Shona Sanatı Zimst Galerisi'nde Sanatseverlerle Buluşuyor

Afrika'nın önemli çağdaş sanat hareketlerinden biri olarak kabul edilen Shona sanatından örnekler, Zimst Sanat Galerisi'nde sanatseverlerle buluştu.

Galeride, Zimbabve Ulusal Müzesi tarafından tanınan usta sanatçılar Colleen Madamombe, Lovemore Bonjisi, Richard Rosani ve Dominic Benhura'nın eserleri bulunuyor.

Shona taş heykelleri, Opal, Springstone, Red Jasper gibi yarı değerli taşlardan, yalnızca tek bir parçadan oyularak yaratılan, yüksek enerjili ve sembolik eserler olma özelliği taşıyor.

Galerinin resmi açılış etkinliğine gelenler arasında Zimbabve'nin Türkiye Büyükelçisi Alfred Mutiwazuka ve Türkiye'nin eski Zimbabve Büyükelçisi Hakan Kıvanç'ın yanı sıra çok sayıda sanatçı ve sanatsever yer aldı.

Açılışta konuşan büyükelçi Mutiwazuka, ülkesine ait bir sanatın bir galeride temsil edilmesinin sadece Zimbabve ile Türkiye'nin dostluğunun kanıtı olmadığını, aynı zamanda Shona sanatının dünya çapında yayıldığının göstergesi olduğunu söyledi.

Mutiwazuka, Shona sanatındaki tasvirlerin yıllar içinde İngiliz sömürgeciliğine karşı kurtuluş mücadelelerini daha fazla içerdiğine vurgu yaparak şöyle dedi:

"Ülkemiz adını Rodezya'dan Zimbabve'ye değiştirdi, bu da taştan yapılmış ev anlamına geliyor. Zimbabve'de Matoppos ve Victoria Şelaleleri çevresinde yaşayan insanlar kökenlerini ahşap oymalarla ifade etmektedir. Bu heykeller ruhani inançları, atalara ait referansları ve doğal dünyayla olan bağlantıları yansıtmaktadır. Bu sanat formu, Zimbabve'deki yerel işletmelerimizi ve toplumumuzu destekleyen önemli ihracat maddesi haline gelmiştir. Bu eserler, dünyanın dört bir yanındaki prestijli müzelerde, galerilerde ve özel koleksiyonlarda sergilenmektedir."

"Atalarının ruhunu serbest bıraktıklarına inanıyorlar"

AA muhabirine açıklama yapan galeri küratörü Nilüfer Eriş de Shona sanatının Zimbabve'de yüzyıllardır süregeldiğini ancak 1950'lilerde keşfedildiğini söyledi.

Eriş, hepsi tek bir parçadan oluşan eserlerin yarı değerli ve enerjisi yüksek taşlardan yapıldığına dikkati çekerek, "Sanatçılar kaya parçasını buldukları yerden çıkardıktan sonra bir müddet atölyelerinde tutuyorlar ve onunla taşla bir spritüel bağ kuruyorlar. Ondan sonra tebeşirle üstünü çizerekten yontuya başlıyorlar. Bu yontu esnasında ise hiçbir modern alet kullanmıyorlar. Sadece basit el aletleri kullanıyorlar. Heykeli ortaya çıkardıktan sonra ise yüksek ısıyla ısıtıp kendilerine özgü bir cilalarıyla bir kısmını cilalıyorlar, bir kısmını da doğal halinde bırakıyorlar. Bunu yaparak atalarının ruhunu serbest bıraktıklarına inanıyorlar." diye konuştu.

Zimst Galeri'de bu sanatın dünyadaki önemli temsilcilerinin eserlerine yer verdiklerini belirten Eriş, Avrupa'da bu sanata ait eserlerin satıldığı bu kadar büyük bir galerinin olmadığını, galeriyi açarak iki kültür arasında bir bağ kurmayı hedeflediklerini ifade etti.

Eriş, Türk sanatseverlerin bu sanata ilgisinden memnun olduklarını dile getirerek, "Yaklaşık 4-5 aydır burayı hazırlamakla meşguldük. Tanıtıma çok yeni başlamamıza rağmen çok büyük bir ilgi var. Umuyorum birçok yerde göreceğiz bu heykelleri. Dünyanın en önemli müzelerinde bu eserlerden yer alıyor. Çünkü gerçekten insan gücüyle ve sevgiyle yapılan heykeller bunlar." ifadesini kullandı.

Galeri hakkında

Zimst Galeri, sanat galerisi olmasının yanı sıra iki kültürü birbirine yaklaştırmayı ve topluma katkı sağlamayı amaçlıyor.

Galeri, elde ettiği gelirin bir kısmıyla Afrika'da beslenme ve eğitim alanında ihtiyaç sahibi çocuklara destek olmayı hedefliyor.