Haberler

Sor Onlara: Biz Köle Miyiz?

Sor Onlara: Biz Köle Miyiz?
Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Müslümanlar Habeşistan'a Neden Gitti? Müşrikler Neden Panikledi? Habeşistan Hükümdarı Nasıl Tatmin Oldu? Hz. Ali'nin Ağabeyi Cafer Tayyar, Müşriklere Nasıl Hadlerini Bildirdi?

Müslümanlar Habeşistan’a neden gitti? Müşrikler neden panikledi? Habeşistan hükümdarı nasıl tatmin oldu? Hz. Ali’nin ağabeyi Cafer Tayyar, müşriklere nasıl hadlerini bildirdi?

Müşrİklerİn zulmü dayanılmaz olunca Resulullah (s.a.v.) Müslümanların Habeşistan’a hicret etmelerine izin verdi. Tam 16 kişi yerlerinden yurtlarından ayrıldılar ve Kızıldeniz’de kiraladıkları bir gemi ile Habeşistan’a geçtiler.

Başlarında kimse yoktu, hüzün içindeydiler? Hicret edenlerin arasında önemli isimler de vardı. H.Osman, eşi Rukiyye, Zübeyr b. Avam, Abdurrahman b. Avf ve Abdullah b. Mesud’un Habeşistan’a ilk hicret edenlerden olduğu kayıtlarda var?

Onlar Habeşistan’da iken inen “en-Necm Suresi”ni Hz. Muhammed (s.a.s.) Harem-i şerif’te müşriklere okudu. Bu surenin 19 ve 20’nci ayetlerinde putlardan “Lat, Uzza ve Menat”ın adları da geçiyordu ve surenin içinde “secde ayeti” bulunduğu için Müslümanlar secdeye kapandı?

Müşrikler de putlarından dolayı secde ettiler?

Bu olay Mekke’de dilden dile “Herkes Müslüman oldu?” şeklinde yayıldı. Öyle ki söylentiler Habeşistan’a kadar gitmişti. Hicret edenler sevinerek geri döndüler? Ama döndüklerine de pişman oldular. Çünkü değişen hiçbir şey yoktu. Zulüm artarak devam ediyordu.

Bu kez (616 m.) yılında 77 erkek, 13 kadın toplam 90 kişi ikinci kez Habeşistan’a göç etmek zorunda kaldılar. Kafilenin başında Hz. Ali’nin ağabeyi Cafer Tayyar vardı.

Müslümanların Habeşistan’a ikinci kez hicret etmesi müşrikleri endişelendirmişti. Bu, Hak dinin her tarafa yayılacağı anlamına geliyordu. Hemen toplanıp Habeşistan’a elçi göndermeye karar verdiler ve Amr. b. As ile Abdullah b. Ebi Rabia’yı kiymetli hediyelerle Habeşistan’a gönderdiler?

Necaşi, Müslümanlarla Kureyş elçilerini aynı anda huzura kabul etti? Ve Müslümanlara sordu:

“Kureyşliler sizi geri istiyor, ne dersiniz?”

Müslümanların reisi Cafer Tayyar şöyle dedi:

“Ey hükümdar onlara sorun, biz köle miyiz?”

Kureyş delegelerinden As oğlu Amr yanıt verdi: “Hayır, hepsi hürdür.”

Cafer Tayyar’ın sorular ıdevam etti:

“Onlara borcumuz mu var?” Yanıt yine “Hayır” oldu.

Ve diğer soruların ardından Cafer Tayyar: “O halde bizden ne istiyorlar?” diye sordu.

İslami anlattılar

Müşrikler: “Bunlar atalarımızın dininden çıktılar. ılahlarımıza hakaret ettiler. Gençlerin inançlarını bozdular ve aramıza ayrılık soktular?” dedi.

Bu iddialar karşısında Cafer Tayyar son sözünü söyledi:

“ Ey hükümdar, biz cahil bir kavimdik. Taştan, ağaçtan yaptığımız putlara tapıyorduk. Kız çocuklarımızı diri diri taprağa gömüyor, ölmüş hayvanların leşlerini yiyorduk. ıçki, kumar, fuhuş ve her türlü ahlaksızlığı yapıyorduk. Hak hukuk tanımıyorduk. Kuvvetliler zayıfları eziyor, zenginler fakirlerin sırtından geçiniyordu. CenAb-ı Hak bizim hidayetimizi diledi. ıçimizden soyu-sopu, asaleti, ahlak, fazilet ve dürüstlüğü hakkında kimsenin kötü söz edemeyeceği bir Peygamber gönderdi. O bizi puta tapma zilletinden kurtardı. Tek, Allah’ı tanıttı. Yalnız O’na kulluğa çağırdı. Bütün ahlaksızlıklardan uzaklaştırdı. Doğru söylemeği, emaneti gözetmeyi, akrabalık haklarına riâyeti, komşularla hoş geçinmeyi öğretti. Yalan söylemeyi, yetim malı yemeyi, haksızlık etmeyi yasakladı. Biz O’na inandık. O’nun gösterdiği hak dini kabal ettik. Bu yüzden kavmimizin hakaret ve işkencelerine uğradık. Fakat dinimizden dönmedik. Dayanamaz hale gelince onlardan kaçıp, sizin himayenize sığındık...” dedi.

