SETA Genel Koordinatörü Duran, AK Parti'nin 19 yılını değerlendirdi
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Genel Koordinatörü Burhanettin Duran, AK Parti'nin siyaset sahnesindeki 19 yılını değerlendirirken, "AK Parti hem içeride, hem dışarıda, hem bölgemizden kaynaklanan birçok türbülansla uğraştı.
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Genel Koordinatörü Burhanettin Duran, Ak Parti'nin siyaset sahnesindeki 19 yılını değerlendirirken, "Ak Parti hem içeride, hem dışarıda, hem bölgemizden kaynaklanan birçok türbülansla uğraştı. 2013'ü biz burada önemli bir milat olarak görüyoruz. Çünkü Gezi olaylarıyla başlayan, 17-25'le (Aralık) devam eden ve daha sonra 15 Temmuz 2016 darbe girişimiyle kendisini ortaya koyan Türkiye'yi sınırlandırma, hatta Türkiye'yi bölme çabalarına Ak Parti'nin ve lideri Erdoğan'ın verdiği cevap, koyduğu karşı hamle, Türkiye siyasetinin kaderini değiştirmiştir." dedi.
SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran, AA muhabirine, Ak Parti'nin kuruluşunun 19. yıl dönümüne ilişkin yaptığı değerlendirmede, Ak Parti'nin 19 yıllık siyasi tarihinde 18 yıllık bir iktidar dönemi yaşadığını hatırlattı.
Çok partili dönem içerisinde böyle bir performansın ortaya konulmadığını, bu istisnai başarının Ak Parti'yi sürekli konuşulan ve tartışılan parti konumuna getirdiğini belirten Duran, Ak Parti'nin hikayesinin, aynı zamanda milli iradenin gerçekleşmesi için verilen uğraşların ve mücadelelerin bir parçası olduğunu vurguladı.
"İçeride ve dışarıda mücadele eden bir parti profili görüyoruz"
Ak Parti'nin bugüne kadar, "muhafazakar demokrasi" ve "bizim medeniyetimiz" söylemini dillendirdiğini, şimdi ise "yerli ve milli" duruş kavramlaştırmasını öne çıkardığını anlatan Duran, "Aslında bunların hepsi iç içe geçen ve Ak Parti'nin hikayesini oluşturan açıklamalar. Temelinde milli iradenin gerçekleşmesini sağlayarak, önce içeride vesayetle mücadele eden ama bu arada da dünya şartlarını gözeterek onunla belirli ölçülerde uyum ve belli ölçülerde de Türkiye'nin milli çıkarlarını gerçekleştirmek için mücadele eden bir parti profili görüyoruz." diye konuştu.
Ak Parti'nin girdiği 15 seçimden de başarıyla çıkmasının, " Ak Parti'nin bu başarısının sırrı nedir?" sorusunun sorulmasına neden olduğunu dile getiren Duran, başarıdaki en büyük etkenin Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan olduğuna vurgu yaptı.
"Kendisini sürekli yenileyerek, Türkiye'nin kaderiyle kendini özdeşleştirmeyi bildi"
SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran, Erdoğan'ın karizmatik lider duruşu ve icraatlarıyla ön plana çıktığını belirterek, "Zaman içerisinde bazı stratejik elit gruplarla kurduğu ittifakların değişmiş olması ya da bazı siyaset yapan isimlerle yolların ayrılmış olması bile Erdoğan'ın bu güçlü siyasetine zarar vermedi. Hatta kendisini sürekli yenileyerek, hem kadro olarak hem politika olarak kendisini yenileyerek milletin tercihleri ile kendini özdeşleştirmeyi, Türkiye'nin kaderiyle kendini özdeşleştirmeyi bildi." değerlendirmesinde bulundu.
"Bunun özü nedir dersek bu Türkiye'nin büyük ve güçlü olma mücadelesidir"
Burhanettin Duran, "AK Parti, Türkiye'yi nereye taşıdı, nasıl dönüştürdü?" diye bakıldığında şunların görülebildiğini söyledi:
"Reformları öne çıkaran bir parti olduğu kadar mücadeleyi de öne çıkaran, bir yönüyle ortak bir söylemi, ortak bir duruşu istediği kadar, Türkiye'ye yapılan saldırılar karşısında da direnç ortaya koyan bir mücadele gösterdi, bir siyaset yürüttü. Bunun özü nedir dersek bu Türkiye'nin büyük ve güçlü olma mücadelesidir. Bunun için tabii ki öncelikle diplomasiyi kullanmak, diğer aktörlerle komşularla müttefiklerle bir entegrasyon içerisinde bunları yapmak ama asla Türkiye'nin milli çıkarlarını, güvenlik tehditlerini uysal bir konumda durarak, birilerinin dayatmaları karşısında boyun eğerek karşılamamak, aksine gerekirse Amerika, Rusya, Avrupa Birliği ve diğer aktörlerle de gerilmeyi, onlara rest çekmeyi göze alan bir siyaset. Bu yönüyle baktığımızda oldukça meydan okuyucu ve yeni bir Türkiye'nin ortaya çıkması gerektiğini söyleyen iddialı bir politika olduğunu söyleyebilirim."
