TBB Başkanı Fevzioğlu: Terör Örgütleri Meşru Hale Gelir
TÜRKİYE Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, Aydın'ın Söke İlçesi'nde düzenlediği basın toplantısında, referanduma sunulan anayasanın kabul edilmesi halinde bölücü terör örgütlerinin uluslararası alanda meşru hale geleceğini öne sürdü.
TÜRKİYE Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, Aydın'ın Söke İlçesi'nde düzenlediği basın toplantısında, referanduma sunulan anayasanın kabul edilmesi halinde bölücü terör örgütlerinin uluslararası alanda meşru hale geleceğini öne sürdü. Referandumun ülkeyi kimin yöneteceğini belirlemeyeceğini söyleyen Feyzioğlu, "Nisan ayında konulacak sandıkta Türkiye'nin tapusunu bir kişiye teslim edelim mi, etmeyelim mi oylanacak" dedi.
Metin Feyzioğlu, Söke'de basın toplantısı düzenledi. Sakarya Baro Başkanı Zafer Kazan, Aydın Barosu Başkanı Gökhan Bozkurt ile basın mensuplarının karşısına çıkan Fevzioğlu, anayasa referandumuyla ilgili açıklama yaptı. Anayasa değişikliğinin ülkeyi bölünmesine tahmin edilemeyecek ölçüde ivme kazandıracağını ileri süren Fevzioğlu, şunları söyledi:
"Efeler diyarı, Cafer Efe'nin memleketi Söke'den bu uyarıyı yapıyorum. Bu anayasa değişikliği bölünmeye tahmin edemeyeceğimiz ölçüde ivme kazandıracak. Bölünme tehdidini açık ve kesin bir hale getirecektir. Demokratik ülkelerde ayrılıkçı hareketler terör örgütü olarak anılır. Diktatörlükle yönetilen ülkelerde ise ayrılıkçı hareketler özgürlükçü hareketler olarak anılır ve dünyadan destek alır. Irak'ın devrik diktatörü Saddam, Irak yasasına göre bir cebine hakimleri koymuş bir cebine parlamentoyu koymuştu. Saddam'a rağmen hiçbir hakim karar veremez, parlamento yasa çıkaramazdı. Kimse Saddam'ı denetleyemezdi. Saddam'a karşı peşmerge, Türkiye dahil tüm dünyada bir özgürlük hareketi, bir özgürlükçü hareket olarak desteklendi. Tanındı, ülkemizde kırmızı pasaport verildi. Peşmerge silah buldu, lojistik destek aldı, hava koruması aldı. Sonuçta ne oldu, Irak parçalandı. Suriye'ye geçersek, Esad diktatördür. Bir cebinde hakimler vardır. Esad'a rağmen hiç bir mahkeme karar veremez. Bir cebinde parlamento vardır, ne denetim yapabilir ne yasa çıkarabilir. Esat'ın karşısında ki ÖSO adında bir örgüt mücadele veriyor. Adında bile özgür yazıyor. Neden diktatörlüklerde ayrılıkçı hareketler, dünyada özgürlükçü harekettir. ÖSO diplomatik destek almaktadır, Türkiye tarafından tanınmaktadır, Silah ve destek dünyadan meşru bir şekilde akmaktadır. ve Suriye'nin karşısına eşit bir şekilde oturmaktadır. PKK'nın Suriye kolu PYD Suriye diktatörü Esad'a karşı savaştığı için uluslararası hukukta özgürlük hareketi olarak tanınıp, bugün zırhlı askeri araç alacak hale gelmiştir. Buna mukabil onun asıl örgütü olan Türkiye'deki PKK terör örgütü olarak adlandırılmaktadır. Bir takım istihbarat örgütleri silah desteği verseler de bunu gizli yapmaktadırlar. Türkiye'nin yasamasını yani meclisini, Türkiye'nin yargısını, yani hakimlerini bir tek kişiye bağlayan anayasa değişikliği geçtiği gün; bölücü terör örgütü uluslararası hukukta silah, cephane, para, lojistik destek, istihbarat desteği meşru şekilde alır hale gelecektir. Bir sonraki aşama bir takım devletlerden hava koruması almak olacaktır. Bu uyarıyı Söke'den tüm Türkiye'ye yapmayı bir görev olarak biliyorum."
"HERŞEY BAŞKANIN EMRİNDE"
Anayasa değişikliğiyle adalet dahil ülkedeki her şeyin başkana tabi olacağını iddia eden Fevzioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Memleketin tüm hakimleri ve savcıları başkanın emrine veriliyor. Hakimleri atayan ve hakimleri gerek gördüğünde atan hakimler savcılar kurulunun 13 üyesinin 6'sını doğrudan devlet başkanı atıyor. Sonra devlet başkanı şapkası çıkartıp, iktidar partisi genel başkanı sıfatıyla kalan yedinin seçilmesini sağlıyor. 13 üyenin ezici çoğunluğunu o seçmiş oluyor. O hakim ve savcıların başkana rağmen iş yapmasını beklemek mümkün mü? Böyle bir düzende başkanın emrettiği kişi mahkum olur, başkanın emrettiği kişi beraat eder, başkanın emrettiği kişinin malı mülkü elinden gider, başkanın emrettiği haklı veya haksızdır. Her şey adalet başkana tabidir."
