TBMM Genel Kurul'da "Bilal Erdoğan" Kavgası: Ak Partili Saral CHP'li Tezcan'ı Yumrukladı
TBMM Genel Kurulu'nda, tansiyon yine yükseldi.
TBMM Genel Kurulu'nda, tansiyon yine yükseldi. CHP'li milletvekilleri Genel Kurul kürsüsünden, 17 Aralık'ta yapılan operasyona yönelik eleştirilerini dile getirdiler. CHP sıralarından, "Başbakan Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan'ın da, adının yolsuzluk iddialarında geçtiği ancak ifade vermediği" yönünde ifadeler kullanıldı. AK Partili Bülent Turan Genel Kurul kürsüsünden konuşurken, CHP'lilerin, "Bilal Oğlan ifade versin" sözleri üzerine tartışma başladı. Meclis Başkanvekili ortamın gerilmesi üzerine oturuma ara verdi. AK Partili ve CHP'li milletvekilleri arasında karşılıklı tartışma başladı o sırada oturduğu yerden fırlayan AK Partili Oktay Saral, CHP'li Bülent Tezcan'ın suratına peş peşe yumruk attı. Tezcan hastanelik oldu.
TBMM Genel Kurulu, Meclis Başkanvekili Sadık Yakut'un Başkanlığı'nda toplandı. Grup önerilerinin görüşüldüğü sırada tansiyon yükseldi. AK Partili ve CHP'li milletvekilleri arasında küfürlü yumruklu kavga çıktı.
CHP'li Bülent Tezcan'ın, aldığı darbeyle yaralanmasına neden olan kavgada tutanaklara şu ifadeler yansıdı:
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Para sayma makinalarını doğurdu. Savcıların ve polislerin bu ülkede Hükûmete yakın iş adamlarını, Hükûmete yakın insanların çocuklarıyla ilgili soruşturmaları yapamaması sonucunu doğurdu.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - O danışman olanları söyler misin?
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Bu Siyasi Partiler Kanunu nur topu gibi dünyanın en zengin Başbakanını doğurdu.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Sen kim olduğunu söyle. Kim? Söylemiyorsan iftira ediyorsun.
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Arkadaşlar, size bir şey soracağım:
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Ya kimse söyle!
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Bu kol kimin kolu arkadaşlar, bu kol kimin kolu? Bu kol kimin kolu?
Arkadaşlar, bu kolu tanırsınız siz; bu kol, dünyanın en zengin Başbakanının kolu.
BÜLENT TURAN (İstanbul) - Ya yapma ya! Ayıp ya!
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Yani sizin Genel Başkanınızın kolu.
BÜLENT TURAN (İstanbul) -Bu ne ya?
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Kol önemli değil arkadaşlar, kol burada teferruat.
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Sayın Başkan, böyle ithamlar olabilir mi ya?
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Kol herkeste var, ben koldaki saate dikkat çekmek istiyorum.
AHMET AYDIN (Adıyaman)- İspatlamayan müfteridir dünyanın en zengin Başbakanı olduğunu.
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Ben koldaki saate dikkat çekmek istiyorum.
AHMET AYDIN (Adıyaman) - İspatlamayan müfteridir.
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Arkadaşlar, bu saat kimin? Sayın Başbakanın.
AHMET AYDIN (Adıyaman) - İftiracıdır ispatlamayan dünyanın en zengin Başbakanı olduğunu.
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Bu saatin değeri, anlayanlar diyor ki 700 bin dolar.
Başbakanımız kaç yıldır milletvekili arkadaşlar?
BÜLENT TURAN (İstanbul) - Yalancı ne olsun Tanju? Tanju, yalancı ne olsun?
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Başbakanımız yaklaşık on bir yıldan bu yana milletvekili.
BÜLENT TURAN (İstanbul) - Tanju, yalancı ne olsun?
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Arkadaşlar, on bir yıl boyunca milletvekili maaşlarının hepsini ayakkabı kutusuna doldurun hiç harcamadan yine de 700 bin dolarlık bir saat almaya yetmiyor; ben bunun hesabını yaptım.
HİLMİ BİLGİN (Sivas) - Sadece konuşuyorsunuz ya! Sadece konuşuyorsunuz!
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Böyle bir şey olabilir mi arkadaşlar? Çok ayıptır.
HİLMİ BİLGİN (Sivas) - Cevabı da sen veriyorsun!
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Arkadaşlar, ben burada saatin değerinden ziyade şunu sorguluyorum, şunu sorguluyorum: Bu saat helal parayla alınmış bir saat midir, haram parayla alınmış bir saat midir?
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Hâlâ iftira atıyorsunuz ayıp ya!
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Böyle bir şey olabilir mi? Nasıl bizim Başbakanımız, yırtık ayakkabıyla okuyan Başbakanımız şu anda dünyanın en zengin Başbakanı olabiliyor?
MEHMET ÖNTÜRK (Hatay) - Nereden biliyorsun?
