Struma Faciasında Yaşamını Yitirenler Facianın 74. Yılında Anıldı
1942 yılında Karadeniz açıklarında Sovyet denizaltısı tarafından içindeki 768 Yahudi yolcusu ile birlikte batırılan Struma gemisi faciasında yaşamını yitirenler, İstanbul’da düzenlenen törenle anıldı.
1942 yılında Karadeniz açıklarında Sovyet denizaltısı tarafından içindeki 768 Yahudi yolcusu ile birlikte batırılan Struma gemisi faciasında yaşamını yitirenler, İstanbul'da düzenlenen törenle anıldı.
2. Dünya Savaşı sırasında Naziler'den kaçan Yahudileri Filistin'e götürmek üzere Romanya'dan yola çıkan Struma gemisi, İstanbul Sarayburnu'nda demir atmıştı. Ancak dönemin hükümeti, gerekli girişimleri yapmasına rağmen Almanya ve İngiltere'nin baskıları nedeniyle gemideki yolcuları mülteci olarak kabul edememişti. Yaklaşık 70 gün boyunca Sarayburnu'nda bekleyen Struma gemisi, Karadeniz açıklarına açılması ile birlikte içindeki Yahudi yolcularla 24 Şubat 1942 yılında bir Sovyet denizaltısı tarafından batırılmıştı. Türkiye Cumhuriyeti, aradan geçen 74 yılın ardından ilk defa geçen yıl Struma faciasında yaşamını yitiren Yahudi mülteciler için devlet düzeyinde anma programı düzenlemişti. İlk defa geçtiğimiz yıl Türkiye'de devlet düzeyinde düzenlenen anmanın ardından bu yıl da anma devlet düzeyinde gerçekleşti. Anma törenine Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Tunç Üğüdül, İstanbul Valisi Vasip Şahin, Türk Musevi Cemiyeti Başkanı İshak İbrahimzadeh, Türkiye Musevi Hahambaşısı İsak Haleva, İsrail, Almanya, İspanya, Polonya, İsviçre, Ukrayna, Özbekistan ve Romanya gibi ülkelerin başkonsolosları katıldı.
"ATILAN ADIMI TAKDİRLE KARŞILIYORUZ, UMUT IŞIĞI OLARAK GÖRÜYORUZ"
Törenin açılış konuşmasını yapan Türk Musevi Cemiyeti Başkanı İshak İbrahimzadeh, "Struma olayı felaketinde de tarafların hepsinin kendilerine göre kutsal doğruları vardı. İngilizler, yayınladıkları beyaz belge ile Yahudilerin Naziler'den kaçabilecekleri tek yer olan Filistin'e girişlerini bölgeyi kontrol altında tutabilecekleri düşüncesiyle engellemişlerdi. Romenler kurtulan Yahudileri geri istemiyorlardı. Amerikalılar konuya duyarsız kalmayı tercih ettiler. Ruslar Karadeniz'de dost, düşman, sivil ayrımı yapmadan herkesi bombalıyorlardı. Struma'yı da bombaladılar. 500 yıl önce bizleri Engizisyon'dan kurtarmak için gemilerini İspanya'ya gönderen, bugün milyonlarca mülteciye kapılarını açan Türkiyem ise birkaç metre ötemizde demirlemiş, ölümüne terkedilmemek için sığınacak bir yer arayan 768 Yahudi'yi kurtaracak dirayetli adımı bu sefer tarafsız kalarak atamamıştı. O adımı savaştan korunabileceği gerekçesiyle atamamıştı. Ancak tarih bizlere bir daha öğretiyor ki sığınmaya, saklamaya çalışılan kutsal doğrular er ya da geç ortaya çıkıyor ve tarih hepsini kutsal olanın doğrusuyla yargılıyor. Bunun içindir ki geçmişin gerçekleri tüm çıplaklığıyla ortaya çıktığında artık onlarla yüzleşebilmeliyiz. Yüzleşebilmeliyiz ki o günlerin subjektif doğrularının bugün evrensel suçluları olarak onları taşıyanlar olmayalım. Struma felaketinden 73 yıl sonra olsa da olaya taraf olanlardan sadece devletimizin geçen yıl atmış olduğu bu adımları taktirle karşılıyor, bugünkü dünyamıza verilmiş bir umut ışığı olarak görüyoruz" diye konuştu.
"BU ÖNEMLİ HADİSEDE BİRÇOK ÜLKENİN SORUMLULUĞU BULUNMAKTADIR"
İstanbul Valisi Vasip Şahin ise yaptığı konuşmada, "12 Aralık 1941 günü Köstence Limanı'ndan kalkan Struma gemisi işkenceden, ölüm kamplarından, gaz odalarından, yani insanlığın gördüğü en büyük vahşetlerden biri olan Holokost'tan kaçarak yaşam mücadelesi veren Yahudi mültecilerle birlikte boğazlardan geçmek üzere İstanbul'a yöneldi. Hükümetimizce geminin yoluna devam edebilmesi için her türlü girişim yapıldı. Ancak tarafımızdan sarf edilen tüm çabalara rağmen sığınmacıların gideceği ülkelerden gereken iznin alınması bir türlü sağlanamadı. Bu nedenle 2. Dünya Savaşı'nın da o günkü koşullarıyla gemi 20 Şubat 1942 günü ayrılmak zorunda kaldı. Ne acıdır ki Karadeniz'e açılan Struma, 24 Şubat 1942 tarihinde bir Sovyet denizaltısı tarafından torpillenerek batırıldı. Bu önemli hadisede birçok ülkenin sorumluluğu bulunmaktadır. Ancak bugün bizlere düşen suçlu aramak değil, tarihte yaşanan trajedilerden ders çıkararak ve hafızalarda yer etmesini sağlayarak bu hadiselerin tekrar yaşanmasını önlemektir" ifadelerini kullandı.
"TÜM DEVLETLERİN VE ULUSLARARASI TOPLUMUN SORUMLULUKLARINI YERİNE GETİRMESİ ÖNCELİKLE GEREKMEKTEDİR"
74 yıl önce olduğu gibi bugün de mülteci sorunu yaşandığını belirten Vali Şahin, "74 yıl önce Struma gemisindeki 768 kişi, sığınma hakkı tanınmaması neticesinde Karadeniz'in karanlık sularında hayatlarını kaybetmesi gibi bugün de Suriye'deki zulümden kaçanların sonu çoğu kez ölüm olan umut yolculuklarına çıkmaktadır. Bildiğiniz üzere ülkemiz geçmişte olduğu gibi bugün de topraklarına sığınan insanlara kapılarını açmakta ve her türlü yardımı yapmaktadır. Ancak yeni Struma facialarının olmaması, Ege Denizi'nin hüzün denizi haline gelmemesi için Türkiye'nin çabaları tek başına yeterli değildir. Tüm devletlerin ve uluslararası toplumun sorumluluklarını yerine getirmesi öncelikle gerekmektedir" dedi.
Programda Türkiye Musevi Hahambaşısı İsak Haleva ölenler için dua etti. Yapılan konuşmalar ve edilen duanın ardından Türkiye Musevi Hahambaşısı İsak Haleva ve Vali Şahin, birlikte denize çelenk bıraktı. Katılımcılar da denize karanfil atarak yaşamını yitirenleri andı. - İSTANBUL