"BÖLÜNME TEHLİKESİ YAŞANACAK"
Meclisin kanun çıkaramaz hale getirildiğini savunan Fevzioğlu, "Meclis güçlendirilmemiştir, aksine kanun çıkaramaz hale getirilmiştir. Meclis gensoruyla başkanı düşüremez hale getirilmiştir. Bütçe yetkisi elinden alınmıştır meclis yoktur. Adliye boyutunda tüm hakimler başkana bağlanmıştır, adliye yoktur. Başkanın bir cebine milletvekilleri parlamento, bir cebine hakimler yargı konulacaktır. Böyle bir yönetim şekline geçtiğinde bu güne kadar yaşamadığı şekilde bölünme tehlikesi yaşayacaktır" dedi.
"TÜRKİYE'NİN TAPUSU BİR KİŞİYE VERİLECEK"
Anayasa değişikliğiyle Türkiye'nin tapusunun bir kişiye teslim edileceğini savunan Feyzioğlu, "Bu anayasa değişikliği tüm kuvvetlerinin denetimsiz, bir şekilde bir kişiye teslim edilmesidir. Tüm Türkiye'nin tapusunu bir kişiye teslim edilmesidir. Nisan'daki referandum Türkiye'yi kimin yöneteceğinin referandumu değildir. Türkiye'nin bir cumhurbaşkanı vardır, bir hükümeti vardır. Bir parlamentosu, partileri vardır. Nisan ayında konulacak sandık Türkiye'nin tapusunu teslim edelimi etmeyelim mi sorusuna cevap verecektir. Türkiye'nin tapusunun bedeli şehit kanlarıyla ödenmiştir. Bu millet, millet olmanın bedelini Çanakkale'de, Kurtuluş Savaşında hakkını vere vere bu tapuyu almış, gereğini yerine getirmiş. Bunu gerçekleştirerek sultanlığı kaldırmıştır. Böylece tapuyu devretmeyeceğine inancımız tamdır" dedi.
"TERÖR ÖRGÜTLERİYLE MÜCADELE MİLLİ GÖREVDİR"
Basın mensuplarının Başbakan Binali Yıldırım'ın 'hayır' verenlerin bölücü örgütlerle özdeşleştiren konuşmasını hatırlatması üzerine Feyzioğlu, 2010 referandumunu hatırlatarak şu yanıtı verdi:
"2010 yılındaki referandumda, PKK denilen alçak hain terör örgütü bütün gücüyle 'evet' çalışması yaptı. Biz bunu hatırlatarak AKP'li kardeşlerimize terörist diyebilir miyiz? Yapmayın. Kim söylediyse söylenmemiş kabul ediyorum. Bir daha da söylemesinler. Biz söylemeyiz, ama birileri çıkar 2010'u hatırlatır. PKK ile birlikte 'evet' dediniz siz de PKK'lı mısınız diye sorar."
İktidar partisi içindeki FETÖ/PDY'yi tasfiye etmelerini tavsiye eden Fevzioğlu, "Ciddi bir tavsiyemiz var, lütfen kendi saflarından ve siyaset mekanizmalarından da F Tipi suç örgütünü tasfiye etsinler. Devlette atmadık adam bırakmadılar. KHK'lar ile önüne geldiklerini işten attılar. Yani F tipi suç örgütü her yere girmiş, her yere sızmış, bir tek kendilerini her yere sokan yapıyı mı ele geçirmemiş. Yapmayın. Herkes samimi olsun. ya olduğu gibi görünsün ya da göründüğü gibi olsun. Demogoji yapmanın gereği yok. F tipi terör örgütü ile bölücü terör örgütüyle mücadele etmek milli davadır. Bizim milliyetçiliğimizi sorgulamaya kimsenin hakkı ve haddi yoktur. 2010'daki duruşumuz ne kadar milli ise 2017 deki duruşumuz o kadar millidir. O gün yaptığımız tüm uyarılar haklı çıkmıştır. Kandırıldık, aldatıldık bölümlerini geçiyorum, 2017 dede aynı milli ve vatansever duygularla uyarılarımızı yapıyoruz" dedi.
"BİZİM MESELEMİZDİR"
Barolar Birliği'nin anayasa referandumu için çalışmasını eleştirenlere yanıt veren Feyzioğlu, "Bu referandum, bu anayasa paketi bizim meselemizdir, çünkü avukatız, barolarız. Türkiye Barolar Birliğiyiz. Hiç kuşkusuz bir köftelik kıyma nasıl çekilir, yağı ne kadar olmalıdır dan önce HSYK'nın yapısı nasıl olmalıdır, anayasa mahkemesinin yapısı nasıl olmalıdır. Memleketi yönetenler nasıl denetlenmelidir ki nasıl adil bir yargılama yapılsın konuları bizi ilgilendirir. Tüm avukatlar acaba bizim gibimi düşünüyor diye sorulduğunda iki cevabımız var. Yüz bin avukata düşüncelerini sorduk 20 bin yorum geldi. Avukatların yüzde 98'i, bu değişikliğin kuvvetler ayrılığını yok ettiğini söylüyor. İkinci cevabımız ise Türk milletinin acaba yüzde 100'ü aynı düşüncede mi ki; Tüm vatandaşlarını eşit bir şekilde temsil etmekle yükümlü olan sayın Cumhurbaşkanı evet kampanyasını yürütüyor. Bu günkü anayasaya göre milletin tamamını temsil etme görevi Cumhurbaşkanınındır ama kendisi evet kampanyası yürütüyor. Kimse demogoji yapıp, konuyu çarptırmasın" dedi.
- Aydın