Haberler
İsrail ile Lübnan arasındaki ateşkes için saat veren Biden'dan dikkat çeken Türkiye açıklaması

İsrail-Lübnan ateşkesi için saat veren Biden'dan dikkat çeken Türkiye açıklaması

Lübnan Başbakanı'ndan ateşkes sonrası kritik çağrı: Derhal uygulayın

Lübnan Başbakanı'ndan ateşkes sonrası kritik çağrı: Derhal uygulayın

Netanyahu ateşkesin ardında yatan sebebi açıkladı: İran tehdidine odaklanmak

Netanyahu ateşkesin ardında yatan sebebi açıkladı

BAE'de öldürülen İsrailli hahamın katilleri Türkiye'de yakalandı

BAE'de öldürülen İsrailli hahamın katilleri Türkiye'de yakalandı

Süleyman Soylu'dan Sosyal Medya Üzerine Çarpıcı Açıklamalar

Süleyman Soylu'dan Sosyal Medya Üzerine Çarpıcı Açıklamalar
Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Gezi eylemleri öncesinde "Sosyal Medya Çalıştayı" düzenleyen AKP'li Süleyman Soylu, Sosyal Medya'nın muhalefet lideri gibi işlev gördüğünü söyledi.

İnternet Medyası Derneği Yönetim Kurulu üyeleri Hadi Özışık, Serkan Kalemciler, İbrahim Erdoğan, Ekrem Cengiz Teymur, Fügen Toksü, Engin Sağ ve Gülin Çeliker'in sorularını cevaplandıran AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, Gezi Parkı eylemlerinin Cumhurbaşkanlığı seçimlerini etkilemek için planlandığını söyledi.

Gezi Eylemleri sürecinde, "Sosyal Medya Çalıştayı" ile dikkatleri üzerine çeken Soylu, İMD Buluşmaları'nda çarpıcı açıklamalar yaptı.

"SOSYAL MEDYA YENİ MUHALEFET LİDERİ"

"Sosyal Medya"nın muhalefet lideri gibi işlev gördüğünü anlatan Soylu " Türkiye'de muhalefetin belli kuralları ve disiplini var. Partiler, bu kurallara geleneklere göre muhalefet yapıyor. Ancak "Sosyal Medya"nın oluşturduğu dil, böyle geleneğe, kurala bağlı olmayan serbest bir dildir. Bu da bizim için, siyaset için yeni bir durum" dedi.

2014 yılında yapılacak yerel seçimlerin önemine de değinen Soylu, Gezi Parkı Eylemleri'nin Cumhurbaşkanlığı seçimlerini etkilemeye yönelik eylem olarak tarif etti:

"Bir sebep daha var, o da güçlenen Türkiye'nin konsantrasyonunu bozmak!"

"GEZİ OLAYLARINA HAZIRLIKSIZ YAKALANDIK!"

Gezi eylemlerinden önce "Sosyal Medya Çalıştayı" düzenlediniz. Gezi Eylemleri öncesinde yapılan bu çalıştaylar daha bir önem kazandı sanki. Ne çıktı ortaya? Yaptığınız çalıştaylar Gezi Eylemleri'nde faydalı oldu mu?

Biz çalıştay sonuçlarını paylaşmıyoruz. Başbakan'a rapor olarak sunuyoruz. Sadece sosyal medya çalıştayı değil, Gezi olaylarını sosyolojik olarak tahlil eden, farklı değerlendiren, eleştiri getiren bir çok tarafı dinleyip bu konuda da bir rapor hazırlayıp sunduk. Sosyal medya çalıştayında ise Siyasetle sosyal medya arasındaki ilişkiyi ve bu ilişkinin oluşturacağı sonuçların etki analizini değerlendiren bir çalıştay oldu. Makro bir sosyal medya perspektifi sunuldu. Siyaset sosyal medya ilişkilerinde ciddi bir birikim elde ettik. Ancak Gezi olaylarında bu bilgi ve birikimleri uyarlama vaktimiz olmadı, hazırlıksız yakalandık. Ama bu Ak Parti'nin bu, olaylardan önce sosyal medyada olmadığı anlamına gelmez. Özellikle Gençlik Kollarımızla birlikte bu olaylara kadar da Ak Parti, sosyal medyayı en iyi kullanan ve en yerinde kullanan, siyasi partiler içerisindeki en iyi organizasyondur. Taksim olaylarında, sosyal medya dalgası, öngörülenden ve beklenenden çok daha büyük bir dalga oldu. İyi koordine edilmiş, yönetici gücü olan, safha safha ilerleyen bir sosyal medya saldırısı, bir siber saldırıydı. Bunu çok fazla hissettik.

AK PARTİ'YE KARŞI İLK CİDDİ MUHALEFET

AK Parti'ye karşı ilk ciddi muhalefet "Sosyal Medya"da yapıldı.

