"Sezar Dosyası" ekibinden "Sami", Esed rejiminin suçları ile kanıtların ülkeden kaçırılma sürecini anlattı Açıklaması

MOHAMMAD SIO/MUHAMMED ENES ÇALLI - Suriye'de, Beşşar Esed rejiminin işlediği insan hakları ihlallerini belgeleyen "Sezar" kod adlı eski rejim askerine destek veren "Sami" kod adlı Osama Othman, kanıtların kaçırılma sürecini ve bunların Esed'in devrilmesine sağladığı katkıyı anlattı.
MOHAMMAD SIO/MUHAMMED ENES ÇALLI - Suriye'de, Beşşar Esed rejiminin işlediği insan hakları ihlallerini belgeleyen "Sezar" kod adlı eski rejim askerine destek veren "Sami" kod adlı Osama Othman, kanıtların kaçırılma sürecini ve bunların Esed'in devrilmesine sağladığı katkıyı anlattı.
Suriye'deki iç savaş boyunca askeri hastanelere getirilen cesetleri kayıt altına almakla sorumlu "Sezar'a" yardım eden Othman, yaşadıklarını AA muhabiriyle paylaştı.
Othman, "Sezar Dosyası" ile rejimin ortaya koyduğu şiddetin belgelenmesine değinerek, "Bu ölçekte ve tehlikede bir işi üstlenirken, işbirliği yaptığınız kişilere mutlak güven duymanız gerekir." ifadesini kullandı.
"Sezar" ile arkadaşlıklarının 15 yılı geride bıraktığını aktaran Othman, "Bizim güvenimiz 15 yıl boyunca tesis edilmişti. O zamanlar rejimin suçlarını belgelemek için bu çalışmayı yapmaya karar vermiştik." dedi.
Othman, "Sezar"ın rejim tarafından yönetilen suç kurumunun bir parçası olmak istemediğine işaret ederek, "Seçenekleri sınırlıydı ya kendisinin ve ailesinin hayatını tehlikeye atarak iltica edecekti ya da asla desteklemediği rejim için çalışmaya devam edecekti." diye konuştu.
Tek seçeneğin, mümkün olduğunca çok kanıt toplanması ve rejimin yaptığı vahşetin ifşa edilmesi olduğunu bildiren Othman, bunun insanların Esed'in hapishanelerinde kaybolan oğulları ve sevdiklerinin akıbetini ortaya çıkarabilecek bir arşiv oluşturabilme imkanı sağladığını vurguladı.
Othman, devrimden önce inşaat mühendisliği yaptığını belirterek, "Esed'in hapishanelerinde tutukluların karşılaştığı işkencelerin dehşetini ortaya çıkaran ilk görüntüleri elde ettikten sonra ve bu dosya üzerinde çalışmaya başladığımda, Sezar ile bu görüntüleri toplamaya ve daha sonra ülke dışına kaçırmaya karar verdik." dedi.
Başlangıçta amaçlarının görüntüleri yurt dışına kaçırmak olmadığını anlatan Othman, Suriye'deki ailelerin, sevdiklerinin rejim düştükten sonra nerede olduklarını bilmeleri için kanıt toplamayı amaçladıklarını kaydetti.
Othman, görüntüleri toplama sürecinde "Sezar" ile aynı şehirde yaşamasının işleri kolaylaştırdığını, bu sayede her gün görüşebildiklerini, elde edilen verileri sakladıklarını belirtti.
"Dünya, son 2 ayda rejimin vahşetinin farkına varmaya başladı"
Othman, bu sırada yaşadıkları yerin Şam kırsalındaki El-Tal adlı bir şehir olduğunu bildirerek, şehrin rejim güçlerinin elinden alınmasının ardından "Sezar"ın her gün rejim kontrolündeki bölgelere seyahat etmek zorunda kaldığını ve bunun da "tehlikelerle dolu bir yolculuk" olduğunu ifade etti.
Topladıkları arasında en korkunç görüntünün hangisi olduğuna ilişkin soru üzerine Othman, binlerce kurbana ait bir çok fotoğrafın, diğerinden daha korkunç olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
"Dünya ancak son 2 ayda, Beşşar Esed'in kaçışının ardından rejimin vahşetinin farkına varmaya başladı. Rejimin her an işgal edebileceği bir bölgedeyken, bu görüntüleri toplarken, kendi ailenizin başına da böyle dehşetlerin gelebileceğini fark ediyorsunuz. Çocuklarıma bakar ve bir gün Allah korusun, rejimin suçlularının benim evime de girebileceğini ve aynı şeyi aileme de yapabileceğini düşünürdüm."
"Görüntüler medyaya sızdırıldığında kendimizi büyük bir tehlike içinde bulduk"
Othman, görüntülerin yayınlanmasından sonra karşılaştıkları zorluklar ve tehlikelere dikkati çekerek, "2013'ün sonunda ülkeden ayrıldıktan sonra, Katar'a yaptığımız ziyaretin ardından Ocak 2014'te görüntülerin bir kısmı sızdırıldı. Katar hükümeti, görüntülerin gerçekliğini doğrulamak için bize hukuki destek sağladı. Bu görüntüler medyaya sızdırıldığında kendimizi büyük bir tehlike içinde bulduk." dedi.
