Tarihi aydınlatan fanuslar, teknolojiye yenik düştü
HATAY'da dünyanın ilk aydınlatılan caddelerinden birisi Kurtuluş Caddesi'nin aydınlatma aracı fanusların son ustalarından Mustafa Gürler (74), yarım asırdan beri mesleğini yaşatmaya çalışıyor.
HATAY'da dünyanın ilk aydınlatılan caddelerinden birisi Kurtuluş Caddesi'nin aydınlatma aracı fanusların son ustalarından Mustafa Gürler (74), yarım asırdan beri mesleğini yaşatmaya çalışıyor. Ancak Gürler, fanusların artık kullanılmaması nedeniyle hayatını tenekecilik yaparak kazanmak için çalışıyor.
Bir zamanlar her evde bulunan kentlerin, sokakların, caddelerin ışıklandırılmasını sağlayan fanuslar, gelişen teknolojiye yenik düştü. Fanusların yerini elektrikli aydınlatma araçları aldı.
Antakya'da Tarihi Uzun Çarşı'da 8 metrekarelik atölyesinde mesleğini yaşatmaya çalışan son fanusçu Mustafa Gürler, kuşaktan kuşağa aktarılan mesleğin son temsilcisi. Dedelerinden babasına ve son kuşak olarak da kendisine fanus tamirinin miras kaldığını belirten Gürler, "Dünyada fanusu ilk defa aydınlatma aracı olarak kullanan yerlerden birisi de Kurtuluş Caddesi olarak biliyoruz. Eskiden henüz elektriğin bulunmadığı dönemlerde geceleri direklere asılan fanuslar sayesinde evler, sokaklar, meydanlar, caddeler aydınlatılırdı. O zaman fanusçuluğun çok gözde meslek olduğunu anlatırdı büyüklerimiz. Fanuslar, elektrik icat edilmeden önce Kurtuluş Caddesi'nde aydınlatmak için kullanılırdı. İçine mum konularak yakılıyordu. Gaz icat edildikten sonra bu sefer de gaz konup yakılmaya başlandı. Çok daha eski devirlerde caddeler köşe başlarına konulan meşaleler ile aydınlanıyordu. Rüzgar, yağmur ya da karlı kötü hava koşullarında meşale sönüyordu. Bu fanusu da ilk defa camlı benim büyük dedem icat etmiş. Böyle olunca rüzgarlı havalarda da aydınlatma devam etmiş. Eskiden evlerde de elektrik yokken fanuslar kullanılırdı" diye konuştu.'HER GELİNİN ÇEYİZİNDE MUTLAKA FANUS OLURDU'Fanusçuluk mesleğini öğrendiği yıllarda kullanımının devam ettiğini hatırlatan Mustafa Gürler, "Köylerin tamamında o dönem elektrik yoktu. Her sokağın aydınlatması da yoktu. Gelin olan kızın, evinde ve çeyizinde mutlaka bir fanus olurdu. Sokağa gece çıkan herkes eline fanusu alırdı. Evlerin de her odasını aydınlatması için fanus olurdu. Hatta herkes fanusun üstüne değişik renklerde kurdele koyardı. Sarı, kırmızı, yeşil renklerde. Böylelikle fanuslar karışmazdı" dedi. Hatay'ın turizm bölgesi olması nedeniyle yakın zamana kadar geleneğin yaşatıldığını vurgulayan Gürler, pek çok bakana ve yöneticiye fanus yaptığını ifade etti. Bugün ise fanusa ve tamirine hiç ihtiyaç kalmadığını ifade etti. . GEÇİMİNİ, TENEKECİLİK YAPARAK SAĞLIYORYarım asırdan fazla yaptığı ve dede mirası mesleğinden artık kazanç sağlayamadığını söyleyen Gürler, "Tenekeciliğe ağırlık vermeye başladım. Mesleği benden sonra yapacak maalesef kimse kalmadı. Yetişen çırak da yapacak usta da yok. Meslek, bitti. Artık fanusa ilgi de yok. Süs malzemesi olarak kullanılıyor. İsteyen olursa, sipariş üzerine yapıyorum ya da bazen fanusları tamir için getiriyorlar. Benden başka fanus tamircisi olmadığı için onları da yapıyorum. Ancak artık geçimimi tenekecilikle ve tenekeden araç gereç yaparak sağlıyorum" diyor.