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Bunu çıkıp aklı eren biri anlatabildi mi topluma, millete? Arkadaşlar, bakın bu çok yanlış.
Bir de arkadaşlar, şu yaşanan soruşturmalarla ilgili ben bir suç duyurusunda bulunmak istiyorum burada: Havaalanı, İstanbul'daki Atatürk Havaalanı zannediyorum Bakırköy ilçesi sınırlarında; doğru mu Ahmet Bey?
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Nasıl?
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Havaalanı diyorum Bakırköy ilçe sınırlarında.
Şimdi, ben geçen meşhur bir soruşturmanın bir şüphelisini, Bilal E'yi Sayın Başbakanın arabasına binerken gördüm hem de hakkında gözaltı kararı varken.
HİLMİ BİLGİN (Sivas) - Var mı göster ya, var mı?
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Gözaltı yok, gözaltı yok; o da yalan!
İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - Gözaltı yok!
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Bakırköy Cumhuriyet Başsavcı Vekili Zekeriya Öz'e buradan sesleniyorum:
HİLMİ BİLGİN (Sivas)- Bir de hukukçusun ya! Hukukçusun bir de!
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Aranan bir şüphelinin, gözaltı kararı olan bir şüphelinin kim olursa olsun Başbakanın aracında ne işi vardı? Bunun adı şüpheliye yardım ve yataklık mıdır?
HİLMİ BİLGİN (Sivas) - Bunun adı iftira, bunun adı yalan!
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Bunu yoksa sadece baba şefkati deyip geçiştirelim mi?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - İspatlayamazsan ne olacak?
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Böyle bir şey olabilir mi arkadaşlar? HİLMİ BİLGİN (Sivas) - Varsa elinde delil göster.
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Böyle bir şey olabilir mi?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Niye yalan söylüyorsun ya? Ayıp değil mi?
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Böyle bir şey olabilir mi?
AHMET AYDIN (Adıyaman) - İspatlayamayana ne denir?
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Böyle bir şey olabilir mi? Bırak bunu iddia eden savcı ispatlasın.
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Sen iddia ediyorsun, sen ispatla.
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Bırak adamın yakasını ispatlasın artık, bırak yakasını ispatlasın.
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Ya, siz o savcıların yakasını bırakmıyordunuz.
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Herhangi birinize dokunan savcı yanıyor Türkiye'de.Arkadaşlar, tüm bunlar Türkiye'de yaşanırken ben sizlerin yüzünüzün kızardığını bile görmüyorum. "Sen hukukçu değil misin?" diyorsunuz.
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Ya, sen o kadar konuşursun, yüzün kızarmıyor.
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Arkadaşlar, aranızda kaç tane hukukçu var?
AHMET AYDIN (Adıyaman) - O kadar yalan konuşuyorsun yüzün kızarsın bari.
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Şu HSYK yasası görüşülüyor kaç gündür.
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Yüzün kızarsın bari, bu kadar yalanı birarada konuşuyorsun.
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Hiçbirinizin Adalet Bakanının yalanları karşısında istifinizde bile bir değişiklik olmuyor. Ondan sonra geliyorsun bana bu iddialarla Ben bu iddiaları bu kürsüye getirdim diye laf söyleme hakkını kendinde buluyorsun. Böyle bir şey olmaz.
AHMET AYDIN (Adıyaman) - O kadar yalan konuşmamak lazım.
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Ben suç duyurusunda bulundum Meclisin kürsüsünden, gereğinin yapılmasını Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı tarafından da bekliyorum, yetkili ve görevli savcıdır.
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Peki, dediğin gibi değilse ne olacak? Dediğin gibi değilse sen ne yapacaksın?
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Arkadaşlar, bir de şu Aziz Yıldırım'la ilgili bir iki şeyi söylememiz lazım. Arkadaşlar, Aziz Yıldırım Başbakanımızın oğlu gibi kaçmadı.
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Nereden kaçtı ya!
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Aslanlar gibi geldi, hapse gireceğini bile bile, Sabiha Gökçen Havaalanı'na indi ve Türkiye'de yüz binlerce insan Aziz Yıldırım'ı karşıladı. Bilmiyorum, bu olay bile yüzünüzü kızartmadı mı?
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Ya, senin hiç yüzün kızarmıyor.
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Sayın Başkan
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Sayın Başkan, sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN - Bir saniye Sayın Aydın istedi. Sayın Aydın istiyor, Grup Başkan Vekili olarak.
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Sayın Başkanım, öncelikle Sayın Metiner'e yönelik bir sataşma oldu, ondan sonra grup adına ben açıklama yapacağım.
BAŞKAN - Hayır, sizin şahsınıza mı Sayın Metiner?
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Evet.
BAŞKAN - Ne söyledi?
MEHMET METİNER (Adıyaman) - "Metiner diye bir tür yalakalıkla bilmem ne"
TANJU ÖZCAN (Bolu) - "Metiner" demedim.
