Yılmaz: Papa'nın Çevirmenliğini Yaptım, Beni Hristiyanlıkla Suçladılar
İzmir'deki Yaşar Üniversitesi'nde öğrencilerle bir araya gelen oyuncu Yılmaz, "Papa'nın çevirmenliğini yaptım diye beni Hristiyanlıkla suçlayan oldu" dedi.
İzmir'deki Yaşar Üniversitesi'nde öğrencilerle biraraya gelen oyuncu ve çevirmen Serra Yılmaz, hayatından filmlerine, çevirmenlikten hakkındaki yanlış bilinen şehir efsanelerine kadar birçok konuyu anlattı. Papa Francisco'nun, geçen ay sonundaki Türkiye ziyareti sırasında tercümanlığını yapan Serra Yılmaz, "Papa'nın çevirmenliğini yaptım diye beni Hristiyanlıkla suçlayan oldu" dedi.
"İLK FİLMİM ŞEKERPARE'DİR"
Oyunculuğunun yanı sıra çevirmen kimliğiyle de tanınan sanatçı Serra Yılmaz, 'Bu Kadın Ne İşler Çevirmiş Böyle' adlı söyleşide Yaşar Üniversitesi Çeviri Topluluğu'nun konuğu oldu. Selçuk Yaşar Kampüsü'nde düzenlenen söyleşide deneyimlerini ve çevirmenlik hayatını anlatan Serra Yılmaz, hakkında internette bol miktarda bilgi olduğunu belirterek, "Bilgi var ama bol miktarda da bilgi çarpıtma var. Filmografimde de ilk filmim 'Faize Hücum' görünüyor ama ben oynamadım. İlk filmim 'Şekerpare'dir" dedi.
"İTALYA'DA KİRASINI KENDİMİN ÖDEDİĞİ BİR EVİM HİÇ OLMADI"
Hakkında bir sürü şehir efsanesi olduğunu söyleyen Yılmaz, "Bir tanesi de İtalya'da yaşadığım, İtalyanca eğitim aldığım. İtalyan liseli gençler bana, 'Aynı okuldanız' diyorlar ama ben hiç İtalyanca okumadım. 'İtalya'da nerede yaşıyorsunuz, ne zamandır yaşıyorsunuz?' diye hem Türkler, hem İtalyanlar soruyor, böyle sanıyorlar. İtalyanlar için de 'Batı her zaman için doğudan iyi' diye bir önyargı var. 'Madem ki bu kadar iş yapıyor İtalya'ya yerleşmiştir' diyorlar ama ben İstanbul'da Cihangir'de yaşıyorum. Fransa'da 3 yıl yaşadım ama İtalya'da kirasını kendimin ödediği bir evim hiçbir zaman olmadı, yalnızca projelerim olduğunda gidip birkaç ay kalıyorum" diye konuştu.
FRANSIZCA VE İTALYANCA'YI NASIL ÖĞRENDİ?
Dedesinin bir Osmanlı amirali olduğunu belirten Serra Yılmaz, "Fransızca benim için başka bir dil gibi değil, ana dilim gibi. Benim İtalyancam okulda okunmuş bir İtalyanca değil, Fransızcam da okuldan önce öğrenilmeye başlanmış bir Fransızca. Baba tarafım Osmanlı bir aile. Dedemin babası Mehmet Raşit Osmanlı'da amiral. Oğluyla Fransızca yazışan, evde zaman zaman Fransızca konuşan bir ailem vardı. Öylelikle öğrendim ve ortaokuldan itibaren Fransızca okudum, daha sonra burs kazandım Fransız hükümetinden ve Fransa'da psikoloji okudum, aynı zamanda da ilk tutkum ve niyetim olan tiyatro derslerine kaydoldum. Şansım yaver gitti, iyi bir hocam vardı ve dolayısıyla da böyle bir kariyerim oldu. İtalyanca'yı da komşumuz olan ailenin çocuklarıyla olan arkadaşlığım sayesinde öğrendim. Manevi ailem olmaya devam ediyorlar" diye konuştu.
HEM OYUNCU HEM ÇEVİRMEN
Papa çevirileriyle tanındığı ve çevirmen kimliğinin oyuncu kimliğinin ardında kaldığı yönündeki bir soruyla ilgili konuşan Serra Yılmaz, "Öyle de olması gerekiyor zaten. Oyunculuk bir kere sürekliliği olmayan bir meslek, büyük bir bölümü beklemekle geçer. Bir filmde oynarsınız, zaten çıkmasına zaman vardır. Geçen Eylül'de Fransa'da bir filmde oynadım. Film, ancak seneye Kasım'da piyasaya çıkacak Fransa'da. Film böyle bir şey, çok boşluğunuz oluyor. Ev sahibim 'Çalışmıyorsunuz, kiranızı ödemeyiverin' demiyor tabii ki. Araları dolduracak bir şey lazım. Çok daha gençken uzun zaman Fransızca dersi verdim, özel dersler verdim, daha sonra ders vermekten sıkıldım. O süreci tamamladım ve bıraktım. Daha sonra da çeviri yapmaya başladım" dedi.
