Şuursuz Öz Güvenim Beni Tiyatrocu Yaptı'
TİYATROYA yaklaşık 20 yıl önce başladığını aktaran Koyunoğlu, üniversitede iktisat okuduğu yıllarda arkadaşıyla birlikte gittiği bir oyunun ardından tiyatrocu olmaya karar verdiğini dile getirdi.
TİYATROYA yaklaşık 20 yıl önce başladığını aktaran Koyunoğlu, üniversitede iktisat okuduğu yıllarda arkadaşıyla birlikte gittiği bir oyunun ardından tiyatrocu olmaya karar verdiğini dile getirdi. Oyunu sahneleyen Yılmaz Gruda ve ekibinden çok etkilendiğini belirten Koyunoğlu, sahneye adım atmasını sağlayan olayı şöyle anlattı:
"Koca koca insanlar bir şeyler anlatıyor, gözümün içine bakıyor, ağlıyor gülüyor falan. Perde arasında şuursuz bir öz güvenle kulise gittim. Yılmaz Gruda'yı buldum, 'Hocam ben tiyatrocu olmak istiyorum' dedim. 'Pazartesi günü gel evlat, senin bir kumaşına bakalım' dedi. Ben de yanındakine 'Abi kaç metre kumaş almamız gerekiyor, nereden alınıyor?' diye sordum. O da 'Bir ufak metin oynaman gerekiyor' şeklinde açıkladı. Hayatımda hiç tiyatro metni okumamıştım. Üç gün içerisinde 'Kardeş Kavgası' isminde bir metin yazdım, farkında olmadan bir meddah metni yazmışım. Bütün karakterleri ben oynadım. 'Sende bir meddah havası var, bu işi devam ettirmen gerekiyor' dedi ve ben de ailemden gizli gizli başladım. Yani o şuursuz öz güvenim beni tiyatrocu yaptı diyebilirim."
'İYİ ESERLERİN TEMELİNDE, İYİ HAYALLER VAR'
"Yaşım 23'e geldiğinde İstanbul Devlet Konservatuvarı sınavına girdim ve kazandım. Oradayken Bakırköy Belediye Tiyatroları'nda 4 sene çalıştım. Şimdi de 11 sene önce kurduğumuz 'Tiyatro Adam'la devam ediyoruz. Tiyatrocu olmaya hevesli değildim ama radyocu olmak isteyen, kendince bir şeyler yazan gizemli bir yanım vardı, herkesten sakladığım. Hayal kurmak ve o hayalin peşinden gidecek inada sahip olmak çok kıymetli bir şey. Modern dünya bize biraz 'Canım biraz gerçekçi olalım' falan diyor. Oysa ki dünyadaki bütün büyük girişimler hayalperestler sayesinde olmuştur. Baktığınızda bütün iyi eserlerin temelinde iyi hayaller var. 'Bunu ben böyle yapmak istiyorum' dediğinde, 'Hadi canım!' denecek şeyler aslında."
'ÇOK KÖTÜ OYUNLAR DA VAR'
"Dizi, sinema ve tiyatronun yeri ayrı. Hakkını verdiğiniz zaman tiyatro tabii ki daha etkileyici, kanlı canlı, o anda cereyan eden, seyirciyle daha doğrudan ilişki kurabilen bir şey ve bizim ana mesleğimiz ama 'Keşke hiç yapmasalardı' dediğim çok kötü oyunlar da var. Tiyatroyu gereksiz yere kutsallaştırmayacağım. 'Tiyatro yapan her insan harikadır bizi aydınlatır' gibi bir durum da yok. Çok ucuz, çalışılmamış özenilmemiş oyunlar da var. Dizilerde ve sinemalarda oynaması da yine oyuncunun tercihleriyle alakalı. Bazen içinize sinmese de para kazanmak için bir projede yer alabiliyorsunuz.
İyi oyuncu, eline cikletten çıkan bir şiir de verseniz onu iyi okumaya çalışır. Benim de kendi mesleğimle alakalı da bir derdim var. Hangi mecrada, hangi işi yaparsam yapayım, o işi elinden geldiğince iyi yapmaya çalışıyorum."
'İKİ ÜLKE ARASINDA KÖPRÜ KURUYORLAR'
"Frankfurt Türk Tiyatro Festivali'nde bulunmaktan dolayı çok mutluyum. Çok candan çalışan bir ekip var. Sağ olsunlar kendi imkanları dahilinde bizleri çok mutlu etmeye çalıştılar. Burada yaptıkları şeyi çok önemsiyorum. Türkiye ile Almanya arasında bir köprü kuruyorlar. Umarım oyun ve etkinlikleri daha da artarak uzun yıllar devam ederler. Burada yaşayan insanların da Türkiye'deki sanat adına neler yaptığını görmeleri, sanatçıların buradaki seyirciyle buluşması çok güzel."