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Bir sürü ağır hakaretler, suçlamalar
BAŞKAN - Buyurun Sayın Metiner.
İki dakika söz veriyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; eskilerin bir sözü vardır, derler ki: "Üslubu beyan, aynıyla insan." Önce adam olmak gerek adam adam, milletvekili olmak değil."
ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) - Evet, aynen öyle.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Önce küfredip sonra yalakalık yapmak gibi mi?
MEHMET METİNER (Devamla) - Diğer bir husus, Mehmet Metiner'i tanıyan herkes bilir ki bugüne kadar sizin ilahlarınızın karşısında bile susmamış, boyun eğmemiş, en zalim güçlere karşı bile yalakalık etmemiş bir insandır.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Vay, seni biatçı vay!
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) - Biatçı, biatçı!
MEHMET METİNER (Devamla) - Ama biz Başbakanımızın, liderimizin arkasında sadakatle duruyoruz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Durun, durun!
MEHMET METİNER (Devamla) - Siz buna "biat" diyorsanız "biat", "itaat" diyorsanız "itaat." Ölümüne arkasındayız, ölümüne. Bu sizi rahatsız edebilir, bizi rahatsız etmiyor.
MUHARREM İNCE (Yalova) - Bravo!
MEHMET METİNER (Devamla) - Bir diğer şey söylüyorum; demokratsanız kimi nasıl seveceğimize, ne kadar seveceğimize siz karışamazsınız.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Tepe tepe kullan, tepe tepe kulan! İstediğin kadar sevebilirsin.
MEHMET METİNER (Devamla) - Haddinizi bileceksiniz, haddinizi. Sizde "sadakat" diye bir kavram olmayabilir ama bizde "sadakat" diye bir kavram vardır. Siz buna "biat" diyorsanız bu bizi rahatsız etmez.
PERVİN BULDAN (Iğdır) - Bir zamanlar başkalarına biat ediyordunuz.
MEHMET METİNER (Devamla) - Diğer bütün saygısızlıklarını da kendisine misliyle iade ediyorum. Aynı saygısız, aynı ölçüsüz, adamlığa yakışmayan kelimeleri de sarf etmek istemiyorum.
Saygılar sunuyorum. Çok teşekkürler. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
TANJU ÖZCAN (Bolu) - Sayın Başkan, Sayın Başkan
BAŞKAN - Bir saniye, sırasıyla
Sayın Aydın, buyurun.
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Sayın konuşmacı, konuşmasında Sayın Başbakanımızı, Grup Başkanımızı "dünyanın en zengin adamı" oğluyla ilgili birtakım mesnetsiz iddialarda bulundu.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Aydın.
İki dakika söz veriyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Değerli arkadaşlar, bakın, üslubunuz çok önemli, ifadelerinizin içeriği sert olabilir ama lütfen, ne olursunuz adam gibi konuşmayı bilin. Yani şu kürsüde -şu tutanakları çıkarın bakın- bir kişi bu kadar yalanı üst üste, peş peşe nasıl böyle sıralayabilir, hayret ettim. Bu kadar yalan hakikaten Tanju Bey'e yakışmadı, yakışmadı.
TANJU ÖZCAN (Bolu) - Allah, Allah!
AHMET AYDIN (Devamla) - "Yüzünüz kızarmıyor." dedin ama sen bu kadar yalanı konuşurken yüzün hiç kızarmadı mı senin ya? Hiç mi vicdanına sormadın ya?
HASAN ÖREN (Manisa) - Şimdi adam gibi konuş!
AHMET AYDIN (Devamla) - Ben sana soruyorum. "Dünyanın en zengin başbakanı?" diyorsun.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Yalan, yalan.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Yalan ne?
AHMET AYDIN (Devamla) - "Başbakanın oğluyla ilgili gözaltı kararı var." diyorsun. Eğer Halep oradaysa arşın burada. Bunu ispat etmeyen nedir? Müfteridir.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Hayır, hayır.
AHMET AYDIN (Devamla) - Bunu ispata davet ediyorum. Bu kadar yalan ifade kullandın, bu kadar ithamda bulundun, bu kadar hakaret ettin, bunların hepsini ispat etmek zorundasın. Eğer varsa, ispat ediyorsan amenna, tamam, saygı duyarız sana ama ispat edemiyorsan da senin çıkıp bu gruptan, bu milletten, bu Başbakandan özür dilemen lazım.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Doğru söylüyorsun Ahmet. Savcıya tehdit yap, her gün al görevden, sür başka bir yere, ondan sonra gözaltında problem var.
AHMET AYDIN (Devamla) - Kusura bakmayın, özür dilemeniz lazım. Her müddei iddiasını ispata mecburdur. En temel hukuk prensibidir.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Tebrik ediyorum sizi. Hukukçusun.
