Haberler
Yenidoğan Çetesi davasında kan donduran sözler: Kötü bir bebekti

Sanık hemşireden kan donduran sözler: Kötü bir bebekti

Ankara'da görüşme hareketliliği! Bahçeli ve Ahmet Türk'ten art arda açıklamalar

Bahçeli "Ağaların kapısı açık olur" dedi, Ahmet Türk'ten yanıt gecikmedi

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan teğmenler için talimat

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan teğmenler için talimat

Komisyonda gerginlik! Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler salonu terk etti

CHP'li vekilin sözleri sonrası Bakan Güler salonu terk etti

Sudan Halk Kongresi Partisi Lideri Turabi'nin Vefatı

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Başbakan Başdanışmanı ve Ortadoğu uzmanı Ömer Faruk Korkmaz, Sudan'da İslami hareketin önde gelen lideri olarak bilinen Hasan Abdullah et-Turabi'nin, son iki yüzyılın en önemli siyasi ve dini figürlerinden biri olduğunu belirterek, "Onun hakkında söylenecek çok söz var ama en önemli özelliğinden bahsedecek olursak her şeyden önce çok iyi bir entelektüel, altı dolu, kendisini çok iyi yetiştirmiş bir şahsiyetti" dedi.

Başbakan Başdanışmanı ve Ortadoğu uzmanı Ömer Faruk Korkmaz, Sudan'da İslami hareketin önde gelen lideri olarak bilinen Hasan Abdullah et-Turabi'nin, son iki yüzyılın en önemli siyasi ve dini figürlerinden biri olduğunu belirterek, "Onun hakkında söylenecek çok söz var ama en önemli özelliğinden bahsedecek olursak her şeyden önce çok iyi bir entelektüel, altı dolu, kendisini çok iyi yetiştirmiş bir şahsiyetti" dedi.

Hasan et-Turabi'nin, 84 yaşında vefatının ardından AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Korkmaz, Turabi'nin entelektüel kişiliğine işaret ederek, "O, Batı'yı İslam dünyasında en iyi bilen isimlerden biriydi. Almanca, Fransızca, İngilizceyi o ülkelerde kendi dilleriyle konferanslar verecek kadar iyi bilirdi. Fransa ve İngiltere'de hukuk okumuş, 28 yaşında Sorbon Üniversitesinde doktorasını bitirmiş, daha sonra Hartum Üniversitesi'nde hukuk fakültesi dekanlığı yapmıştı. Turabi, kendini iyi yetiştirmiş, heyecan dolu, kabına sığmayan bir entelektüel ve ilim adamıydı" ifadesini kullandı.

Dünyada, Türkiye'den Necmettin Erbakan, Sudan'dan Hasan et-Turabi ve Tunus'tan Raşid Gannuşi'nin gençler arasında adı en çok zikredilen liderlerden olduğunu dile getiren Korkmaz, "Bu öncü liderler, teker teker birer yaprak dökümü gibi aramızdan ayrılıyorlar. Bu anlamda tüm ümmetin başı sağ olsun" diye konuştu.

Hasan et-Turabi'nin, Batı hukukunu çok iyi bildiği gibi İslam hukukuna da vakıf bir şahsiyet olduğunu kaydeden Korkmaz, "Bu özellikleri nedeniyle, ona hem fakih hem de hukukçu demeyi daha uygun görüyorum" dedi.

Pakistan'da 1986'da yapılan Uluslararası İslam Birliği Konferansı'na Turabi'nin yanı sıra Türkiye'den Prof. Dr. Necmettin Erbakan ve Pakistan'dan Ziya-ül Hak gibi birçok liderin katıldığını ifade eden Korkmaz şunları anlattı:

"Ziya-ül Hak, yaptığı konuşmada, birkaç senedir İslamlaştırmadan, İslami çalışmalardan bahsettiğini fakat, Turabi dışında orada bulunan hiçbir liderin kapsını çalarak 'Ne yapıyorsun Ziya? Bir şeye ihtiyacın var mı?' demediğini söylemişti. Ziya-ül Hak, 'Sadece Turabi kardeşim, size nasıl yardımcı olabiliriz? dedi ve İslam fıkhının, hukukunun kanunlaştırılması konusunda bize çok yardımcı oldu' demişti. Bu örnek de gösteriyor ki hem fıkıh hem hukuk hem de hukukun kanunlaştırılamasını çok iyi bilen önemli bir isimdi."

Korkmaz, dünyadaki İslami hareketlerin, "devrimci, sufi ve selefi" özellikleri aynı anda taşıyan Turabi'den yeterince istifade edemediklerini belirterek şunları kaydetti:

"Hasan et-Turabi, düşüncelerini çok rahat ifade eden, Sufi bir ailede yetişmiş, küçük yaşlarda Kuran-ı Kerim'i ezberlediği için hafız ve Kur'an-ı Kerim'e çok hakim, daha sonra hukuk çalışmalarının yanında tefsir yazmış, öte yandan Sufi olduğu kadar devrimci bir şahsiyetti. Özellikle Kur'an-ı Kerim ve sünnete bakışında aydın olduğu kadar Selefi boyutları da vardı. Ancak hadis alanında zayıf olması ve bazı yorumlarından dolayı, özellikle Selefi çevrelerce çok fazla hırpalandı ve itibarsızlaştırılmak istendi. Önemli bir değer değersizleştirildi."

