Sosyologlar Derneği Başkanı Prof. Şener Açıklaması
Sosyologlar Derneği Başkanı Prof. Dr. Sami Şener, devlet kurumlarının, teröre yeltenen ve onu tahrik eden kişi ve kurumlara karşı görev yapmasının, acil bir durum haline geldiğini bildirdi.
Sosyologlar Derneği Başkanı Prof. Dr. Sami Şener, devlet kurumlarının, teröre yeltenen ve onu tahrik eden kişi ve kurumlara karşı görev yapmasının, acil bir durum haline geldiğini bildirdi.
Prof. Şener, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'de, yaklaşık bir iki yıldır devlet otoritesini ve toplum huzurunu bozucu tutum ve yaklaşımların büyük ölçüde arttığını belirtti.
Bu yıpratıcı ve kaosa sürükleyici hareketlerin, dış medya kuruluşlarının da desteğiyle yoğun bir noktaya ulaştığını vurgulayan Şener, " Türkiye, başkalarının yön ve istikametine açık bir ülke haline getirilmek isteniyor. Bunda Türkiye'nin ulusal bir aktör oluşu ve bölgesinde hatırı sayılı bir güç olmasının önemli olduğu söylenebilir" ifadesini kullandı.
Şener, şunları kaydetti:
"Türkiye'de 13 yıllık iktidar döneminde, özellikle Kürtlere yönelik ciddi bir açılım ve kardeşlik politikası hakim sürmekte ve çeşitli mağdur gruplara yönelik iyileştirici çabalar ile toplumsal güven ve istikrar oldukça olumlu bir seviyeye gelmişti. Her iktidarda olduğu gibi hükümetin çalışmalarında bazı eksiklik veya yetersizliklerin olması da tabii bir durumdur.
Bu eksiklik ve yetersizlikleri meşru ve hukuki platformda değil. Türkiye'nin iktidarını bir düşman gibi görüp, onu içeriden ve dışarıdan yıpratma tavrı, ne hukuki ve ne de ahlaki bir durum değildir. Maalesef bazı siyasi parti ve sivil toplum gruplarının, düşmanca bir psikoloji ile hükümetle hesaplaşmak ve hatta bazı düşünce sahiplerine hayat hakkı tanımaması, gerçekten Türkiye'deki siyasi ve ahlaki değerlerin ne derece tahrip olduğunu göstermiştir. Hele, bazı olayları yanlış veya istismara müsait bir şekilde anlatıp, bazı illegal dinlemeler ile dış dünyayı ülkemize dayatma yapacak noktaya getirmek, hiçbir dürüst ve mantıklı insanının yapacağı bir davranış değildir."
Şener, "Ülkenin samimi insanlarının beklediği ve düzeltilmesi gereken birçok problem varken, hak ve sosyal güvence konusunda yapılması gereken yeni düzenleme ve çalışmalara ihtiyaç duyulurken, Türkiye'yi ateş çemberine atacak terörist çalışmalara imkan ve destek sağlamak ve iftira yoğunluklu çabalar içine girmek en azından vatan ve millete düşmanlıktan başka bir anlam taşımamaktadır" değerlendirmesinde bulundu.
Prof. Şener, "Ülkenin parlamentosuna, Kürtlerin meselelerini temsil için seçilen HDP, şimdiye kadar terör ile hesaplaşmak söyle dursun, illegal grupları şiddete ve silahlı ayaklanmaya teşvik edici söz ve tutumlar içine girmesi, bu konunun parlamentoda ele alınmasını gerektiren hayati önem taşımaktadır" görüşünü savundu.
Şener, açıklamasına şöyle devam etti:
"HDP eş başkanlarından birinin terör gruplarını arkalarına aldığını ve diğerinin ise sanki devlet yokmuşcasına kendini korumak için bazı gruplara hazırlık yapılması için mesaj vermelerinin ardından, PKK, asker ve polis öldürme, yol kesme hareketlerini hızlandırdı. Üstelik bunları duyurarak kendine meşruluk vermeye çalışıyor. Bazı cenaze merasimlerinde otomatik silahlarla yürüyüş yapan illegal grupların halkın ve ülkenin çeşitli kurumlarını tahrip etmeleri, artık bu olayların müdahale ile durdurulmasını gerekli hale getirmektedir. Bu durum, HDP'nin başkanlarının bu sorumsuz ve ajite edici açıklama ve tahrikleri, kendilerinin demokratik ve legal konumlarını tehlikeye düşürmüş ve partilerini de şaibeli hale getirmiştir."
Şener, olayın bu seviyelere gelmesiyle birlikte devlet kurumlarının, teröre yeltenen ve onu tahrik eden kişi ve kurumlara karşı görev yapmasının, acil bir durum haline geldiğini vurguladı.
Şener, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
"Artık, bu terör, tahrik ve toplum düşmanlığına varmış olan olayların sözle ve samimi ikazlar ile çözüm getirme imkanı olmadığı ve devletin 'toplumu koruma ve ülkeyi sağlıklı bir düzene ulaştırma' görevini yerine getirmesi kaçınılmaz hale gelmiştir. Bu görev, derneğimizin temel amacı olan, 'toplum sağlığı ve huzurunu koruma' sebebiyle devletin meşru güçleri tarafından acilen beklenmektedir."