FERZAN ÖZPETEK'İN YENİ FİLMİNDE OYNAYACAK
Önceki gün Ferzan Özpetek'in kendisini aradığını ve yeni film projesini anlattığını ifade eden Serra Yılmaz, "Ferzan bana, 'Şu diziyi seyret, yeni filmdeki kadını böyle düşünüyorum. Seyret ve ne düşündüğünü söyle bana' dedi. Kötü kadını oynatmayı düşünüyor, bütün umudu, seyircinin beni sevmemesi. Vazgeç, kötü kadın oynasam da beni daha fazla sevecekler diyorum. Tipleme hakkında bir fikri var ve tartışıyoruz. Ama ne zaman çekilecek inanın bilmiyorum. Senaryo yazımı bitecek, mekanlar belirlenecek, uzun bir hazırlığı var. İşimizin büyük bir bölümü beklemek. Özellikle bir yönetmenin oyuncusu olarak anılmak, hem avantaj hem de dezavantaj tabii ki. İtalya'da o kadar çok Ferzan'ın filmleriyle özdeşleşiyorum ki başka yönetmenlerin aklına gelemeyebiliyor ya da Ferzan'ın filmleriyle anıldığım için beni istemeyebilirler. Dezavantajlarınız olabilir. Ferzan'la bir süre ayrı kaldık ama şimdi ne mutlu ki yeniden çalışacağız" diye konuştu.
PAPA'NIN ÇEVİRMENLİĞİ TARTIŞMASI
Papa Francisco'nun geçen ay sonundaki Türkiye ziyareti sırasında tercümanı olan Serra Yılmaz, daha önce de 2006 yılında Türkiye'ye gelen Papa 16. Benediktus'un da çevirmenliğini yaptığını hatırlattı. Serra Yılmaz, "Papa'nın çevirmenliğini yaptım diye beni Hristiyanlıkla suçlayan oldu. Bırakın bana karşı yazılanları, insanları inançlarına göre yargılamak zaten başlı başına saçma. Ancak sosyal medyada hakaretler ve 'Vatikan seni işe aldı' gibi birçok asılsız sözler sarf edenler oldu. İşin doğrusu, bizim Dışişleri Bakanlığı'ndan ismen istediler, ben de gittim ve çevirmenlik yaptım" diye konuştu.
'ÇEVİRİ ETİĞİ ÇOK ÖNEMLİ'
Oyuncu olmanın bir çevirmen için büyük avantaj olduğunu belirten Yılmaz, "Şimdi orada Papa olsun ya da tercümanlığını yaptığınız bir devlet adamı olsun, vermek istediği mesajı anlatırken aynı tonu da tutturmanız gerekiyor. Oyuncu olmak bir çevirmen için büyük avantaj. Sahne üstünde olmanın büyük rahatlığını burada da kullanabilirsiniz. Üst düzey siyasi toplantıların diğerlerinden farkı, kelime seçiminiz, seçtiğiniz üslup. Belki bir başka ticari toplantıdan çok daha hassas olabiliyor. Politikacılar bazen kabahati çevirmenlere atıyorlar, 'Çeviri hatası olmuş diyebiliyorlar' ama çoğunlukla kendi söylemiş olduklarını kabul etmedikleri için yaşanıyor bu. Çeviri etiği çok önemli. Örneğin, uluslararası bir televizyon ana haber için röportaj talep etti, 'Seve seve gelirim ama Papa'dan konuşmam' dedim. İstemediler tabii ki" dedi.
EN GİZLİ KONULAR SANILDIĞI GİBİ POLİTİKA DEĞİL
Serra Yılmaz, en gizli olan alanın, finans ve bankacılık sektörü olduğunu belirterek, "En netameli, en hassas ve en gizlilik gerektiren konulardır. Piyasaları çok etkileyecek konuşmalar geçiyor çevirirken" diyerek zannedildiği gibi en gizli toplantıların siyasi toplantılar olmadığını kaydetti.
İZMİR'İ BETON KUŞATMIŞ
1974 yılında Akdeniz Oyunları için İzmir'e geldiğinde Kadifekale'ye çıktığını ve kenti seyrettiğini belirten Serra Yılmaz, önceki gün tiyatro oyununun ardından yeniden Kadifekale'ye gittiğini söyledi. Yılmaz, "Aradan geçen onca yılın ardından bambaşka bir İzmir vardı karşımda. Aynı İstanbul'da olduğu gibi İzmir'de de tepeler istila altında, kent beton tarafından kuşatılmış, dağlar tepeler dolmuş taşmış" dedi.
Serra Yılmaz, Instagram hesabından da gördüğü manzarayı 'İzmir artık devasa bir şehir ve yıllardır çıkmadığım Kadifekale'den minicik bir kısmı işte böyle görünüyor' diyerek paylaştı.