"Sami" ve "Sezar" kod adlarını Katar'da aldıklarını kaydeden Othman, "Sezar Dosyalarından" da tehlikeli dosyalar üzerinde çalışan ekip üyelerinin olduğunu ve isimlerinin açıklanmasını istemediklerini bildirdi.
Othaman, Ocak 2014'ten itibaren Sami'nin doğduğunu, Osama'nın ise kaybolduğunu, yeni kimliğinin aile hayatını etkilediğini vurgulayarak, kendisinin sürekli korku ve endişe içerisinde yaşadığını söyledi.
Rejimin ikinci ve üçüncü dereceden akrabalardan "intikam" alacak kadar acımasız olduğunu ve hala ülkede birçok akrabası bulunduğunu ifade eden Othman, "Onları dışarı çıkarmak için büyük mücadele verdik. O dönemde Osama'nın sonsuza dek öldüğünü söyleyebilirim. Sami doğdu. Sami şimdi 'Sezar' ve ekibin geri kalanıyla birlikte bu yükü taşıyan kişi." şeklinde konuştu.
Esed kaçtıktan 2 gün sonra kimliğini açıkladı
Othman, kimliğini Esed'in ülkeden kaçmasının ardından 2 gün sonra açıkladığına işaret ederek, güvenlik kaygıları nedeniyle insanların yıllarca gerçek "Sezar" ekibini tanımadığını ve zaman zaman kendi adlarına konuşacak sözcüler kullandıklarını kaydetti.
Bu yaklaşımın her zaman etkili olmadığını vurgulayan Othman, "Açık çalışmaya ve doğrudan katılıma geçmek bizim için elzem hale geldi. Daha önce de belirttiğim gibi çalışmalarımız, Sezar Dosyalarıyla sınırlı değil. Bu dosyalar çalışmalarımızın sadece yüzde 5'ini oluşturuyor." ifadelerini kullandı.
Othman, topladıkları görüntülerin önemli olduğunu çünkü rejimin işkence altında hayatını kaybeden pek çok kurbanın ölümündeki rolünü kanıtladığını söyledi.
Görüntülerin Ocak 2014'te Katar hükümetinin çabalarıyla doğrulandığını, ardından dosyanın Fransız ve Alman yetkililere verildiğini aktaran Othman, Alman Adalet Bakanlığı'nın görüntülerin gerçekliğini şüpheye yer bırakmayacak şekilde teyit ettiğini bildirdi.
Othman, Fransız ve Alman mahkemeleri önünde verdikleri ifadelerin, sunulan raporlar ve kanıtlarla "rejim suçlularının dünya çapında yargılanması için yasal bir temel oluşturduğunu" belirterek, bu görüntülerin Esed rejiminin devrilmesinin yolunu açtığını kaydetti.
"Benim hayatım işkence altında can verenlerin hayatından daha değerli değil"
Geçmişe, 2011'e geri dönebilse, her şeyi ve belki de daha fazlasını tekrar yapacağına belirten Othman, "Bu suçluyu (Esed) ortadan kaldırmak ve rejiminin hem açık hem de gizli tüm kalıntılarını ortadan kaldırmak için çalışmak kesinlikle risk almaya değer. Benim hayatım, işkence altında can verenlerin hayatından daha değerli değil." dedi.
Othman, Suriye'nin geleceğine ilişkin öncelikli kaygısının, Suriye'de adaletin sağlanması ve güçlü bir toplum inşa edilmesi olduğunu vurgulayarak, "Bugün ülkeyi yöneten siyasetçiler güvenilir ve yetkin olabilirler ancak zaman içinde değişmeyeceklerini kim garanti edebilir?" diye konuştu.
İnsanların, ekmek gibi temel ihtiyaçlara erişiminin siyasi değişimlere bağlı olmasını istemediğini aktaran Othman, "Toplum, gücünü ve devamlılığını sağlayacak araçlara sahip olmalıdır. Ekibimizin 10 yıl önce başlayan ve bugün de devam eden yasal çalışmalarında kullandığı bakış açısı budur." ifadelerini kullandı.
"Sezar fotoğrafları"
Suriye rejim ordusunda görev yapan ve iç savaş boyunca askeri hastanelere getirilen cesetleri kayıt altına almakla sorumlu "Sezar" kod adlı askerin çektiği fotoğrafların, rejim tarafından işkence ve insanlık dışı yöntemlerle öldürüldüğü belirlenen, yaşları 20 ile 40 arasında değişen yaklaşık 11 bin kişiye ait olduğu düşünülüyor.
Mayıs 2011 ve Ağustos 2013 tarihleri arasında çekilen fotoğraflarda yer alan cesetlerdeki yaralar, rejim güçlerinin askeri tesislerinde tutulanların nasıl işkence gördüğünü ve öldürüldüğünü gösterdiği için kanıt değeri taşıyor.
"Sezar" kod adlı askerin çektiği 55 bin kadar fotoğraf, 2014'te ilk kez AA tarafından yayımlanmıştı. Söz konusu fotoğraflar, Esed rejiminin sistematik işkence yaparak ve aç bırakarak öldürmek dahil işlediği savaş suçlarının delili olarak büyük yankı uyandırmıştı.