Muhalefet, kuralları ve disiplini olan partilerdir. Öngörülebilir, gelenekleri olan. sosyal medyanın oluşturduğu dil, böyle bir geleneğe kurala bağlı olmayan serbest bir dil. Her bireyin kendi adına oluşturduğu siyasal bir dili var. Bunun örneğini ilk olarak Tahrir'de Arap Baharı'nda görmüştük. Sosyal medyaya baktığımızda kuralları olmayan binlerce muhalif kişi aynı anda bir noktaya odaklanıyor ve sonuç almaya çalışıyor.

Bu bütün siyasetciler için iyi bir şey mi?

Bu konuda AK Parti'nin sosyal medya ile karşı karşıya kaldığı durumu, muhalefet yaşasaydı çok daha sıkıntılı bir süreç yaşarlardı.

Halkın öfkesini boşaltması bir avantaj olabilir mi? Tepkiye yol açan şeyleri tolore edebilinirse, bir şekilde dengelenir mi?

İncitici tarafı şu; hakaretler.. Bütün toplumsal değerlerimize yakışmayan hakaretler işittik.Tahammül edilemeyecek sözlere şahit olduk. Bu dilin, üslubun kalıcı olmasından endişe duyuyorum. Teknoloji çağını kendimize uyarlayamayız, kim uyarlamaya kalkarsa çağ dışı kalır. Siyasetin, çağa uygun hareket etmesi kaçınılmazdır. Şu bir gerçek ki bu teknolojik gelişmelerde, internet bandının genişlemesi de dahil bunu sağlayan hükümetimizdir ve AK Parti'dir.

Başbakan da öyle mi bakıyor?

Twitter normalde bir hasbihal, eğlence ve haberleşme ortamıdır. İstanbul'da, bizim yaşadığımız yerlerde eğlencenin karşılığı hakara makara olarak değerlendirilebilir. Siyaset de olağan hayat şartları ve diliyle yapılır.

Tayyip Erdoğan'la sosyal medya üzerinde bir çalışma yaptıktan sonra hiç görüşmeniz oldu mu, bunu anlattınız mı? Bu mecrada yoğun şekilde yer alması gerektiğini bildirdiniz mi?

Başbakan, dünyadaki bütün yenilikleri iyi takip eder. Bunların siyasetle ilişkisini kurma de kabiliyeti yüksektir . Hakara makara diye soruyorsunuz ya, sosyal medyanın, twitter'ın etkisini yok görmek anlamına gelmez. Tam tersi onu konumlandırdığı siyaset ve sosyal medya ilişkisini tanımlandırdığı biçim olarak algılanmalıdır.

Başbakan'a Birkaç tweet atamadınız mı gibi sözler söylendi bu olaylarda.

Twitter'ın 10 milyon kullanıcısı, AK Parti'nin ise 8,5 milyon civarında üyesi var. Bunun sosyal ağdaki etkisini düşünebiliyor musunuz? Yarısının bile kullanması sosyal ağda güçlü bir etki oluşturur.

"SOSYAL MEDYAYI DAHA İYİ KULLANACAĞIZ"

Takip eden kişiler, karşılığında bir şey göremiyor, cevap bulamıyor. O hesabın sahibi olan danışmanlar veya başka biri karşılığını vermiyor. Pasif bir tutum yok muydu sizce?

Sosyal medyada yapılanlar sonucunda belki çok haksızlığa uğradık, ama elde ettiğimiz sonuç, sosyal medyayı daha iyi kullanma sorumluluğunu yükledi bize.

Durum değerlendirmesi yaptınız mı. Nerde hata yaptık, ne yapmamız lazım diye?

Evet yaptık. Gerek il başkanları, gerek MYK gerekse MKYK toplantılarında sosyal medya değerlendirmeleri yapıldı.

İnternet medyasından bahsettiniz mi?

Tabii bahsedildi. Taksim olaylarının olduğu günlerde sokak, twitter, internet sitesi, konvansiyonel medya yani gazete ve televizyon, birbiriyle ilişkili veya ilişkili olmayan alanlarını takip ettik. Olayların her aşamasında takip ettik. Sadece twitter ve facebook değil internet sitelerinin de bu konuda bütünün önemli bir parçası olduğunu, tamamlayıcısı olduğu gerçeğini net olarak değerlendirdik.

İNTERNET MEDYASININ ÖNEMİ

İnternet Medyasının önemi çıktı mı ortaya, yani sınavdan geçtik mi?

Önemi nasıl çıkmaz, İnternet Medyası normal konvansiyonel medyanın önüne geçti, etkilemesi anlamında da geçti. Bambaşka bir durumun içindeyiz şu an.

Nasıl bir sınav verdik?

Yalan haberleri düzelten, bu konuda provakasyonlara alet olmayan, toplumun ateşini, gerginliğini düşürmeye çalışan bir İnternet Medyası yapısı var, bu masanın etrafında. Hepiniz, aynı sorumlulukta oldunuz. Bu konuda gerçekten çok teşekkür ediyoruz. Bazı köşe yazarları toplumu tahrik edecek doğru olmayan haberler yazdı. İnternet Medyası bunu anında düzeltip doğrusunu kendi takipçileriyle paylaşarak yapıcılığını kullandı.

Ama yasamız hala çıkmadı.

