Sualtı Arama Kurtarma Timi'nin Zorlu Görevi
Malatya Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü bünyesindeki Sualtı Arama Kurtarma Timi, zorlu görevlerini ifa ederken yaşadıklarını AA'ya anlattı Dalış eğitmeni Yıldırım: "Cesedi bulduğunuz an tabii ki üzülüyorsunuz fakat o cesedin çıkartılması gerek. Bulduğumuzda mutluluk da duyuyoruz çünkü suyun kenarında bulunan ailelerin ızdırabının bir nebze de olsa dineceğini biliyoruz" Ekipte yer alan Akay: "Göreve çıkarken ailemizle helalleşmemiz gerekiyor çünkü her an başımıza bir kaza gelebilir"
RAMAZAN KAYA - Malatya Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü bünyesindeki Sualtı Arama Kurtarma Timi, zorlu görevlerini ifa ederken yaşadıklarını AA'ya anlattı.
Timin dalış eğitmeni Bahattin Yıldırım (37), AA muhabirine yaptığı açıklamada, ortaokul yıllarında izlediği bir belgeselden çok etkilendiğini, dalgıç olma fikrinin kendisinde o yıllarda oluştuğunu söyledi.
Okulda öğretmenin "Büyüyünce ne olmak istiyorsunuz?" sorusuna, "Dalgıç olmak istiyorum" diye yanıt verdiğini aktaran Yıldırım, bunun üzerine arkadaşlarının kendisine güldüğünü belirtti.
İki akrabasının 1990 yılında Malatya'nın Doğanşehir ilçesine bağlı Sürgü beldesindeki barajda boğulduğunu dile getiren Yıldırım, "Cesetlerinin çıkarılması için günlerce il dışından dalgıç beklemiştik. O zaman kendi kendime 'dalgıç olacağım' diye söz verdim" dedi.
İşçi olarak çalıştığı Malatya Belediyesine 2000 yılında dilekçeyle başvurduğunu belirten Yıldırım, dilekçesinde, şehirde bir arama kurtarma timi olmadığı için boğulma vakalarında müdahale sıkıntısı yaşandığını ve bir tim kurulması gerektiğini dile getirdiğini söyledi.
Bahattin Yıldırım, bunun üzerine belediyenin bir tim kurmaya karar verdiğini ve kendisinin de bu ekibe alındığını ifade ederek, ekipteki iki kişiyle Türkiye Sualtı Sporları Federasyonunun düzenlediği kursta sualtı arama kurtarma eğitimi aldıklarını anlattı.
Timin 6 kişiden oluştuğunu kaydeden Yıldırım, ekibin Şanlıurfa, Kayseri, Siirt ve Bitlis başta olmak üzere çevre illerdeki vakalara da çağrıldığını belirterek, "Yaklaşık 12 yıllık görev süremizde 200'e yakın cesedi çıkararak ailelerine teslim ettik. Dört vatandaşı da boğulmak üzereyken kurtararak yaşamalarına bir nebze vesile olduk" diye konuştu.
Yıldırım, hastayken ve ilaç kullanırken dalış yapamadıklarını, bu nedenle sağlıklarına çok dikkat etmeleri gerektiğini belirterek, "Diğer insanlar, grip ve nezle olmamaya bir kere dikkat eder, biz birkaç kere daha dikkat ediyoruz çünkü grip ve nezleyken dalış yapamıyoruz" dedi.
Annesini kaybettiğinde bile göreve gitti
Bir ay önce annesini kaybettiğini dile getiren Yıldırım, "Annemin vefatının üçüncü günü bir boğulma vakasına gittim. Boğulan kişinin çıkarılmasını müteakip tekrar taziyeler için evime döndüm" ifadesini kullandı.
Bir arama kurtarma dalgıcının başına gelecek en güzel şeyin suyun altında aradığını bulmak olduğunu anlatan Yıldırım, "Cesedi bulduğunuz an tabii ki üzülüyorsunuz fakat o cesedin çıkartılması gerek. Bulduğumuzda mutluluk da duyuyoruz çünkü suyun kenarında bulunan ailelerin ızdırabının bir nebze de olsa bizim çıkarmamızla dineceğini biliyoruz. O nedenle cesetten korkma, çekinme gibi bir durum yaşamıyoruz" şeklinde konuştu.
Ekipte yer alan Cengiz Akay (39) ise 9 yıl önce dalgıçlığa gönüllü başladığını kaydetti. Riskli bir görev yaptıklarını, sağlıklarına, yediklerine ve içtiklerine dikkat etmeleri ve her an olay çıkabilirmiş gibi hazır olmaları gerektiğini dile getiren Akay, "Göreve çıkarken ailemizle helalleşmemiz gerekiyor çünkü her an başımıza bir kaza gelebilir" dedi.
Göreve giderken ailelerinin tedirgin olduğunu belirten Akay, bu işi severek yaptıkları için ailelerini, işin hayır yönünü anlatarak ikna ettiklerini vurguladı.
"Cesedi çıkardıktan sonra ailelerden gözlerimi kaçırıyorum"
Ekibe yeni katıldığını aktaran itfaye eri Selçuk Evren (26) de bu işi sevdiği için yaptığını söyledi. İşlerinin psikolojilerini aşırı derecede etkilediğini ifade eden Evren, şöyle konuştu:
"Biz genelde bir cesedi bulunca bunu bazı şifrelerle birbirimize haber veriyoruz. Dışarıdakilerin gözleri bizde ama biz onu bulduk diye bir nebze içten içe seviniyoruz. Tabii acı bir olay, üzülüyoruz. Belki ailesi üzülecek ama bir yandan da onun belli bir yeri olacağı için sevinecek. Onu çıkardıktan sonra insanlara şöyle bir baktığımız zaman, gerçekten işte o insanı yıpratıyor, üzüyor ama genelde ben cesetleri çıkardıktan sonra ailelerden gözlerimi kaçırıyorum çünkü onu unutmak kolay olmuyor."
Evren, su altındaki atık balık ağları, ağaç kökleri, yosunlar, kaya ve cam parçalarının korunaklı malzeme giymelerine rağmen kendilerine zarar verdiğini sözlerine ekledi. - Malatya