AHMET AYDIN (Devamla) - Şimdi, arkadaşlar, masumiyet karinesi, soruşturmanın gizliliği, artık bunları da geçiyorum. Bunların hepsini aştınız, yargısız infaz yapıyorsunuz. Sizin parti sözcülerinizle, sizin partililerinizle ilgili, belediyelerinizle ilgili, Genel Başkanınızla
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Bilal çağırıldı mı, çağırılmadı mı, onu söyle.
AHMET AYDIN (Devamla) - bilahare birçok kişiyle ilgili beyanları biz buradan dile getirmekten imtina ediyoruz ya.
HASAN ÖREN (Manisa) - Yok ki. Neyi anlatacaksın?
AHMET AYDIN (Devamla) - Biz yapmıyoruz, mecbur olmadıkça yapmıyoruz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Evet, çağırıldı mı, çağırılmadı mı? Hakkında fezleke var mı, yok mu?
BÜLENT TURAN (İstanbul) - Çağırılmadı.
AHMET AYDIN (Devamla) - Ama bizi buna mecbur ederseniz dosyalarınız tek tek gelir, kusura bakmayın. Hem sizinkiler mahkûmiyet dosyaları var.
HASAN ÖREN (Manisa) - Tehdit etme!
AHMET AYDIN (Devamla) - Kusura bakmayın, bizi buna mecbur etmeyin.
HASAN ÖREN (Manisa) - Tehdit edemezsin! Tehdit etme!
AHMET AYDIN (Devamla) - Lütfen doğruları konuşalım, ahlaklı konuşalım, edepli konuşalım diyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HASAN ÖREN (Manisa) - İktidar olarak tehdit edemezsin.
TANJU ÖZCAN (Bolu) - Sayın Başkan
BAŞKAN - Buyurun Sayın Özcan.
TANJU ÖZCAN (Bolu) - Şimdi hem Sayın Metiner hem de Sayın Aydın şahsımı hedef alan ağır hakaretlerde bulundular.
Ben iki dakika değil, en azından bir üç dakika süre istiyorum efendim.
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Tanju ispat edeceksin!
BAŞKAN - Buyurun Sayın Özcan. (CHP sıralarından alkışlar)
İki dakika söz veriyorum sataşmadan dolayı.
TANJU ÖZCAN (Bolu) - Şimdi, sayın milletvekilleri, öncelikle adam olmayla başlayayım.
BÜLENT TURAN (İstanbul) - Olmazsan olma!
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Ben adamım. Bu konuda hiçbir şüphem yok. Ben adam gibi adamım. Bu konuda da bir tereddüdüm yok. Adam gibi adam olarak bu Parlamentoya ön seçimle gelmiş milletvekillerinden bir tanesiyim.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Delegeleri kendin yazdın değil mi, delegeleri?
TANJU ÖZCAN (Devamla) - O noktada benim adamlığımı tartışacak adam bu Parlamentoda, hele hele şu sol tarafta hiç yok. Ben göremiyorum.
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Hadi oradan!
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Askerlik yaptın mı? Adam olanlar yapar askerlik.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Sol taraf orada, bu taraf sağ taraf. Sol sizinkiler.
TANJU ÖZCAN (Devamla) - İkincisi, ne demek bu dosyalarınızı tek tek getiririm? Sen mert bir adamsan, sözünün arkasındaysan buradan tehdit savurma. Hangimizin hangi konuda dosyası varsa çıkıp getirin. Getirmezsen bunu namertsin. Getirmezseniz bunu, namertsiniz. Böyle şey olur mu ya!
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Sarıgül'ün hesabını verin!
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Bakın, benim dosyam var. Ne dosyam var biliyor musunuz?
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Sarıgül'ün kutularından ne çıktı?
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Bunların hepsini yalan söyledin!
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Gerede'deki deri işçilerine sahip çıkmaktan dolayı hakkımda düzenlenmiş fezleke var.
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Sarıgül'ün hesabını verin!
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Dokunulmazlığımın kaldırılması için iki sefer Meclis Başkanlığına dilekçe verdim.
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Cevap verir misin? Sarıgül'ün hesabını verin!
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Getirin benim dosyamı. Yargılanmak istiyorum. Ben Başbakanın oğlu gibi "kaçan adam" olarak tarihe geçmek istemiyorum. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar; AK PARTİ sıralarından gürültüler)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Gene yalan söylüyorsun.
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Yargılasın beni bağımsız yargı! Yargılasın beni bağımsız yargı!
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Sarıgül'ün kutularından ne çıktı? Niye cevap vermiyorsunuz?
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Arkadaşlar, peki, benim iddialarım afaki diyelim. Böyle bir şey yok diyorsunuz. Bunu ispat et diyorsunuz.
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Siz ve yolsuzluk!
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Peki, siz bunların gerçek dışı olduğuna nasıl bu kadar eminsiniz? Nasıl bu kadar kayıtsız şartsız biat edebiliyorsunuz?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - İddia eden ispat eder ya!
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Yarın bir gün savcı bunları ispatlarsa, sizin o zaman yüzünüz kızaracak mı? Özür bile dileyecek misiniz bu milletten?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - İspat yükü kime ait, ispat yükü?
