Haberler
İsrail ve Hizbullah ateşkese çok yakın: 36 saat içinde ilan edecekler

Savaşın bitmesine saatler kaldı! Ateşkes artık çok yakın

Kreş tartışmasında CHP'li Başarır ağzını fena bozdu: Tweet bu kadar, geri zekalı

CHP'li Başarır ağzını fena bozdu! Varank'ın yanıtı ise daha bomba

Naci Görür'den Malatya'daki depremden sonra korkutan açıklama: Sonuncusu 2 bin 500 yıl önceydi

Malatya'daki depremden sonra korkutan açıklama: Sonuncusu 2 bin 500 yıl önceydi

İşte kokoreçcide ölen gencin son videosu: Ölürsem bunu paylaşın

İşte kokoreçcide ölen gencin son videosu: Ölürsem bunu paylaşın

Son dakika! Özkoç: "İktidar, 15 Temmuz'u Karartıyor. Bunun Hesabını Verecekler, En Büyük Korkuları O. Çünkü Onları Destekleyenler, İtirafçı Olacaklar"

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Son dakika gündem haberi... CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, “İktidar, 15 Temmuz’u karartıyor, üstünü örtüyor. 15 Temmuz’la ilgili kendi bağlantılarının ve kendi siyasi partilerinin bağlantılarının ortaya çıkmasını engellemeye çalışıyor. Bunu yalanla, iftirayla yapıyor. Onları koruyup kollayan, onlarla yol yürüyen kendileri. Bunun hesabını bir gün bu ülkenin yasal kurumlarına verecekler en büyük korkuları o. Çünkü onları destekleyenler, yarın öbür gün onlar da bunların hesabını verecekler. Göreceksiniz ki onlar itirafçı olacaklar. Biz bunu bilmiyorduk, diyecekler. Biz yanıltıldık, diyecekler. Kandırıldık, diyecekler. Ama bunun hesabı sorulacak” dedi.

CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, "İktidar, 15 Temmuz'u karartıyor, üstünü örtüyor. 15 Temmuz'la ilgili kendi bağlantılarının ve kendi siyasi partilerinin bağlantılarının ortaya çıkmasını engellemeye çalışıyor. Bunu yalanla, iftirayla yapıyor. Onları koruyup kollayan, onlarla yol yürüyen kendileri. Bunun hesabını bir gün bu ülkenin yasal kurumlarına verecekler en büyük korkuları o. Çünkü onları destekleyenler, yarın öbür gün onlar da bunların hesabını verecekler. Göreceksiniz ki onlar itirafçı olacaklar. Biz bunu bilmiyorduk, diyecekler. Biz yanıltıldık, diyecekler. Kandırıldık, diyecekler. Ama bunun hesabı sorulacak" dedi.

CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, KRT TV'de Elif Doğan Şentürk'ün sorularını yanıtladı. Gündemi değerlendiren Özkoç, özetle şunları söyledi:

"KEMAL KILIÇDAROĞLU'NUN İKTİDARLA, MUHALEFETLE BİR YARIŞI YOK"

"Cumhuriyet Halk Partisi ve liderimiz Kemal Kılıçdaroğlu'nun iktidarla, muhalefetle bir yarışı yok. Genel başkanımız ve CHP ekonomik, sosyal, özgürlükler, adalet ve hukuk açısından Türkiye'nin doğru yönetilmediğini biliyor. Türkiye'nin bir önce huzura kavuşabilmesi için neler yapılması ve nasıl yönetilmesi gerekliliğiyle ilgili açıklamalarda bulunuyor. Kemal Kılıçdaroğlu'nun derdi budur. Tayyip Erdoğan'ın 20 yılda ülkeyi yönetemediği görülüyor. Enflasyon almış başına gidiyor. TÜİK ikili rakamları açıklıyor, üçlü rakamları ENAG açıklıyor. Vatandaşımızın evine ateş düşmüş buradaki sıkıntıyı görüyor. Kemal Kılıçdaroğlu nereye bir ateş düştüyse, 'burada yanlış yapıyorsunuz, bunu düzeltmeniz gerekir' diyor.

