Haberler
Bahçeli'nin çağrısı sonrası DEM Parti Öcalan'la görüşmek için yazılı başvuru yaptı

Bahçeli'nin "İmralı ile yüz yüze temas olmalı" çağrısına DEM Parti'den jet yanıt

Ankara'da görüşme hareketliliği! Bahçeli ve Ahmet Türk'ten art arda açıklamalar

Bahçeli "Ağaların kapısı açık olur" dedi, Ahmet Türk'ten yanıt gecikmedi

Yenidoğan Çetesi davasında kan donduran sözler: Kötü bir bebekti

Sanık hemşireden kan donduran sözler: Kötü bir bebekti

Milyonların gözü bu toplantıda: Bakan asgari ücret için tarih verdi

Bakan Işıkhan asgari ücret için tarih verdi: İşte masadaki rakamlar

Tasav'dan "Cumhurbaşkanlığı Sistemi" Paneli - Mehmet Parsak (2)

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

AK Parti Genel Sekreteri Abdülhamit Gül, "Getirmiş olduğumuz teklif, tamamıyla rejimi değiştiren değil, bilakis 15 Temmuz'da koruduğumuz cumhuriyeti, demokrasiyi takip eden, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni daha da koruyan bir teklif içermektedir.

Ak Parti Genel Sekreteri Abdülhamit Gül, "Getirmiş olduğumuz teklif, tamamıyla rejimi değiştiren değil, bilakis 15 Temmuz'da koruduğumuz cumhuriyeti, demokrasiyi takip eden, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni daha da koruyan bir teklif içermektedir." dedi.

Türk Akademisi Siyasi Sosyal Stratejik Araştırmalar Vakfı (TASAV) tarafından bir otelde "Türk Anayasası'nın Hükümet Sistemi: Cumhurbaşkanlığı Sistemi" başlıklı panel düzenlendi.

Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Vahit Doğan'ın başkanlığını yaptığı panele, MHP Genel Başkan Yardımcısı Emin Haluk Ayhan, MHP Grup Başkanvekilleri Erkan Akçay ve Erhan Usta, AK Parti Genel Sekreteri Abdülhamit Gül katıldı.

AK Parti Genel Sekreteri Gül, panelde yaptığı konuşmada, 16 Nisan'da yapılacak halk oylamasıyla Türkiye'nin geleceğinin şekilleneceğini belirterek, "Türkiye'de 1876 ile başlayan anayasa geleneğine baktığımızda, 140 yıldır bir parlemento geleneği var ama esas itibariyle Türkiye'de uygulanan hükümet sistemlerinin çok farklı bir şekilde olduğunu görebiliriz. Özellikle '140 yıllık parlementer sistemi değiştirmeyiz' şeklindeki argümanların temelsiz olduğunu peşinen söylemek lazım." dedi.

Daha önceki anayasalara bakıldığında Türkiye'de parlamenter sistemin uygulanmadığının ortaya çıktığını dile getiren Gül, "Parlamento var, 1876'da da var ama bir yerde parlementonun olması demek hükümet sisteminin parlementer sistem olduğu anlamına gelmiyor. Türkiye'de esas itibariyle şu anda uygulanan sistem, 1982 Anayasasıyla ete kemiğe bürünmüştür. 'Türkiye'de vatandaşlar, 100 yıla aşkın bir gelenekten vazgeçiyor' şeklindeki bir algının doğru olmadığını söylemek lazım." değerlendirmesinde bulundu.

Gül, rejim tartışmalarına ilişkin de açıklamalarda bulunarak, şunları kaydetti:

"Türkiye, 16 Nisan'da rejimini değil hükümet sistemini belirleyecek ama Avrupa'da rejim değişikliğine sebep olabilir. Ülkelerin hükümet sistemleri, o ülkenin siyasi tecrübesine göre, ihtiyaçlarına göre şekillenir.

Türkiye'nin, 1921'de milli mücadele ederken, yanıbaşımızda Polatlı'da düşman kuvvetleri başkenti işgal etmek için gelirken bir meclis hükümetine ihtiyacı vardı. Ne demek bu? Kuvvetlerin birleşmesi yani yasama ve yürütme mecliste birleşmiştir. Doğrusu da oydu. Çünkü, o denem bir milli mücadele veriliyordu ve her iki kuvvetin de mecliste birleşmesi gerekiyordu."

Halk oylamasına sunulacak anayasa değişikliğinin yeni bir anayasa değil bir anayasa değişikliği olduğunu vurgulayan Gül, bunun hükümet sistemine ilişkin değişiklik içerdiğinden çok esaslı bir değişiklik olduğuna dikkati çekti. Gül, anayasa değişikliğinin çok defa gündeme geldiğini hatta muhalefet partileriyle bir araya gelerek 7 madde üzerinde uzlaşıldığını anımsatarak, halk oylamasına sunulacak metnin oluşmasında 15 Temmuz'un tarihi rol oynadığını ifade etti.