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Sizin yalanınız karşısında yüzümüz kızarıyor.
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Sayın Tunç, şunu bilirsin hukukçu olarak
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - İspat yükü kime ait?
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Kuvvetli delil olmadığı takdirde bu tür soruşturmalarda tutuklama kararı istisnai olarak verilir, istisnai olarak verilir.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - İspat yükü kime ait?
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Tutuklananlar suçludur demiyorum peşinen ama tutuklananlarla ilgili kuvvetli deliller var. Bunu sen de biliyorsun, ben de biliyorum. Tutuklama kararının gerekçesinde de bu var. O yüzden burada bilip bilmeden konuşmayın.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - O zaman grubuna bakacaksın, o zaman!
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Şu savcıların dürüst bir şekilde şu soruşturmaları tamamlamasını bari bekleyin, buna sabredin. (CHP sıralarından alkışlar)
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Eğer onu söylüyorsan grubuna bakacaksın!
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Hep beraber bekleyelim arkadaş! Yargı görsün ya! Derdiniz ne ya?
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Sarıgül'den niye bahsetmediniz? Sarıgül'ün kutuları gözünüze çarpmıyor.
MUHARREM İNCE (Yalova) - Sayın Başkan
BAŞKAN - Buyurun Sayın İnce.
MUHARREM İNCE (Yalova) - Sayın Ahmet Aydın "Tepemizi attırmayın, elimizdeki bilgilerle dosyalarla başınızı bela sokarız." gibi, tehdit etti grubumuzu.
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Öyle demedim Öyle demedim
HASAN ÖREN (Manisa) - Aynen öyle söyledin.
MUHARREM İNCE (Yalova) - Açıkça tehdit etti. Bunu siz de duydunuz.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Hasan Ören cevap verecek efendim.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Ören. (CHP sıralarından alkışlar)
Sataşma nedeniyle iki dakika söz veriyorum.
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Sayın Başkan, ben meramımı açıklayayım. O şekilde söylemedim.
BAŞKAN - Sonra söylersiniz Sayın Aydın.
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Bakın, sizlerle ilgili birtakım iddialar var, bak biz bunları dillendirmekten imtina ediyoruz.
ENGİN ALTAY (Sinop) - Ee dinlendir...
HASAN ÖREN (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Grup Başkan Vekili Ahmet Bey ne zaman buraya otursa, bu Genel Kurulun havası tamamen değişiyor.
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Niye?
HASAN ÖREN (Devamla) - Biliyoruz Koç'u tehdit ediyorsunuz, sanayileri tehdit ediyorsunuz, vergi dairesini gönderiyorsunuz, SSK'yı gönderiyorsunuz ama bunun da bir üslubu var. Şimdi de dönüp siyasetçiyi tehdit ediyorsunuz.
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Tehdit eden sizsiniz.
HASAN ÖREN (Devamla) - Yani siz iktidarda iken, bu güç sizde iken bu tehditleri yapıyorsunuz, yarın bu güç sizin elinizde kalacak mı? Niye bizim içimize kin ve nefreti sokmaya çalışıyorsunuz? Bu güç değişecek. Bu güç sizin elinizde kalıcı değil. Çocuklarınız yaptıysa yargılanacak. Başbakanın çocuğu olsa dahi yargılanacak. Ama bu kürsüye gelip de sanayiciyi tehdit edemezsin.
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Sanayiciyi kim tehdit ediyor?
HASAN ÖREN (Devamla) - Bu kürsünün bir hâkimiyeti vardır, bu kürsünün bir namusu vardır. Bu kürsüde kimseye sopa gösteremezsin.
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Bu kürsü iftira kürsüsü değildir Hasan.
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Biz kin ve nefret tutmuyoruz. Size acıyoruz. Zavallı
RECEP ÖZEL (Isparta) - Öyle bir nefretimiz yok.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Barış ve Demokrasi Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Bülent Turan, İstanbul Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Şurada şu yolsuzluğa sahip çıkıyorsunuz.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) - Biz de milletin içinden geçtik. Hayatımız milletin içinde geçti.
BÜLENT TURAN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; BDP grup önerisi aleyhine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler)
BÜLENT TURAN (Devamla) - Sayın Başkan, müdahale ediyor musun CHP sıralarına?
RECEP ÖZEL (Isparta) - Baylar, bir susun! Sayın Tanal
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen
Buyurun Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Baştan başlatırsanız süremi sevinirim Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Lütfen Sayın Turan
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Yıllarca konuştun be, yıllarca
RECEP ÖZEL (Isparta) - Saygılı ol, saygılı. Kürsüde konuşmacı var, saygılı ol.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Sayın Başkan, Genel Kurulda ne zaman sıfır huzur sağlanmış, niye konuşmuyor?
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Süreyi tekrar başa al Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri Sayın Akar
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Arkadaş, burası kahvehane mi ya?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Sayın Başkan, konuşmacı niye konuşmuyor? Hatip niye konuşmuyor?
