Taksim'de "28 Şubat" Protestosu
Saadet Partililer 28 Şubat'ın 15'inci yıldönümünde Taksim Meydanı'nda toplandı.
Yaklaşık 250 grup, kapatılan partilerinin bayrağını taşıdı, "Mücahit Erbakan" sloganları attı.
Saadet Partililer 28 Şubat'ın 15'inci yıldönümünde Taksim Meydanı'nda toplandı. Refah Partisi başta olmak üzere Milli Selamet Partisi, Milli Nizam Partisi, Fazilet Partisi gibi Milli Görüş'ün ve kapatılan diğer partilerinin bayrağını taşıyan yaklaşık 250 kişilik grup, "Mücahit Erbakan" sloganları attı. Gruptan bazı kişilerin Refah Partisi delege kartlarıyla geldiği eylemde grup adına açıklama yapan Saadet Partisi İstanbul İl Başkanı Selman Esmerer, millet iradesine son müdahalenin üzerinden 15 yılın geçtiğini kaydederek, "Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en başarılı hükümeti olan 54'üncü Hükümet'e karşı yürütülen dış destekli çirkin kampanyalar, bu milletin tarihine kara bir leke olarak eklenmiştir. Milletimizin hür iradesiyle, 1995 seçimlerinde Türkiye'nin birinci partisi olmuş bir partiye, Refah Partisi'ne yapılanlar, o zamana kadar demokrasi havariliği yapanların gerçek yüzlerini ortaya çıkardı. Kendilerini milli iradenin üzerinde görenler aynı 27 Mayıs 1960'ta,12 Mart 1971'de,12 Eylül 1980'de olduğu gibi 28 Şubat 1997'de de sahneye çıktılar ve demokrasimize büyük darbe vurdular" dedi.
'ERDOĞAN'A MI BİAT EDECEĞİM' DİYEN VEFA TİMSALİ BİR KİŞİDEN NE BEKLENİRDİ Kİ?
Esmerer, şunları söyledi: "Buradan bir kere daha ifade edelim ki, ne Libya gezisi, ne Taksim'e cami tartışmaları, ne de başbakanlık konutunda kanaat önderlerine verilen iftar daveti, 54'üncü Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin yıkılması ve Refah Partisi'nin kapatılma süreci ile ilintilidir. O iktidarın sonlandırılmasının ana sebebi, dönemin DSP milletvekillerinden Dr. Hikmet Aydın'ın dediği gibi, 'D-8'ler dünyanın, havuz sistemi de Türkiye'nin egemenlerini rahatsız etti. 28 Şubat'ın irtica ile kesinlikle bir ilgisi yoktu'. Dokuz saat boyunca kaldığı, kendisine dayatmaların yapıldığı o MGK toplantısından çıktığında bile büyük devlet adamlığının gereği, kucaklayıcı, şefkat ve merhamet dolu bir üslup ve tarz ile açıklamalar yapan merhum liderimiz Prof. Dr. Necmettin Erbakan değil midir? 'Yumruğunu masaya vurmadı, bırakmak zorunda kaldı' gibi açıklamalar yapanlara hatırlatırız. Refahyol iktidarı 30 Haziran 1997 günü son bulmuştur. Yani 28 Şubat'tan sonra, 4 ay daha o hükümet işbaşında kalmıştır. Geliniz görünüz ki, müdahalelerin mağduru olan Süleyman Demirel bu gelişmeler karşısında bırakınız sessiz ve tarafsız kalmayı, bu haksızlıkları destekleyen bir tutum ve davranış sergilemiştir. MGK toplantısında altına imza attı diye yaygaralar kopartılan metinlerin, aslında muhterem hocamız tarafından imzalanmadığı, bütün açıklamalarımıza rağmen ancak bugün anlaşılabiliyor. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 'Biz Erbakan Hoca'nın 28 Şubat dayatma belgesinin altını imzalamamasını bekledik ama ne yazık ki imzaladı' diyor. Başbakan Tayyip Erdoğan, hastalanır hastalanmaz hemen, 'Dün Erbakan'a biat etmedim, bugün Tayyip Erdoğan'a mı biat edeceğim' diyen vefa timsali bir kişiden ne beklenirdi ki zaten. Devletin İçişleri Bakanını tehdit edip, 'yağlı kazık' göndermeleri yapanları, daha düne kadar danışman olarak yanlarında tutanların bu güç odakları ile mücadele edeceklerine ve ettiklerine nasıl inanacağız veya bugün hesap soruluyor diye kibirlenerek yürüyenlerin, son gelişmelerin içerisinde ne kadar payları var bunu nasıl test edeceğiz?"
Grup, daha sonra olaysız şekilde dağıldı.