Tarih Profesörüne Tepki
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Eyicil’in Kahramanmaraş’ta 1925 yılında idam edilenlerin şapka kanununa muhalefetten değil, hırsızlık ve benzeri suçlardan öldürüldüğüyle ilgili açıklamasına asılanların ailelerinden tepki geldi.
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Eyicil'in Kahramanmaraş'ta 1925 yılında idam edilenlerin şapka kanununa muhalefetten değil, hırsızlık ve benzeri suçlardan öldürüldüğüyle ilgili açıklamasına asılanların ailelerinden tepki geldi.
Prof. Dr. Ahmet Eycil'in TBMM'de bulunan İstiklal Mahkemesi zabıtlarını okuyarak hazırladığı araştırmasında 1925'de Kahramanmaraş'ta idam edilenlerin şapka takmadıkları için değil, hırsızlık ve benzeri suçlarından dolayı asıldığını iddia etmişti. Açıklamanın ardından bir araya gelen idam edilenlerin yakınları, basın toplantısı düzenleyerek Prof. Dr. Ahmet Eycil'e tepki gösterip özür dilemesini istediler.
Aileler adına açıklama yapan Maşallah Ali Efendi'nin torunu iş adamı Adnan Gemci, "Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesinde görevli bulunan Prof.Dr. Ahmet Eyicil'in Ailemiz ve geçmişimiz hakkında isnatta bulunduğu mesnetsiz iftira ve suçlamalar üzerine bir açıklama yapılması gereği ortaya çıkmıştır. Kahramanmaraş'ın milli mücadelesinde görev yapmış dini inanç ve değerleri uğruna göz kırpmadan kendisini feda etmekten çekinmemiş olan dedemiz Maşallah Ali Efendi ve şehit arkadaşları aleyhine yapmış olduğu aşağılayıcı ve ispatı olmayan suçlamalar ailemiz ve Kahramanmaraş halkında infiale yol açmıştır" dedi.
İstiklal Mahkemelerin yargılamalarını en iyi anlatan ve yargılanan Gazeteci Yazar Hüseyin Cahit sözleri olduğuna dikkat çeken Gemci, "Herhalde böyle bir mahkemede ben hakim olmaktansa, mahkum durumunda bulunmayı tercih ederdim" sözleri ile anlatılan bir mahkemenin kararlarına bakılarak yapılan bir açıklama birçoğu idam edilmiş ve nesilleri kaybolmuş insanlara haksızlıktır. Halkımız da bilmektedir ki İstiklal Mahkemeleri'nin en büyük özelliği avukat ve temyiz hakkının bulunmamasıdır. Mahkemelerde yargılananların birçoğu aynı gün içinde tutuklanıp, yargılanır, cezaları verilir ve idam edilmişlerdir. Bu sayede binlerce mazlum insan dinlenmeden konuşturulmadan ve savunma yapılmadan idam edilmiştir. Mahkeme tutanakları hala açıklanmamıştır. Geride bıraktıkları aileleri, çocukları ve hikayeleri hiç konuşulmamıştır. İslam ve toplum değerlerine aykırı kanunlara muhaliflik yapanları ve din sevdalısı insanların şaibeli bir şekilde yargılanıp sindirildiği sonra da idam edildiği bu mahkemeler tartışmalı ve sonucu başından belli olan mahkemelerdir. Bu kararlara bakılarak dini inanç ve değerleri uğruna kendi canı ve ailesini feda etmekten çekinmemiş masum insanlara asılsız ve mesnetsiz olarak hırsızlık yaftası yapıştırmak kimsenin haddine değildir" diye konuştu.
Özellikle 25 Kasım 1925'de Şapka Kanununun kabulüyle yüzlerce insan idam edildiğini kaydeden Gemci, "Binlerce insana hapis ve sürgün cezası verilmiştir. Birçok mağduriyetler yaşanmıştır. Asılsız ithamlarda bulunulmuştur. Bu mahkemelerde yargılanmış ve idam edilmiş olan Meşhur İskilipli Atıf Hoca'yı hemen herkes bilmektedir. Şapka devriminin ruhu işte İskipli Atıf Hocadır. Şapka giymediği için mesnetsiz ve asılsız olarak vatan hainliğinden tutunda Türkiye Cumhuriyeti düzenine kas etmek ve halkı galeyana getirerek isyana teşvik suçlamalarıyla haksız yere idam edilen birçok insan ve aileleri bulunmaktadır. Bu masum insanların sayısı 500'leri aşmaktadır. Bugün Anadolu'nun değişik yerlerinde olduğu gibi Kahramanmaraş'ta da İskipli Atıf Hocalar vardır. Şeyh Said İsyanından tutunda Yozgatlı Hacı Ahmet Efendi' de masum insanlardan sadece bir kaçıdır. Rize'de bu mazlumların izleri bulunmaktadır. İşte bizim dedelerimiz ve arkadaşları başka Atıf Hocalardır. Biz dedelerimizin torunları olarak dedemizin mezar yerini hala bilmemekteyiz" şeklinde konuştu.
