TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu
Vakıfbank eski Genel Müdürü Hasan Kılavuz, 28 Şubat sonrasında, belli kişilere kredi verilmesi için anormal baskı gördüğünü söyledi.
Vakıfbank eski Genel Müdürü Hasan Kılavuz, 28 Şubat sonrasında, belli kişilere kredi verilmesi için anormal baskı gördüğünü söyledi.
TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu, Kılavuz'u dinledi. Kılavuz, Necmettin Erbakan'ın Başbakanlığı döneminde uygulamaya konulan kamu bankalarına yönelik havuz sisteminin doğru ve yararlı bir yöntem olduğunu savundu.
28 Şubat sürecinde askerin bizzat kışkırtıldığını ve azmettirildiğini ileri süren Kılavuz, bazı çevrelerin "Asker Hükümeti bir an evvel yıksın da ülkenin kaynaklarını biraz da biz ele geçirelim" bekleyişi içinde olduğunu iddia etti. Kılavuz, sürecin ardından da bunun bir yansıması olarak havuz sisteminin alelacele kaldırıldığını kaydetti.
Daha sonra kamu kaynaklarının bankalara aktarılmasından en fazla istifade edenin işadamları ve büyük müteahhitler olduğunu belirten Kılavuz, Başbakan Mesut Yılmaz'a giderek bankaların kaynaklarının birkaç holding tarafından kullanılır hale getirilmesinin doğru olmadığını anlattığını, Yılmaz'ın da kendisini hoşgörüyle karşılayarak dinlediğini söyledi. Kılavuz, "Ama o dönemde anormal baskı gördük belli kişilere kredi vermemiz için. Ama ben kafama yatmayan kimseye kredi vermedim. Kısa süre sonra da ayrılmak zorunda kaldım" dedi.
Kılavuz, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığı döneminde İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin bir teminat mektubu için bankasına başvuruda bulunduğunu, teminat mektubunun verilmemesi yönünde talimat geldiğini de anlattı.
Kılavuz, "O dönemde mali bir çok atraksiyon yapıldı ve devlet çok büyük zarara uğratıldı. Kamu bankaları çok kötü kullanıldı ve 2001 krizi geldi, dayandı. Kemal Derviş bu ülkeye zarar vermiştir. 3,5 milyar dolar parayı IMF'den alabilmek için 5 bankayı kapattılar. Hazine'ye verilen zarar, IMF'den alınan paradan fazladır. Benim AK Parti ile alakam yok. Ama doğruya doğru, eğriye eğri, bu ülke iyi yönetilemediği için AK Parti doğmuştur ve 10 yıldır iktidardadır. Her şey askere rücu ediliyor. Askere o darbeyi çağrıştıran siyasilerdi. Siyasiler dik dursaydı, en ufak bir şey olmazdı" diye konuştu.
-Yeşil sermaye-
Yeşil sermayeyi, "Vatandaşı dini olarak sömüren, söğüşleyen sistem" olarak gördüğünü belirten Kılavuz, bunlar arasında yurtdışında vatandaşlardan para toplayan şirketler, Kombassan, Yimpaş, "Jet Fadıl"ın bulunduğunu anlattı.
AK Parti Erzurum Milletvekili Cengiz Yavilioğlu'nun, "Ülker de İhlas da vardı" sözlerine Kılavuz, "Hayır yoktu. Peşinden koşuyorduk, ben onlara yeşil sermaye olarak bakmıyorum. Bu ülkenin adam gibi sermayecileri, Anadolu sermayeleri. Biz onların peşinde koştuk. Ahmet Çalık'ın babası Mahmut Amca'nın kapısına kadar giderdim Malatya'da, bizden kredi kullansın diye" karşılığını verdi.
Kılavuz, Yavilioğlu'nun "Brifingde dağıtılan yeşil sermaye listesinde bunlar da var" sözlerine, "Askere gidip onların isimlerini veren rakip konumundaki sivillerdir. Biz siviller ülkeyi bu hale getirdik. Askeri azmettiren siviller..." dedi.
Oyak ile ilgili bir soruya karşılık Kılavuz, "Yıllarca Oyak ve TSK Vakfı'nın paralarını alabilmek için bankalar yarışırdı. Bence sisteme siyasilerin bakması lazım. TSK'nın maaşları farklıdır. Bu sandıkları kurduran zamanın siyasileridir. Oyak, kanunla kurulmuş. Askerleri siyasilerden ayırt etmeyecek bir mekanizmanın kurulması lazım. Ben emekli olduğumda aldığım para albaydan düşük. Niye- Genel müdürlük yaptım ben- Esas bunlara bakılması lazım" diye konuştu.
Muhabir: Seval Güler-Melda Çetiner
Yayıncı: Kudret Topçu - TBMM