Gül, "15 Temmuz'un anlamı, Türkiye'nin bekasına, İstiklal Marşımıza, devletin ve milletin varlığına yönelik bir tehdittir. Milletimiz, canlarıyla bu görevi öderken ve siyasete de bir görev verdi ve 'Bir daha bu milleti FETÖ, bölücü terör örgütü gibi unsurlarla devleti zayıflatmayın' diye görev verdi. Milletimizin 15 Temmuz'da kanlarıyla, canlarıyla devletin bekasını koruduğu bu süreç, 16 Nisan'da milletimizin oylarıyla, bekasını şekillendirecektir." dedi.

"Kuvvetlerin bir kişide birleşmesi söz konusu değil"

Cumhurbaşkanını halkın seçtiği bir ülkede parlamenter yapıdan bahsedilemeyeceğinin altını çizen Gül, şöyle devam etti:

"Orada başka bir sistemden bahsedilmesi gerekir. 2007'de eksik kalan konular vardı. Çifte meşruiyet çıktı. İki başlılık, iki farklı yaklaşım Türkiye'nin bekasına tehdit oluşturabilir. 15 Temmuz'da birisi 'sokağa çıkın, demokrasiyi ve milli iradeyi koruyun' birisi 'Hayır, sokağa çıkmayın bu bir suçtur. Sokağa çıkanı tutuklarız.' Böyle bur durum nasıl olurdu?

Türkiye'de ne zaman hükümet konusunda siyasi istikrarsızlık, belirsizlik olmuşsa terör hortlamış. Bakınız, 7 Haziran sonrasında hükümetin kurulamamasının terörü nasıl azdırdığını, ekonomik, siyasi krizlerin oluşumunu çok iyi biliyoruz. Bu nedenlerle 2007'de ortaya konan bir tercih vardı ama yarım kalan bir referandum vardı, şimdi onu tamamlıyoruz. Getirmiş olduğumuz teklif, tamamıyla rejimi değiştiren değil bilakis 15 Temmuz'da koruduğumuz cumhuriyeti, demokrasiyi takip eden, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni daha da koruyan bir teklif içermektedir."

Sisteme yönelik eleştirileri değerlendiren Gül, bunun üniter bir yönetim modelini öngördüğünü vurgulayarak, tek meclisin söz konusu olduğunu ancak meclisin güçlenmesi anlamında çok önemli bazı düzenlemeler getirildiğini anlattı. Gül, "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde yürütmenin kanun teklif etme imkanı söz konusu değildir." diye konuştu.

AK Parti Genel Sekreteri Gül, tüm kuvvetlerin bir kişide birleşeceği iddialarının da gerçek dışı olduğunun altını çizerek, "Asla kuvvetlerin bir kişide birleşmesi söz konusu değil." açıklamasında bulundu.

-"Meseleyi Anayasa Mahkemesi'ne taşıyabilecek tek parti CHP'dir"

MHP Afyonkarahisar Milletvekili Mehmet Parsak da Türkiye'nin yakın tarihine ilişkin açıklamalarda bulunarak, 2014 yılında yapılan ilk Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle birlikte gündeme gelen tartışmaları anlattı.

Türkiye'nin hem sınır için hem sınır dışında çeşitli tehditlerle karşı karşıya kaldığını dile getiren Parsak, güçlü bir devlet için istikrarın esas olduğunu söyledi. 15 Temmuz 2016'da gerçekleşen darbe girişimiyle tarihin en büyük ihanetlerinden birisiyle karşılaşıldığını ifade eden Parsak, "15 Temmuz, tarihimizde önemli bir kırılmayı da beraberinde getirmiştir. 16 Temmuz'dan itibaren hiçbir şey 15 Temmuz öncesinde olduğu gibi değerlendirilmemiş, siyasiler tarafından meseleye çok daha devlet odaklı olarak bakılmaya çalışılmıştır." diye konuştu.

Parsak, Türkiye'nin hem yurt içi hem yurt dışında terör örgütleriyle mücadele ettiği bir dönemde anayasal çerçevede hükümet sistemi tartışmalarının sona erdirilmesi gerektiğinin belirtildiğini ifade ederek, CHP'nin bu sürece dahil olmadığını söyledi.

Ana muhalefet partisi CHP tarafından, yapılması öngörülen değişikliklerin anayasaya aykırı olduğu yönünde açıklamalarda bulunulduğunu anımsatan Parsak, "O sürecin sonunda Sayın Cumhurbaşkanı onayladığında, artık o anayasa aykırılık iddiasının Anayasa Mahkemesi'ne taşınması gerektiği zaman geldiğinde Cumhuriyet Halk Partisi, meseleyi 'Anayasa Mahkemesine taşımayacağını' söyledi. Eğer, anayasaya aykırılık varsa, sahibi Adalet ve Kalkınma Partisi olduğu için teklifin meseleyi Anayasa Mahkemesi'ne taşıyabilecek olan tek parti Cumhuriyet Halk Partisi'dir. Eğer, anayasaya aykırılık iddiası ciddiyse, bunu Anayasa Mahkemesi'ne taşımak Cumhuriyet Halk Partisi bakımından sadece hak ve yetki değil bunu aşan mahiyette sorumluluktur. Dolayısıyla, bu sorumluluk yerine gelmiyor demektir." açıklamalarında bulundu.

