Su Kuyuları Sayesinde Arkeolojik Keşif
Antalya'nın Demre ilçesinde bulunan Myra Antik Kenti'ndeki kazı çalışmalarına başkanlık eden Akdeniz Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr.Nevzat Çevik, köylülerin su kuyularından çıkan buluntulara göre toprağın altındaki koca...
Antalya'nın Demre ilçesinde bulunan Myra Antik Kenti'ndeki kazı çalışmalarına başkanlık eden Akdeniz Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nevzat Çevik, köylülerin su kuyularından çıkan buluntulara göre toprağın altındaki koca metropolisin merkezinin Myra tiyatrosunun güneyi ile batısında olduğunu tespit ettiklerini açıkladı.
Antalya'nın Demre ilçesindeki Myra Antik Kenti'nde ve Andriake Limanı'nda üç yıldır kazı ve restorasyon çalışmaları yapan Akdeniz Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nevzat Çevik, görev yaptığı üniversitede Arkeoloji Kulübü üyesi öğrencilere Olbia Çarşısı'nda bir konferans verdi. Çevik, öğrencilere Myra Antik Kenti ve Andriake Limanı'nda bugüne kadar yaptıkları çalışmaları anlattı. Myra'nın Likya'nın en büyük metropollerinden biri olduğunu, bu büyük metropolün ise kanyondan akan
alüvyonların altında kaldığını anlatan Çevik, "İtalya'da yanardağdan akan volkanik küllerin altında kalan Pompei şehri gibi Antalya'daki Myra kenti de alüvyonların altında kaldı. Yerin 4 ile 10 metre derinliğinde kalan bu metropolü arkeolojinin bugüne dek çözemediği soruları, karanlıkta ya da az aydınlanmış konuları çözmek için kazıya başladık" dedi.
Toprağın altında kalan koca metropolisi bilebilmek için birçok bilgiden yararlandıklarını açıklayan Çevik, çiftçilerin su çıkarmak için açtıkları kuyulardan bile yararlandıklarını söyledi. Köylülerce bu kuyular açılırken yerin 4-5 metre altından kalıntılar çıktığını söyleyen Çevik, bunların hazır açılan sondajlar olarak değerlendirmeye alındığını söyledi. Çevik, bu su kuyuları bizim için hazır açılmış sondaj mahiyetindeydi. Bu kuyuları onun için değerlendirdik" diye konuştu.
Bir yıl süreyle Demre'deki seralarda, boş bulunan her yerde, su kuyularında ölçümler yaptıklarını, sonra da bunlardan elde edilen verileri haritalara işlediklerini açıklayan Çevik, Demre'nin altında ne var sorusunun yanıtını bulmak için yaptıkları bu çalışmaya ve öngörüye göre kentin merkezinin tiyatronun güneyi ve batısında olduğunu anladıklarını açıkladı. Akropoldeki kalıntılar ile kaya mezarlarının toprak altında kalmadığını hatırlatan Çevik, Klasik Çağ'a ait çok sayıda kaya mezarının olduğunu
söyledi. Toprak üstünde şu anda mezarlar dışında Klasik Çağ'a ait herhangi bir buluntu olmadığını bildiren Çevik, yapılan kazı çalışmalarında mezar dışı varlıklara da rastlamayı umduklarını söyledi. Demre'de bir taraftan kazı yaparken, diğer taraftan da restorasyon gerçekleştirdiklerini anlatan Çevik, restorasyonları da ihaleyle değil, bizzat kendilerinin yaptığını açıkladı.
Demre'deki 11 bin 500 kişilik tiyatronun restorasyon projesinin buna örnek olduğunu anlatan Çevik, hem kazı yaptıklarını hem de kazıda çıkan parçaları anında restore ettiklerini söyledi. Bu sayede hem paradan hem de zamandan tasarruf ettiklerini açıklayan Çevik, 2-3 yıl içinde tiyatroyu ayağa kaldırmayı planladıklarını söyledi. Restorasyonla tiyatroyu eski zamanlardaki fonksiyonlarına, yani tiyatroyu tiyatro olarak kullanarak kısmen de olsa ulaştıracaklarını açıklayan Çevik, bu konudaki çalışmaların
oldukça iyi gittiğini ifade etti.
Tiyatrodaki kazılarda 9.5 metre derine indiklerini açıklayan Çevik, "Buranın kazısı bittiği zaman, restorasyonu da tamamladığımız zaman, tiyatro eski görkemli günlerine tam olmasa da dönecek. Biz Demre'da kazıyla birlikte restorasyonu da yapıyoruz. Kazıda ortaya çıkardığımız bir anıtı ya da bir anıtın parçasını o anda restore ediyoruz. Depoya kaldırmıyoruz. Tiyatroda da bulduğumuz parçaları onarıp, diğer parçalarla birleştirip tamamlayıp yerine koyuyoruz. Bizim temel hedefimiz, anıta ait bulabildiğimiz
parçaları bulup, birleştirip anıtı ayağa kaldırmak. Yapıya tamamlamak için parça imal etmeyeceğiz. Anıta ait parçaları bulabildiğimiz ölçüde ayağa kaldıracağız" dedi.
RESTORASYONDA DEMRE MODELİ ÖRNEK OLACAK
Tiyatroda restorasyonla kazı işini bir arada götürmeyi öngören projenin bakanlıkça da kabul edildiğini açıklayan Çevik, "Tiyatroda uyguladığımız bu modeli biçimlendirip, 17 maddelik bir proje haline getirip bakanlığa önerdik. Biz restorasyon için ihale yapılsın, birisi gelsin ayağa kaldırsın, 15 milyon dolar ihale bedeli tespit edelim, çıksın ihaleye demedik. Burada biz kendi alt yapımızla, parasını kendimizin verdiği taş ustalarımızla, restoratörlerle ve satın aldığımız malzemelerle kendimiz yapalım
dedik. Bakanlık da uygun buldu. Bu model, uygun olan diğer kazılarda da uygulanabilecek bir model önerisidir. Buna o gözle bakıldı. Çünkü Türk arkeolojisinde hem çok paralar boşa gitti, hem zaman çok fazla boşa harcandı. Onun için biz kendimize göre modeller geliştirdik. Bir tanesi de bu tiyatrodaki kazı modelidir. Şu ana kadar kimseye bir iş yaptırmadık. Hep kendi ekibimizle bunları gerçekleştirdik. Örneğin her biri 6 metre uzunluğunda olan 20 tane granit sütunu kendimiz restore ettik. Yerlerine konacağı
günü bekliyor. Bütün binanın taramaları yapıldı. Röleveleri çizildi. Binanın restorasyon aşamasına geçeceğiz. 11 bin 500 kişilik tiyatro aynı zamanda dekorasyonuyla da çok özel bir tiyatro. Taşlardaki hikayeler birbirine ulanarak bizim Likya'nın ve Myra'nın dinsel inançlarını, profilini ortaya çıkardığı gibi oradaki sosyal alışkanlıkların ipuçlarını da vermeye devam ediyor. Bütün bunlar birleştiği zaman hikaye tümlenecek" dedi.
Çevik, Myra Antik Kenti'nin limanı Andriake'deki tahıl ambarını ise müze haline getireceklerini söyledi. Çevik, bu müzenin dünyada bir ilk olacağını açıkladı. - ANTALYA