KYK konusunda Cumhurbaşkanı koltuğunda oturan bir zat, kalkıp 'biz söyledikten sonra Kemal Kılıçdaroğlu bunu söyleyip paye almak istiyor' gibi bir açıklaması doğru bir açıklama değil. Liderimizin bize verdiği emirler doğrultusunda, üç grup başkanvekili 20.12.2019'da kanun teklifi vermişiz. Milletvekilimiz Abdurrahman Tutdere araştırma önergesi vermiş, Veli Ağbaba araştırma önergesi vermiş, Erkan Aydın araştırma önergesi vermiş. 24.06.2019'da tam 10 tane kanun teklifi vermişiz. Liderimiz düğmeye basmış, 'burada bir yanlış var' demiş.

"ÇOCUKLARI BORÇLANDIRARAK ÇOCUKLARIN GELECEĞİNİ KARARTMAK YANLIŞ BİR POLİTİKADIR"

Türkiye Cumhuriyeti'nin gençlere ihtiyacı var. Türkiye Cumhuriyeti'nin yetişmiş insana ihtiyacı var. Türkiye Cumhuriyeti'nin doktora, akademisyene, mühendise ihtiyacı var. Türkiye Cumhuriyeti evlatlarını yetiştirmek zorunda. İmkansızlıklar içerisinde çocukları borçlandırarak çocukların geleceğini karartmak yanlış bir politikadır. AKP iktidarının ve Recep Tayyip Erdoğan'ın KYK aracılığıyla aldıkları kredilerle onların üzerine faiz bindirerek üç, dört, beş katına çıkartıyorsun... Çocuklarımızı borçlandırıp hem tahsil hayatlarının önünü kesmek hem de yaşamlarını karartmaya ne gerek var. Kemal Kılıçdaroğlu 'bir yıl sonra iktidara geliyoruz çocuklar bu parayı kesinlikle ödemeyin. Geldiğimiz zaman ana parayı sigortalı bir işe girdiğiniz zaman ödeyebilme imkanlarınız doğrultusunda ana para sizden geri alınacaktır' dedi. Bizim gelecekte de bu konuya bakış açımız çok net. KYK ile öğrencilere verilen kredilerle ilgili sadece ana para sigortalı bir işe girdikten sonra öğrencilerden tahsil edilecektir. Biz çocuklarımızın önünün açılmasını istiyoruz. Onla çocuklarımızı borçlandırıp ondan sonra da Kemal Kılıçdaroğlu'nun söylemleriyle geri adım atmak zorunda kaldıkları zamanda 'biz önemli bir şey yaptık borçları kaldırıyor' diyorlar.

"TÜRKİYE BİR KAOS İÇERİSİNDE, TÜRKİYE YÖNETİLEMİYOR SAVRULUYOR"

Gündemi uzun zamandan beri Kemal Kılıçdaroğlu, altılı masa, CHP, Millet İttifakı tutuyor. Türkiye bir kaos içerisinde, Türkiye yönetilemiyor savruluyor. Türkiye ekonomi, sosyal, özgürlükler, adalet ve hukuk açısından yönetilemiyor. İş insanları Türkiye'de eşit rekabet koşullarına sahip değiller. Türkiye tam bir kaos içerisinde o yüzden CHP, Millet İttifakı öne çıkmış durumdadır. CHP söylemleriyle, çözüm önerileriyle; önce iktidara 'bunları bir an önce yap' diyor. İktidar, muhalefetin ne söylediğini takip ediyor. Belediye başkanlarımızın ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun MYK'sının yaptıkları çalışmaları görüp, 'biz batıyoruz' diyorlar. Bunlardan bir tanesine örnek Metin Külünk'tür.

"LİDERLERİNİN SÖYLEMLERİNİN GERÇEK HAYATLA UYUŞMADIĞINI GÖRÜYORLAR"