BAŞKAN - Sayın Turan, lütfen, siz konuşmanıza devam edin.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Konuşacak bir şeyin yoksa otur yerine ya!
BAŞKAN - Sayın Turan, buyurun.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Baştan başlatın istiyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Ne yapalım yani Grup Başkan Vekili konuşuyor!
BÜLENT TURAN (Devamla) - Hayır, baştan başlatın, daha sözüme başlamadım. Sözüme başlayayım ondan sonra
BAŞKAN - Buyurun lütfen
ENGİN ALTAY (Sinop) - Sayın Başkan
MUHARREM İNCE (Yalova) - Ara verirsin Sayın Başkan.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
BAŞKAN - Bir saniye Sayın Turan Sayın Turan, bir saniye
ENGİN ALTAY (Sinop) - Sizi anlamakta güçlük çekiyorum. Orada oturuyorsunuz
BAŞKAN - Evet.
ENGİN ALTAY (Sinop) - Burada iki dakikadır uğultu, gürültü, itiş kakış var.
BAŞKAN - Evet.
ENGİN ALTAY (Sinop) - Hiç siz İç Tüzük'ün 68'inci maddesini okumadınız mı?
BAŞKAN - Ne yapmam gerekiyor? 3-4 defa tokmakla ses
ENGİN ALTAY (Sinop) - Neyi ne yapayım Sayın Başkan?
MUHARREM İNCE (Yalova) - Ara verirsin.
ENGİN ALTAY (Sinop) - Hayret bir şey ya!
BAŞKAN - Siz kendi hâlinize bakın önce bir lütfen.
ENGİN ALTAY (Sinop) - Ne varmış benim hâlimde?
BAŞKAN - Burada 3-4 defa
ENGİN ALTAY (Sinop) - Ne varmış benim hâlimde?
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Ne bağırıyorsun ya? Ne bağırıyorsun?
BAŞKAN - Şu tarz tarz mı yani? Ben size soruyorum.
ENGİN ALTAY (Sinop) - Tarz tabii!
BAŞKAN - Vurun, bir daha vurun isterseniz.
ENGİN ALTAY (Sinop) - Hatip orada, burada gürültü var, oradan seyrediyorsun!
BAŞKAN - Gürültüyü yapan kim? Sizin arkanızdaki sayın milletvekilleri ve Grup Başkan Vekili.
MUHARREM İNCE (Yalova) - Ara verirsin.
BAŞKAN - 3-4 defa Lütfen
Sayın Turan, buyurun
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Allah'a şirk koşan AKP milletvekilleri var.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Allah'a şirk koşan milletvekilleri var, bunu kabul edemeyiz biz!
BÜLENT TURAN (Devamla) - görüşülmekte olan BDP grup önerisi aleyhine grubumuz adına söz aldım.
ENGİN ALTAY (Sinop) - AKP'ye zaman kazandırmak için uğraşıyorsun, başka bir derdin yok!
BÜLENT TURAN (Devamla) - Öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - İnançlarımızla oynuyorlar, inançlarımızla alay ediyorlar.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, aslında BDP'nin vermiş olduğu önerge akademik çalışmayı gerektiren
MAHMUT TANAL (İstanbul) - İnançlarımızı siyasete alet ediyorlar. İnançlarımızla halkı kandırıyorlar.
BÜLENT TURAN (Devamla) - prensipli bakmayı gerektiren, önemli bir mesele. Dünyadaki seçim sistemlerini, Türkiye'de cumhuriyetimizin kuruluşundan bugüne kadar zaman zaman farklılıklarla uygulanan seçim sistemlerini bir daha revize etmeyi öneren, bir daha incelemeyi öneren, akademik tarafı da olan bir önerge.
ENGİN ALTAY (Sinop) - Akademik bir kürsü değil ya.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Hâlâ bağırıyorsunuz.
TANJU ÖZCAN (Bolu) - Yalan mı söyledim?
BÜLENT TURAN (Devamla) - Arkadaşlar, soruyorum: AK PARTİ'nin dışında o zaman Genel Kurulda hangi parti vardı?
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Cumhuriyet Halk Partisi.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Şimdiye kadar neredeydin Bülent ya?
BÜLENT TURAN (Devamla) - Şimdi söylüyorum, bakın, üslup benim üslubum değil ama hak ettiğinizi söyleyeceğim: "Bilal Erdoğan'ın gözaltı kararı var." ve "Neden gitmedi?" deyip de ispat etmeyen şerefsizdir, o kadar net söylüyorum arkadaşlar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Daha öteye gidiyorum: "Bilal Erdoğan'ın -gözaltını geçtim- arama kararı var, tebligat yapıldı." deyip de ispat etmeyen yine şerefsizdir. Böyle bir şey olabilir mi ya?
MUHARREM İNCE (Yalova) - Tebligat yapılamadı tabii ki, tabii yapılamadı, o doğru!
