TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu... Erhan Usta: "Türkiye İktidar Eliyle Demografik Bir İşgale Maruz Kalmıştır"
İYİ Parti Samsun Milletvekili Erhan Usta, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda İçişleri Bakanlığı’nın bütçe görüşmelerinde; iktidarın mülteci politikasını eleştirerek "Türkiye iktidar eliyle demografik bir işgale maruz kalmıştır. Bununla ilgili bizim gördüğümüz kadarıyla hiçbir şekilde bir politika yok. Bu varoluşsal bir tehdit. Türkiye'nin demografisi hızlı bir şekilde bu meseleyle ilgili olarak değişiyor. Bu tehdidi görmek gerekir. Maalesef hükümette öyle bir bilincin olmadığını biz görüyoruz" dedi.
(TBMM) - İYİ Parti Samsun Milletvekili Erhan Usta, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda İçişleri Bakanlığı'nın bütçe görüşmelerinde; iktidarın mülteci politikasını eleştirerek "Türkiye iktidar eliyle demografik bir işgale maruz kalmıştır. Bununla ilgili bizim gördüğümüz kadarıyla hiçbir şekilde bir politika yok. Bu varoluşsal bir tehdit. Türkiye'nin demografisi hızlı bir şekilde bu meseleyle ilgili olarak değişiyor. Bu tehdidi görmek gerekir. Maalesef hükümette öyle bir bilincin olmadığını biz görüyoruz" dedi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, İçişleri Bakanlığı'nın 2025 yılı bütçesi görüşülüyor. İYİ Parti Samsun Milletvekili Erhan Usta, konuşmasında "demografik işgal" olarak tanımladığı mülteci meselesine değindi. Yatırım yoluyla vatandaşlık verilmesi uygulamasını eleştiren Usta, 1927'de çıkarılan kanunla Suriye uyruklu yabancıların mülk edinme yoluyla vatandaşlık alamayacağını belirtti. Usta, şunları söyledi:
"Maalesef Türkiye iktidar eliyle demografik bir işgale maruz kalmıştır. Bununla ilgili bizim gördüğümüz kadarıyla hiçbir şekilde bir politika yok. Bu varoluşsal bir tehdit. Türkiye'nin demografisi hızlı bir şekilde bu meseleyle ilgili olarak değişiyor. Bu tehdidi görmek gerekir. Maalesef hükümette öyle bir bilincin olmadığını biz görüyoruz.
"Madem bu vatandaşlık veriliyor, hukuki değilse niye veriyorsunuz; veriyorsanız, utanmıyorsanız niye rakamını söylemiyorsunuz"
Bununla yakından da alakalı olan bir vatandaşlık meselesi var. Konut alınması veya bireysel emeklilik yoluyla vatandaşlık elde ediyor yabancılar. Son 7 yılda yabancılara 310 bin civarında konut satışı olmuş. Bu konut satışını da en az yarısını vatandaşın karşılığında olduğu istatistikler ortaya koyuyor. Bu şekilde bakınca konut veya bireysel emeklilikle Türkiye'ye para getirme yoluyla 500 bin kişinin Türk vatandaşlığına geçtiği anlaşılıyor. Bu anayasal da değil, hukuki de değil, Türk Vatandaşlığı Kanunu'nun ikinci maddesi vatandaşların verildiği istisnai durumları düzenliyor. Siz bunu Cumhurbaşkanı kararnamesiyle yapıyorsunuz ama bu yönetmeliğin kanunun üzerinde olması mümkün değil. Anayasa'da vatandaşlığın kazanılmasını ilişkin şartlar kanunla düzenlenmesini emrediyor. Dolayısıyla burada böyle bir hukuki problem var.