Rejim değişikliğinin olacağına yönelik iddiaları da değerlendiren Parsak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin rejiminin 1923'ten beri Cumhuriyet olduğunu ve mevcut anayasasının birinci maddesinde de bunun yazdığını vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Anayasa değişiklik teklifindeki 18 madde içerisinde birinci maddenin değiştirilmesine yönelik bir teklif yoktur. Rejim değişikliği iddiası da haksız, mesnetsiz, yalandan başka hiçbir şey değildir.

Sıklıkla müracaat edilen yalanlardan bir tanesi Meclisin fonksiyonu azalttığı yönündeki yalanlardır. Yeni hükümet sistemimiz, iki başlılığın ortadan kalktığı dolayısıyla Başbakanlık müessesinin olmadığı, mevcut anayasamızdaki başbakan ve cumhurbaşkanı için öngörülen yetkilerin Cumhurbaşkanının altında toplandığı, ama bunun karşısında da mevcut anayasamızda hiç olmadığı halde ilk defa cumhurbaşkanın da sorumluluğun olduğu tek başlı cumhurbaşkanından ibaret bir yürütme yapısı öngörülmektedir."

"Mustafa Kemal Atatürk'e verilmeyen TBMM'yi feshetme yetkisinin Cumhurbaşkanlığına verileceği" iddialarına ilişkin de Parsak, "Bir defa feshetme yetkisi veremiyoruz, seçilme ve yenileme yetkisi veriyoruz. Zaten mevcut anayasamızın 116. maddesinde cumhurbaşkanının TBMM seçimlerini yenileme yetkisi zaten var. Ama bunun karşısında mevcut anayasamızda Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin cumhurbaşkanının seçimi yenileme yetkisine dair herhangi bir düzenleme yok. Biz teklifle birlikte hem cumhurbaşkanına hem de Türkiye Büyük Millet Meclisine seçimleri yenileme imkanı verdik. İki kuvvet arasında bir kriz çıkma ihtimaline binaen seçimleri yenileme imkanı sunuyoruz." diye konuştu.

-"15 Temmuz, devletin yeniden inşa edilmesi gerektiğini ortaya koydu"

TASAV Başkanı İsmail Faruk Aksu ise anayasada yapılacak değişikliklerin ne olduğunun ve yeni sistemin esaslarının nasıl şekillendirildiğinin doğru olarak anlatılmasının önemine değinerek, "Seçmenlerin asılsız söylentilerle değil doğru bilgiler ve gerçekler üzerinden haraketle oy kullanmasının sağlanması, seçimin sağlığı açısından büyük önem taşımaktadır. " dedi.

Türkiye'nin son günlerde önemli risklerle karşı karşıya olduğuna işaret eden Aksu, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Türkiye'yi içeriden ve dışarıdan abluka altına alma, ekonomik ve siyasi bir darboğaza sürükleme girişimlerinin ardı arkası kesilmemektedir.

Yurt dışında FETÖ ve PKK'nın öncülük ettiği Türkiye karşıtı lobi faaliyetleri dikkat çekmektedir. Almanya, Hollanda, Avusturya ve Danimarka'nın Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bakan ve milletvekillerine yönelik hasmane tavırlarını, sözde savundukları demokratik değerlerle de çatışan, insanlık, ahlak ve hukuk dışı girişimler olarak değerlendiriyoruz. TASAV olarak Hollanda ve anılan ülkelerin bu tutumunu şiddetle kınıyor ve karşılıksız kalmaması gerektiğini düşünüyoruz."

Aksu, 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin de açıklamalarda bulunarak, "Bu hain girişim, hükümet sisteminin bir üst fazda ihya edilmesini, hukukun üstünlüğüne dayanan demokratik ve kudretli bir devletin yeniden inşa edilmesi gerektiğini bir kez daha ortaya koymuştur. 15 Temmuz, hiçbir siyasi mülahazanın devlet ve millet bekasının önünde olmadığını net bir şekilde ortaya koymuş, bu yönüyle aynı zamanda yeni bir başlangıç olmuştur."

Konuşmaların ardından, katılımcılar tarafından izleyicilerin soruları yanıtlandı ve konuşmacılar AK Parti Genel Sekreteri Gül ile MHP Afyonkarahisar Milletvekili Parsak'a katılım belgesi verildi.

Tasav'dan
Kaynak: AA / Güncel
title