Şu anda AKP siyasi parti olarak bir savrulmuşluk içerisinde. Kendi liderlerine karşı güvenleri tamamen eksilmiş durumda. Liderlerinin söylemlerinin gerçek hayatla uyuşmadığını görüyorlar. İnsanların sorunlarına çözüm konusunda liderlerinin önerilerinin gerçekten uygulanamaz olduğunu görüyorlar. Bunun sonuçlarında AKP'nin hızla oy kaybettiğini, dağılmak üzere olduğunu görüyorlar. 20 yıllık AKP iktidarıyla birlikte beslenen ve onunla birlikte makam sahibi olan insanlar şu anda bir telaş içerisindeler. Yaptıkları şeyin hiçbir hukuka ve Türkiye'nin gerçeklerine uymadığını, yoksul halkın çok büyük sıkıntı içinde olduğunu onlarda görüyorlar. Bu yapılanla iktidarda kalabilmelerinin mümkün olmadığını görüyorlar ve bunu yüksek sesle dillendirmeye başladılar. Metin Külünk, 'Özellikle dar gelirli grup ve orta sınıfın refahı ekonomik yönetimde temele oturtulmalıdır' diyor. Bunu CHP söylüyordu, bugün AKP'nin önde gelen isimlerinden birisi söylüyor. Külünk, 'En tepedeki yüzde 10'luk nüfus toplam gelirin yüzde 55'ine en alttaki yüzde 50'lik nüfusun toplam gelirden aldığı pay yüzde 12'lerdedir' diyor. Yani Metin Külünk, 'siz bir avuç zengini besliyorsunuz' diyor. 'Benim liderim Tayyip Erdoğan dün açıklama yaptı. O yaptığı açıklamada şu kadar kişi arabaya alıyormuş. O araba alanlar Türkiye nüfusunun yüzde 12'sini oluşturuyor. Geriye yüzde 90 kalıyor. Biz bu yüzde 90'ını yoksulluğa mahkum ettik. En üstteki yüzde 10'luk kesim toplam servetin yüzde 65'ine sahipken, en alttaki yüzde 50'lik nüfus toplam servetin sadece yüzde 4'üne sahip' diyor. Bunu yaratan kendi iktidarlarıdır, Recep Tayyip Erdoğan'dır.

"AKP GÖRDÜ Kİ 20 YILLIK POLİTİKALARI BİR ŞEKİLDE ARTIK YALANLARLA YÖNETİLEMİYOR"

AKP gördü ki 20 yıllık politikaları bir şekilde artık yalanlarla yönetilemiyor. Çünkü Recep Tayyip Erdoğan ve etrafındaki bir avuç insan televizyonlara çıkarak yalanlarla Türkiye'deki insanları kandırmaya, iyi yönetildiklerine ikna etmeye çalışıyorlar. Bir avuç yandaş medya ve onun kişiliksiz ve kimliksiz yazarları gazetecilikten uzakta sadece Tayyip Erdoğan'a methiyeler düzerek var olmaya çalışan insanlarsa Türkiye'nin gerçeklerini anlatmamaya, yoksul insanların gerçek hayatını su yüzüne çıkartmamaya çalışıyorlar. Yoksulluğu siyaseten yönetmek ve menfaat sağlamak tamda budur. Bir ülkenin insanlarını yoksullaştırıp onlara diğer yardımlarla kendinize bağlayıp o yoksul halkın 'bunlar giderlerse biz ne yaparız' çaresizliği içinde bırakmak ve ülkeyi yoksullukla yönetme stratejisi aslında tamda budur. Kendileri itiraf ediyorlar.

"15 TEMMUZ'U DÜZENLEYENLERİN, NASIL SERBEST BIRAKILDIĞINI İNSANLAR ARTIK BİLİYORLAR"

Recep Tayyip Erdoğan, enflasyonun 15 Temmuz'la bağlantılı olduğunu ifade etti. Çok samimiyetsiz, halkı hafife alan bir açıklamadır. 15 Temmuz yalanına artık kimse inanmıyor. 15 Temmuz'u düzenleyenlerin, nasıl serbest bırakıldığını insanlar artık biliyorlar. Savcı Zekeriya Öz, Adil Öksüz neden elini kolunu sallayarak çıktı herkes bunu soruyor. 15 Temmuz'un bir numaralı düzenleyicisi Adil Öksüz'dü adamı yakaladılar, bağladılar. Daha sonra oraya bir el oraya girdi. Pasaportlarını ve evraklarını verdiler ortadan yok ettiler. 'Arkasında dimdik duruyorum' dediği Zekeriya Öz, Ergenekon ve Balyoz davalarıyla Türkiye'nin yurtsever Genel Kurmay Başkanını cezaevine koydu. Tayyip Erdoğan şura toplantılarında FETÖ'cü generalleri ve subayları göreve getirdi, onlar bu kalkışmayı yaptı milletimiz artık bunu biliyor. 15 Temmuz Kalkışmasında bir telefon arkasından milleti sokağa döken Recep Tayyip Erdoğan tankın üstüne mi çıkmıştır, ne gibi bir mukavemet göstermiştir, nereye gitmiştir hiç kimse bilmiyor. Orada ölümle yüz yüze gelip, parçalanan cesetlerin aileleri için toplanan 366 milyon TL'lik yarım parasının üstüne oturmuştur, Recep Tayyip Erdoğan ve iktidar. Bunu yardımcısı Fuat Oktay açıklamıştır. Türk milletinin duygularına hitap ederek 'Türkiye'nin geleceği için hayatlarını verdiler' diyerek para topluyorsunuz. Bu kadar büyük bir parayı onlara vermeye gönlünüz razı olmuyor.