"AK Parti içeride ve dışarıda birçok türbülansla uğraştı"
AK Parti'nin bu zamana kadar halkın taleplerini gerçekleştirmeyi birinci hedef olarak görmesi dolayısıyla teveccüh gördüğünü ifade eden Duran, şöyle konuştu:
"Mesela 2007'de bir e-muhtıra geldiğinde önceki hükümetlerden farklı olarak AK Parti ve onun lideri Erdoğan böyle bir vesayet arayışına karşı çıktılar. Cumhurbaşkanının eşinin başörtülü olamayacağından hareketle yapılan bu çıkış ve buna verilen demokratik cevap, aslında vesayetle mücadelenin ne kadar kritik olduğunu ve bundan sonra gelecek olan hamleleri de göstermiş oldu. Hemen peşinden kapatma davası açılmış olması ve bu karşılaşmalardan günümüze gelene kadar aslında AK Parti hem içeride, hem dışarıda, hem bölgemizden kaynaklanan birçok türbülansla uğraştı. 2013'ü biz burada önemli bir milat olarak görüyoruz. Çünkü Gezi olaylarıyla başlayan, 17-25'le (Aralık) devam eden ve daha sonra 15 Temmuz 2016 darbe girişimiyle kendisini ortaya koyan Türkiye'yi sınırlandırma, hatta Türkiye'yi bölme çabalarına AK Parti'nin ve lideri Erdoğan'ın verdiği cevap, koyduğu karşı hamle Türkiye siyasetinin kaderini değiştirmiştir.
Benim gördüğüm milletin taleplerini, mevcut şartlarda olabilecek en iyi sonuçları olmaya çalışan bir tempoyla ama çok dinamik, esnek, Türkiye'nin çıkarlarını önceleyen bir siyaset yürüterek elde ediyor. Bu da tabii öncelikle Türkiye'nin altyapısında büyük bir dönüşüm; köprülerden, yollardan, barajlardan, şehir hastanelerinden başlayan çok önemli bir icraat, bir performans söz konusu. Bir diğeri Türkiye'nin kimlik meseleleriyle ilgili devlet-millet kaynaşmasını sağlayan, çeşitli alanlardaki demokratik talepleri karşılayan bir iktidar olması. Bunun da çok önemli olduğunu düşünüyorum. Yine dış politikada proaktif hamleler yapan, Irak'ta ve Suriye'de terörle mücadelede, Doğu Akdeniz'de ve Libya'da Türkiye'nin çıkarlarını korumada liderlerle diplomaside de önemli bir performans ortaya koydu, Bunların hepsinin milletimizin Erdoğan'a ve AK Parti'ye vermiş olduğu desteğin temeli olduğunu düşünüyorum."
"Türkiye bugün iki tane çok önemli meseleyle yüzleşiyor"
SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran, Türkiye'de siyasetin şekillenmesinde "15 Temmuz"un çok önemli olduğunu düşündüğünü belirtti. Duran, partilerin bir araya gelerek oluşturduğu "Yenikapı ruhu"nun CHP'nin "kontrollü darbe" söylemiyle yara aldığını ifade ederek, şöyle devam etti:
"Yapılması gereken darbecilerle en net şekilde mücadeleydi. 15 Temmuz'dan sonra oluşan Yenikapı ruhunun Türkiye demokrasisine vereceği o büyük katkıyı, muhalefetin sıkıntılı yaklaşımının engellediğini görmemiz lazım. Sık sık '15 Temmuz acaba Türkiye'de daha kapsamlı bir çerçeve oluşturabilir miydi?' sorusunu soranların bakmaları gereken yer aslında muhalefetteki bu 'sivil darbe' yaklaşımıdır. Şunu görmek lazım, Türkiye bugün iki tane çok önemli meseleyle yüzleşiyor. Bir tanesi terör örgütleri ve bunların bizim sınırımızda bize oluşturduğu tehdit. İkincisi de Doğu Akdeniz etrafında Türkiye'nin deniz yetki alanlarının paylaşımındaki hakkaniyetli yeri elde etme çabası. Bu iki önemli mesele Türkiye'nin gelecekteki kaderini şekillendirecek konulardır. Dolayısıyla 15 Temmuz'un yaratmış olduğu meşruiyet alanında iktidarın bu iki önemli konuyu çözmeye çalışan ve Türkiye'yi orada güçlendirmeye çalışan pozisyonu doğru bir pozisyondur. Bunu sekteye uğratan diğer yorumların açıkçası Türkiye'ye zarar verdiği kanaatindeyim."
