Tavrımız Musevilere Değil İsrail Politikalarına
Hükümet Sözcüsü, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Türkiye'nin Tavrının Sadece İsrail Hükümetinin Politikalarına Karşı Olduğunu Belirtti.
Hükümet Sözcüsü, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Türkiye'nin tavrının sadece İsrail Hükümetinin politikalarına karşı olduğunu belirterek, "Türkiye ne İsrail halkıyla ne Musevi kökenli insanlarla ne de Türkiye'de en az benim kadar, en az sizler kadar bu ülkenin aziz ve saygıdeğer Musevi kökenli vatandaşlarımızla bir alakası vardır" dedi.
Çiçek, Bakanlar Kurulu Toplantısı'nın ardından kurulun gündemine ilişkin açıklamalarda bulundu. Çiçek, sözlerine başlarken edebiyatçı Orhan Duru ve çığ felaketinde hayatını kaybedenlere rahmet ve yakınlarına başsağlığı diledi.
Toplantıda 3 kanun tasarısının ele alındığın belirten Çiçek, bunlardan bir tanesinin Bankacılık Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun tasarısı olduğunu söyledi. Çiçek, tasarıyla bürokratik süreçlerin kısaltılması ve maliyetin azaltılmasının hedeflendiğini belirterek, bankaların faaliyetlerine ilişkin bazı sınırlamaların BDDK'nın etkin gözetim ve denetim yapmasına engel olmayacak şekilde kaldırılacağını kaydetti. Bankalara daha serbest hareket etme imkanı geldiğini söyleyen Çiçek, "Gelişen şartlara göre yeni önlemlerin alınmasına ve finansal piyasaların gelişmesine imkan sağlanması olarak bu kanunun amacını ifade edilebilir" dedi.
-ÖMRÜNÜ TAMAMLAYAN ARAÇLARA DÜZENLEME-
İkinci kanun tasarısının Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı olduğunu belirten Hükümet Sözcüsü Çiçek, vergi sistemine yönelik yapılan düzenlemelerin bir kısmının içinden geçilmekte olan ekonomik sıkıntılar açısından da önem arz ettiğini söyledi. Çiçek, "kısa çalışma ödeneğinin" konusunu prensip itibariyle kararlaştırdıklarını belirterek, "Bunun amacı çalışan kişilerin iş akitlerinin feshedilmemesi. Yani mümkün olduğu kadar bu kriz sebebiyle çalışan insanların işsiz kalmamasını temin bakımından bu ödeneğin kullanılmasına imkan tanıyan bir kararı prensipte almış oluyoruz" dedi.
Büyük ölçekli yatırımların gerçekleştirilmesine imkan sağlayacak düzenlemelerin bu kanunda yer alacağını belirten Çiçek, "e-devlet ve e-ticaret uygulamalarının yaygınlaştırılması ve işlemlerin elektronik ortamda yapılmasını kolaylaştırmak üzere internet iletişiminden alınan özel iletişim vergi oranı indirilmektedir" dedi.
Çiçek, kanunla birlikte ekonomik ömrünü tamamlayarak veya çeşitli nedenlerle motorlu taşıt olma vasfını yitiren, hurda haline gelen, çalışma imkanı bulunmayan karayolları ve trafik düzenine zarar verir hale gelen eski model motorlu kara taşıtlarının tasfiyesine ilişkin düzenlemelerin de bu kanunla yeni bir yasal dayanağa kavuşacağını söyledi.
Çiçek, bazı kamu kurum ve kuruluşlarının bir kısım borç ve alacakların düzenlemesine ilişkin kanun tasarısının da kurulda görüşüldüğünü belirterek, Kanunun Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu, Türkiye Taş Kömürü Kurumu, Botaş, Elektrik Üretimi A.Ş, Türkiye Elektrik Üretim A.Ş, Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt A.Ş ve Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş'yi kapsadığını belirten Çiçek, "Bunların birbirlerinden alacakları var. Karşılıklı alacak, borç ilişkileri var. Bunun bir düzene kavuşturulmasında fayda var. Kendi iç bünyelerinin kuvvetlendirilmesi, hesaplarının daha rasyonel olabilmesi bakımından" dedi.