Bu kadar güçlü bir mecra demek ki kendisini ifade etmekte zorluk çekmiş.

Kendimizi ifade ettiğimizi sanmıyoruz. Yıllardır bağırıyoruz çığlık atıyoruz. Sorunlu olduğumuzu, sorumlu gazetecilik yapmak istediğimizi söyledik. Kendimizi daha nasıl ifade edebiliriz?

Sorumluluklar, etkiler ve sorunlar arasında bir yerde sıkışmış durumdasınız. Bu olay bundan sonra böyle devam etmez. Bununla ilgili düzenlemeler yapılır, yapılması zorunlu hale geldi. Bu tartışmanın bu süreçte karşılığı olmadığını düşünüyorum.

"GEZİ OLAYLARINDA HEPİMİZİN TECRÜBELERİ FARKLI"

Bu süreç başka şeyleri ortaya çıkardı. Gezi olayları ile birlikte, "eyvah bu iş bitti" diyerek arazi olanlar oldu. AK Parti'nin içinde de bir takım sıkıntılar yaşandı. Bir kargaşa oluştu mu sizce?

Bu olaylara karşı nasıl bir politika geliştirmeleri konusunda farklı düşünceler söz konusu olur. Daha yumuşak mı, daha defansif mi, ofansif mi? Herkes olayları farklı okur, değerlendirir. Gezi olaylarında hepimizin tecrübeleri farklı. Bu olay CHP'de de tartışıldı MHP'de de. Ben sizin duyduğunuz dedikodulardan çok daha fazlasını duydum. Herşey konuşulur, AK Parti bu konuda, yekvücut halinde birlikteliği ortaya koydu. Yok böyle bir şey. Anlamsız.

Sosyal medyada trendtopic olan bir mevzu halk nezdinde çok gündem değil. Mesela bir dizinin izlenme rakamları veriliyor, hiç izlenmemiş ya da çok az izlenmiş. Sosyal medyada böyle fenomen diziler var . Siz hiç böyle bir anket yaptınız mı? Sosyal medya gündemi, halk gündemi üzerinde etkileri gibi.

Sosyal medya daha ziyade genç bir kitle, birtakım eğilimleri yansıtabilir fakat toplumun tamamını yansıttığı düşünülemez. Ayrıca bu kitlenin eğitim oranı ortalamadan daha yüksek. Genel yapıyı yansıtmıyor çok. Kitle partileri seçmeninin temel özelliği, sessiz kitleler olarak nitelendirilmesidir.

Asker 27 Nisan Muhtırası'dan önceki halini korusaydı, Gezi eylemlerinin boyutu ne olurdu? Darbe olur muydu?

Yakın zamanda yapılan araştırmalarda Türkiye'de her 100 kişiden 20'si darbeyi makul görmektedir. Türkiye için azımsanacak bir rakam değildir. Bunu değiştirecek olan demokrasiyi ve şeffaflığı güçlendirmek ve eğitimin de bu süreçlere katkısını sağlamaktır. AK Parti'yi demokratik yollardan iktidardan indiremeyeceğini düşünenlerin aklına bu olayda gördük ki demokrasi dışı yöntemler bir seçenek olarak gelmektedir. Bu, Türkiye'de demokrasinin aldığı mesafe açısından tehlikelidir.

"ERDOĞAN'IN CUMHURBAŞKANI OLMASI İSTENMİYOR"

Tayyip Erdoğan'a karşı yüzde 25'lik bir nefret var. Bir kesim var ki "Tayyip Erdoğan gitsin AK Parti kalsın" diyor. Bir kesim de "Tayyip Erdoğan gitsin, Abdullah Gül gelsin" diyor. Nedir bunun nedeni?

Türkiye toplumu Tayyip Erdoğan'ı kendisini emanet edebileceği, güvenebileceği güçlü, önemli lider olarak görülüyor. Sevenin, sevmeyenin, oy verenin, oy vermeyenin Tayyip Erdoğan'a karşı bir yakınlaşma duygusu var. Bugün iktidarda olmasının tercümesi budur. Bu benim kendi düşüncem.

Tayyip Erdoğan'a karşı bir direniş var, Cumhurbaşkanı olması istenmiyor bir kesim tarafından.

Gezi Eylemleri, organize bir grup tarafından provoke edildi, yönetildi ve yönlendirildi. Ben buna inanıyorum. Zaten yaşanan gerginliğin bir temel nedeni de yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimidir. Cumhurbaşkanlığı seçimi siyasi sonuç olarak, yönetme erkinin bugüne kadar halkı halk adına yönetenlerden alınıp, direkt halkın yönetimi belirleyeceği, devir teslimin yaşanacağı bir sürecin adıdır. Üç farklı seçim yapılacak Türkiye'de, Cumhurbaşkanı'nın halk tarafından seçilecek olması, bazı kesimleri rahatsız etti, ediyor. AK Parti'nin insicamı bu seçimler öncesinde, bu zor dönem öncesinde bozulmak istendi. Benim tahminim seçimlere kadar bu provokasyonlar devam edebilir.

Kaynak: Haberler.Com / Güncel
title