Telefon Dolandırıcıları Hasta Oldukları İçin Dolandırabiliyor
Psikiyatrist Dr. Sabri Yurdakul, insanları telefonla arayıp kendilerini polis olarak tanıtarak dolandıran şahısların "mitomani" hastası olabileceğini söyledi.
Psikiyatrist Dr. Sabri Yurdakul, son günlerde insanları telefonla arayıp kendilerini polis olarak tanıtarak para dolandıran şahısların çok kolay yalan söyleyebilen "mitomani" hastası olabileceğini söyledi.
Yurdakul yaptığı açıklamada, her gün bültenlerde, telefonda dolandırılan kişilerle ilgili haberler izlendiğini belirterek, "Dolandırılanlara çok üzülüyoruz, insanların yıllarca yemeyip, içmeyip biriktirdikleri paralarını yabancıların eline nasıl bırakabildiklerine hayret ediyoruz. Dolandırıcıların 'çok gerçekçi' yalan söylediklerini belirten mağdurlar, hipnoz olduklarını, anlatanlara inandıklarını söylüyorlar" dedi.
Yurdakul, bir insanın yalan söylemeyi nasıl alışkanlık haline getirdiğini, söylediklerine kendi inandıktan sonra, karşısındakini nasıl "bu derece gerçekçi" inandırdığına dikkat çekerek şunları kaydetti:
"Rahatlıkla yalan söyleyenler genellikle 'mitomani' hastası. Bu hastalık ergenlik yaşlarında, kişiliğin oluştuğu dönemlerde başlıyor. Mitomani hastalığı tedavi edilmediği takdirde, bir dürtü kontrol bozukluğu olarak ömür boyu sürer. Mitomaninin ortaya çıkması için fiziksel ya da ruhsal bir hastalık olması gerekmez. Yapılan araştırmalar bu kişilerin yetiştikleri aile ortamında, aile bireylerinde psikolojik sorunlar bulunduğunu, tıbbi araştırmalarda ise kafa travması, epilepsi ve beyin elektrosu bozuklukları gözlenebilmektedir. Tüm obsesyonlarda olduğu gibi dürtü kontrol bozukluklarının bir alt grubu olan mitomanide de takıntının özelliklerini görmek mümkündür. Bu yüzden tedavide takıntıların tedavisine yönelik olup mitomani tedavisinde takıntı giderici ilaçlar kullanılmakta, kişi bununla dürtülerine hakim olabilmektedir. Mitomani tedavisinde tek başına ilaç yetersiz olur, bu tedavinin psikoterapi ile desteklenmesi gerekmektedir. Yalan alışkanlığının sebep ve sonuçlarının değerlendirilmesi, yalan söyleme davranışının engellenmesi, dürtülerinin kontrol edilmesi, yalana giden durumların saptanıp bu durumların yalansız geçiştirilmesi, yalana neden olan ruhsal ihtiyaçların belirlenip bunların yalan dışında yönlendirilmesi, sosyal ilişkilerin tekrar sağlanması, yalansız bir hayatın organize edilmesi psikoterapinin amaçları arasındadır. Bilişsel terapiler, bu davranışlara neden olan durumların saptanıp tedavisinin sürdürülmesinde yararlı olmaktadır."
Yurdakul, mitomani adı verilen hastalığın kişilerde neden - sonuç ilişkisi düşünmeden yalan söylemenin alışkanlık haline gelen durumlar olduğunu belirttiğini, mitomani hastalarının bu çetelerle birlikte aldıkları paradan ziyade insanları kaldırmış olmaktan dolayı mutluluk duyduklarını, söyledikleri yalanlarla karşılarındakini ikna etmiş, bunu yapabildiklerini kendilerine ispatlamış olmanın büyük hazzını yaşadıklarını, mitomaninin bin kişiden birinde görüldüğünü aktardı.
"BEN DE DOLANDIRILMAK İSTENDİM"
Yurdakul, son günlerde sıkça karşılaşılan telefon dolandırıcılarıyla geçmişte karşı karşıya kaldığını ifade ederek, "Beni emniyetten aradıklarını söyleyen kişilerin telsiz sesleri arasından cep telefonunu bırakmadan sürekli komut vermeye başladıkları zaman çok inandırıcı oldular. Ancak bu haberleri daha önce duyduğum için ve bilinçli davranarak, normal telefondan ben sizi arayayım diyerek cep telefonunu kapattım. Psikiyatrist olmama karşın eğer böyle bir durumun varlığını bilmesem beni de inandırmalarının mümkün olduğunu, çünkü düşünmeye fırsat vermeden çok gerçekçi olabilecek olayları, mantık hatası yapmadan arka arkaya sıraladıklarını hatırlıyorum. Normal bir insanın açık vermeden bunu yapabilmesi gerçekten çok zor bir durumdur. Bu nedenle bunu yapan kişilerin çok rahat olmaları ve hatta kendilerini inandıracak şekilde yalan söylediklerini ifade etmek mümkün. Alışkın olmayan ve yalan dizgesinde konuşma konusunda deneyimli olmayan, bu yönde çok hızlı düşünemeyen bir insanın bunu yapması mümkün değildir" diye konuştu.
Yurdakul, eğitimli de olsa eğitimsiz de olsa insanın doğası gereği bir otoriteye boyun eğme eğiliminde olduğunun altını çizerek şöyle devam etti:
"Kişinin sosyo-kültürel seviyesinin yüksek olması, anlatılanlara daha geniş perspektifle bakmasına sebep olur, ancak arayan kişinin durup dinlenmeden konuşarak karşısındaki insanın düşünmesine fırsat vermemesi, kesintisiz anlatmaya devam etmesi, dolandırıcının isteklerini yerine getirmesine sebep olur." - ADANA