Kuran-ı Kerim’den ayetler okuyarak herkesi heyecana getirip ağlattı.

Bu ayetleri dinleyen Habeş hükümdarı:

“Allah’a yemin ederim ki, bu sözler Hz. ısa’ya gelen sözlerle aynı kaynaktan,” dedi ve Kureyş elçilerinin teklifini reddetti.

Ertesi gün Amr, Necaşi’nin huzuruna çıkarak: “Onlar Hz. ısa hakkında yakışıksız sözler söylüyorlar”, diyerek hükümdarı tahrik etmek istedi. Çünkü Habeş Necaşisi Ashame Hıristiyan’dı.

Bu idiaya karşı Câfer: “Biz, Hz. ısa hakkında Cenab-ı Hak Kuran’da ne bildirmişse ancak onu söyleriz” dedi ve sonra şu anlamdaki ayeti okudu.

“Meryem oğlu ısa Mesih, Allah’ın Peygamberi, Meryem’e ulaştırdığı kelimesidir. O, Allah tarafından bir rahdur...” (en-Nisâ Sûresi, 171)

Bunun üzerine Necaşi yerden bir çöp alıp göstererek: “Hz. ısa’nın dedikleri ile sizin söyledikleriniz arasında şu çöp kadar bile fark yok. Sizi ve Peygamberinizi tebrik ederim. şehadet ederim ki, O zat, hak Peygamberdir. O’nu Hz ısa müjdelemişti...” dedi.

İlim öğrenmek farzdır?

ılim elde etmek, her müslüman erkek ve kadın için bir görevdir. şöyle ki: Her Müslümanın yapmakla yükümlü bulunduğu din görevlerini yerine getirmek, hak ile batılı, helal ile haramı ayırmak için yeterince bilgi sahibi olması üzerine farzdır.

Bir hadis-i şerifte şöyle buyurulmuştur.

“Her Müslüman erkek ve kadına ilim öğrenmek bir farzdır.”

Başkalarına muhtaç oldukları şeyleri öğretmek için ilim öğrenmek de sünnettir, bir ibadettir. Bundan fazlasını bir kemal ve bir şeref olmak üzere öğrenmek de mübahtır. Başkalarına karşı öğünmek, mücadele edip büyüklenmek için ilim elde etmek ise mekruhtur.

ılim öğrenmek aslında hem fertler için, hem de cemiyet için gereklidir. Bu bir zarurettir. Böyle zaruret miktarı ilim öğrenmek, bir ıslâm toplumunun bütün ferdlerine yönelen bir farzdır. Ancak ilimlerin bir kısmı, her kişi için gerekli olduğundan bu kısmın öğrenilmesi bir farz-ı ayndır. Herkesin öğrenip bilmesi ve onu yapması gerekir.

ılimlerin bir kısmı da, her fert için değil, cemiyet hayatı için gerekli olduğundan bunun öğrenilmesi de bir farz-ı kifayedir. Tıp, hesap, harp ve teknik ilimleri gibi... Bu ilimleri herkes elde edemez. Bunlarla toplumun bazı kişileri meşgul olabilirler. Bunları bir kısım şahıslar öğrenirse, bu farz yerine getirilmiş olur. Fakat bu ilimlerle, ıslam toplumunu meydana getiren şahısların hiçbiri meşgul olmazsa, o toplumun bütün fertleri Allah yanında sorumlu olurlar.

Bir taraftan anam komaz gideyim

Söyle Ya Rabbi, ben ne halt edeyim

Abdülhak Hamid’in ağabeysi (Abdülhak Nasuhi Bey) Elçiliklerle valiliklerde ve nihayet ayan azalığında (senato üyeliği) bulunmuş büyük bir devlet ve fikir adamıydı. şiir onun ilminde bir çerez gibidir. Alaycı zekasının ince nüktelerini tıpkı babası (Hayrullah Efendi) gibi hep beyitler ve kıtalarla ifade etmiştir. Mesela babası Tahran elçisi olunca onu Tahran’a çağırmış, annesi de göndermek istememiş, iki cami arasında kalmış, hangisine gideceğini şaşırmış, Nasuhi Bey bu zor vaziyetini şöyle anlatır:

“Bir taraftan babam kılar davet,

Bir taraftan anam komaz gideyim;

Söyle Ya Rabbi, ben ne halt edeyim!”

Abdülhak Hamid anlatmıştı: Günün birinde Nasuhi Bey’in bir çocuğu olmuş ve bir iki ay sonra da çocuk ölmüş. Eşi çocuğa manzum bir mezar kitabesi yazması için ısrara başlamış, üç aylık çocuğa ne yazılır? Nihayet işte bu beyti yazıp karısına okumuş ve birinci mısraı beğenen hanımefendi ikinci mısraı duyunca kıyameti koparmış:

“Azimet eyledi gitti beka beka diyerek,

Bıraktı dar-ı fenayı kaka kaka diyerek!”

