Sur'daki Sokağa Çıkma Yasağı
Diyarbakır'ın Sur ilçesinde operasyonların tamamlandığı bölgedeki 3 mahallede bulunan 14 sokakta sokağa çıkma yasağının sona ermesinin ardından evlerine dönen vatandaşlar, aylardır kendilerini mağdur eden teröristlere tepki gösterdi.
Diyarbakır'ın Sur ilçesinde operasyonların tamamlandığı bölgedeki 3 mahallede bulunan 14 sokakta sokağa çıkma yasağının sona ermesinin ardından evlerine dönen vatandaşlar, aylardır kendilerini mağdur eden teröristlere tepki gösterdi.
Terör örgütü PKK'ya yönelik operasyonların tamamlandığı Savaş Mahallesi'nde Dökümcüler, Değer, Dicle, Bıyıklı Mehmetpaşa, Dabanoğlu Mahallesi'nde Arman, Kadı Cami, Çakmak, Yiğit Ahmet, Develi, İbrahim Bey, Yukarı Karataş, Dabanoğlu-2 ve Fatihpaşa Mahallesi'nde Direkhane Sokağı'ndan Söğütlü Sokağı'nın girişine kadarki bölümde 11 Aralık 2015'ten bu yana uygulanan sokağa çıkma yasağı, saat 08.00 itibarıyla son bulmuştu.
Yasağın sona erdiği sokaklarda polis güvenlik önlemi alırken, terör mağduru aileler aylar sonra evlerine girdi. Hasretini çektikleri ev ve eşyalarına teröristlerin verdiği hasar karşısında gözyaşlarına hakim olamayan vatandaşlar, terör örgütü PKK'ya tepkilerini dile getirdi.
Yasağın kalkmasının ardından yakınları ile evlerine geldiklerini ancak eşyalarına büyük zarar verildiğini gördüklerini belirten Nurettin B, şöyle konuştu:
"Bize bu zulüm nasıl reva görülür. Buradan yüzde 80 oy alan bir partinin temsilcileri kendi halkına nasıl bu zulmü yapar. Buraya gelip alaycı bir şekilde 'Geçmiş olsun.' demeleri bizi üzüyor. Evlerini görenlerin ilk tepkisi döktükleri gözyaşları oluyor. Milletin ahını alanlar, bunun hakkını nasıl ödeyecek. İnsanları mağdur ederek, öldürerek, zulmederek nereye varacaklar? İnsanlar evlerine geri dönmek istiyor, burada huzur istiyor. Bu milletin ayağa kalkması lazım."
"Bu onların son çırpınışlarıdır"
Nurettin B, Demokratik Bölgeler Partisi'nden (DBP) bazı yetkililerin de mahallede dolaştığına işaret ederek, bu kişilerin samimi olmadığını söyledi.
Evlerinin yıkılmasına sebep olan teröristlerle hareket edenlerden, mağduriyetlerinin giderilmesi konusunda yardım beklemedikleri gibi bu yöndeki girişimlere de müsaade etmeyeceklerini vurgulayan Nurettin B, "Yaklaşımları samimi değil. Bu işlerde hiç yokmuş gibi davranıyorlar. Onlar kendi ayaklarına sıktılar, bu onların son çırpınışlarıdır." ifadelerini kullandı.
Necati İ. ise Sur'da genellikle yoksul ailelerin ikamet ettiğine dikkati çekti. Necati İ, "Bu yıkıma ABD, İsrail, Fransa, İngiltere ve Rusya sebep oldu. Biz de Kürdüz ama artık aydınlandık. Buradaki teröristlerin birçoğu yabancıydı." dedi.
Sur'daki evinde yaşamak istediğini ifade eden Necati İ, şunları kaydetti:
"Burada yoksulluk içinde büyüdük. Çocukluğumuz, gençliğimizi kısacası hayatımız Sur içinde geçti. Sur ilçesinden başka bir yerde yaşayamayız, ondan kopamayız. Sur'da kazılan çukurlar, olaylar 32 yıllık tüm birikimimizi, anılarımızı yok etti. Sur, bizim için bir cennetti fakat barikatlar kurup, çukurlar kazarak cehenneme çevirdiler."
"İnsanlara zulüm ettiler"
Mehmet Z. de İstanbul'da bulunduğu sırada Sur'daki olayların yaşandığını, eşi ve 4 çocuğunun ise uzun süre evde mahsur kaldığını anlattı.
Teröristlerin attığı roketatarın evine isabet etmesi nedeniyle hasar oluştuğunu bildiren Mehmet Z, şöyle devam etti:
"Çocuklarının psikolojisi bozuldu. Evimdeki eşyaları talan etmişler. Ben işçiyim, bu eşyaları alana kadar lokantalarda ateşin önünde ne terler döktüm. Geldiler 6 ay içinde güzelim Sur içini karıştırdılar. Bu cennet kokan yerleri savaş ortamına soktular. Bu insanlara zulüm ettiler. Evimi bu hale getirenlerin Allah belasını versin. Bu evi düzene kadar ne acılar çektim. Burada doğdum ve 35 yıldır burada büyüdüm ne hakkınız var gelip beni bu memleketimden ediyorsunuz, eşyalarımı talan ediyorsunuz."
HDP ve Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinden gelen yardım teklifini geri çevirdiğini dikkati çeken Mehmet Z, "Her tarafı karıştırıyorlar, ondan sonra gelip 'Makarna gönderelim, beyaz eşya verelim.' diyorlar. Karıştırmayın, evimi yıkmayın, talan etmeyin yeter. Benim kimsenin yardımına ihtiyacım yok. Allah'a şükür çalışıp didiniyorum ve çocuklarıma bakabiliyorum. Yeter ki beni huzurlu bıraksınlar, rahatsız etmesinler. Hiç kimsenin bu Müslümanlara zulüm etme hakkı yoktur." değerlendirmesinde bulundu.