BÜLENT TURAN (Devamla) - Arkadaşlar, bakın, ben avukatım. Gözaltı kararı muhatabına iletilir, ifadeye davet muhatabına iletilir. Polise ver, basına ver, "Bir evrak varmış, ben aradım, konuştum, öğrendim."
MUHARREM İNCE (Yalova) - Tebligatı yanlış adrese göndereceksin, sonra da konuşacaksın!
BÜLENT TURAN (Devamla) - Atarak olmaz, konuşacaksınız arkadaş.
TANJU ÖZCAN (Bolu) - Nasıl öğrendin?
BÜLENT TURAN (Devamla) - Bilal Erdoğan'a giden bir tebligat var ve siz bunu ispat etmiyorsanız şerefsizsiniz, o kadar net söylüyorum. Öyle bir şey yok arkadaşlar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sayın Bülent Bey, tebligat Emniyet Mahallesi'ne mi yapıldı, yoksa Çamlıca Mahallesi'ne mi yapıldı?
TANJU ÖZCAN (Bolu) - Sen nereden biliyorsun?
BÜLENT TURAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, anlamadıysanız bir daha söylüyorum: Bilmediğiniz bir konuda "Tebligat var." ve "Gitmedi." diyorsanız, ispat edemiyorsanız bir daha söylüyorum.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sen olmadığını ispatla!
BÜLENT TURAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, az önce üslubu her zaman problemli bir grup başkan vekili çıktı, bizim grubumuza dönerek dedi ki: "Hanginiz ön seçimle geldi?". (CHP sıralarından gürültüler)
RECEP ÖZEL (Isparta) - Olmadı, olur mu böyle bir şey!
BÜLENT TURAN (Devamla) - Ben de soruyorum: Ankara'ya Mansur Yavaş hangi ön seçimle aday oldu? Söylüyorum: İstanbul'a Mustafa Sarıgül hangi ön seçimle aday oldu arkadaşlar?
Bak Muharrem İnce, bir hafta sonra Meclis üyeliği adaylıkları bitiyor, kaçırma bence. Çok uğraştın orada, burada, olmadı.
BAŞKAN - Sayın İnce, lütfen
MUHARREM İNCE (Yalova) - Terbiyeli ol!
BÜLENT TURAN (Devamla) - O basın toplantısıyla ilgili ifadeleri burada okumaktan utanırım ben, utanırım ben, bir daha söylüyorum.
GÜRKUT ACAR (Antalya) - Hırsızlık yapmaya utanmıyorsunuz ama! Sizin yüzünüz kızarmıyor mu?
BÜLENT TURAN (Devamla) - Google'e girin, Muharrem İnce'nin dün basın toplantısı metnini, yüzünüz kızarmazsa okuyun
MUHARREM İNCE (Yalova) - Aynen altına imza atarım, hiçbir itirazım yok.
BÜLENT TURAN (Devamla) - ama bir daha söylüyorum: O üslup işte, CHP'nin neden iktidar olamadığının cevabı.
MUHARREM İNCE (Yalova) - Ne var onda? Bağışta bulundum ne var, gözünüz doysun diye bağıştı bulundum ne var onda! Doymuyorsunuz!
BÜLENT TURAN (Devamla) - O üslup işte, CHP'nin sadece bağırıp, iş yapamadığının üslubu. On sene daha bağırsan hiçbir şey olmaz senden, on sene daha bağırsan hiçbir şey olmaz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Hırsız var!
BÜLENT TURAN (Devamla) - Bu üslup, üslup değil. Bak, yanında bir tane daha grup başkan vekili var, hiç bağırıyor mu? Bu üslup mu?
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Hırsız var!
MUHARREM İNCE (Yalova) - Seni var ya, seni Tanju'ya havale ediyorum. Sen benim ayarımda değilsin oğlum! Biz ayrı liglerde yarışıyoruz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Hırsız var!
BÜLENT TURAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, BDP'nin grup önerisine girmeden önce şunu da söylemek istiyorum değerli arkadaşlarım:
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Hırsız var!
BÜLENT TURAN (Devamla) - İsterdim ki akademik konuşma yapayım ama Muharrem İnce'nin Grup Başkan Vekili olarak
MUHARREM İNCE (Yalova) - Sen TÜRGEV'in yöneticisi misin?
BÜLENT TURAN (Devamla) - Mecliste nöbetçi olduğu hiçbir toplantıda bu mümkün değil.
MUHARREM İNCE (Yalova) - Sen o vakfın yöneticisi misin?
BÜLENT TURAN (Devamla) - Ancak bağırarak olur.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Hırsız var!
BÜLENT TURAN (Devamla) - Diyor ki dünkü toplantısında, onunla ilgili cevabı bizden sonra bir kıymetli vekilimize gündem verildiği için kapatıyorum, o gelip cevap verecek.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Hırsız var!
BÜLENT TURAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, geliyorum BDP'nin grup önerisine.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Hırsız var!
