Haberler
Türk-İş Başkanı Atalay'dan asgari ücret çıkışı: Ortada dolaşan rakamları kabul etmek mümkün değil

Türk-İş Başkanı Atalay'dan gündem yaratacak asgari ücret çıkışı

Piyasaları alt üst eden sahte dolar skandalı akıllara Saddam'ın yaptığını getirdi

Sahte dolar skandalı akıllara Saddam'ın yaptığını getirdi

Çete ile anılan Güney Hastanesi'nin sahibi: Ortaokul mezunuyum, sigorta primim için hastaneyi satın aldım

İstanbul'un göbeğindeki hastaneyi bakın ne için satın almış

Esenyurt Belediye Başkan Yardımcısı Osman Yalçın hakkında yakalama kararı

Özel'in cezaevi ziyareti sırasında başkan yardımcısına operasyon

Somut Olmayan Kültürel Miraslar Anlatıldı

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Eskişehir'in 2013 Unesco Somut Olmayan Kültürel Miras Başkentliği kapsamında bir konferans düzenlendi.

Eskişehir'in 2013 Unesco Somut Olmayan Kültürel Miras Başkentliği kapsamında bir konferans düzenlendi.

Eskişehir Halk Eğitim Merkezi Konferans Salonu'nda 81 ilden gelen öğretmenlerin katılımıyla gerçekleştirilen programda konuşma yapan UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Öcal Oğuz, Türkiye'nin, UNESCO'yu kuran en eski ülkelerden biri olduğunu ifade etti. UNESCO'nun bir şey yapacağı zaman Türkiye'nin iradesi ile yaptığını ve ülkede kültürel çeşitliliğin korunması gerektiğini belirten Oğuz, "Ümit ederiz ki bir gün Türkçe konuşanların dili de UNESCO'nun dilleri arasına girer. Türkiye ilerledikçe bu olumlu sonuçlarından birisi olarak hafızamızda tutmamız gerekir. İnsan somut ve somut olmayan miraslarını son zamanlarda koruyamıyor. Kültürel çeşitlenmelerimizin korunması gerekmektedir" dedi.

Dünya miras listesinde Türkiye'de 11 eserin bulunduğuna değinen Oğuz, "Avrupa'da bizim kadar kültürel mirası olmayan ülkelerin miraslarını değerlendirirsek bizim ülkemizde 11 eserin çok az olduğu görülecektir" diye konuştu.

Kültürel aktarımın Türkiye'de kalmadığından ve gelenek ve göreneklerin giderek unutulduğundan bahseden Prof. Dr. Öcal Oğuz, "1927 yılında Türkiye'de yüzde 75 oranında köylü halkı yetiştirdik. Birbirimizle gelenek ve göreneklerimizi paylaştık fakat bugün yüzde 80 kentli ve herkesin meşguliyetleri çok fazla. Cumhuriyeti kurarken başlangıçta sağlıkçıya, mühendise ihtiyacımız vardı. Çok iyi masal anlatsın diye öğretmenler yetiştirilmedi çünkü o miras aktarılabiliyordu. Bugün insanlar mesleki anlamda çeşitlendikçe okullaşma sıfıra indirildi. Ana dili ana kültürü demektir. Artık kadınların da iş hayatında olduğu bir yerde ana dilinden bahsetmek mümkün değil. Artık kreş dili var. Bu kadar kültür öğrenimi boşaltılmışsa bunu eğitim sistemi doldurmalıdır. Eğitim sisteminde Türkiye'de sanat kriteri var. Sanat kültürü oluşmamışsa bunu çocuklara veremezsiniz. Ana dili olmayan, kreş dili olan bir toplulukta çocuklara Noel Baba üzerinde öğretilenlerle Hızır Aleyhisselam'ı öğretilmesini kıyaslamak mümkündür. Kreşler ana dilini öngörmüyor. Kültür aktarımı süreklilik gerektirir ama ne yazık ki bu yoktur. Kültür aktarımı eğitim sisteminde aktarılmadığı için 20 sene eğitim alan çocuk üniversiteli oluyor. Dünün öğrencisi bugün yazar, bugün senarist, bugün şair, bugün başka bir şey oluyor fakat dün öğrenmedikleri üzerinden bugün ondan ne bekleyebiliriz ki" şeklinde konuştu.

Konuşmanın ardından söz alan Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Nabi Avcı ise, "Anlattıklarınızı dinledik. İnşallah hep birlikte bu zaaflarımızı telafi ederiz" dedi.

Programa Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Nabi Avcı'nın yanı sıra Eskişehir Valisi Dr. Kadir Koçdemir, AK Parti Eskişehir Milletvekili Ülker Can, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hasan Gönen ve Türkiye'nin farklı illerinden gelen öğretmenler katıldı. - ESKİŞEHİR

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Güncel
title