"IMF'den gelecek 300-500 milyon doların kaygısını taşıyan iktidarlar döneminde değiliz"
AK Parti döneminde Türkiye'nin öz güveninin arttığını, dış politikada iddialı ve cesaretli adımlar attığını kaydeden Duran, "Avrupa Birliği'nden gelecek mesajların ne olduğunu düşünen, bununla kaygılanan ya da IMF'den gelecek 300-500 milyon doların kaygısını taşıyan iktidarlar döneminde değiliz. Aksine gerektiğinde Amerika'yla gerektiğinde AB ve Rusya ile gerilebilen ve bu çerçevede de Türkiye'nin milli çıkarlarını lider diplomasisi ile yürütmeye çalışan bir konumdayız." değerlendirmesinde bulundu.
"Türkiye bir bölgesel güç olarak kendi kapasitesinin üzerinde bir etki oluşturuyor dünya siyasetinde"
ABD Başkanı Donald Trump'ın eski Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton'un kitabında, Erdoğan'ın Trump'ın üzerindeki etkisinin açıkça ortaya konulduğuna işaret eden Burhanettin Duran, şunları söyledi:
"Bu şunu gösteriyor aslında, Türkiye bir bölgesel güç olarak kendi kapasitesinin üzerinde bir etki oluşturuyor dünya siyasetinde. Bunun AK Parti'nin 19 yıllık kesintisiz iktidarı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın güçlü liderliğiyle yakından bir ilişkisi var. Burada tabii AK Parti'nin yaptığı dönüşümlerin bence kalıcı hale gelmesi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi de dahil olmak üzere Türkiye'nin daha yönetilebilir bir vasata ulaşmasıyla ilgili önümüzde kritik bir üç ya da beş yıllık bir dönem görüyorum. Bu 3-5 yıllık dönemde Türkiye temel tercihleri konusunda bölgesel ve uluslararası aktörleri bir nebze ikna edebilir ki bu ikna sadece diplomasi ile olmuyor, sert güç de göstermeniz gerekiyor. O zaman Türkiye'nin ileride liderliği değişse bile ileride yönetimi değişse bile çıkarların konsolide olacağı bir döneme geçeriz. O yüzden bu önümüzdeki birkaç yılı çok kritik görüyorum ve 2023 sonrasında da yine AK Parti iktidarının devam ederek, Cumhurbaşkanının 'şahlanış dönemi' dediği Türkiye'nin çıkarlarının konsolide olduğu, tehditlerin minimize edildiği yeni bir dönemi karşılamak durumundayız. İnşallah Türkiye bunların hepsinin üstesinden gelecek."
"Erdoğan, sonrasına da miras bırakacak bir lider olarak Türk siyaset hayatındaki etkin yerini koruyor"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı "çok farklı bir siyasetçi" olarak tanımlayan Duran, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Açıkçası Türkiye siyasetinde, özellikle demokratik siyasetimiz döneminde, belki Menderes, Turgut Özal, Demirel gibi sağdan gelen liderlerle karşılaştırılabileceğini söyleyenler görüyorum ama ben biraz daha farklı görüyorum. Çünkü bu kadar kesintisiz bir iktidarı temin edebilen, en az iki ya da üç kere iktidardan düşmesi neredeyse kesinken millet iradesine dönerek ya da 15 Temmuz gecesinde olduğu gibi milleti meydanlara çağırarak bu tehlikelerin üstesinden gelen ve Türkiye'nin içte ve dışta vesayet odaklarıyla bu kadar keskin bir mücadele yürütebilen bir liderliği biz çok partili hayatımızda ve bu başarıyla elbette göremiyoruz. Bu açıdan baktığımızda kendisinin daha siyasete genç yaşlarından itibaren girmiş olması ve çeşitli tecrübelerden sonra AK Parti'de bunu taçlandırmış olması Türkiye siyaseti açısından çok önemli bir liderlik profili. Bunun çok büyük bir etkisi var. Hatırlayın, AK Parti'nin ortalama Türk siyasi hayatındaki partiler gibi olacağı, ANAP'laşacağı, iktidardan birkaç seçim sonra düşeceği söylendiği halde her seferinde partiyi tazeleyerek birinci parti yapabilen ve iktidarı kesintisiz şekilde sürdürebilen bir liderlikten bahsediyoruz."
SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran, son 7-8 yıl içerisinde başka bir lider ve parti olsaydı iktidarın ayakta kalamayacağı krizler yaşandığına dikkati çekerek, AK Parti'nin Suriye iç savaşından, PKK-FETÖ meselelerine kadar çok kritik meselelerle yüzleştiğini, hepsinde Türkiye'nin milli çıkarları çerçevesinde siyasi iktidarı sağlamayı başardığını söyledi.
Duran, "Bunları gördüğümüzde Erdoğan, sonrasına da miras bırakacak bir lider olarak Türk siyaset hayatındaki etkin yerini koruyor." dedi.
"Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu fırsatları Türkiye'yi güçlendirmek için kullanmaya çalışıyor"
AK Parti'nin 2019'da Mahalli İdareler seçimlerinde açıkladığı manifestoyu değerlendiren ve 2023, 2053 ve 2071 hedefleri doğrultusunda öncelik verilmesi gereken icraatlara da değinen Duran, şunları kaydetti:
"Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sıklıkla ifade ettiği 2023, 2053, 2071 hedefleri aslında tek cümleyle Türkiye'nin büyük ve güçlü bir aktör olarak uluslararası sistemde yerini almasıdır. Bu sistemin sadece AK Parti'nin değil, tüm Türkiye'nin sahiplendiği bir hedef olması lazım. Bunun aslında ortaya koyduğu şey Türkiye'nin kendisine biçilen çerçeveden memnun olmadığı, muvafık bir pozisyonda kendisine verilen yerden veya tanınan statüden memnun olmadığı ve bunları değiştirme yönünde bir irade koymasıdır. Dolayısıyla bizim etrafımızda gördüğümüz bu tartışmaların, otoriterleşmeden başlayın da AK Parti'nin İslamcılık yaptığına dair birçok tartışmanın sebebi Türkiye'nin bu hamlelerini sınırlandırmaktır. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hedefi eğer Türkiye'nin büyük ve güçlü olmasıysa o zaman bu, mücadele edilen konuların da kısa vadede o kadar kolay çözülemeyeceğini gösterir. Bizim Türkiye olarak ihtiyacımız olan şey şudur: Öncelikle içeride Türkiye'nin farklı kesimlerini, taleplerini gözeten bir kapsayıcılıkla Cumhurbaşkanlığı Sisteminin kalıcı hale gelmesi lazım, yani yerleşmesi lazım. Birinci yapılması gereken şey budur. Güçlü bir liderin fırsatlarından istifade ederek sistemin kalıcı hale gelmesi lazım ki ileride lider değişikliğinde, Cumhurbaşkanı değişikliğinde Türkiye'de siyasi bir kriz çıkmasın.
İkincisi Türkiye'nin önünde iki tane temel mesele var dedim, bunlardan bir tanesi Doğu Akdeniz etrafındaki güç mücadelesi, diğeri de Türkiye'nin terör örgütleriyle verdiği güvenlik mücadelesi. Bu ikisinin Türkiye'yi tehdit eden, Türkiye'nin milli çıkarlarını sınırlandıran bir konumdan çıkarılması gerekiyor. Bunun için hem diplomasi gerekir, gerekirse sert güç kullanmaktan da kaçınmamak gerekir. Dolayısıyla bu zorlu ve liderlik isteyen bir mücadele. Burada Türkiye'nin şansı diğer bazı zayıf Doğu Akdeniz ülkelerine göre daha fazladır. Tabii en önemli konulardan bir tanesi dünya konjonktürünün nereye evrileceğidir. Bölgemizdeki türbülansa, bir şekilde son Arap isyanlarından sonra alıştık ama dünya da son 3-4 yıldır bir türbülansa girdi. Burada Amerika'nın küresel liderlik rolünün değiştiğini görüyoruz. Başkan Trump'ın, Amerikan siyasetine getirdiği değişim, sonrasında koronavirüsle beraber daha ileri giden Amerika-Çin rekabeti ve Orta Doğu'dan Amerika'nın çekiliyor olması, Avrupa Birliği'nin dağınıklığı ve Britanya'nın bu birlikten ayrılmış olması gibi hadiselerle kendisini gösteren bu türbülans Türkiye'ye çok önemli fırsatlar veriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu fırsatları, Türkiye'yi güçlendirmek için kullanmaya çalışıyor."
Duran, SETA'nın "Kuruluşundan Bugüne AK Parti" başlıklı bir kitap hazırladığını belirtti. Dört ciltten oluşan eserin bir cilt Arapça ve İngilizce olarak da yayımlandığını aktaran Duran, buradaki temel derdin bu kadar çok değişimin ve dönüşümün, uzun süreli bir iktidarın aktörü olan AK Parti üzerinde, politikalarından kimliğine kadar bir analiz çerçevesi oluşturmak olduğunu sözlerine ekledi.