İçişleri Bakanlığı'nın açıklamalarına göre anlaşılıyor ki 238 bin Suriyeli sığınmacıya Türk vatandaşlığı verilmiş. Mal edinimi yoluyla Suriyelilere vatandaşlık verilemeyeceği 1927 yılında çıkan kanuna aykırı. Bu kanun Hatay meselesi yüzünden Suriye uyruklu yabancıların mülk edinmesi yoluyla vatandaşlık verilmesini imkansız hale getiriyor. O zaman sormak lazım, Suriyelilere vatandaşlığı nasıl veriyorsunuz? Türkiye'yi bir kupon arazi, Türk vatandaşlığında buna eşantiyon olarak görmemek lazım. Türk vatandaşlığı her türlü maddi değerin üzerinde bir değerdir. Burada daha şeffaf olmak lazım. Madem bu vatandaşlık veriliyor, hukuki değilse niye veriyorsunuz, utanılacak bir şeyse niye veriyorsunuz; veriyorsanız, utanmıyorsanız veya hukuki olduğuna inanıyorsunuz niye rakamını söylemiyorsunuz, değil mi?"
"Hiçbir iyileşme yapılmazsa, taşıt sayısı kadar kaza sayısının artması beklenir"
Usta; motorlu taşıt kazaları ve trafik cezalarına ilişkin de şunları söyledi:
"2023 rakamlarını inceledim, motorlu kara taşıt sayısı Türkiye'de yüzde 8,5 artmış ama kaza sayısı da yüzde 6,6 artmış yani daha altında artmış, biraz daha iyi denilebilir çünkü en azından bu nedir? İşte, hiçbir iyileşme yapılmazsa, taşıt sayısı kadar kaza sayısının artması beklenir. Onun altında artmış ama ölümlü, yaralanmalı kaza sayısı yüzde 19,2 artıyor. Bunu anlamak mümkün değil. Burada çok ciddi bir artış var, yani ciddi kazalarda motorlu kara taşıt sayısının üzerinde ciddi bir artış var, buna bakmak gerekiyor. Bunu nasıl önleyebiliriz, insanlarımızın can ve mal güvenliğini nasıl sağlayabiliriz, ona bakmamız lazım. 2024 yılında rekor üzerine rekor kırıyorsunuz bu trafik cezalarında. Şu ana kadar tahsilat 34 milyar lira, ilk on ayda, tahakkukunuz 48,5 milyar lira. Tahsilat açısından söylüyorum, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 160'lık bir artış var. Tahakkuk tahsilat oranları geçmiş yıllarda yüzde 50 iken yüzde 70'e çıkarmışsınız yani ceza kesilmiş ama yarısını ancak topluyormuşsunuz, diğer yarısı alınmıyormuş, Maliye Bakanlığı bütçe rakamları onu gösteriyor. Bu yıl yüzde 70'e çıkmış, o güzel bir performans, en azından kesilen cezanın elbette ki tahsil edilmesi lazım."
"Polisle vatandaşı karşı karşıya getirecek talimatlardan kaçınmak gerekiyor"
Polis intiharları ve polisin toplumsal olaylarda orantısız güç kullanmasına ilişkin konuşan Usta, polislerin psikolojik desteğe ihtiyacı olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
"Ciddi intihar olayları var. Burada mesele nedir yani bir mobbing mi var, yoksa sıkıntıları mı var, maddi sıkıntı mıdır, çalışma şartları mı, psikolojileri mi? Dolayısıyla ciddi bir psikolojik desteğe ihtiyaçları olduğunu düşünüyorum. Bu, hem vatandaşın sağlığı açısından önemli hem de polisimizin sağlığı açısından önemli. Bir de polisle vatandaşı karşı karşıya getirecek talimatlardan kaçınmak gerekiyor. Kimi yerde, bakıyorsunuz, polis çok cüretkar, çok cesur ve işin üzerine gidiyor. Aslında, baktığınız zaman, biraz düzgün vatandaşa karşı olan meselelerde böyle ama kimi yerlerde polis eli kolu bağlı olduğu için biraz meselelere girmekten kaçınıyor. Polisin elini kolunu bağlayan hükümler varsa buralarda düzeltme yapmak lazım. Buradan çıkacak sonuç da şu değil tabii, bu sefer birilerinin üzerine orantısız bir şekilde polisin gitmesi anlamında değil."