Sivas'ta 13 Sanıklı Fetö/pdy Davası
Sivas'ta, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında, haklarında "Silahlı terör örgütü kurma veya yönetme, anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs, kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği ile kamu kurum ve kuruluşlarının zararına...
Sivas'ta, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında, haklarında "Silahlı terör örgütü kurma veya yönetme, anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs, kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği ile kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık" suçlarından dava açılan 9'u avukat, 13 sanığın yargılanmasına devam edildi.
2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu avukatlar Halil İbrahim Darıcı, Fatih Sarıkuş, Ömer Nazlım ve Erdal Özkan ile kamu çalışanı Murat Güngör, tutuksuz sanıklardan avukatlar Recep Hardal, Resul Öz, Dilek Fırtına Toraman, Ersin Coşman, İhsan Özdamar ile kamu çalışanları İlhami Bahşi ve Hakan Polat katıldı.
"Avukatlar imamı" olarak değerlendirilen ve Silivri 7 Nolu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu bulunan Yunus Bingöl ise duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemiyle (SEGBİS) iştirak etti. Duruşmada sanık avukatları ve sanıkların yakınları da hazır bulundu.
Duruşmanın ikinci gününde tutuksuz yargılanan sanıklar dinlendi.
Örgütte 2015 yılından sonra "avukatlar imamı" olarak görevlendirildiği ileri sürülen, ByLock kullandığı tespit edilen ve etkin pişmanlık yasasından faydalanarak tutuksuz yargılanan Hakan Polat, savunmasında, bu yapının terör örgütü olduğunun farkına varamadan yıllarca içinde bulunduğunu söyledi.
Polat, 17-25 Aralık sürecinden sonra bu yapıyla ilgili aklında şüpheler oluştuğunu anlatan Polat, "Ancak bu yapıdan kopmam o kadar kolay olmadı. Çünkü bu yapıyla ilişkim lisede başladı. 4 yıl cemaat evinde kaldım. 12 yıl kurumlarında öğretmenlik yaptım. Yine bu yapı içinde eşimle tanıştım ve evlendim." dedi.
Hayatının her döneminde bu yapının var olduğunu anlatan Polat, şunları kaydetti:
"Merzifon'da cemaatin dersanesinde çalışırken bir bayan öğretmenle duygusal yakınlaşmamız oldu. Ancak cemaatin bilgisi olmadığı için bu ilişkiyi sonlandırmak zorunda kaldık. Daha sonra Sivas'ta katalog evliliği olmasa da cemaat evliliği yaptım. Farkına bile varmadan içine düştüğüm bu yapıda bulunmaktan üzüntü ve pişmanlık duyuyorum. Bizleri kullanarak halkın sempatisini kazanmışlar. Amaçları yüce milletimizi köleleştirmekmiş. Maalesef bir terör örgütüne üye durumuna düşmüşüz. Gerçek yüzleri 15 Temmuz'da ortaya çıkmıştır."
Avukat Ersin Coşman da hakkındaki suçlamaları reddetti.
Örgüt üyesi olmadığını öne süren Coşman, "Ülfet Hukuk Derneğinin hiçbir zaman yöneticisi olmadım. Bu örgütle sosyal ilişkimi de 2012 yılı nisan ayında sonlandırdım. Zaten örgütün sohbetlerine de sosyal faaliyet olarak dini bir sohbet dinlemek için 2006-2011 yılları arasında katılmıştım. Sohbetleri organize etmedim ya da davet eden olmadım. İnancım gereği sohbetlere düzensiz olarak katıldım. Ben zaten AK Parti il yönetimindeydim. FETÖ kurumlarının da avukatlığını almadım." ifadelerini kullandı.
Avukat Dilek Fırtına Toraman ise sanık olarak mahkemede bulunmaktan utanç duyduğunu dile getirerek, şöyle konuştu:
"FETÖ/PDY terör örgütüyle hiçbir organik bağım yoktur. Zaman gazetesi aboneliğim kısa bir süre kardeşimin sınav hazırlığı nedeniyle oldu. 17-25 Aralık sürecinden hemen sonra da bu aboneliği sonlandırdım. 2012'de AK Parti'de il yönetiminde göreve başladım. Ülfet Derneği ile ilgili de 2015'te şüpheye kapıldım. İstifa etmek istedim. Ancak bana derneğin zaten kapatılacağı söylenerek istifam kabul edilmedi."
Avukat Resul Öz de savunmasında suçlamaları kabul etmediğini belirterek, "Dernek kurucuları arasında milletvekillerinin olması bana güven verdi. Sohbetlerine de katılmadığım için örgüt bağlantılı olduğunu hiç fark etmedim. Çünkü dernekle fiili bir irtibatım yoktu. Daha sonra zaten derneğin kapatılacağını öğrenince istifa etmeyi ihmal ettim." dedi.
Avukat Recep Hardal ise derneğin sohbetlerine katıldığını dile getirerek, derneğin 90 üyesi olduğunu ve yalnızca 9 kişinin yargılandığını belirtti.
Bu nedenle derneğin FETÖ bağlantılı olmayacağını ileri süren Hardal, şunları söyledi:
"Derneği cemaat ve AK Parti'den arkadaşlarla kurmuştuk. Terörle bağlantısı olacağını hiç düşünmemiştim. Örgütle organik bir bağ kurmadım. Baro seçimlerinde cemaat ve AK Parti adayının karşısında bulundum. 2015'te Sivas'ta Demokrat Parti'den aday oldum. Evimde bulunan ve yasal olarak satılan bandrollü Risale-i Nur CD'si hakkımda delil olarak kullanıldı. Kültür Bakanlığının yayınladığı bu CD'lerin delil olarak kullanılması trajikomik bir olaydır. Ben demokrasiye inanıyorum. Örgüt talimatıyla hareket etmiyorum."
Öğretmen İlhami Bahşi de muhafazakar bir yapısı olduğunu anlatarak, zaman zaman sohbetlere gittiğini söyledi.
2011 yılından sonra "cemaatle" ilişkisi kalmadığını savunan Bahşi, "SODES projelerine hayır amaçlı girdim. Başka amaçla yapıldığını bilmiyordum. Ben fedakarlık yaptığımı zannediyordum. Üzgün, kırgın ve pişmanım. Birçok kişinin de pişman olduğunu düşünüyorum." ifadelerini kullandı.
Tutuksuz yargılanan sanıklardan İhsan Özdamar da suçlamaları kabul etmeyerek, tahliyesini talep etti.
Mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar vererek, tanıkların dinlenmesi için duruşmayı erteledi.