Numan Kurtulmuş: "Her Şeyden Evvel Türkiye Büyük Millet Meclisi Bir Darbe Anayasası Olan 1982 Anayasası'ndan Kurtulmak Zorundadır"
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, "Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılının Meclis'i olan bu Meclis'in önünde hiç şüphesiz bir takım ödevlerin olduğunu bir takım sorumlulukların olduğunu da bir kere daha hatırlamak durumundayız. Her şeyden evvel Türkiye Büyük Millet Meclisi bir darbe anayasası olan 1982 Anayasası'ndan kurtulmak zorundadır. Bunun için ön yargısız, doğru zeminlerde ve doğru yöntemlerle tartışarak her birimiz kendi fikrimizi sepetlerimizdeki pamukları ortaya koyarak yeni bir anayasayla cumhuriyetimizin ikinci asrının taçlanması için olağan üstü gayret sarf edeceğiz" dedi.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, "Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılının Meclis'i olan bu Meclis'in önünde hiç şüphesiz bir takım ödevlerin olduğunu bir takım sorumlulukların olduğunu da bir kere daha hatırlamak durumundayız. Her şeyden evvel Türkiye Büyük Millet Meclisi bir darbe anayasası olan 1982 Anayasası'ndan kurtulmak zorundadır. Bunun için ön yargısız, doğru zeminlerde ve doğru yöntemlerle tartışarak her birimiz kendi fikrimizi, sepetlerimizdeki pamukları ortaya koyarak yeni bir anayasayla Cumhuriyetimizin ikinci asrının taçlanması için olağanüstü gayret sarf edeceğiz" dedi.
TBMM, 28'inci Dönem 2'inci yasama yılına başladı. TBMM Genel Kurulu, yeni yasama yılı için TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında toplandı. Kurtulmuş, sunuş konuşmasında şunları söyledi:
"BU HAİN SALDIRIYI TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ ADINA ŞİDDETLE VE NEFRETLE KINIYORUM"
"Maalesef bugün çok hain bir terör saldırısıyla birlikte ülke olarak, millet olarak sarsıldık. Öncelikle bu terör saldırısı dolayısıyla yaralanan polis kardeşlerimize acil şifalar diliyorum. Bu hain saldırıyı Türkiye Büyük Millet Meclisi adına şiddetle ve nefretle kınıyorum. Yıllardır terörle mücadele etmiş, teröre karşı her alanda başarı kazanmış olan bir milletin evlatları olarak ve milletin temsilcisi Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak teröre karşı mücadelemizde her hal ve şart altında sonuna kadar devam edeceğimizi, omuz omuza milli menfaatlerimizi koruyacak kararlılık içerisinde bundan sonraki süreçte de bu mücadeleye güç ve destek vereceğimizi ilan etmek istiyorum.
Bu kadar yıl terörle mücadelede tecrübe kazanmış bir millet olarak biliyoruz ki; bu terör saldırıları sadece o saldırıyı yapan bir kaç kişiden ya da bu saldırının arkasında görünür ya da görünmez örgütlerden ibaret değildir. Terör saldırılarının arkasında onlara silah desteği veren, lojistik destek veren, siyasi destek veren bir takım güçlerin olduğunu gayet iyi biliyoruz ve bizim terörle mücadelemiz sadece son terörist kalmayıncaya kadar değil; bunun çok daha ötesinde terörün arkasındaki bütün nedenler ve destekler ortadan kaldırılıncaya kadar devam edecektir.
Hiç şüphesiz bu terör saldırısını ortaya koyanlar 1 Ekim gibi bir günü tespit etmiş olmaları manidardır. Milletimizin, milli iradenin karargahı olan Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılış gününde, hem de Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne bir kaç yüz metre ötede böyle bir terör saldırısının yapılmasının ne anlamlar içerdiğini çok iyi biliyoruz. Türkiye asla ve asla terörün gündemine teslim olmayacaktır. Türkiye Büyük Millet Meclisi asla ve asla terörün gündemine teslim olmayacaktır. Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine sahiptir ve bu gündemi millet adına takip etmeye kararlılıkla devam edecektir.
"BU DÖNEM CUMHURİYETİMİZİN İKİNCİ ASRININ BAŞLANGICINI YAPACAK OLAN BİR DÖNEMDİR"
Her şeyden önce 28'inci dönemin 2'nci yasama yılının hayırlı olmasını, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yapacağımız mesaide milletimizin hak ve hukukunu koruyan, milletimizin menfaatlerini ileri taşıyan kararlı çalışmalarımızda başarılı olmamızı cenabı Allah'tan diliyorum. Bu dönem hepimizin bildiği gibi tarihi bir dönemdir. Bu dönem Cumhuriyetimizin ikinci asrının başlangıcını yapacak olan bir dönemdir. Bu ayın içerisinde 29 Ekim'de Cumhuriyetimizin ikinci asrına hep beraber gireceğiz. Onun için bizim gibi büyük milletlerin mefkureleri olur, hedefleri olur, varmak istedikleri hedefler olur.