"AKBAŞOĞLU KENDİ LİDERİNİN SÖYLEDİKLERİNİ DİNLERSE GERÇEĞİN NE OLDUĞUNU ANLAR"

AKP'den herhangi bir açıklama yaparsa Nebati'de dahil olmak üzere bunu ciddiye alıp konuşabiliriz. Ama Sayın Emin Akbaşoğlu çok ciddiye alınacak bir adam değildir. Hangi saikle şu anda Grup Başkanvekilliği koltuğunda oturuyor bilemiyoruz ama yaptığı konuşmalarla birçok AKP'linin de başını önüne eğen bir kişidir. Meclis'te de herkesin rahatsız olduğu bir kişidir. Tayyip Erdoğan'a nasıl mesaj verebilirim de bir dönem daha milletvekili olabilirim diye böyle şeylerle uğraşan bir insandır. Fetullaçı Terör Örgütü'ne 'ne istedilerse verdik' diyen bugünkü Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan Recep Tayyip Erdoğan'dır. Birinci yardımcılarından bir tanesi 'Cumhuriyet Halk Partisi'ne karşı, Atatürkçülere karşı Fetullahçıları çarpıştırmamız gerekiyordu onun için beraber yol yürüdük' dedi. Sende onu görevden aldın. Akbaşoğlu kendi liderinin söylediklerini dinlerse gerçeğin ne olduğunu anlar. Fetullahçı Terör Örgütü'ne yardım yapmak, kollama ve koruma görevini yerine getiren ve PKK terör örgütünü koruma ve kollama görevini yerine getiren Recep Tayyip Erdoğan ve AKP iktidarıdır. Recep Tayyip Erdoğan, 'Bunlara ben destek verdim. Üniversite dediler, üniversite, dershane dediler dershane, para dediler para, ne istediler de vermedim?' diyen Kılıçdaroğlu mu? Değil. Siyasi ayağı Recep Tayyip Erdoğan'dır. Siyasi parti AKP iktidarıdır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde Fetullahçı Terör Örgütü ve PKK terör örgütü AKP iktidarı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından korunmuş ve kollanmıştır. Genelkurmay Başkanı hapse atılmış Zekeriya Öz'ün arkasında durulmuştur. Osman Öcalan sadece oy istemek için TRT'ye çıkartılmıştır. Hukuki bir kimlikle ilk defa dünyada bir terör örgütü üyeleri Habur Sınır Kapısı'ndan hukuki bir kimlik içerisinde Türkiye'ye alınmış valilere verilen emirle hendek kazmalarına göz yumulmuştur.

Arkadaşlarımızın meclise girişinin ne kadar önemli ve değerli olduğunu ifade ettim. Uğur Bayraktutan, Bülent Tezcan, Tufan Köse yüreklerini ve kendilerini bu milletin geleceği için genel başkanlarının emirleri doğrultusunda hayatlarını ortaya koyarlar. 15 Temmuz 2016 hain darbe girişiminde Uğur Bayraktutan bu geceyle ilgili, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Şentop'un yazılı olarak soru önergesi verdi. Bayraktutan, '15 Temmuz 2016 darbe girişimi esnasında Gazi Meclis'e gelen 106 milletvekilinin, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne giriş yapmış oldukları saate göre sıralı listesini verebilir misiniz?' Adalet ve Kalkınma Partisi'nin TBMM Başkanvekili Sadi Bilgiç 17.03.2020'de cevap vermiş. Bilgiç yanıtta, 'TBMM Başkanlığı tarafından, TBMM'ye gelen ziyaretçilerin, meclis yerleşkelerine girişlerine ilişkin veri ve kayıtlar tutulmakta olup, milletvekillerin TBMM yerleşkesine ve Genel Kurul salonuna girişlerine ilişkin herhangi bir kayıt tutulmamaktadır' diyor.

