Taksim Gezi Parkı Olayları
ABD'deki Türkiye uzmanları, "Arap Baharı Türk Baharı" gibi karşılaştırmaların doğru olmayacağı değerlendirmesinde bulundu.
ABD'deki Türkiye uzmanları, "Arap Baharı-Türk Baharı" gibi karşılaştırmaların doğru olmayacağı değerlendirmesinde bulunarak, Taksim Gezi Parkı olaylarının, Arap Baharı ülkelerindeki gibi "rejim değiştirmekle" ilgili olmayıp, hükümete yönelik memnuniyetsizlikler ve bireylerin ifade özgürlüğü talepleriyle ilgili bir durum olduğu görüşünü dile getirdi.
ABD'deki düşünce kuruluşlarından Brookings Enstitüsü'nde "Türkiye'deki Huzursuzluk: Protestoların Nedenleri ve Etkileri" konulu konferans düzenlendi.
Brookings Enstitüsü Türkiye uzmanı Ömer Taşpınar, Türkiye'de "çoğunlukçu" bir yönetim sistemi bulunduğunu söyledi. Taksim Gezi Parkı olaylarında kimsenin askeri göreve çağırmadığına ve askeri darbe konusunun gündeme getirilmediğine dikkati çeken Taşpınar, bunun Türk toplumunun geldiği olgunluğu gösterdiğini ifade etti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bugün seçim yapılsa dahi alternatif eksikliği nedeniyle hala çok rahat seçimi kazanacağını belirten Taşpınar, yine de Türkiye'deki son gelişmelerden sonra artık Başkanlık sisteminin getirilmesi ihtimalinin ortadan kalktığını savundu. Taşpınar, Türkiye'deki olayların Arap Baharı'ndan farklı olduğunu kaydetti.
Council on Foreign Relations düşünce kuruluşu uzmanı Steven Cook da Türkiye'deki olayların "Türk Baharı" şeklinde tanımlanamayacağını ama "Mısır'da olduğu gibi halkın yönetimin hile ve yolsuzluk yaptığı veya bu durumlara doğru gittiği endişesini taşıdığını" kaydetti. Cook, bir soru üzerine mevcut ortam ile 1960 darbesi öncesi arasında paralellik kurmanın mümkün olmadığını söyledi.
-"Bu bir sivil toplumun reaksiyonu"
Lehigh Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi ve Türkiye uzmanı Henri Barkey de Taksim Gezi Parkı olaylarının sivil toplumun reaksiyonu olduğunu, bunun rejim değiştirmek ile ilgisinin bulunmadığını, daha çok AK Parti'nin "aşırı gücüne" karşı olarak hükümete karşı memnuniyetsizliği ifade ettiğini söyledi.
Türkiye'de muhalefet partilerinin yetersizliği nedeniyle aslında bir muhalefet bulunmadığını ifade eden Barkey, bu olaylarla ilk kez sivil toplumun muhalefet olarak alternatif yarattığını kaydetti. Barkey, bu olayların kısa vadede Türkiye'de bir değişiklik yaratmasını beklemediğini, hatta belki toplumun daha çok ayrışabileceğini ama orta vadede sivil toplumun ortaya çıkmasına ve sesini duyurmasına imkan yaratacağını anlattı. Başbakan Erdoğan'ın kendisi ayrılmayı isteyene kadar iktidarda kalmayı sürdereceğini belirten Barkey, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün ise Erdoğan'a rakip olmasını beklemediğini kaydetti.
Cumhuriyet mitingleri veya son dönemlerdeki diğer protestolarla Taksim Gezi Parkı olayları arasındaki farka yönelik soru üzerine Barkey, "Onlarda tek bir politik partinin altında, tek bir amaç için toplanma vardı, halbuki bu spontane gelişen, farklı sesleri barındıran bir gösteri" dedi. Barkey, hükümetin bile bu olayları diğer mitinglerden farklı algıladığını ve kendine tehdit hissettiğini söyledi.
-"Rejime değil, hayatlarına müdahaleye karşılar"-
Brookings Enstitüsü-TÜSİAD işbirliğindeki Türkiye programı Direktörü Kemal Kirişçi de protestolarda her kesimden insanların bulunduğunu ve bunların ordu müdahaleye kalkışsa bile bu kez orduya karşı da mücadele vereceğini belirterek, "Çünkü rejime karşı değiller, yönetime karşılar, onların günlük hayatlarına müdahaleye karşılar" dedi. Kirişçi, "Arap Baharı"nda rejim değişimi için çağrı varken, Türkiye'deki olayların bireysellikle, bireylerin ifade özgürlüğü ve talepleriyle ilgili bir durum olduğunu kaydetti.
Bu olaylardan yine en fazla yararlanabilecek partinin AK Parti olduğunu belirten Kirişçi, Başbakan Erdoğan'ın 2007'deki gibi bir balkon konuşması yapması halinde, yine kendisinin kazanacağı değerlendirmesinde bulundu.
Öte yandan Kirişçi, ABD Başkanı Barack Obama'nın Erdoğan'ı konuyla ilgili aramasının uygun olacağını düşündüğünü belirtirken, Cook ve Barkey, ABD'nin bu konuda bir etkisinin olamayacağı görüşünü dile getirdi. - Washington DC