-"AB'NİN DE BELLİ BİR ÇABANIN İÇİNE GİRMESİ LAZIM"-
Çiçek, toplantıda AB ve dış politikaya ilişkin değerlendirmelerin de yapıldığını belirtti. AB sürecinde zaman zaman "yavaşlama ve duraksama var" tarzında eleştiriler yapıldığını belirten çiçek şöyle dedi:
"Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti olarak bizim kararlılığımız ve gayretlerimizde bir noksanlık yok, aksama söz konusu değil, ama buna rağmen bu sürecin daha hızlı gidebilmesi noktasında AB'nin de belli bir çabanın içine girmesi lazım. Çünkü bu 33 başlıktan 8'i Kıbrıs'tan dolayı, 5'i Fransa'dan dolayı bloke edilmiş vaziyette. 10 tanesiyle ilgili zaten açılış yapıldı, geriye çok az sayıda müzakere edilebilecek başlık kalıyor. Bunların 10'uyla ilgili tarama raporu sonuçları Türkiye'ye ulaşmadı. Bunlar dikkate alındığında eğer bir yavaşlama varsa konuyu tespit anlamında bunu ifade etmeye çalışıyorum, ama hem Türk kamuoyu hem AB açısından üzerimize düşen çabayı gösteriyoruz, göstermeye devam edeceğiz. Buna karşılık da başkaca desteklere de ihtiyacımız var. Geçmişte de bu süreçle ilgili olarak muhalefet partisi olarak CHP'nin çok önemli katkıları olmuştu. Bu dönemde de tüm partilerimizin bu katkıyı vereceğine inanıyoruz."
-"TAVRIMIZ İSRAİL'İN POLİTİKASINA"-
Dışişleri Bakanı Ali Babacan'ın Filistin-İsrail ihtilafıyla ilgili, 27 AB üyesi ülkenin yanı sıra Mısır, Norveç, Türkiye, Filistin ve Ürdün olmak üzere 32 ülkenin dışişleri bakanlarının yer alacağı toplantıya katılacağını ifade eden Çiçek, Türkiye'nin konuyla ilgili çabalarıyla ilgili olarak farklı değerlendirmeler yapıldığını söyledi. Çiçek özetle şöyle devam etti:
"Açıkça ifade etmek istiyoruz ki Türkiye'nin karşı olduğu husus, İsrail Hükümetinin politikalarıdır. Bunun altını çiziyorum. Bizim karşı olduğumuz husus uygulanan politikalarla ilgilidir. Böyle bir insanlık dramı karşısında, Türkiye bu politikalara karşıdır, ne İsrail halkıyla ne Musevi kökenli insanlarla ne de Türkiye'de en az benim kadar, en az sizler kadar bu ülkenin aziz ve saygıdeğer Musevi kökenli vatandaşlarımızla bir alakası vardır. Kimse konuyu şu veya bu istikamette çarpıtmamalıdır. Bunu hepimiz biliyoruz, şahsen bilirim ki aramızdaki hukuk sebebiyle bu ülkenin kalkınmasında, bu ülkenin belli başarıları elde etmesinde bu insanların da en az bizler kadar katkısı, çabası ve gayreti olmuştur. Mesela bir Jak Kamhi'yi buradan saygıyla anıyorum. Çünkü bir çok çabayı, gayreti belli ilişkilerin geliştirilmesi bakımından birlikte göstermişizdir. Son derece vatanseverce çabaların, gayretlerin içerisinde olmuştur. Bir İshak Alaton, bir rahmetli Üzeyir Garih uzun yıllar Musevi cemaatinin başkanlığını yapmış olan Bensiyon Pinto dahil olmak üzere, bunlar benim bildiklerim, bu listeyi uzatabiliriz. Bunların hepsi Türkiye'nin kalkınması açısından, Türkiye'nin yararına olan her işin önünde, içinde ve arkasında olmuşlardır. Dolayısıyla bu insanlar bu ülkenin aziz vatandaşlarıdır. Kimsenin konuyu başka türlü değerlendirmesi ne doğrudur ne de haklıdır. Onun için Türkiye'nin politikası, doğrudan doğruya uygulanan politikalara karşı olmaktır. Bunu biz söylüyor değiliz. Nitekim Musevi asıllı pek çok yazar, bu konuda düşüncesi olanlar da uygulanan politikaların yanlışlığını zaman zaman dile getirmişlerdir. Bu ülkede yaşayan vatandaşlarımızın hepsi aynı haklara, aynı imkanlara sahiptir ve güvenlikleri de Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin teminatı ve güvencesi altındadır." (ANKA)
(İG/TT/BÜN)