Ben diyorum ki bizde kayıt var. Bülent Tezcan'ın, Uğur Bayraktutan'ın meclise girişleriyle ilgili saatleri gösterdik. Birdenbire bir telaş, korku sardı. 'CHP algı yaratmaya çalışıyor' diyorlar. CHP algı yaratmaz, gerçekler üzerinden gider. Ogün üç arkadaşımız daha bu olay duyulur duyulmaz Ankara'da oldukları için ve genel başkanla kurdukları irtibattan sonra bizim yerimiz TBMM'dir diyerek hareket etmişlerdir. Necdet Ünüvar'in 15 Temmuz gecesinde ne olduğuna dair bir kitabı var. O kitapta Salim Uslu, '15 Temmuz'da özel aracımla saat 22'de Meclis'e geldim. Çankaya kapısından giriş yaptığım esnada kapıdaki görevliye neler oluyor diye sordum. Bir anormallik sezmiştim. Hava kurşun gibi ağır ve jetler alçaktan uçmaya başladılar. Sağda, solda patlama sesleri gelmeye başladı. Kapıdaki polislere tatbikat olduğu söylenmiş. Ancak Genelkurmay Başkanlığı'ndan silah seslerinin yükseldiğini ifade ettiler. Sonra havaalanına gitmek için, Ordu ilimizde bazı açılışlara katılmak için Dikmen Kapısı'ndan çıktım' diyor. Hiç mi utanmıyorsunuz? Çankaya Kapısı'ndan girmiş, Dikmen Kapısı'ndan çıkmış. Uslu devam ediyor, 'Çankaya Kapısı'ndan aldığım bilgiyi meclis başkanına sunmuştum ama Dikmen Kapısı'ndan çıkarken, Genelkurmay Başkanlığı önünde onlarca ambulansın dizili olduğunu, peş peşe dizili araçlar, ambulanslar iç diş ışıkları, çakarları yanıyordu adeta Genelkurmay Başkanlığı önünde bir barikat oluşturmaya başladıklarını gördüm' diyor. Telefonun arkasına gizlenip 'sokağa çıkın' diyor. Kendisi sokağa çıkıyor mu? Yok. Herhangi bir zırhlı aracın üzerine çıkıyor mu? Yok. Herhangi bir mukavemet gösteriyor mu? Yok. Millet sokağa çıkacak o gizlenecek, Binali Yıldırım tünelde gizlenecek, milleti tankların altına sürecekler o tankların altına sürdükleri kişiler için topladıkları paranın üzerine oturacaklar. Bunların şehide saygısı da budur, bu kalkışmanın nasıl bir kalkışma olduğunun da açık göstergesidir. Yine Salim Uslu, ' 00.35'te Sayın Cumhurbaşkanımızın telefon konuşmasını dinledik. Halkımızı sokağa davet etti. Böylelikle sokağa çıkıldı. Bundan sonra görev yerim olan Meclis Grubu'ndan gelen çağrı üzerine TBMM'ye geçmek istedim. Bakan bey ayrılmamı biraz daha burada kalmamı istedi, ben asıl görev yerimde olmak istediğimi ifade ettim.'

"MECLİSE İLK GİRENLERİN CHP'LİLER OLMASINDAN NİYE BU KADAR RAHATSIZ OLDUNUZ?"

Bizim liderimiz aslanlar gibi uçaktan iniyor Hayati Yazıcı'nın elini tutuyor, 'biz darbe nereden gelirse gelsin karşısında olacağız merak etme' diyor. Hayati Yazıcı oradan nasıl çıkıp gittiyse bizim liderimizde o şekilde çıkıyor. İlk önce olayların ne olduğunu görmek için belediye başkanımızın evine gidiyor. Televizyondan seyrediyor köprüler kapalı, 'beni tekneyle karşıya geçirin' diyor. O sırada Ankara'daki milletvekilleriyle irtibata giriyor arkadaşların mecliste olmalarını istiyor. Daha sonra TBMM Başkanını arıyor, 'Meclis bizim yerimizdir, bende hareket ediyorum yoldayım geliyorum' diyor. Meclis Başkanı konuşmayı doğruluyor. Sonra liderimiz tekneyle karşıya geçiyor araçla TBMM'ye geliyor. Telefonun arkasında milleti tankların önüne süren kişi Recep Tayyip Erdoğan'dır. Yok olan kişi Recep Tayyip Erdoğan'dır. Tünelde saklanan Binali Yıldırım'dır. Meclise ilk girenlerin CHP'liler olmasından niye bu kadar rahatsız oldunuz? CHP'nin ruhu Kuvayı Milliye ruhudur. Uğur Bayraktutan'a, Tufan Köse'ye, Bülent Tezcan'a onlara katılan diğer arkadaşlarıma, oraya giden bütün siyasi partilerin milletvekillerine teşekkür ediyorum. Bülent Tezcan'a ekibiyle çalışarak ortaya çıkarttığı içinde teşekkür ediyorum.

