Haberler
İsrail ile Lübnan arasındaki ateşkes için saat veren Biden'dan dikkat çeken Türkiye açıklaması

İsrail-Lübnan ateşkesi için saat veren Biden'dan dikkat çeken Türkiye açıklaması

Lübnan Başbakanı'ndan ateşkes sonrası kritik çağrı: Derhal uygulayın

Lübnan Başbakanı'ndan ateşkes sonrası kritik çağrı: Derhal uygulayın

Netanyahu ateşkesin ardında yatan sebebi açıkladı: İran tehdidine odaklanmak

Netanyahu ateşkesin ardında yatan sebebi açıkladı

BAE'de öldürülen İsrailli hahamın katilleri Türkiye'de yakalandı

BAE'de öldürülen İsrailli hahamın katilleri Türkiye'de yakalandı

Tarihi El Aman Hanı'nda 1'inci Uluslararası Bitlis Sempozyumu Başladı

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Bitlis Düşünce ve Akademik Çalışma Grubu tarafından organize edilen 1’inci Uluslararası Bitlis Sempozyumu, Bitlis-Tatvan karayolu üzerinde bulunan tarihi El Aman Hanı’nda başladı.

Bitlis Düşünce ve Akademik Çalışma Grubu tarafından organize edilen 1'inci Uluslararası Bitlis Sempozyumu, Bitlis- Tatvan karayolu üzerinde bulunan tarihi El Aman Hanı'nda başladı.

3 gün boyunca devam edecek olan sempozyum Türkiye ve değişik ülkelerden 50 Kürt bilimci ve yazarı bir araya getirecek. Geçmişten günümüze Bitlis'in tarihini, kültürünü, ekonomisini, sosyal yaşamını ve tarihi şahsiyetlerini konu alan sempozyum, saat 10.00'da başladı.

Organizatörlüğünü Sofya Üniversitesi Öğretim Görevlisi Yaşar Abdulselamoğlu'nun yaptığı sempozyumun açılışında konuşan Abdülselamoğlu, Bitlisli akademisyenlerin ve üniversite öğrencilerinin ihtiyaç duyduğu ve olmasını istedikleri bir platform oluşturduklarını söyledi. Bitlis'in, Osmanlı İmparatorluğu ile Kürt beylikleri arasında sağlanan ittifakta büyük rol oynadığını ifade eden Abdulselamoğlu, günümüzde başlatılan çözüm sürecinde Bitlis'in tekrar bu barışa katkıda bulunmak için rol oynaması gerektiğini kaydetti.

Abdulselamoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:

"Bu yıl belki bir tesadüftür. Kürt beylikleriyle Osmanlı İmparatorluğu arasında sağlanan ittifakın 500'üncü yıl dönümüdür. Bilinir ki Kürt beylikleriyle Osmanlı İmparatorluğu arasında sağlanan ittifakta Bitlis çok önemli bir rol oynamıştır. Bitlisli bir şahsiyet olan İdris-i Bitlisi bunun mimarıdır. Bu ittifak özellikle Kürt beyliklerinin statüsünün meşru olarak devam ettiği dönemlerde Kürtler için Kürdistan için önemli bir rol oynamıştır ama bu ittifak tek taraflı olarak Osmanlı tarafından tasfiye edilmiştir. O zamandan bugüne 200 yıllık bir süre içerisinde bir Kürt sorunu ve Kürdistan sorunu oluşmuştur. Biz bu sempozyumun tekrar Osmanlı İmparatorluğu ile Kürt beylikleri arasında sağlanan statünün güncelleştirilmesi ve bu tarihsel gerçeğin yeniden konuşulmasını sağlayacağız. Bu statünün ne olduğunun bilimsel ve akademik olarak aydınlatılmasıyla bugünkü barış görüşmelerinin Kürt ve Kürdistan sorunun çözülmesinde katkı sunacağına inanıyoruz. İlk iki günkü oturumda bu konular ele alınacaktır."

Farklı yerlerde eğitim gören Bitlisli öğrenci ve akademisyenleri sosyal medya üzerinde buluşturduklarını ve oradan da böyle bir sempozyum düzenlemeye karar verdiklerini ifade eden Abdulselamoğlu, "Bitlis'in en büyük sorunu, bugünle geçmişi arasında olan kopukluktur. Hafızasını, geçmişini yitirmiş bir ahire sahibiz. Böyle bir şehir 200 yıllık Bitlis Beyliğinin yıkılmasından sonraki tarihten bu yana Bitlis'in taşralaşma durumu vardır. Bitlis 200 yıl öncesinde bölgenin önemli kültür ve tarihsel bir başkentidir. 200 yıllık süreç içerisinde Bitlis bu konumunu kaybetmiştir. Bu sempozyumu Bitlis'in kendi tarihiyle yüzleşmesi olarak değerlendirebiliriz. Tarih ağırlıklı bir sempozyum olacak. Biz artık bu sempozyumu geleneksel hale getirmeyi ve her yıl düzenlemeyi düşünüyoruz. Sempozyuma katıldığınız için hepinize teşekkür ediyorum" şeklinde konuştu.

