Soma'daki Maden Faciası Davası
Soma'daki maden faciasına ilişkin Akhisar Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın 36'ıncı oturumu tamamlandı.
Soma'daki maden faciasına ilişkin Akhisar Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın 36'ıncı oturumu tamamlandı.
Duruşmada tanık olarak dinlenen vardiya çavuşu Mehmet Kandemir, 2009'dan itibaren Eynez işletmesinin kül ekibinde çalıştığını, olay günü ocaktan çıkmadan önce ölçüm yaptıklarını, herhangi bir sıkıntının olmadığını ve dinamit atılmadığını dile getirerek, karbonmonoksit, oksijen ve metan gazı ölçümlerini yaptıklarını ancak sıcaklığı ölçemediklerini söyledi. Olay esnasında yer üstünde olduğunu, yer altında çalışan bir arkadaşının telefon etmesiyle yangını haber aldıklarını, bunun üzerine kurtarma çalışması başlattıklarını aktaran Kandemir, yer altına indiklerinde ise alev görmediğini, amirlerinin ocağa ters hava verileceğinin söylemesi üzerine ocaktan ayrıldıklarını anlattı. Kandemir, ocağın ağzına hava sirkülasyonu hızlı olması için fan kurdurduklarını, ertesi gün ise yangının madenin 160. ayağına kadar geldiğini, bant, plastik borular ve kamanın yandığını dile getirdi. Arkadaşlarıyla birlikte söndürme ve soğutma çalışmalarına katıldıklarını ifade eden Kandemir, "Olayın son günü 5'inci bant boyunda, Mustafa Korkmaz ile Mehmet Efe'nin cesetlerini alıp dışarıya çıktık" dedi.
"Siz konuştukça içimiz yanıyor"
Bu arada maden faciasında hayatını kaybeden Sezai Kılıç'ın annesi Arzu Kılıç, tutuklu sanık Akın Çelik'in Kandemir'e sorular yöneltilmesine tepki göstererek, "Yeter artık soru sormayın, konuşmayın. Siz konuştukça içimiz yanıyor" diye seslenmesi üzerine Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı, sanık ve avukatların mahkemede konuşması gerektiğini, konuşmalardan dolayı rahatsız olanların duruşma salonu dışına çıkarak hava almasını ve tekrar salona gelmesi yönünde teklifte bulundu. İşçi Süleyman Abaylı da kolikar yolu temizliği yaptıktan sonra saat 14.50'de işten ayrılmak üzere hazırlık yaptığını ancak bindikleri nakil bandının durması üzerine yürümeye başladığını, o esnada bandın altındaki çatlaklardan duman çıkmaya başladığını gördüklerini ifade etti. Dumanın yoğun olduğunu, bundan dolayı paniklediklerini anlatan Abaylı, sözlerine şöyle devam etti:
"Panikle, 'Hemen gidelim' dedik, ancak yoğun dumandan ilerleyemedik, olduğumuz yerde durduk. Yaklaşık 1 saat pis hava çıkışında kaldık. Ardından temiz havanın olduğu aşağı kısma indik. Orada uzun süre bekledik. O esnada emniyetçiler, kapı mı kapattı, anlayamadık. Duman içeri girmeye başladı. Yürüyebilecek durumda olanlar, yavaş yavaş yürümeye başladık. Kendi maskemi patlattığımda herhangi aksi bir durum yoktu ancak bazı arkadaşlarımın maskesinde küf vardı, bazılarınınki de bozuktu. S panosunun hazırlık bacalarında sıcaklık fazlaydı, tişörtümün sırılsıklam olduğunu gördüm. Dışarı çıktıktan sonra tekrar ocağa girmedim, hastaneye gittik."
Abaylı, amirlerin işçilere oturup dinlendiği zaman "Oturmayın, ayakta dinlenin" diye baskı yaptığını, Akın Çelik'in ise işçileri tehlikeli yerlerde üretim yapılmasını istediğini arkadaşlarından duyduğunu sözlerine ekledi. Bu arada, sabah saatlerinde tanık olarak ifade vermek istediğini mahkeme heyetine ileten Ali Osman Okur isimli maden işçisinin sözlerinin tutanaklara geçmediğini iddia eden mağdur avukatları kendi hazırladıkları tutanağı mahkeme heyetine sundu. Mağdur avukatları, Okur'un amir ve şeflerinin isteği üzerine tanık olmak istediğini ileri sürmesi üzerine sanık avukatlarının da Okur'un böyle bir ifade kullandığını duymadıkları yönünde itirazda bulundu. Salondaki dinleyiciler de ayağa kalkarak sanık avukatlarına tepki gösterdi. Avukatlar arasında da tartışma yaşandı.
Mahkeme Başkanı Ballı, duruşmaya yarına kadar ara verdi.
Basın açıklaması
Dava duruşması sonrasında faciada ölen maden mühendisi İbrahim Çelik'in babası Mehmet Çelik, davaya sahip çıkmak için duruşma günlerinde Denizli'den Akhisar'a geldiğini belirterek en az 10 gün Akhisar'da otelde kaldığını söyledi. Çelik, "Bizim çocuklarımızın katlettiklerini hala kabul edemiyor içerideki beyefendiler. Bizim çocuklarımızın katlettiklerini iddia ediyoruz. ve nasıl bunların kendileriyle ilgisi olmadığını, her gelen tanığa deklare etmeye çalışıyorlar. Tanıkları kendi yönlerine çekmeye çalışıyorlar. Biz bunun aksi iddiasındayız, bunu ispat edeceğiz inşallah" diye konuştu.
Ailelerin takip etme konusunda son derece kararlı olduğunu söyleyen madenci ailesi avukatlarından Can Atalay ise "Duruşma salonunda gerçekten insan sabrını özellikle eşlerini, çocuklarını, kardeşlerini kaybetmiş ailelerin sabrını zorlayan bunca şeye rağmen ailelerimiz ısrarla duruşmayı takip ediyor. Bu duruşmayı takip etmek konusundaki ısrarın sonuçlarını içeride almaya başladık kanımızca. Üzeri örtülmeye çalışılan her şey apaçık ortaya çıkıyor kanısındayız" dedi.
Olay
Manisa'nın Soma ilçesi Eynez mevkisinde Soma Kömürleri AŞ tarafından işletilen ocakta 13 Mayıs 2014'te saat 15.00 sıralarında başlayan yangında, 420 metre derinlikte ve 3,5 kilometre uzunluğundaki galeriler dumanla dolmuş, faciada 301 madenci ölmüş, 162 işçi sağ kurtarılmıştı.
Olayla ilgili soruşturma sonucunda açılan davada tutuklu 6 sanık ile beşinci duruşma sonunda yargılanmalarına tutuksuz devam edilmesine karar verilen vardiya amirleri Yasin Kurnaz ve Hilmi Kazık, "olası kastla öldürme" suçundan 301 kez 20 yıldan 25 yıla, "neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama" suçundan da 162 kez 2 yıldan 6 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istemiyle yargılanıyor.
Tutuksuz 38 sanık hakkında ise "taksirle birden fazla kişinin ölümüyle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma" suçundan 2 yıldan 15 yıla kadar hapis isteniyor. Bunlardan 25'i hakkında da bu suçları "bilinçli taksirle" işledikleri gerekçesiyle aynı aralıktaki ceza süresinin, üçte birden yarısına kadar artırılarak uygulanması talep ediliyor.