Suriye'deki İç Savaş
Uluslararası Rabia Platformu Koordinatörü Cihangir İşbilir, Suriye'deki iç savaşa ilişkin, "Bugüne kadarki insani ve himaye edici politika ile muhaliflerin etkin desteklenmesine yönelik girişimler artarak devam etmelidir" dedi.
Uluslararası Rabia Platformu Koordinatörü Cihangir İşbilir, Suriye'deki iç savaşa ilişkin, "Bugüne kadarki insani ve himaye edici politika ile muhaliflerin etkin desteklenmesine yönelik girişimler artarak devam etmelidir" dedi.
İşbilir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Suriye'nin, İslam dünyası ve özellikle bölge ülkeleri için hayati önemi bulunduğunu söyledi.
İran ve Rusya'nın bölgeyi kana bulayan, krizi derinleştiren müdahaleleri kadar Batılı ülkeler ve uluslararası örgütlerin pasifliği ile çifte standartlı politikalarının bugünkü trajediyi doğurduğunu savunan İşbilir, "Gelinen noktada, sahayı kana bulayan ve barbarca katliam yapanlar, kurulan barış masalarını da sabote ediyor. Oldu bitti siyasetiyle ön almak isteyen Rusya ve İran, adalet ve yaptırım üretmeyen, iflas etmiş küresel sistemi de istismar ederek, Suriye halkının iradesini yok sayan politikalarında ısrar ediyor" diye konuştu.
İşbilir, Tükiye'nin krizin başından itibaren ısrarla ifade ettiği "uçuşa yasak bölge ve güvenli bölge" taleplerinin haklılığının son dönemde iyice ortaya çıktığını vurguladı.
Suriye'deki iç savaş mağdurlarına yönelik koruyucu politikalara da değinen İşbilir, şunları kaydetti:
"Bugüne kadarki insani ve himaye edici politika ile muhaliflerin etkin desteklenmesine yönelik girişimler artarak devam etmelidir. Rusya ve İran, haksız, hukuksuz ve barbarca Esed rejimine sahip çıkmanın, yüz binlerce sivilin ölümüne sebep olmanın hesabını er geç verecektir. Suriye krizi üzerinden Türkiye'yi kuşatan, hedef alan küresel şebekeyi zayıflatmanın, bölgede meşruiyet ve istikrarı tesis etmenin en önemli şartlarından biri, Esed rejiminin bertaraf edilmesi ve İran ile Rusya'nın dizginlenmesidir."
Bu hassas dönemde İslam dünyasından halklar nezdinde Türkiye lehine başlayan destek çağrılarının karşılık bulduğunu dile getiren İşbilir, "Türkiye'yi son kale olarak gören Müslüman toplumlar, ülkenin onurlu duruşu ile terör ve destekçilerine karşı direnişini alkışlamaktadır. Bu hassas dönemde şer odakları ve terör ittifaklarına karşı yekvücut olmak, sadece Türk halkının değil tüm Müslüman toplumların öncelikli sorumluluğudur. Yeniden şekillenen Orta Doğu'da çevresel ve edilgen bir faktör olmak yerine merkezi ve etkin aktör olmanın tek yolu budur" değerlendirmesinde bulundu.