Daha sonra konuşan Bitlis Valisi Orhan Öztürk ise, sempozyumun Bitlis ve ülkemize hayırlı olmasını diledi. Öztürk, Kürtçeyi basit kelimelerin dışında anlamadığını belirterek, "Bu sempozyum, 11 Mart 2014 tarihinde yapılmış olsaydı burada devletin herhangi bir savcısı olsaydı kendi halkımızın konuştuğu bizim yabancı kabul ettiğimiz dil hakkında soruşturma başlatması gerekirdi. 12 Mart tarihli Resmi Gazetede bununla ilgili bir kanun yayınlandı. Bu kanuna göre Türkçe dışında başka diller serbest bırakıldı. Bunun ne anlama geldiğini henüz anlamış değiliz. Yağmurlu havalarda şimşek çakar sesi çok sonra gelir. Bir anayasa değişikliği kadar önemli olduğunu zaman içinde göreceğiz. Ocak ayındaki Yüksek Seçim Kurulu seçim yasakları arasında Türkçeden başka dilde seçim çalışması yapılmasını yasaklamıştı. 1935 yılında yayınlanmış, o zamanki hükümet tarafından mahkemelerde dahi Türkçeden başka dillerin konuşulması yasaklanmıştı. Türkçe bilmeyen vatandaş için tercüman olarak 'memur olmayan' ifadesi yer almıştır. Şimdi kendi vatandaşımızın ana dilini resmi kurumlarda yasaklamak gibi bir yanlışlığı yıllar boyu uyguladık. Eğer bu yanlış değilse neden şimdi serbest bıraktık? Yanlış her zaman yanlıştır. Doğru her yerde doğrudur. Biz 50 yıl önce yaptığımız yanlışı düzeltiyorsak bu yanlışı ortaya koyanların yanlışını göstermek denmektir. 12 Mart'ta çıkan yasada şapka ihtisası ile ilgili bir kanun var. Bununla ilgili ceza verilmemesi yer alıyor. Buna göre kadınlarımıza da şapka takmaması durumunda ceza verilmesi gerekiyor. Birçok insanı bu konuda astık. Bu kanunu çıkardıktan sonra bu insanları astık. Bu süreç doğrularla yanlışların karıştığı bir süreç. Acılı ve sancılı bir şekilde süreç devam ediyor. Alacağımız çok yol var. Eleştiri, tenkit olmalıdır. biz yıllardır birçok konu tenkit yetmedik. Toplumumuza baskı diktatörlük gibi yansıdı. Biz yıllar önce çok dilli ve dinli şekilde yaşıyorduk. Bunlar zaman içinde problem haline geldi. Bunlar batıda problem değil. Bizde problem haline geldi. İstediğiniz kadar haklı olun. İstediğiniz kadar haksız olun bu bir süreç ülkemizde dünya ölçeğinde olması için bu süreçleri yaşayarak daha evrensel yaşaran insanı birinci plana alarak devlet yapısı ile bazen kavga ederek, bazen uzlaşarak çözmeliyiz. Bu açıdan burada düzenlenen sempozyumda çok karşı çıkacağımız fikirler de ortaya çıkacaktır. Bu Bitlis açısından bir kazançtır. Bu sempozyumun ilimize ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum" şeklinde konuştu.

Sempozyumda konuşmaların ardından Dr. İsmail Beşikçi, 'Bitlis Anıları ve 60'lı Yıllarda Bitlis'te Yaşam ve Bitlis'teki Çalışmalar' konulu konferansını verdi. Beşikçi konferansına Bitlis uluslararası sempozyumunun düzenlenmesinden dolayı emeği geçenlere teşekkür etti. Beşikçi, Kürtlerin Türklüğü konusunun Ankara ve Batı'da çok ciddi şekilde tartışıldığı 1960'lı yıllardaki anılarını anlattı bunun yanında ayını yıllarda Doğu'da kıtlık sorununun da tartışıldığını dile getirerek, "Kürtçülüğün konusu belli değil ancak çok korkunç geliyordu. Bu konuya hiç değinmemek gerek deniyordu. Bu konular ciddi şekilde tartışılıyordu. 1960'lı yıllarda basında kurumlarda Türkçe konuşuluyordu. Kürtçe diye bir dil kabul edilmiyordu. Köylerde kaymakamla köylüler arasında tercüman vardı. İşte bu bir sorundu. Ankara'da Kürtlerin Türklüğü konuşuluyor ancak Elazığ'ın bir köyünde kaymakamla köylü arasında bir tercüman var. Bu konular yıllarca sürdü" ifadelerini kullandı.

Dr. Beşikçi'nin konferansı yaklaşık 1 saat sürdü. Sempozyum öğlenden sonra moderatörlüğünü Prof. Dr. Kadri Yıldırım'ın yaptığı birinci oturumla devam ediyor. Sempozyumda Toros Üniversitesi'nden Prof. Dr. Ahmet Özer, 'Beş Büyük Tarihi Kavşakta Kürtler ve Türkler. Kültürler arası Diyalog ve Birlikte Yaşama, 'Farklı ama Eşit' konusunu işleyecek. Sempozyum değişik konularla 3 gün boyunca sürecek. - BİTLİS

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Güncel
title