Tahşiyecilere Kumpas" Davası
Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY), "Tahşiyecilere kumpas kurduğu" iddiasıyla firari sanık Fetullah Gülen ile aralarında Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca'nın da bulunduğu 9'u tutuklu 33 sanığın yargılandığı davanın 57. duruşması yapıldı.
Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY), "Tahşiyecilere kumpas kurduğu" iddiasıyla firari sanık Fetullah Gülen ile aralarında Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca'nın da bulunduğu 9'u tutuklu 33 sanığın yargılandığı davanın 57. duruşması yapıldı.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, Hidayet Karaca ile eski emniyet müdürü Yurt Atayün ve Erol Demirhan ile eski emniyet amiri Hüseyin Nohut'un da aralarında bulunduğu 6 tutuklu sanık katıldı. Başka suçtan tutuklu sanık iki polisin de kaldıkları cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katılımı sağlandı. Davanın müdahillerinden biri de duruşmada hazır bulundu.
"Bana 'savunma yapmayacağım' demeyin"
Bugün dahil, geçen pazartesi günü başlayan ve bir gün ara verilen duruşmalar süresince, evinde yapılan aramada el bombası bulunduğu belirtilen davanın müdahillerinden Turgut Yıldırım'ın 22 Ocak 2010 tarihinde ev aramasına katılan bazı polis memurları tanık olarak dinlenildi.
Olayla ilgili bildiklerini anlatan tanıklar, mahkeme heyeti, sanık ve müdahillerin sorularını da yanıtladı.
Yarın bitmesi planlanan duruşmanın, tanık anlatımları sona erdiği için bitirileceği ve yaklaşık 1 ay ara verileceği belirtilerek, tutuklu sanıkların talepleri alındı.
Bu sırada konuşan mahkeme heyeti başkanı Ali İhsan Horasan, "Savunmasını yapmayan 6 tutuklu sanık kaldı. Yurt Atayün, Hüseyin Nohut, Ali Fuat Yılmazer ve Ömer Köse'nin savunması alınacak. Savunma yapmanız için 1 aylık uzun bir süre vereceğim. Bana, 'savunma yapmayacağım' demeyin. Savunma hakkı kutsaldır ama dürüstlük ilkesi zedelenmesin." dedi.
"Duruşmayı 2-3 ay sonraya verin"
Mahkemenin duruşma savcısı yıllık izinde olduğu için bugünkü duruşma için görevlendirilen cumhuriyet savcısı, tutuklu sanıkların bu hallerinin devamını istedi.
Talebi sorulan tutuklu sanıklardan Yurt Atayün, mahkeme heyeti ve savcının değiştiğine dikkati çekerek, dosyanın çok kapsamlı olduğunu, 1 yılda 20'ye yakın sanığın dinlenildiğini, 3 bin sayfaya yakın 39 duruşma tutanağının çıkarıldığını, bunların henüz kendilerine ulaştırılmadığını ve davanın eklerinin okumasını 1 yıldır bitiremediğini söyledi.
Atayün, 17-25 Aralık sürecinden sonra yargıya müdahale edildiğini ve HSYK'nın tarafsızlığını yitirdiğini öne sürerek, "Adaletin nasıl yerine getirildiği önemli. Duruşmada neden hızlanıyoruz anlamıyorum. Bir sanık olarak mahkemeye güvenmem lazım. Üzerinize alınmayın ama sıfırdan heyet geliyor bu mahkemeye. Savcı dosyayı bilmeden, basmakalıp bir şekilde, 'tutukluluğun devamına' diyor. 3-5 ay daha tutuklu kalayım ama beni yargılayacak heyet dosyayı bilsin. Belki bu kapsamlı dosyada 3 aya ihtiyacımız var. Talebim, duruşmaları en az 2-3 ay sonraya vermeniz." dedi.
Cezaevinden adliyeye geliş gidişlerinin çok zaman aldığını ve kendilerine vakit ayıramadıklarını belirten Atayün, duruşmaların 2-3 gün arayla yapılmasını istedi.
"Dolgu malzemesi miyiz biz?"
Tutuklu sanıklardan Hüseyin Nohut da kendilerine verilen bir aylık süreyle ilgili bir itirazının bulunmadığını ancak yenilenen mahkeme heyetinin davayı bilmesi için süreye ihtiyacı olduğunu kaydederek, "Ben burada yargılanmak, sorgulanmak istiyorum. Heyet tarafından burada paralanmak istiyorum. Benim tahliye ve beraatle işim yok. Vereceğiniz bir aylık sürenin sizin için yetersiz olacağını düşünüyorum. Burada sorularla terlemek, paralanmak istiyorum. Veremeyeceğim bir cevap yok, adil yargılanayım yeter." ifadelerini kullandı.
Adil yargılamanın, hızlı yargılama anlamına gelmediğini ve adil yargılanma haricinde bir probleminin olmadığını dile getiren Nohut, "Bu hızla nereye gittiğimizi biliyorum. Hrant Dink duruşmasını 3 haftaya atıyorsunuz, bizim davamız her hafta. Biz dolgu malzemesi miyiz? En azından, görünürde de olsa tarafsız yargılanalım. Ne anamı, ne babamı, eşimi, çocuğumu gördüm. Onlardan çok mahkeme heyetini gördüm. 300 gigabayt veri, yüz binlerce evrak var, size süre lazım." diye konuştu.