SORU YANIT

SORU: ıbadet nedir?

YANIT: ıyi niyete bağlı olarak yapılmasında sevap bulunan her iştir. Yüce Allah’a saygı ve itaat için yapılır.

SORU: Taat nedir?

YANIT: Yapılmasından dolayı sevab kazanılan herhangi bir iştir; gerek niyet bulunsun, gerek bulunmasın.

SORU: Kurbet nedir?

YANIT: Yüce Allah’a manevi olarak yakınlığa sebep olan herhangi güzel bir iştir. Sadakalar ve nafile kılınan namazlar gibi...

SORU: Niyet nedir?

YANIT: Yapılan bir görevle Yüce Allah’a ibadette bulunmayı ve O’na manevi bakımdan yaklaşmayı kastetmektir.

SORU: Akıl nedir?

YANIT: Ruhun bir kuvvetidir ki, insan onunla bilgi sahibi olur. ıyi ile kötüyü ayırır ve eşyanın gerçek hallerini onunla anlar.

Hac ve umre

Kaynaklar Hac ve Umre hakında özetle şu bilgileri veriyor:

Hac, sözlükte, saygıdeğer makamları ve diğer yerleri ziyaret etmektir. Din deyiminde ise: “Arafat’ta özel vaktinde bir miktar durmaktan ve ondan sonra Kabe’yi usulü üzere tavaf ederek ziyaret yapmaktan ibarettir.” Hac yapan kimseye hacı denir.

Umre ise , sözlükte ziyaret manasınadır. Din deyiminde: “Kabe’yi tavaftan ve Safa ile Merve denilen iki yer arasında sa’y etmekten (koşar gibi gidip gelmekten) ibarettir. Bunun için belli bir zaman yoktur. Senenin her mevsiminde yapılabilir. Yalnız Arefe günü ile kurban bayramının dört gününde yapılması mekruhtur. Ramazan ayında yapılması güzeldir.

Umre, yapılması gerekli bir sünnettir. Bunu yapan kimseye “Mutemir” denir. Farz olan hacca, Hacc-ı Ekber denildiği gibi, umreye de “Hacc-ı Asgar” denilir. Bununla beraber Arife günü cumaya rastlayan bir farz hacca da “Hacc-ı Ekber” denilmektedir.

Umre, ımam Malik’e göre de bir yapılması gerekli sünnettir. Fakat ımam şafii’ye göre, ömürde bir defa hemen yerine getirilmesi gerekmeyen bir farzdır. Hanbelilere göre, hemen yerine getirilmesi gereken bir farzdır.

İMAM-I BUHARİ

Bu adama güvenmem?

ıslam dünyasında Kuran-ı Kerim’den sonra en güvenilir kaynak hadislerdir. Ve Sahih-i Buhari de bu kaynakların başında geliyor. ısmail El Buhari Hz. Peygamber efendimizin hadislerini toplamak için dere tepe dolayşıyor, günlerce, haftalarca yol katediyordu.

Kendisine bir adamdan bahsettiler. Bu adamın bir çok sahabi ile görüştüğünü söylediler. ısmail EL Buhari gidip adamı buldu. Ama o sırada adam, devesini yakalamakla meşguldü. Elinde boş bir torba vardı ve içinde yem varmış gibi deveyi çağırıyordu?

Adama hiçbir şey sormadan geri döndü?

“Neden adamla görüşmedin?” diye soranlara ısmail El Buhari şöyle yanıt verdi:

- Ben devesini aldatarak yakalamaya çalışan adamın rivayet edeceği hadislere güvenmem!!!

BİR AYET

“Allah gökleri görebileceğiniz direkler olmaksızın yarattı. Yeryüzüne de, sizi sarsmasın diye sabit dağlar yerleştirdi ve orada her türlü canlıyı yaydı. Gökten de yağmur indirip orada her türden güzel ve faydalı bitki bitirdik.” (Lokman Suresi: 10)

BİR MANİ

Halayıklar halayıklar

Ocak başında uyuklar

Davulumun sesini duyunca

Pirincin daşını ayıklar.

BİR HADİS

İşçiye ücretini, (alnının) teri kurumadan veriniz. (ıbn Mace, Ruhun, 4.)

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel
İçişleri Bakanlığı tarafından Tunceli ve Ovacık Belediyelerine kayyum atandı

İçişleri Bakanlığı tarafından Tunceli ve Ovacık Belediyelerine kayyum atandı

Tunceli ve Ovacık Belediye Başkanlarının yerlerine gelen isimler ve kayyum gerekçeleri belli oldu

Kayyum gerekçeleri ve yerlerine gelen isimler belli oldu

Örgütün 2 numarası İlker Gönen'den pişkin ifade: Aileler galeyana getirildi, kim bize sahip çıkacak?

"Aileler galeyana getirildi, kim bize sahip çıkacak?"

Antalya sele teslim! Yüzlerce vatandaş tahliye edildi

Antalya sele teslim! Yüzlerce vatandaş tahliye edildi

title