Bu Büyük Millet Meclisi'ni kuran irade, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni kuran irade Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni 1920 şartlarında, 'bağımsızlık ve özgürlük' fikri etrafında kurmuştur. İşte Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni ikinci asra taşıyacak olan bu Büyük Millet Meclisi'nin de en büyük hedefi tam manasıyla bağımsız bir Türkiye'yi kurmak için gayret sarf etmek ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin muasır medeniyetler seviyesinin çok daha üzerine çıkacak hedefleri gerçekleştirmesinde gayret etmektir. Bu vesileyle Türkiye'nin ikinci yüzyılını hep beraber milli mefkuremizin, milli hedeflerimizin etrafında değerlendirecek ve ikinci asrımıza girerken bu Meclis'in sözü güçlü, gücü tesirli bir Türkiye'nin yüzyılı olması için ikinci asrımızı değerlendirecek adımları atacağından eminiz.
"ARAMIZDAKİ SİYASİ FARKLILIKLARI BİR TARAFA BIRAKARAK ORTAK HEDEFLER ETRAFINDA BİRLEŞECEĞİZ"
Aramızdaki farklı fikirleri, aramızdaki siyasi farklılıkları bir tarafa bırakarak ortak hedefler etrafında birleşeceğiz. Bunun için hiç şüphesiz Meclis'in itibarının, siyasetin itibarının yükseltilmesi herkesin sorumluluğu olduğu gibi en başta Türkiye Büyük Millet Meclisi mensupları olarak bizlerin sorumluluğudur. Biz şu anda bu Meclis'te 15 siyasi partinin var olduğu çok sesli bir Meclis'e sahibiz. Bu Meclis'te farklı seslerin bir arada olması eskilerin tabiriyle 'ihtilafta rahmet vardır' fikrini bize hatırlatıyor. İhtilaf, farklı fikirler üzerinden ortak hedeflere doğru giderken münakaşayla hayırlı sonuçları bulabilme kabiliyetidir. Dolayısıyla ihtilafta rahmet olduğunu bileceğiz ama ihtilafı tefrikaya düşürmek isteyen her türlü ayrımcılığın da karşısında Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak duracağız.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde altıncı bir grubun kurulduğunu biliyoruz. O grup salı günü Başkanlık Divanı'na üyesini ve komisyon üyesini bildirdikten sonra perşembe günü yapılacak olan Başkanlık Divanı'yla birlikte de Meclis'te alacağı yer tespit edilecektir. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılının Meclis'i olan bu Meclis'in önünde hiç şüphesiz bir takım ödevlerin olduğunu bir takım sorumlulukların olduğunu da bir kere daha hatırlamak durumundayız. Her şeyden evvel Türkiye Büyük Millet Meclisi bir darbe anayasası olan 1982 anayasasından kurtulmak zorundadır. Bunun için ön yargısız, doğru zeminlerde ve doğru yöntemlerle tartışarak her birimiz kendi fikrimizi, sepetlerimizdeki pamukları ortaya koyarak yeni bir anayasayla Cumhuriyetimizin ikinci asrının taçlanması için olağan üstü gayret sarf edeceğiz.
Bu anayasanın tartışma yeri; doğru zemini hiç şüphesiz Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin bizatihi kendisidir ve bu tartışmalara Meclisimiz öncülük yapacaktır. Bu anayasa yeni, sivil, çoğulcu, katılımcı, kapsayıcı ve insan odaklı milli bir anayasa olmak durumundadır. Hep beraber başta Meclis'te grubu bulunan partiler olmak üzere, Türkiye'nin kanaat sahibi bütün gruplarının samimi bir şekilde bu sürece katılımını sağlayacağız. Üniversitelerin, hukuk çevrelerinin, sivil toplum kuruluşlarının ve fikri olan her kesimin bu süreçte aktif olarak yer almasını Meclis olarak hep beraber sağlayacağız.