"Turabi'nin siyasi mirası, üzerinde durulması gereken bir mirastır"

Hasan et-Turabi'nin siyaset fıkhı alanında ciddi çalışmaları olduğuna işaret eden Korkmaz, "Onun siyasi mirası, üzerinde durulması gereken bir mirastır. Turabi, son iki yüzyıla imza atmış modern Sudan tarihi ve ülkenin modernleşmesinde önemli hizmeti olan bir insandır. Dünya ve Sudan tarihine geçmiş önemli bir şahsiyet olarak anılacaktır" ifadesini kullandı. Korkmaz, Turabi'nin siyaset hususunda ciddiye alınması gereken, ancak hadis konusunda iddialı olmayan bir şahsiyet olduğunu anlattı.

Hasan et-Turabi'nin siyasi tarz itibariyle Necmettin Erbakan ile benzer yaklaşıma sahip olduğu değerlendirmesinde bulunan Korkmaz, "Siyasi tarzı da merhum Erbakan hocaya çok benzerdi. Turabi de Erbakan hoca gibi mekasıd ve maslahat fıkhını çok iyi uygular, Müslümanların ve kendi ülkesinin lehine olacak her türlü adımı atmaktan çekinmezdi. Sudan'ın birlik ve beraberliğinde büyük rolü oldu" diye konuştu.

"Hayatının önemli bir kısmı sıkıntılı, siyasi sorunlarla ve zindanlarda geçti. Çünkü her zaman her konuda söyleyecek sözleri vardı" diyen Korkmaz, Turabi'nin, özgürlükçü ve herkese en az Müslümanlar kadar hak ve özgürlük tanınması gerektiği yönündeki fikirleri nedeniyle kendi öğrencisi de olan Sudanlı yöneticiler tarafından hapse atıldığını, düşünceleri yüzünden hayatının önemli bir kısmını hapiste geçirdiğini söyledi.

Turabi'nin tutukluluk süreçlerini çok iyi değerlendirdiğini, hapiste bile çalışmaktan vazgeçmediğini kaydeden Korkmaz, "Her hapse girdiğinde birkaç tane kitap yazıp çıkıyordu. Onun düşmanları bile geride kültürel miras bırakmaması için tutuklanmasını istemiyorlardı. Çünkü Turabi, en çok kitabı ve makaleyi zindanlarda yazıyordu" dedi.

Sudanlı lider ve alim Turabi'nin, İslam siyaset bilimi alanında, klasik olacak eserler bıraktığını dile getiren Korkmaz, bu eserlerin bir an önce Türkçe'ye kazandırılarak okuyucuyla buluşturulması gerektiğini kaydetti.

Sudan'ın, 1970'lerde Afrika ve Arap ülkelerindeki sol hareketlerin merkezi konumunda olduğunu fakat Turabi'nin yaklaşımları sayesinde, ülkedeki sol hareketlerin gerilediğini söyleyen Korkmaz, "Turabi, devrimci olduğu kadar halkın dertleriyle de birebir ilgilenen bir halk adamıydı. Sufi aileden gelmesi de bu özelliğini destekliyordu. Sol hareketler, Turabi'nin karizması karşısında duramadı" diye konuştu.

Korkmaz, Sudan'da sol hareketlerin kadın konusunda "ilerici ve modern" yaklaşımlara sahip olduğunu, İhvan-ı Müslimin'in ise, "son derece klasik ve gelenekçi" yaklaşımlarına karşılık Turabi'nin kadın risalesi kaleme aldığını, bunun da pek çok kesimde kafa karıştırıcı ve kadının önünü açıcı bir etki yaptığını belirtti.

Turabi'nin aynı zamanda Sudan'ın en güçlü kadın hareketinin kurucusu olduğunu hatırlatan Korkmaz, "Aralarında Türkiye'den de isimlerin yer aldığı Uluslararası Müslüman Kadınlar Meclisi'ni kurdu. Son ana kadar kadınların desteğine sahipti" ifadesini kullandı.

"Necmettin Erbakan'la yakın dosttu"

Korkmaz, Turabi'nin Necmettin Erbakan'la yakın dost olduklarını, zaman zaman görüştüklerini aktararak sözlerini şöyle tamamladı:

"Pakistan Cemaat-i İslami Hareketi ile yakındı. İhvan'la belli bir yerden sonra yollarını ayırmakla birlikte aynı kökten geliyordu. Fakat İhvan'dan daha açılımcı ve daha pragmatist politikalarıyla, onlardan önce iktidarı acısıyla tatlısıyla tatmış birisiydi. İktidar onun için bazen nimet bazen de külfetti. Turabi, entelektüel anlamda İhvan'ın ötesine geçmiştir. İslam dünyasında, Turabi'yle kıyaslanacak siyaset bilimi, teori ile eylemi politikayı, iktidarı birarada barındıran bir insan bulmak çok zordur."

Kaynak: AA / Güncel
title