Gemci, açıklamasını şöyle sürdürdü:
"Şimdi bir zat çıkmış, üstüne vazife olmadığı halde, kendi reklamını yapmak ve egosunu tatmin etmek için gazeteler üzerinden yıllar geçmiş bir olay hakkında demeç veriyor. Neymiş efendim daha önce sabıkası bulunan ve hırsızlıktan aranan insanlar şapka bulamadığı ve giymediği için idam edilmiştir diye açıklama yapıyor. Üstüne bir de açık olan kapıdan kaçmadıkları için üç kişinin idam edildiğini kolay bir dille anlatıyor. Bunlar ne kadar haysiyetli hırsızlarmış ki açık olan kapıdan kaçmıyorlar. Ayrıca bu saydıklarının hepsi Kahramanmaraş'ın belli başlı esnaf insanları bu zat gibi ihtiyaçları yokmuş ki paraya, pula şöhrete. Sadece inandığı din ve değerler uğruna şehit olmayı kendisine bir paye olarak görmüşlerdir. Bütün bu hususlar dahilinde İstiklal Mahkemesi'nin 95 yıldır tartışma konusu olan ve incelemeye bile açılmayan gizli olan zabıt ve tutanaklarına nasıl ulaştığını ve bu suçlamaları hangi delil ve ispatlara dayandırdığını ivedi olarak açıklamalıdır. Aksi halde kişilik haklarına saygısızlık yapmış ve yıllar önce idam edilmiş olan insanların ve ailelerinin onuru ile oynamış bulunmaktadır. Bu nedenden ötürü kamuoyundan basın önünde özür dilenmelidir. Son sözümüz ve işittiklerimiz büyük üstat Necip Fazıl Kısakürek'in son devrin din mazlumları ile ilgili söylediklerinde ne kadar haklı olduğunu göstermektedir. "Bunların hikayesini anlatmak ve dinlemek bile bana giran geliyor, azap veriyor. Zulüm gölünün neresinden bir bardak veya bir yüksük su alınsa tahlilleri birbirinin aynısı çıkar" Sayın Durmuş bey, üniversitenizde görevli olan Prof. Dr. Ahmet Eyicil şapka idamları hakkında hiçbir belge ve bulguya dayanmadan sırf şapka takmayı ret ederek dini inanç ve değerleri uğruna şehit olmayı kendisine bir paye olarak gören ecdadımızın şeref ve onuruna yönelik yerel basın ve internet medyasında yer alan açıklamalarıyla ağır itham ve suçlamalarda bulunmuştur. Ahmet bey bir profesör olarak üzerinden yıllar geçmiş bir olayın masum insanların ve geride bıraktığı ailelerinin insanı değerler adına şeref haysiyetlerini hiç düşünmemişler midir? Bu ailelerin Kahramanmaraş'ın belli başlı eşrafı olduğunu, değil hırsızlık yapmak, paraya, pula ve şöhrete ihtiyaçlarının olmadığını bilmelidir. Kendisi sırf gündem yaratmak ve şöhret olmak adına, milli mücadele kahramanı olan ve bir peçe uğruna kahramanlık destanını Kahramanmaraş'a kazandıran ve ismini veren sütçü imamın hatta ismini taşıyan bu üniversitede hala öğrenememiş olmalı ki,bu insanlar bir peçe değil bir şapka uğruna değil din ve inançları uğruna göz kırpmadan canlarını feda etmeyi kendilerine en yüksek paye olarak görmüşlerdir. Sırf bu açıklamalardan dolayı hem halkımızın hem ailelerimizin derin üzüntü duyduğunu ve ölen insanların vebalini aldığını bilmelerini isterim. Yerel basın bile haberlerini yaptıkları bu açıklamalara itibar etmemekte ve iş yerimize gelen insanlar üzüntülerini bildirmektedir. Bütün bunlar dikkate alınarak Ahmet beyin Kahramanmaraş halkına ve bu ailelere bir özür borcunun olduğunu bilmesini isterim. Sırf reklam olmasın diye, kişilik haklarımıza ve ailelerimize yapılan bu saygısız ithamlara şu an için kendisinden beklenen hatayı düzeltmesi için sessiz kalmaktayız." - KAHRAMANMARAŞ