BÜLENT TURAN (Devamla) - Bakınız, Türkiye'de ve dünyada seçim sistemlerinin çok farklı değerlendirmeleri olmuş.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Hırsız var!
RECEP ÖZEL (Isparta) - Terbiyesiz!
BÜLENT TURAN (Devamla) - Bu sistemlere göre, hepimizin bildiği bir şey var ki, bu bildiğimiz şey
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Hırsız var!
BAŞKAN - Sayın Tanal
BÜLENT TURAN (Devamla) - Düne kadar HSYK'ya olmadık hakareti yapan insanların, gelip bugün neler dediğini gördük. Bir tane öneriniz var mı, bir tane dünya örneği gönderdiniz mi? Gelişmiş ülkelerde bu nasıl uygulanıyormuş hiç bakabildiniz mi?
GÜRKUT ACAR (Antalya) - Yalan söylüyorsun sen, bu millete doğruyu söylemiyorsun.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, üç tane seçim önerimiz var, birini beraber değerlendirin, bunu da konuşalım diyorum.
GÜRKUT ACAR (Antalya) - Hiçbir uzlaşma yapmadınız.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Demokratikleşme uzun bir süreç, kısa bir şey değil. Bunlar uzundur, kolay değildir. Size rağmen bunu başaracağız, size rağmen bunu yapmaya çalışacağız. Bize "Bir rüzgâr var, gelip geçer." dediniz on sene önce ama o rüzgâr buraya geldi ve geçmedi, geçmeyecek de. Siz yaptıklarınızı değiştirmeden, siz anlayışınızı değiştirmeden, aynı şeyleri yapıp farklı sonuçları beklemekten vazgeçmediğiniz müddetçe değişmeyeceğiz. Biz milletimize yanlış yapmadığımızdan dolayı milletimiz bizimle beraber.
GÜRKUT ACAR (Antalya) - Bu halkı uyuttunuz, uyuttunuz; medyayı baskıyla susturdunuz.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Bizi sermaye kurmadı
GÜRKUT ACAR (Antalya) - Siz halkı kandırdınız
BÜLENT TURAN (Devamla) - sizin sahipleriniz kurmadı, bizi sizin devletçileriniz kurmadı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
GÜRKUT ACAR (Antalya) - Bütün gazeteciler, medya sahipleri içeride, neden bahsediyorsun sen?
BÜLENT TURAN (Devamla) - O yüzden, biz milletimize yanlış yapmadığımız müddetçe de milletle beraber yürüyüşümüz devam edecek.
GÜRKUT ACAR (Antalya) - Siz kaçacak yer arayacaksınız?
BÜLENT TURAN (Devamla) - İsteyelim ki BDP'nin de, diğerlerinin de bu yeni çalışmayla ilgili emeği olsun, desteği olsun. Yarın öbür gün buraya bir daha çıkıp "Biz bu adımı attık, seçim zeminini değiştirdik, yardımları değiştirdik ama siz de yardım etmediniz." demeyelim, bunu beraber yapalım. Olumlu olan hiç mi bir şey yok arkadaşlar? Bir tane mi "evet" diyemezsiniz, bir tane mi bir şey söyleyemezsiniz?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sizin de yaptığınız olumlu hiçbir şey yok, bir tek olumlu şey yok.
BÜLENT TURAN (Devamla) - O yüzden, bir daha bir daha söylüyorum, gündemimiz belli, gündemimizde Türkiye'de yargı vesayetinin kırılması için atılan bir adım var. Bu adımın önemli
MUHARREM İNCE (Yalova) - Sayın Başkan
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sayın Başkan
BAŞKAN - Buyurun Sayın İnce.
MUHARREM İNCE (Yalova) - Sayın Başbakanın oğluyla ilgili, savcılıktan, emniyetten bir çağrı kâğıdı olmadığını -bunu böyle söylüyor- tebligat olmadığını, bunu böyle söyleyenlerin şerefsiz olduğunu söyledi. İzin verirseniz bu konuda cevap vereyim.
OKTAY SARAL (İstanbul) - "Şeref sizsiniz." dedi, "Şeref sizsiniz."
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Terbiyesizlik yapma! Söyledi işte.
OKTAY SARAL (İstanbul) - Konuşma lan!
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Konuşma sen! Ne diyorsun sen?
OKTAY SARAL (İstanbul) - Hayvan herif seni!
(İstanbul Milletvekili Oktay Saral'ın Aydın Milletvekili Bülent Tezcan'a yumruk atması ve AK PARTİ ve CHP milletvekillerinin karşılıklı yumruklaşması)
Yakut'un oturuma ara vermesinin ardından, tartışmalar devam etti. CHP'liler, aldığı darbelerden dolayı dengesini kaybederek düşme tehlikesi geçirdi. Bunun üzerine CHP'li milletvekillerinin yardımı ile Genel Kurul salonundan çıkarılarak hastaneye götürüldü.