Cengiz Çandar: Terörsüz Türkiye Süreci TBMM'nin Elinde

DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Cengiz Çandar, TBMM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, terörsüz Türkiye sürecinin başarısı için TBMM'nin barış ve çözüm sürecine aktif katılım göstermesi gerektiğini vurguladı. Çandar, bu sürecin Devlet Bahçeli'nin katkısı olmadan gerçekleşemeyeceğini belirtti ve geçmiş acılardan ders alarak Türkler ve Kürtler arasında barış temin edilmesi gerektiğini ifade etti.
(TBMM) - DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Cengiz Çandar, TBMM Genel Kurulu'nda Terörsüz Türkiye sürecine ilişkin, "Bu süreç, Devlet Bahçeli'nin güvencesi olmadan, adeta Devlet Bahçeli'nin bir emniyet supabı gibi katkı sağlaması söz konusu olmadan gerçekleşemezdi. Bu durumun geri dönülmez bir gerçeklik haline getirilmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisi barış ve çözüm sürecine el atmalıdır" dedi.
DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Cengiz Çandar, TBMM Genel Kurulu'nda, TRT ve Anayasa Mahkemesi'nin iptal ettiği düzenlemelerin yer aldığı Bazı Kanunlar ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi görüşmelerinde söz alarak dün terör örgütü PKK'nın fesih kararı almasından sonra yeni bir safhasına geçilen Terörsüz Türkiye sürecine ilişkin açıklamalarda bulundu.
Çandar'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin mesaisi, 12 Mayıs'ta dün itibarıyla geldiğimiz noktadan itibaren başlamalı barış ortamının yerleşmesi için, demokratik zemine oturması için. Dün 40 yıllık, cumhuriyet tarihimizin en uzun, en yaygın, en kapsamlı şiddet ortamına nokta konuldu; çok büyük önemi olan tarihi bir gelişme gerçekleşti. Bu tarihi gelişme Abdullah Öcalan'ın sürece dahil olması ve 27 Şubat tarihinde yaptığı barış ve demokratik toplum çağrısı sayesinde gerçekleşti. 22 Ekim'de MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli dün varılan noktayı talep eden bir çağrıyı Abdullah Öcalan'a yapmıştı; 23 Ekim itibarıyla de DEM Parti Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan İmralı adasına gidip görüşme yapmış ve Abdullah Öcalan kendisinin şiddet ortamını siyaset ve hukuk zeminine çekmeye hazır olduğunu ifade etmişti, nitekim o durum gerçekleşti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 10 Nisan tarihinde bu sürece sahip çıkmasaydı, bu tarihi önemdeki gelişme gerçekleşmez, mümkün olmazdı. Bu tarihi gelişme Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan, ana muhalefet partisi Genel Başkanı Özgür Özel ve tabii ki tüm muhalefet partilerinin genel başkanlarının destekleri sayesinde mümkün olmuştur ve açık söyleyelim, bu süreç Devlet Bahçeli'nin güvencesi olmadan, adeta Devlet Bahçeli'nin bir emniyet supabı gibi katkı sağlaması söz konusu olmadan gerçekleşemezdi. Bu durumun geri dönülmez bir gerçeklik haline getirilmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisi barış ve çözüm sürecine el atmalıdır.
Vardığımız bu heyecan verici, tarihi aşamada geçmiş acıların esiri olmayalım; Türkler ve Kürtler sırtımızı barışa dayayalım ve demokratik Türkiye için yol alalım, bu dönemde kullandığımız dile çok dikkat edelim. Geçmiş acıların esiri olmayalım ama o acılar bize yol göstersin, 40 yıldır on binlerce canımızı toprağa bıraktık. Örneğin, 2017 yılında 22 yaşında Kozluk'ta toprağa düşen Şenay Aybüke Yalçın; Aybüke öğretmeni içimiz burkularak her zaman rahmetle anacağız, Aybüke öğretmenleri bir daha o yaşta toprağa vermemek için onları, o ismi unutmayacağız. Yine, 2015 yılında Şırnak'ta cenazesi yedi gün sokakta kalan 11 çocuk annesi Taybet İnan'ı da unutmayalım; Taybet anayı unutmayalım bir daha öyle bir vahşet yaşanmasın diye. Recep Tayyip Erdoğan, Devlet Bahçeli, Özgür Özel, Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu ve Abdullah Öcalan ve daha niceleri, bu barış ve demokrasi yürüyüşünde saf tutan, buna katkıda bulunan isimleri tarih hayırla yad edecektir."