"ÖNEMLİ SORUMLULUKLARINDAN BİRİSİ DE MECLİS İÇTÜZÜĞÜ'NÜN BU MECLİS'İN MEHABETİNE YARAŞIR BİR ŞEKİLDE GÖZDEN GEÇİRİLMESİ"
Yine cumhuriyetimizin ikinci Meclis'inin üzerinde ki önemli sorumluluklarından birisi de Meclis İç Tüzüğü'nün bu Meclis'in mehabetine yaraşır bir şekilde gözden geçirilmesi. Meclis'te zaman alan, lüzumsuz ve hatta kamuoyu tarafından eleştirilen görüntülerin ortaya çıkmaması için komisyonların çok iyi çalıştırıldığı, farklı fikirlerin sonuna kadar müzakere edildiği ama Meclis Genel Kurulu'nun da fevkalade etkin, hızlı ve saygın bir çalışma temposuyla konularına hakim olarak yasama ve denetleme fonksiyonunu yerine getirdiği bir Meclis'i kurmak bizim vazifemizdir. Bunun için temenni ediyorum ki Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin bu dönemde önündeki önemli meselelerden birisi olan Meclis İçtüzüğü'nün gerçekleştirilmesi de siz değerli milletvekillerine ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 28'inci yasama yılının mensuplarına nasip olur.
Bir başka Meclisimiz için önemli gördüğümüz konu ise; parlamenter demokrasinin bütün kurallarıyla çok etkin olduğu bir dönemi geçirmemiz gereğidir. Türkiye hem içinde bulunduğu şartlar hem Türkiye'nin dış politika da yakalamış olduğu çok taraflı aktif ve çok boyutlu dış politika Meclisimizi de dış politika da aktif hale getirmeyi zorunlu kılıyor. Bunun için başta dış komisyonlarımız olmak üzere, Meclisimizin parlamentolar arası ilişkilerde çok daha etkin faaliyetlerinin olması gerektiği bir sürece girdiğimizi işaret etmek isterim. Milletimizin, halkımızın beklediği yasal çalışmaların dışında uluslararası alanlardaki gelişmeleri takip etmekte Meclisimizin gündeminde olacaktır.
"İSLAMOFOBİ KARŞISINDA DA MECLİS OLARAK ÜZERİMİZE DÜŞEN SORUMLULUKLARI SONUNA KADAR YERİNE GETİRECEĞİZ"
İklim krizlerini, gıda krizlerini, enerji krizlerini çok yakınen takip ederek Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak gerekli adımlarımızı atacak, gerekli tedbirlerimizi alacağız. Savaş, çatışma ve işgaller karşısında da demokrasinin beşiği olan Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak tavrımızı her zaman ortaya koyacağız. Ayrıca son zamanlarda başta Avrupa kıtası olmak üzere bütün dünyanın gündemini işgal eden önemli konulardan birisi olan yabancı düşmanlığı, göçmen karşıtlığı ve özellikle İslamofobi karşısında da Meclis olarak üzerimize düşen sorumlulukları sonuna kadar yerine getireceğiz.
Bu çerçevede özellikle son zamanlarda Avrupa kıtasında bazı ülkelerin İslam karşıtı propagandaya zemin hazırlamaları hatta işi sadece 3-5 tane faşist, ırkçı, İslam düşmanı, siyasetçi müsvettesinin eylemi olmaktan çıkartarak maalesef polis gözetiminde Kur'an-ı Kerim'in yakılması gibi olayların gerçekleştirilmiş olması asla kabul edeceğimiz asla müsamaha göstereceğimiz bir husus değildir. Müslümanların kutsalları, aynen bütün diğer dinlerin mensuplarının kutsalları gibi mukaddestir ve korunmak zorundadır. Bunun için Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak Avrupa'nın bütün siyaset yapıcı merkezlerine buradan tavsiyemiz şudur: Özellikle Avrupa'da ve batı dünyasında gelişen bazı ülkelerde gelişen bazı ülkelerde siyaset tarafından da destek gören İslam karşıtı bu eylemlerin bir an evvel sonlandırılması Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin temsil ettiği Türk milletinin en temel beklentilerinden birisidir.
Bu sadece Kur'an-ı Kerim'in yakılmasıyla Müslümanların kutsallarına hakaret değil; dünyada 2 milyara yaklaşmış Müslüman toplulukları karşısına almak değil, çok daha ağır bir siyaset sonucunu doğuran çirkin bir gelişmedir. Bu çirkin gelişmelere, bu faşist saldırılara karşı Avrupa siyaseti seyirci kalırsa korkarım ki Avrupa'nın makul ve mutedil ana akım siyaset damarları zehirlenecek ve Avrupa'nın demokrasisini işleten damarları köreltecektir. İslamofobiye karşı mücadelede Türkiye Büyük Millet Meclisi üzerine düşen bütün sorumluluğu yerine getirecek ve gerekli uyarılarını ilgililere yapacaktır."