"BİZ TÜRKİYE'NİN CİDDİ BİR ŞEKİLDE YÖNETİLMESİNİ İSTİYORUZ"

Biz Türkiye'nin ciddi bir şekilde yönetilmesini istiyoruz. Türkiye'de öğrencilerimizin önünün açık ve net olmasını istiyoruz. Onların herhangi bir zorlukla karşılaşmamasını istiyoruz. Gençler için özgürlük, demokrasi, eğitimde önlerinin tıkanmamasını, sağlığa ulaşılmasını istiyoruz. Hastane randevu sistemiyle insanların inim inim inletilmemesini, çiftçilere yüzde birlik payın derhal verilmesini, KDV'nin ve ÖTV'nin mazottan ve gübreden kaldırılmasını, enerjide indirim yapılmasını, çiftçilere katkı verilmesini, çiftçinin dünyayla eşit rekabet koşullarını, esnafımıza Esnaf Bakanlığı'nın kurulmasını, esnafın borçlandırılarak değil, desteklenerek kalkındırılmasını istiyoruz. Başta Güney Doğu olmak üzere bütün bölgelerimizin kalkınmasıyla ilgili doğru bir ekonomik model istiyoruz. Merkez Bankası'nın başkanı özerk olarak orayı yönetmelidir. Eğitimde YÖK'ü kaldıracağız. Öğrencilerin bir yıl içerisinde yurt sorununu halledeceğiz. O yüzden ne yapacağımızı, nasıl yapacağımızı biliyoruz. Muhalefetin dedikleri doğru, doğrudan kaçmak yok. Doğruyu yapmak için doğru insanların görevinin başında olması lazım.

"İKTİDAR 15 TEMMUZ'U KARARTIYOR, ÜSTÜNÜ ÖRTÜYOR"

Meclis Başkanı'na sesleniyorum: Sarayın değil, Meclis'in başkanı ol. Bütün milletvekilleri, senin milletvekili arkadaşlarındır. Onların hakkını hukukunu korumak senin üzerine düşer. AKP'nin hakkını hukukunu arama. 4 Ekim 2016'da Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde 15 Temmuz'la ilgili Darbe Komisyonu kurulmuştu. Üç aylık bir çalışmadan sonra 4 Ocak 2017'de komisyonun süresi dolmuş fakat uzatılmamıştır. Bununla ilgili tutanaklar elimizde var. Olması gereken şuydu. Bu raporun bir metin halinde sonuç bildirgesi hazırlanmalıydı. TBMM Genel Kurulu'na getirilip burada okunması gerekiyordu. Yapmadılar, bunun üstünü örttüler ve kapattılar. Çünkü oranın altını kazarsan siyasi ayaklar ortaya çıkıyor. Kendi milletvekilleri dahi, 'Bununla ilgili siz bir borsa oluşturdunuz. Doğru bir komisyonla araştırılırsa bugün kahraman saydıklarınız hain, hain olanlar da kahraman çıkabilir. Siz onları koruyorsunuz' diye AKP milletvekili söyledi. Böyle bir rapor hasır altı edilmiştir. Tutanaklar hasır altı edilmiştir. Araştırılmasının ve neticeye varılmasının önü kesilmiştir. İktidar 15 Temmuz'u karartıyor, üstünü örtüyor. 15 Temmuz'la ilgili kendi bağlantılarının ve kendi siyasi partilerinin bağlantılarının ortaya çıkmasını engellemeye çalışıyor. Bunu yalanla, iftirayla yapıyor. Onları koruyup kollayan, onlarla beraber yol yürüyen kendileri, o kadar açık. Bunun hesabını bir gün bu ülkenin yasal kurumlarına verecekler en büyük korkuları o. Çünkü onları destekleyenler, yarın öbür gün onlar da bunların hesabını verecekler. Göreceksiniz ki onlar itirafçı olacaklar. Biz bunu bilmiyorduk, diyecekler. Biz yanıltıldık, diyecekler. Kandırıldık, diyecekler. Ama bunun hesabı sorulacak. "

Son dakika! Özkoç:
Kaynak: ANKA / Güncel
title