TBMM Heyeti Almanya Temaslarını Tamamladı
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı AK Parti Elazığ Milletvekili Ömer Serdar, Müslümanların mabetleri ve giyim kuşamları üzerinden ötekileştirilmesi, saldırıya uğraması, sosyal alanlarda daha çok bu ayrımcılıkların ortaya çıkmasının bu sorunun ciddiyetini ortaya koyduğunu söyledi.
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı AK Parti Elazığ Milletvekili Ömer Serdar, Müslümanların mabetleri ve giyim kuşamları üzerinden ötekileştirilmesi, saldırıya uğraması, sosyal alanlarda daha çok bu ayrımcılıkların ortaya çıkmasının bu sorunun ciddiyetini ortaya koyduğunu söyledi.
"Batıda yükselen İslam ve Müslüman karşıtlığını" araştırmak amacıyla Almanya'ya gelen, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde kurulan "Batı Ülkelerindeki İslam Düşmanlığını İnceleme Alt Komisyonu" çalışmalarını tamamladı.
Son olarak Köln kentinde Keup Caddesi'ndeki Türk esnafa ve Avrupalı Türk Demokratlar Birliği (UETD) Genel Merkezine ziyarette bulunan heyet daha sonra temas ve gözlemlerine dair basın toplantısı düzenledi.
Toplantı, Komisyon Başkanı Ömer Serdar, Alt Komisyon Başkanı AK Parti Adıyaman Milletvekili Adnan Boynukara ve üyeler AK Parti Denizli Milletvekili Sema Ramazanoğlu, CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal ile Türkiye'nin Köln Başkonsolosu Ceyhun Erciyes'in katılımıyla Başkonsoloslukta gerçekleştirildi.
Ömer Serdar, basın toplantısında, Batılı ülkelerde yükselen İslam düşmanlığı sorununun sadece Türkiye ve Müslümanların sorunu olmadığını ifade etti.
Dünya barışı ve dünyada birlikte yaşamanın bir zorunluluğu olarak bu sorunun çözülmesi gerektiğini vurgulayan Serdar, çözümün dünya barışına katkı sağlayacağını dile getirdi.
Serdar, "Müslümanların mabetleri üzerinden ötekileştirilmesi, saldırıya uğraması, giyim kuşamları üzerinden ötekileştirilmesi, sosyal alanlarda daha çok bu ayrımcılıkların ortaya çıkması bu sorunun ciddiyetini ortaya koyuyor." dedi.
Almanya'da kurumsal ırkçılık sorunu
Adnan Boynukara, yaptıkları görüşmeler sonucu Almanya'da kamusal ayrımcılık ve ırkçılığın yaşandığına ilişkin kanaatin çok güçlü olduğunu gözlemlediklerini kaydetti.
Kolluk güçlerinin zanlıya haklarını yeterince anlatmaması, soruşturmanın savsaklanması ya da işi yavaştan almanın kurumsal ırkçılığa birer örnek teşkil ettiğini belirten Boynukara, sorunlara objektif şekilde ayna tutulup Alman yetkililere gösterilirse bunların çözülebileceğine inandığını aktardı.
Her tür ayrımcılıkla mücadele edilmesi gerektiğine değinen Boynukara, "Biz geleneksel olarak, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak her türlü ayrımcılığa karşıyız. Kim olursa olsun, kime yapılırsa yapılsın, nerede yapılırsa yapılsın ayrımcılığın doğru olmadığını, karşı olduğumuzu ifade ediyoruz. Ayrımcılık ve İslam karşıtlığının insanlığın evrensel değerleriyle kavga etmek anlamına geldiğine inanıyoruz. Bununla mücadele edilmesine inandığımız için de buradayız." ifadelerini kullandı.
"Müslüman kadınlar açık hedef"
Eski Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu ise ayrımcılığın bir insanlık suçu olduğunu, bunun kime karşı ve nerede yapılırsa yapılsın değişmeyeceğini söyledi.
Kadınlarla yaptıkları görüşmelerde, özellikle Müslüman kimliği belli olanların bu toplumda açık hedef olduğu sonucuna vardıkları bilgisini paylaşan Ramazanoğlu, "Müslüman kadın dediğimiz zaman, bu başörtüsü de taşıyorsa kıyafetiyle 'Ben Müslümanım' diyor. Kadınların iş yerlerinde, görünür olan kısımlarda başörtülü olarak çalıştırılmaları konusunda iş yeri sahiplerinin çekinceleri oluşmaya başladı. Başörtülü kadınların daha görünmez alanlarda çalıştırılmasına özen gösteriliyor." değerlendirmesinde bulundu.
İbadethanelere yapılan saldırılar
Milletvekili Mahmut Tanal da din ve vicdan hürriyetinin bir insan hakkı olduğunu, insan hakkına yapılan saldırının ise demokrasiye ve özgürlüklere yapıldığını belirtti.
Tanal, Almanya'da ibadethanelere yapılan saldırıların din ve vicdan hürriyetine yönelik terörist saldırılar olduğuna dikkati çekerek, şöyle konuştu:
"Alman anayasası demokratik ve hukuk devleti olduğunu söyler, aynı zamanda Avrupa Birliği (AB) üyesi olması sebebiyle AB İnsan Hakları Sözleşmesi'ndeki din ve vicdan özgürlüğündeki anlamını ifade eden 9'uncu maddesi ve ayrımcılık yasağını ifade eden 14'üncü maddesi, bununla birlikte Avrupa Evrensel Bildirgesi'nin birinci maddesine göre, 'Bütün insanlar özgür, onur ve hakları bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler, birbirlerine karşı kardeşlik anlayışıyla davranmalıdırlar.' Aynı şekilde Alman ceza kanununun gerekli maddeleri de bu suçlarla ilgili ağır cezalar getirir."