekmek hangi aklın, hangi seviyenin, hangi maksadın işi ben anlayamıyorum. Bu meseleye hoşgörüyle bakmam mümkün değil. Bu büyük bir vebal. Hatta büyük bir ihanet. Dinimize küfreden kadar onu alay konusu ettiren de suçlu olmalı değil mi?"
Sinema ve televizyon dizilerinde Hz. Peygamberin görülme sahnesinin ele alınabileceğini ifade eden Uçakan, "Neden olmasın? Ama öyle bir alırsınız ki millet hayranlık duyar. Kaş yapayım derken göz çıkarma tehlikesi de var bu işte. Yanlış yaparsanız cinayet işlersiniz. Bağışlayın ama ben bu konularda çok hassasım ve acımasızım. Müslüman bir toplumda, dini böyle takdim edemeyiz" diye konuştu.
Uçakan, bu yüzden pek çok projeyi reddettiğini dile getirerek, niyetin halis olmasının kendilerini kurtaramayacağını, söylenen kadar söyleniş biçiminin de İslam'da önemli olduğunu, ehil ve edep sahibi olmak gerektiğini vurguladı.
"Kelebekler Sonsuza Uçar" filminde İskilipli Atıf Hoca'nın hücrede savunmasını yazarken Hz. Peygamberi rüyasında gördüğü sahnede herkesin göz yaşı döktüğünü aktaran Uçakan, filmde hangi konulara yer vereceklerini, kadın oyuncuyu hangi ilişkilerde hangi açıklıkta nasıl gösterebileceklerini işin ehli olduğunu düşündükleri din büyükleriyle konuştuklarını anlattı. - İstanbul