"Davayı tek hakim yürütür diye bir şey yok"
Barodan atanan avukatının kendisiyle tanışmaya tevessül etmediğini ve bu avukatını azlettiğini aktararak, yeni avukat atanmasını talep eden Nohut, "Ben tutukluyum. Neden duruşmaya yatayım ki? 5 yıldızlı otelde miyim? Duruşmayı uzatma gibi bir derdim yok. Ben adil, tarafsız ve objektif bir şekilde yargılanmak istiyorum." dedi.
Talebi sorulan tutuklu sanıklardan Ertan Erçıktı da mahkeme heyetinin değişmesini gerekçe göstererek, savunmasının yeniden alınmasını istedi.
Sanıkların sözlerine karşılık mahkeme heyeti başkanı Horasan ise "Tek kamu davasını tek hakim yürütür diye bir şey yok. CMK'da da böyle bir hüküm yoktur. Okuyup değerlendirip takdir edeceğiz, biz de devam edersek tabii. Evvelinde sorgunuzun alınması yeterli, tekrardan almaya gerek yok. Bizim derdimiz de maddi gerçeğin ortaya çıkmasıdır." değerlendirmesinde bulundu.
Diriliş dizisinden örnek verdi
Söz alan tutuklu sanık Hidayet Karaca da bu adliyeye VIP kapısından girip başsavcıyla görüştüğünü, 25 yıllık gazeteci olduğunu ve şimdiki devlet yetkilileriyle daha önce birkaç kez bazı yerlerde bir araya geldiğini anlatarak, "Ama takdiri ilahi, şimdi buradayım. Kendimi hiçbir zaman mahkum olarak görmedim. Ama beni yargılayanlar kendi vicdanlarıyla baş başalar. Ben burada tarihe not düşüyorum. Buradan bir üye gözaltına alındı. Niye? Arkasından heyet niye değişti? Ben bunları sorguluyorum." dedi.
OHAL döneminde yargının çıkmazda olduğunu ve bakanlığa sormadan bir tahliye verilmeyecekse adil yargılamadan söz edilemeyeceğini savunan Karaca, şunları söyledi:
"Bu davanın notlarını ister siz alın ister almayın, vallahi billahi tarih yazacak. Bu davayla ilgili kitaplar, doktoralar yazılacak. İki buçuk kelimeyle 24 aydır tutukluyum. Türkiye'nin geldiği nokta burası. Bir aydır savunmamı tekrar gözden geçiriyorum, zaman alacak. Maddi gerçek neyse ortaya çıksın. Cezaevinde Diriliş dizisini izliyordum. Dün güzel bir söz vardı orada, 'Gerçekler tül perdenin arkasındadır, perde kalkınca ortaya çıkar' şeklinde. Güzel sözdü, inşallah hayırlı olur."
Davaya ilişkin ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların bu hallerinin devamına hükmederek duruşmayı, sıralı yapılmak üzere 30 ve 31 Ocak ile 2 ve 3 Şubat 2017 tarihlerine erteledi.
Ceza istemleri
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosunca hazırlanan iddianamede, bir numaralı sanık terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen ile tutuklu sanıklardan Karaca, "silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek"le suçlanırken, diğer 31 sanığın "silahlı terör örgütü üyesi olma" suçundan cezalandırılmaları isteniyor. İddianamede, Gülen ve Karaca'nın, "silahlı terör örgütünü yönetme" suçundan 15 ila 22 yıl altışar ay, zincirleme şekilde "resmi belgede sahtecilik"ten 4 yıl 10,5 ay ila 22 yıl ve zincirleme şekilde "delil uydurarak iftirada bulunma" suçundan 1 yıl 10,5 ay ila 10 yıl altışar ay olmak üzere toplam 21 yıl 9 ay ila 55 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırılması talep ediliyor.
Ayrıca eski emniyet müdürlerinden Ali Fuat Yılmazer'in "silahlı terör örgütüne üye olma" ve "delil uydurarak iftirada bulunma" suçlarından 9 yıl ila 21 yıl, Tufan Ergüder'in "silahlı terör örgütüne üye olma" ile zincirleme şekilde "resmi belgede sahtecilik" ve "delil uydurarak iftirada bulunma" suçlarından 14 yıl 3 ay ila 47 yıl 6 ay arasında değişen hapisle cezalandırılması isteniyor.
Yurt Atayün ve Ömer Köse'nin de "silahlı terör örgütüne üye olma" ile zincirleme şekilde "kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği" ve "delil uydurarak iftirada bulunma" suçlarından 14 yıl 3 aydan 47 yıl altışar aya kadar hapis cezasına çarptırılması istenilen iddianamede, Mutlu Ekizoğlu'nun da "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan 7,5 ila 15 yıl arasında hapisle cezalandırılması talep ediliyor.
İddianamede, Ertan Erçıktı, Mustafa Kılıçaslan, Kazım Aksoy, Ali Cihan, Mehmet Ali Doğan, Recep Güleç, Mustafa Altunbulak, Çetin Öztürk, Rıfat Aslan, Erdem Kısa, Halit Akbulut, Yakup Ergün, Ufuk Yıldırım, Yasin Koyuncu ve Mustafa Uyanık'ın da yer aldığı 26 sanığın "silahlı terör örgütüne üye olma", zincirleme şekilde "kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği" ve "delil uydurarak iftirada bulunma" suçlarından 7,5 yıldan 47,5 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması isteniyor.