Tarihe Yön Veren İki Kahraman Topçu
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mithat Atabay, Çanakkale'de yapılan savaşlarda, 1659'da Topçu Kara Mehmet'in Venedik donanmasının, 1915'te de Seyit Onbaşı'nın İngiliz-Fransız ortak donanmasının boğazı geçmesine mani olmada gösterdikleri üstün başarıyla tarihin gidişatını değiştirdiğini söyledi.
BURAK AKAY - Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mithat Atabay, Çanakkale'de yapılan savaşlarda, 1659'da Topçu Kara Mehmet'in Venedik donanmasının, 1915'te de Seyit Onbaşı'nın İngiliz-Fransız ortak donanmasının boğazı geçmesine mani olmada gösterdikleri üstün başarıyla tarihin gidişatını değiştirdiğini söyledi.
Atabay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Çanakkale Boğazı'nın tarihte pek çok savaşa sahne olduğunu, bu savaşlarda da pek çok kahramanlıklar yaşandığını ifade etti.
Çanakkale Boğazı'ndaki son büyük savaşın 1915 yılında gerçekleştiğini ve tarihin akışını etkilediğini ifade eden Atabay, "Çanakkale önlerinde yapılan savaşlarda, Osmanlı döneminde 1659'da Topçu Kara Mehmet'in ve 18 Mart 1915'te Mehmetoğlu Seyit Onbaşı'nın attığı top mermileri savaşların gidişatını etkiledi. Topçu Kara Mehmet Venedik donanmasının, Seyit Onbaşı İngiliz-Fransız ortak donanmasının boğazı geçmesine mani olmuştu" dedi.
Atabay, Osmanlı Devleti'nin, Sultan 4. Mehmet zamanında Girit'i ele geçirerek Akdeniz'e tamamen egemen olmaya çalışırken, Venedik donanmasının Çanakkale Boğazı'nı abluka altına aldığını belirterek, yaşananları şöyle anlattı:
"Sadrazam, Köprülü Mehmet Paşa'ydı. Köprülü Mehmet Paşa, bizzat kendisi Çanakkale'ye gelmiş ve burayı karargah olarak kullanmaya başlamış. O dönemde Venediklilerin karaya çıkardığı birlikler mağlup oluyor. Büyük ve Küçük Kepez bölgesinde şiddetli deniz savaşları yaşanıyor. Venedikliler takviye alıyor. Büyük Kepez'de Osmanlı askerlerinin bazıları firar etmeye başlıyor. Burada Alaiye Sancak Beyi Küçük Mehmet yanına aldığı 50-60 askerle düşmanın zapt ettiği mavnaları kurtararak büyük bir başarı elde ediyor. Yeniçerilerin firarı Köprülü Mehmet Paşa'yı çok kızdırıyor. Köprülü Mehmet Paşa, askerin şevkini artırmak için bir kayıkla Gelibolu Yarımadası'na geçiyor. Venedikliler, zafer şenlikleri yapmaya başlıyor. Köprülü Mehmet Paşa, Kumburnu'na çekilen Osmanlı donanmasını korumak için hemen bataryalar inşa ediyor ve bu bataryalar savaşın gidişatını değiştiriyor."
Venediklilerin Osmanlı donanması üzerine tekrar hücum ettiklerinde ise bataryaların ateşinin öldürücü olduğunu aktaran Atabay, "Köprülü, bizzat kendisi bataryaları idare ediyordu. Bu sırada Kara Mehmet'in attığı top güllesi, Venediklilerin erken zafer sevincini Çanakkale Boğazı'nın derin sularına gömüyor. Kara Mehmet, Venedik donanmasının amiral gemisine nişan almış ve topu hedefine ustaca isabet ettirmişti. Kara Mehmet'in attığı top mermisi, Çanakkale Boğazı'nın mavi sularında kan ve ateşten oluşan bir parlaklık meydana getiriyor. Düşmanın amiral gemisi paramparça oluyor" dedi.
Venedik donanmasının komutanı Amiral Muçenigo'nun da boğazın engin derinliklerine gömüldüğünü anlatan Atabay, "Köprülü Mehmet Paşa, Küçük Mehmet ve Kara Mehmet'i yanına çağırarak, 'Gelin şahbazlarım. Padişahın ekmeği size helal olsun, sizin gibi gayretli yiğitleri Allah mutlu eylesin' diyerek tebrik etmiş ve hediyeler vermişti" diye konuştu.
-"Seyit Onbaşı"-
Yrd. Doç. Dr. Mithat Atabay, 18 Mart 1915'te ise Çanakkale Boğazı'nı geçeceklerine kesin gözüyle bakan İngiliz ve Fransız savaş gemilerinden oluşan, dönemin en büyük donanmasının bütün gücüyle boğazı zorladığını ve bu defa da tarih sahnesine bir başka kahraman topçu Seyit Onbaşı'nın çıktığını söyledi.
Savaşın en çetin anında Rumeli Mecidiye Tabyası'na isabet eden bir top mermisinin askerlerin şehit olmasına ve topların mekanizmasının bozulmasına neden olduğunu ifade eden Atabay, şu değerlendirmede bulundu:
"Saat 17.30 sularında itilaf donanması, Rumeli Mecidiyesi'ne şiddetli bir ateşe başlıyor. Yakınlarına mermi düşen erler takım subayı Fehmi Efendi'nin emriyle sığınağa koşuyor ama bazıları şehit oluyor. Havran'ın Çamlık köyünden Mehmetoğlu Seyit Onbaşı, kurtuluyor. Patlamanın etkisiyle önce bir süreliğine kendinden geçiyor. Kendine geldikten sonra takım arkadaşı Ali'yi görüyor. Başka kimseler yok. Seyit Onbaşı, denize bakıyor, düşman gemileri karaya iyice yaklaşmışlardı. Tabya içindeki üçüncü topun dışındaki topların hepsi toprağa gömülmüşlerdi. Seyit Onbaşı, önce gemilere, sonra topa bakıyor. Kendi deyimiyle mermi ona, 'Beni namluya sür' diyor. Arkadaşına 'Gel, Ali, yardım et de şu gülleyi sırtıma alayım' diyor."
Koca Seyit'in mermiyi sırtına aldığını ve sendeleyerek topa doğru yürüdüğünü aktaran Atabay, "Çok zorlanarak mermiyi namluya sürüp kamasını kapattı. En öndeki geminin kıç tarafında ve su kesiminde patladı. Ocean'dı bu gemi. Dümen tertibatı bozulduğu için derhal az bir dümen açısıyla büyük bir eğri çizerek yol almaya başladı. Etrafındaki gemiler uzaklaştılar. Etraf sakinleştiği için sığınaktan çıkan Batarya Komutanı Hilmi Bey ve yanındaki iki Alman subayla oraya gelmişti. 'Sen miydin Seyit, Vurdun gemiyi' dedi" diye konuştu.
Mithat Atabay, Seyit Onbaşı'nın savaşın kaderini değiştiren kahramanlardan biri olduğunu ve olayın Harp Mecmuası'nda yayımlandığını belirterek, Seyit Onbaşı'nın bu isabeti sonrasında İtilaf devletleri donanmasının uğradığı kayıplar nedeniyle Bozcaada'ya doğru geri çekilmek zorunda kaldığını ifade etti.